4 research outputs found

    Demographic Data And Clinical Features of Childhood Tic Disorders.

    No full text
    TEZ9324Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.Kaynakça (s. 81-107) var.viii, 108 s. : tablo ; 29 cm.Amaç: Çocukluk çağı tik bozukluklarının etyopatogenezi yeterince aydınlatılmamakla birlikte enfeksiyonun tetiklediği immun reaksiyonlar, prenatal ve perinatal nedenler, genetik ve psikososyal stresörler sorumlu tutulmaktadır. Bu çalışmada, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğine başvuran ve tik bozukluğu tanısı alan çocuk ve ergenlerin sosyodemografik verileri, klinik özellikleri ve özellikle enfeksiyonun tetiklediği tik bozukluklarının ayırt edilmesinde yol gösterici olacağı düşünülmüştür. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğinde 2012 Kasım 2013 Aralık tarihleri arasında değerlendirilen ve Tik Bozukluğu tanısı olan 4-18 yaş aralığında 37 kız ve 150 erkek olmak üzere toplam 187 olgu alındı. Ruhsal belirtilerin taranması amacı ile Okul Çağı Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam boyu Şekli Türkçe uyarlaması ÇDŞG-ŞY (K-SADS-PL), Tik belirti şiddeti için, Yale Genel Tik Ağırlığını Derecelendirme Ölçeği (YGTDÖ) kullanıldı. Olguların demografik bilgileri, enfeksiyon ve romatizmal hastalık öyküsü kaydedildi. Çalışma verilerinin istatistiksel analizleri SPSS 16.00 sürümü ile yapılmıştır. Bulgular: Tik Bozukluğu tanısı alan 4-18 yaş aralığında (ortalama 10,9±2,6 yaş), 37 kız (ortalama 10,9±2,5 yaş) ve 150 erkek (ortalama 10,9±2,7 yaş) olmak üzere toplam 187 olgu alındı. Tanı alt gruplarına göre; olguların 104’ü (% 55,6) PANDAS, 26’sı (% 13,9) PANDAS olmayan (N-PANDAS) ve 57’si (% 30,5) PANDAS-varyant (PANDAS-V) olarak gruplandırıldı. Kız ile erkek olgular arasında ortalama yaş ve belirtilerin başladığı sıradaki yaş ortalamaları açısından anlamlı fark saptanmadı (p=0,845, p=0,095). Sonuç: Tik bozukluğu olan olguları, enfeksiyonun tetiklediği immun etyoloji zemininde fenomenolojik düzeyde değerlendiren ilk çalışma olması nedeniyle çalışmamızın literatüre önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.Objective: Although the pathogenesis of childhood tic disorders has not been sufficiently clarified, immune reactions triggered by infections, prenatal and perinatal factors, genetic and psychosocial stressors are held responsible for its pathogenesis. In this study, we aimed to investigate the sociodemographic and clinical characteristics of children and adolescents diagnosed with tic disorders admitted to Cukurova University Faculty of Medicine, Child and Adolescent Psychiatry Department and, we believe that these will help to differentiate the tic disorders triggered by infections. Methods: The study population included 37 females and 150 males with tic disorders, aged between 4 and 18 years, admitted to the outpatient clinic of the Child and Adolescent Psychiatry Department, between November 2012 and December 2013. The data were obtained by using Yale Global Tic Severity Scale, Screen for Child Anxiety and Related Disorders, Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Age Children-Present and Lifetime Version (K-SADS-PL). The demographic information, history of infection and rheumatic diseases were recorded. Statistical analysis was performed with SPSS version 16.00. Results: This study was conducted on 187 children with Tic Disorders, including 150 (mean±SD: 10,9±2,7 years) boys and 37 (mean±SD: 10,9±2,5 year) girls, aged between 4 and 18 years (mean±SD:10,9±2,6 years). Of all cases, 104 were classified as PANDAS (n=104; 55,6%), 26 as non-PANDAS (n=26; 13,9%) and 57 as PANDASvariant (n=57; 30,5%) according to the diagnostic subgroups. No significant difference was detected in terms of mean age and mean age of onset of symptoms between girls and boys (p=0,845; p=0,095). Conclusions: The importance of this study is that it evaluates the association between phenomenology and the immune etiology triggered by infections in childhood tic disorders

