170 research outputs found
Beton İçindeki Geri Dönüştürülmüş Araç Lastiklerinin Mekanik Özellikleri
Waste tires have been an increasing problem every year due to the increase of vehicle sales. The disposal of waste tires has presented very serious problems to the human community in the world. Currently, some research has been studied on not only waste tire chips (WTC) but also recycled steel tire fibres (RSF) in concrete. Present study is focusing on the usage of WTC and RSF in concrete mixture. The different weight of WTC and RSF is mixed in concrete in order to investigate the effect on mechanical properties. By adding WTC and RSF obtained a satisfactory improvement on cracking control, compressive strength, flexural strength and also tensile strength, Moreover, compressive, flexural and tensile strength was positively affected by the addition of WTC and RSF for some mixtures. More percentage of weight fractions added gives high result in tensile strength. However, the workability of the concrete reinforced with both WTC and RSF was negatively affected.Araç satışlarının artmasıyla birlikte atık lastikler artan bir problem olmaya başladılar. Atık lastiklerin ortadan kaldırılması insular için ciddi problemler ortaya çıkarmaktadır. Günümüzde sadece atık lastik parçalarının (WTC) betonda kullanım değil, atık lastik tellerinin (RSF) de betonda kullanımı araştırılmaktadır. Bu çalışma WTC ve RFS atıklarının beton içinde kullanımını araştırmaktadır. Farklı oranlardaki atıkların betonun mekanik özelliklerine etkisi incelenmektedir. Betona lastik atıklarının katılmasıyla çatlak kontrolünde, basınç dayanımında eğilme ve çekme dayanımlarında iyileşmelerin olduğu görülmüştür. Ayrıca, eğilme çekme dayanımların WTC ve RFS atıklarının katkısıyla pozitif olarak etkilendiği görülmüştür. Atıkların yüzde olarak fazla eklenmesiyle çekme dayanımının artmıştır. Ancak, hem WTC hem de RFS atıklarının ilavesiyle işlenebirlik negatif olarak etkilenmiştir
Determination of Kernel Development Characterİstİcs of Some Pistachio Nut (P.vera L.} Varieties
Antepfıstığı meyvelerinde büyüme ile ilgili çalışmalar,P. voraanacı üzerine_aşılı Uzuri,.fırmızı, Halebi, Siirt
ve ohadi çeşitlerinde yurİıttıımuştÜr. Antepfıstığİ meyvÖleri hasat olgunluğundan 45-50.9l"T_ önİe nörmal iriliğe
ulaşmaktadİdjr. yaş meyve ağıriığındaki aiİışlar-ise hİsat o|gunluğunJ kadar devam etmektedir. Üzerinde ÇallŞllan
antÖpfıstığı çeşitlerİnin meyveİeriİde, perikaİpta hızh büyüme dönemi sona ererken, embriyolarda hızlı büYüme
başlamakladır. İiııeyr" ve embriyo|arda 1's; tipi bir büyüme eğrisi görülmüştür. Bütün çeşitlbrde, meyvelerin ortalama YaŞ
agırııkıarı meyve büyümelerinin iık devrelerinde hızlı bir İrt,ş gOstermiş, bu hız Embriyoların geliŞmeğe baŞladığı
d6nemde kısj bir süİe yavaşlamış ve sonra tekrar artmış ve fizyolojik hasat olgunluğu dönemine 15-20 gün kala ağırlık
artışı tekrar yavaşIamış ve İıasaf olgunluğu döneminde-normaİ agırhğına ulaşmıştır. Antepfıstığı meJv_elefinde, küÇÜk
meyve doneminden bağhyarak, embİiyo geıışimi dönemine kadar hızlı bir uzunluk artışı olmaktadır. Bu dönemden sonra
meyve uzunıuğu çok az miktarlarda ,rtığ goste,r"ktedir. Antepfıstığı meyvelerinde embriyo geliŞmesi, ÇeŞitlere göre
değişmekle bırıikte, tüm çeşitlerde Hazirİn-sonu-Temmuz başlannda başlamaktadır. Araştırmanın yürütüldüğü her iki
yııoaaa embriyo gelişiminin başladlğı ilk 1o-15 günlük dönemde gelişme oldukça yavaş olmuş, bu dönemden sonra
İemmuz ortalarınd=an'başlayaraİ zo--zş gunlux biİ süre içerisinde hızlı bir uzunluk artışı olmuştur. Bu dönemden sonra
tekraf yavaşlama olmuş ve hasat olgunlugu döneminden yaklaşık bir hafta"önce Çok yavaŞlamlŞ Veya tamamen
durmuştur
Accumulation and Variation of Fat and Fatty Acids During Embryo Development of Pistachio Nut (Pistacia vera L.)
