5 research outputs found
The Relationship Between Malocclusion Perceptions of Patient and Clinician
Aim:To evaluate the Aesthetic Component (AC), which is part of Index of Orthodontic Treatment Need (IOTN) according to the patient and the clinician's point of view and to examine whether there is a difference between them in terms of awareness according to gender and pubertal situation.Subjects and Method:The study material of 100 patients (50 males, 50 females) with mean age 13.9 consisted of pre-treatment orthodontic models and hand-wrist films. AC images used in determination of the patient and clinician perceptions of malocclusion.Results:These 100 patients gave the same score with 32 clinicians, percentage of compliance of all patients was 32.0 % and there was no statistically significant differences (p>0.05) between clinician and patient's perceptions of malocclusion. Perceptions of malocclusion was also examined according to genders, there was no statistically significant difference between female and male patients, and clinician (p>0.05). Perceptions of malocclusion was also examined according to puberta, there was only no statistically significant difference between patients in pubertal period and clinician (p>0.05), but there was statistically significant difference (p<0.05) between patients with pre-and postpubertal period, and clinician.Conclusion:Although there was not difference between perceptions of malocclusion of the genders, the patients in pubertal period were more objective, more aware of their malocclusions and dental aesthetics than the pre-and postpubertal patients So that, a greater number of this patients referred for orthodontic treatment
Çocuklar ve adolesanlarda spor aktivitelerinde meydana gelen maksillofasiyal yaralanmalar ve mouthguard kullanımı: Dogu Anadoluda bir anket araştırması
Amaç: Bu çalışma spor aktivitelerinde çocuk ve adolesentlerda maksillofasiyal yaralanmaları ve mouthguard kullanımını araştırmak amacıyla yapıldı. Metot: Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşan toplam 745 ögrenci çalışmaya dahil edildi. Hangi tür spor aktivitesi yapıldıgı, sporla ilişkili geçirilmiş olan maksillofasiyal yaralanmalar ve mouthguard kullanımını içeren anket formları katılımcılara uygulandı. Bulgular: Tüm spor aktivitelerine katılanların %29.9 unu etkileyen toplam 223 maksillofasiyal yaralanma tespit edildi. Maksillofasiyal yaralanmaya maruz kalanların çogu sırasıyla yumuşak doku laserasyonu (%44.4), dental fraktürler (%13.9), multiple yaralanmalar (%12.1), burun yaralanmaları (%10.8), alveoler fraktürler (%7.2), temporomandibular eklem yaralanmalarına (%5.8), diş avulsiyonu (%3.6) ve mandibular yaralanmalara (%2.2) maruz kalmıştı. Yaralanmalar sıklıkla futbol, basketbol ve kayak esnasında oluşmuştu. 16-18 yaş grubunda ve erkeklerde yaralanma insidansı daha fazla idi. Katılımcıların sadece %20.27 si koruyucu mouthguard kullanımından haberdardı. Sonuç: Bu bulgular çocuk ve adolesanların maxillofasiyal yaralanmaya maruz kalmalarında yüksek bir risk bulunduğunu göstermektedir. Ögrencilerin mouthguard gibi koruyucu ekipman bilgisine sahip olma ve kullanınım oranı oldukça düşüktür. Bu durum iyileştirilmelidir.Purpose: The purpose of this study was to evaluate the occurrence of maxillofacial injuries and awareness and use of mouthguards in children and adolescents during sport activities. Methods: A total of 745 students who are attending preschool, primary school, secondary school and high school were included in the study. A questionnaire was administered regarding the type of sport activity practiced and history of sport related maxillofacial injuries, and the use and awareness of the mouthguards. Results: The total number of oral and maxillofacial injuries experienced during all sport activities was 223, affecting 29.9% of the participants. The majority of the participants who had history of at least one maxillofacial injury suffered from soft tissue laceration (44.4%), followed by dental fractures (13.9%), multiple injuries (12.1%), nasal injuries (10.8%), alveolar fractures (7.2%), TMJ injuries (5.8%), avulsion (3.6%) and mandibular fractures (2.2%). The injuries mostly resulted from soccer, followed by basketball, and skiing. The highest incidence was in the 16-18 year age group with male propensity. Only 20.27% of the participants were aware of the mouthguard. Conclusions: These results show that there is a high risk of maxillofacial injury during sport activities in children and adolescents. The knowledge of the reasons and awareness for protective devices use such as mouthguard were not high. It must be intensified