    Epilepsinin eşlik ettiği dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda metilfenidat tedavi yanıtı ve cinsiyet farklılıkları: İzleme çalışması

    No full text
    Objective: The aim of this study is to investigate the methylphenidate (MPH) treatment response in children and adolescents with Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) with and without epilepsy. Methods: Ninety-four children and adolescents with ADHD consisting of 47 with and 47 without epilepsy were enrolled into the study. The patients were evaluated by DSM-IV-TR, the Stroop test, the Conners' Parent and Teacher Rating Scales. The groups were matched with regard to age, gender, ADHD subtype and comorbidity. The Stroop test was performed three times: during baseline (S-1); at the third month of the MPH treatment (S-2); after drug holiday of the treatment with MPH which lasted for six months (S-3). Stroop total time (ST) and Stroop total error+correction (SEC) scores were analyzed. Results: The mean ST-3 and SEC-3 scores were significantly higher in cases with ADHD-attention deficit (ADHD-AD) subtype with the epilepsy group compared to ADHD-combined type (ADHD-CT) in the epilepsy group, whereas there was no significant difference detected in the non-epilepsy groups. While in the boys with/ without epilepsy and the girls without epilepsy and were demonstrated significant reductions in all recorded ST and SEC scores during/after treatment in comparison with the initial scores, a similar relationship could not be shown for the girls with epilepsy. Conclusion: It is noted that gender and the ADHD subtypes may affect drug choice in patient with ADHD cases comorbid with epilepsy. One of the noticeable results of our study is was that the Stroop scores is no significant change with methylphenidate treatment in especially in girls with ADHD and epilepsy. (Anatolian Journal of Psychiatry 2019; 20(6):642-650)Amaç: Bu çalışmanın amacı, epilepsisi olan ve olmayan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocuk ve ergenlerde metilfenidat (MPH) tedavi yanıtının araştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya, 47 epilepsili ve 47 epilepsisi olmayan DEHB’li 94 çocuk ve ergen alındı. Hastalar, DSM-IV-TR, Stroop testi, Conners Ebeveyn ve Öğretmen Değerlendirme Ölçeği ile değerlendirildi. Gruplar yaş, cinsiyet, DEHB alt tipi ve eş tanılar bakımından eşlendi. Stroop testi üç kez uygulandı: Başlangıçta (S-1), MPH tedavisinin üçüncü ayında (S-2), altı ay süren MPH ile tedavi- nin ilaç tatilinden sonra (S-3). Stroop toplam süre (SS) ve stroop toplam hata+düzeltme (SHD) puanları analiz edildi. Bulgular: Ortalama SS-3 ve SHD-3 puanları, epilepsisi olan DEHB-dikkat eksikliği (DEHB-DE) alt tipinde epilepsisi olan DEHB-birleşik tipine (DEHB-BT) göre anlamlı derecede daha yüksekti, fakat epilepsisi olmayanlarda DEHB alt tipleri arasında anlamlı farklılık gözlenmedi. Epilepsisi olan/olmayan erkeklerin ve epilepsisi olmayan kızlarda, başlangıç puanlarına göre tedavi sırasında/sonrasında kaydedilen tüm SS ve SHD puanlarında anlamlı düzeyde azalma gözlenirken, epilepsili kızlar için benzer bir ilişki gösterilememiştir. Sonuç: Cinsiyet ve DEHB alt tiplerinin, epilepsi ile birlikte olan DEHB olan hastalarda ilaç seçimini etkileyebileceği belirtilmektedir. Çalışmamızın dikkat çeken sonuçlarından biri, Stroop puanlarının, özellikle DEHB ve epilepsi olan kızlarda MPH tedavisi ile anlamlı bir değişiklik olmamasıdır. (Anadolu Psikiyatri Derg 2019; 20(6):642-650

    Case Reports Presentations

    No full text

    Oral Research Presentations

    No full text
    corecore