ÇalıŞmalar, antepfıstığı meyvelerinde embriyo gelişimi süresince; P,vera anacı üzerine aşılı Uzun, Kırmızı,
Halebi, Siirt ve Ohadi ÇeŞitlerinde yürütülmüştür. Embriyo gelişiminden derim zamanına kadar, toplam yağ birikimini ve
Yağ asitleri kompozisyonun seyrini belirIemek amacıyla; embriyo gelişimi başlangıcında (Haziran' Sonu-Temmuz
baŞıarında) meYVe örnekleri alınmaya baş|anmıştır, Meyve örneklerinin aİımı l5'er ç,ün ara ile derim zamanına kadar
sürdürülmüŞtür. Embriyo gelişimi süresince yağ ve yağ asıtlerinin değişimini belirlemek amacıyla yapılan ana|izler taze
meYveler üzerinde GLC ile Garces and Mancha(1)'ya göre yap!lmıştır_ Analiz sonucundd; paIrıitik(16:0),
Palmitoleik(lB:'1), Stearik (18:O), Oleik(lB:1), Linoleik(18:2) ve LinoIenik (18:3) asitlerin miktar ve oran|arı belirlenmiştir,
Yağ asitierinin miktar ve oranlarındaki değişimin, hasat olgunluğu döneminden yaklaşık 7-1O gün önce otgun meyverjeki
düzeyine ulaştığı saptanmİştİr
MECHANICAL CHARACTERIZATION OF RECYCLED TIRES IN CONCRETE
Waste tires have been an increasing problem every year due to the increase of vehicle sales. The disposal of waste tires has presented very serious problems to the human community in the world. Currently, some research has been studied on not only waste tire chips (WTC) but also recycled steel tire fibres (RSF) in concrete. Recent study is focusing on the usage of WTC and RSF in concrete mixture. The different weight of WTC and RSF is mixed in concrete in order to investigate the effect on mechanical properties. By adding WTC and RSF obtained a satisfactory improvement on cracking control, compressive strength, flexural strength and also tensile strength, Moreover, compressive, flexural and tensile strength was positively affected by the addition of WTC and RSF for some mixtures. More percentage of weight fractions added gives high result in tensile strength. However, the workability of the concrete reinforced with both WTC and RSF was negatively affected
Antepfıstığının Bazı Kalite Özellikleri Üzerine Derim Sonrası işlemlerin Etkisi
Bu çal ışmada, derimden sonra çerezlik antepf ı stığı imalat ı amacı yla fı st ı k işleme ünitelerine gelen meyvelerde; kavrulmuş tuzlu fı st ı k halinde tüketime sunuluncaya kadar geçen süreç içindeki kalite de ğişimleri incelenmiştir. Bu amaçla, s ı ras ı yla, a derim sonras ı nda üreticiler taraf ı ndan, f ı st ı k işleme ünitelerine getirilen kuru k ı rmı zı kabuklu antepf ı st ğı meyvelerinden, b Kı rm ı z ı kabukları n kavlat ı Imas ı aşamas ı ndaki meyvelerden, c Kavlatma sonras ı kurutma aşamas ı ndaki meyvelerden, d Tuzla 85-95°C de kavurulmu ş haldeki meyvelerden ve e stok olarak bir y ı l süreyle adi depolarda muhafaza edilen kuru k ı rmı zi kabuklu meyvelerden örnekler al ı narak; % nem, °/o yağ , % protein, serbest asitlik, peroksit ve iç meyvede % tuz oranlar ı incelenmiştir. Derim sonras ı ndan itibaren tuzlu kavrulmu ş antepfı st ığı n ı n ambalajlanmas ı na kadar yap ı lan işlem basamaklarinda, nem, yağ , iyot say ı s ı ve protein miktar ı ndaki değişimler önemli düzeyde bulunmazken, özellikle serbest asitlik ve peroksit miktarı nda önemli de'ği şimler meydana gelmiştir