The evaluation of anomaly improvement grades of patients with completed orthodontic treatments
Amaçlar: Bu çalışmanın amacı, Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı’nda tedavi edilmiş bireylerin anomalilerinin iyileşme derecesini ve anomalinin iyileşme derecesi üzerine cinsiyetler arasındaki farklılıkları değerlendirmektir. Bununla birlikte, diğer bir amacımız ülkemizde bulunan sonuçları diğer ülkelerde elde edilen sonuçlarla karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmanın materyali, tedavisi bitmiş 116 olgunun tedavi öncesinde ve tedavi sonrasındaki ortodontik model ve panoramik radyografilerini içermektedir. Tüm ölçümler ICON indeksi kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Anomalinin iyileşme derecesine göre büyük ölçüde, önemli ölçüde ve orta derecede iyileştirilmiş olan olguların sayıları sırasıyla 64 (% 55,2), 35 (% 30,2) ve 15 (% 12,9)’dir. Küçük ölçüde iyileştirilmiş ve iyileştirilmemiş ya da daha kötüleşmiş olan olguların sayısı ise 1 (% 0,9)’di. Bu oranlar diğer ülke kliniklerinde elde edilen başarı oranlarından yüksek bulunmuştur. Bayanların anomalilerin iyileşme derecelerinin, erkeklerinkinden daha iyi olmasına rağmen, bayanlar ve erkekler arasındaki bu farklılık istatistiksel olarak önemli değildi (p0.05). Sonuçlar: Ülkemizde üniversite kliniklerinde yapılan tedaviler diğer ülkelerde yapılan tedavilerden daha başarılı bulunmuştur. Hekimlerin kendi tedavi sonuçlarını objektif olarak değerlendirebilmelerine, kendilerini eğitebilmelerine ve sonraki tedavilerinde de daha başarılı sonuçlar elde edebilmelerini sağlayan ICON indeksinin bir eğitim aracı olarak tüm üniversite kliniklerinde uygulanmasını tavsiye etmekteyiz.Purposes: The aims of the present study are to evaluate the anomaly improvement grades of patients treated at the Department of Orthodontics, Faculty of Dentistry, Kırıkkale University and to detect the differences between genders on improvement grade. However, the other our aim is to compare the results obtained in our country with the results obtained in other countries. Material and Methods: The material of this study consists of pre- and post-treatment orthodontic models and cephalometric radiographs of 116 cases that completed orthodontic treatments. All measurements were made using the ICON index. Results: According to the improvement grade, the numbers of greatly improved, substantially improved, and moderately improved cases were 64 (% 55,2), 35 (% 30,2) and 15 (% 12,9), respectively. The number of minimally improved and not improved or worse cases was 1 (% 0.9). These improvement grades are higher than the grades obtained in the other countries. Although the improvement grades of females were better than the males‘, this difference between females and males wasn‘t statistically significant (p>0.05). Conclusions: It was found that the treatments in the university clinics of our country were more successful than the treatments in other countries. We recommend the use of ICON index, providing that physicians evaluate objectively results of their treatment, educate them and achieve better results for their next treatments, as a training tool in all university clinics
The Photographic comparison of enamel surfaces roughened by different methods
Amaç: Bu çalışmanın amacı üç farklı mine pürüzlendirme metodunun mine yüzeyine etkisini incelemek ve mine yüzeyleri üzerine en az zararlı olan pürüzlendirme yöntemini saptamaktır. Yöntem: Yeni çekilmiş 30 adet küçük azı dişi rasgele üç gruba ayrıldı. Grup I (n10) %37’lik ortofosforik asit ile asitlendi. Grup II (n10) %18 HCL ve pomza karışımı ile pürüzlendirildi (mikrabrazyon). Grup III (n10) ise 50 ? çapında alüminyum oksit kullanılarak kumlandı. Dijital fotoğraf makinesi kullanılarak standart uzaklıktan vestibül yüzey fotoğrafları alındı ve bu fotoğraflar skorlandı. Tanımlayıcı istatistikler her bir grup için yapıldı. Fotoğraf görüntülerinin karşılaştırılmasında Wilcoxon