Kuvaterner’de olası Marmara Denizi - İznik Gölü bağlantısının delilleri: İznik Gölü (Bursa-KB Türkiye) güncel sedimanlarındaki ostrakod ve foraminiferlerin değerlendirilmesi (Evidences of a possible Marmara Sea - Iznik Lake connection in Quaternary: Determination of ostracods and foraminifers in the recent sediments of the Iznik Lake (Bursa - NW Turkey)

Bu çalısma, znik Gölü’nün Kuvaterner döneminde Gemlik Körfezi, Marmara Denizi ve çevre havzalarla olan olasılı baglantısını arastırmak amacıyla gölden derlenen 28 örnek üzerinde yürütülmüstür. Çok az sayıda olmasına karsın denizel foraminiferlerden Rhabdammina abyssorum, Spiroloculina ornata, Siphonaperta aspera, Cycloforina contorta, Quinqueloculina cf. auberiana, Q. laevigata, Q. seminula, Miliolinella subrotunda, Triloculina marioni, Sigmoilinita costata, Peneroplis pertusus, Globocassidulina subglobosa, Neoeponides bradyi, Neoconorbina terquemi, Rosalina bradyi, R. floridensis, Cibicides advenum, Lobatula lobatula, Asterigerinata mamilla, Nonion depressulum, Ammonia parkinsoniana, A. tepida, Elphidium aculeatum, E. depressulum ile Tyrrhenocythere amnicola, Loxoconchissa immodulata, Cytherella vulgata, Hiltermannicythere turbida, Loxoconcha rhomboidea, Semicytherura paradoxa, Semicytherura acuminata, Callistocythere intricatoides, Xestoleberis dispar, Urocythereis oblonga gibi bazıları Paratetis’e ait denizel ostrakodlar, gölün Kuvaterner içerisinde Gemlik Körfezi, Marmara Denizi ve Karadeniz ile baglantılı oldugunu düsündürmektedir. Bu veriler, Kuvaterner’de, Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki su baglantılarının, stanbul Bogazı dısında örnegin, Sakarya Nehri-Geyve Bogazı-znik Gölü yoluyla da olabilecegini düsündürmektedir

Gemlik Körfezi yüzey çökellerinin foraminifer, ostrakod ve mollusk faunasi, foraminifer kavkılarında gözlenen morfolojik anomaliler ile bölgenin sedimentolojik, hidrokimyasal ve biokimyasal özellikleri

Yapılan bu araştırmada Gemlik Körfezi'nden elde edilmiş olan 63 güncel çökel örneğinin zengin foraminifer, ostrakod ve mollusk topluluklarına sahip olduğu belirlenmiştir. Örneklerde derin denizel yaşam özelliğine sahip foraminiferlerin baskınlığı dikkat çekicidir. Özellikle 47 no'lu örnek olmak üzere 48 ve 66 no'lu örneklerde tipik Akdeniz foraminifer topluluğunun gözlenmesi ilginçtir. Mollusk faunası açısından yine Akdeniz'e ait tipik cins ve türlerin varlığı dikkati çekerse de, bunlardan 5 cins ve tür Marmara Denizi için yeni kayıttır. Bazı istasyonlarda foraminifer kavkı anomalilerinin varlığı, farklı kimyasal ve biyolojik ortam koşullarının etkin olduğunu düşündürmektedir. Bazı foraminifer kavkılarındaki morfolojik anormalliğin nedenleri, kimyasal, fiziksel, biyolojik ve jeolojik ortam koşullarının beraber değerlendirilmesi ile anlaşılacağından ağır metallerle birlikte biyokimyasal parametrelerden olan organik kirleticilerin (PAH) İçeriği de dikkate alınmıştır

Black Sea tsunamis and paleotsunami studies on the Thrace Coasts of Turkey

It is identified that 23 moderate tsunamis hit the Black Sea's coasts during the last 2000 years. Some of these tsunamis had been catastrophic at some vulnerable spots of the coast, flooding coastal areas and drowning a few thousand people in towns and villages; such as the ones in 544/545 and 1598. Tsunamis may leave their fingerprints typically in low-energy depositional environments such as coastal wetlands, lagoons and places protected from the sea by sandy barriers. Such places protect tsunami deposits from post-depositional erosion. The topographic conditions of the Black Sea coastline of Turkey are not favourable in preservation of marine flood deposits. A few low lying beaches or marsh-filled depositional sedimentary basins on the Thrace coasts may have geomorphologic potential, even usually intercalated with fluvial effects of nearby creeks, to record and keep the clues of historical tsunami impacts. Yet there have been relatively few studies of the processes associated with tsunami sediment transport, their deposition and nature; the present study attempts to understand if a coarse grained sedimentary unit mixed with marine shell fragments observed in a trench in Kiyikoy could have been related to a historical tsunami. The soil samples were tested for their particle characterization, micro-fossil contents, standard sediment chemistry and biochemical conditions. Even though some effects of a marine intrusion were observed, the results are open to debate. For more meaningful regional explanations and to give way to numerical modelling which make the main tasks for tsunami hunting in the Black Sea, similar studies throughout the basin are needed