Signed Ranks testi kullanıldı. P değeri .05 ten küçük olanlar istatistiksel olarak anlamlı olarak değerlendirildi. Bulgular: Grupların hepsinde mine yüzeyi pürüzlenmesi görüldü. En belirgin pürüzlenmenin Grup I’de, en az pürüzlenmenin ise Grup II’de meydana geldiği izlendi. (P0,03) Sonuçlar: Alternatif bir mine pürüzlendirme yöntemi olan %18 HCL ve pomza karışımı ile mikroabrazyon işlemi orijinal mine yüzeyine en yakın görüntüleri vermiştir. Mikroabrazyondan sonra mine yüzeyinde meydana gelen ince cilalı yüzey ortodontik tedavi süresince dental plağın kontrolünde kolaylık sağlamaktadır.Objective: Aim of this study was to investigate the effect of three different roughening methods on the enamel surface, and also to determine less harmful the roughening method on the enamel surfaces. Materials and Methods: Newly extracted thirty premolar teeth were divided into three groups randomly. Group I (n10) were etched with 37% phosphoric acid. Group II (n10) were roughened with 18% HCL and pumice mixture (microabrasion). Group III (n10) were sandblasted with 50 µ aluminum oxide particles. Standardized surface photographs were taken by using a digital photograph machine, and these photographs are scored. The descriptive statistics were calculated for each group. Wilcoxon Signed Ranks was executed to evaluate differences of scores. P values less than to .05 were considered statistically significant. Results: Enamel roughening was observed in all groups, with the most extensive roughening in Group I and the smallest in Group II. There was appeared that microabrasion method gave clinically the finest enamel surface. (P0.03) Conclusions: Microabrasion with 18% HCL and pumice mixture which alternative enamel roughening method has given very close appearances to original enamel surface. Fine polished enamel surfaces occur after the microabrasion convenience of dental plaque control during orthodontic treatment
Evaluation of the orthodontic treatment need of middle anatolian region using by icon index
Amaçlar: Bu çalışmanın amacı, İç Anadolu bölgesinde yaşayan bireylerin, ortodontik tedavi ihtiyaçlarını ICON indeksi kullanarak değerlendirmek ve ortodontik tedavi ihtiyaçlarının cinsiyete ve pubertal büyüme dönemlerine göre değişip değişmediğini incelemektir. Yöntem: Mevcut çalışmada yaşları 9-38 arasında değişen 154 hastanın (87 kadın, 67 erkek) ortodontik modelleri ve panoramik filmleri ICON indeksi kullanılarak incelenmiştir. Bulgular: 154 hastanın 90’ında (% 58,4) ortodontik tedavi ihtiyacının olduğu, 87 bayan hastanın 49’unda (% 56,3) ve 67 erkek hastanın ise 41’inde (% 61,2) ortodontik tedavi ihtiyacının olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, prepubertal dönemde olan 37 hastanın 16’sında (% 43,2), pubertal dönemde olan 95 hastanın 62’sinde (% 65,3) ve postpubertal dönemde olan 22 hastanın ise 12’sinde (% 54,5) ortodontik tedavi ihtiyacının olduğu tespit edilmiştir. Estetik kaygılarından dolayı, bayanların ve pubertal dönem içindeki hastaların ortodontik tedavi için daha fazla başvuruya sahip oldukları görülmüştür. Sonuç: Sonuç olarak, cinsiyetlerin ve pubertal büyüme dönem gruplarının tedavi ihtiyaçları arasında önemli farklılık bulunmamıştır.Aims: The aim of the present study is to evaluate the treatment needs of persons lived in Middle Anatolian area using by ICON index. Additionally, it is aimed to examine orthodontic treatment needs according to gender and pubertal period. Methods: In current study, orthodontic models and panoramic films of 154 patients (87 women, 67 men) with the age range of 9-38 years were investigated using by ICON index. Results: 90 (58,4%) of 154 patients had orthodontic treatment need, 49 patients (56,3%) of 87 female patients and 41 patients (61,2%) of 67 male patients had orthodontic treatment need. In addition, the numbers of patients had orthodontic treatment need were; 16 (43,2%) of 37 patients in prepubertal period, 62 (65,3%) of 95 patients in pubertal period and 12 (54,5%) of 22 patients in postpubertal period. Due to the aesthetic anxieties, female and patients in pubertal period had more appeal for orthodontic treatment than the other groups. Conclusion: As a result, there was no significant difference in the treatment needs between the groups of gender and pubertal period