ÇEKME BÖLGESİ LİFLİ BETON OLAN CAM FİBER TAKVİYELİ POLİMER (GFRP) ve ÇELİK DONATILI ETRİYESİZ KİRİŞLERİN EĞİLME ETKİSİ ALTINDAKİ DAVRANIŞI ve HASAR ANALİZİ
Donatı çeliğinde meydana gelen korozyon, yapı elemanlarının önemli problemlerinden biri haline gelmiştir. Bu yüzden son yıllarda, lif takviyeli polimerler (FRP), korozyon dayanımı yüksek olması sebebiyle, çelik donatılara alternatif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca, FRP donatıların yüksek dayanımı, hafif olması ve kimyasal etkilere karşı dayanımı özellikle endüstriyel alandaki kullanımını arttırmıştır. Bu çalışmada, çekme bölgesinde 5 cm yüksekliğinde polipropilen lif katkılı betonun kullanıldığı çelik ve GFRP donatılı etriyesiz kirişlerin eğilme etkisi altındaki davranışı deneysel olarak incelenmiş ve devamında hasar analizleri yapılmıştır. Bu amaçla geleneksel çelik ve GFRP donatılı etriyesiz kirişler üretilmiş ve üç noktalı eğilme testleri yapılmıştır. Eğilme testleri sonrasında eğilme dayanımları hesaplanarak yük-deplasman grafikleri oluşturulmuş, malzeme davranışındaki farklılıklar incelenmiştir. Deneylerden sonra GFRP donatılarda oluşan hasarlar incelenmiş ve hangi hasar modları olduğu tespit edilmiştir. Çalışmalar sonucunda GFRP donatılı kirişlerin eğilme performanslarının büyük oranda arttığı görülmüştür
ATIK BETONLARIN BETON AGREGASI OLARAK KULLANILABİLİRLİĞİ
Katı atıklarının önemli bir bölümünü oluşturan yapısal inşaat atıklarının geri dönüşümü, çevreye verilen zararları azaltacağı gibi büyük şehirlerde doğal agrega kaynaklarının şehir merkezlerinden çok uzak olmasından dolayı nakliye masraflarının yanında, nakliye sırasında harcanan iş ve zaman kaybını da azaltacaktır. Bu çalışmada, beton basınç mukavemeti 20 MPa olan atık betonlardan elde edilen geri dönüşüm agregalarının fiziksel ve mekanik özellikleri incelenmiş, bu agregalardan farklı karışımlarda beton üretilmiştir. 1. karışımın tamamı geri dönüşüm agregasından oluşmaktadır. 2. karışımın iri agregası geri dönüşüm agregası olup ince agregası kırma taş kumdur. 3. karışımın ise tamamı kırma taş agregadan üretilmiştir. Bütün karışımlar aynı dozajda üretilerek birbirleriyle kıyaslanmıştır. Sonuç olarak; geri dönüşüm agregası kullanılarak üretilen betonlarda geri dönüşüm agregası oranı arttıkça beton basınç mukavemetinde azalma olduğu tespit edilmiştir
The ratio of contrast volume to glomerular filtration rate predicts in-hospital and six-month mortality in patients undergoing primary angioplasty for ST-elevation myocardial infarction
Background: The aim of this study is to determine the impact of ratio of contrast volume to glomerular filtration rate (V/GFR) on development of contrast-induced nephropathy (CIN) and long-term mortality in patients with ST-segment elevation acute myocardial infarction (STEMI) undergoing primary percutaneous coronary intervention (PCI). Methods: A total of 645 patients with STEMI undergoing primary PCI was prospectively enrolled. CIN was defined as an absolute increase in serum creatinine > 0.5 mg/dL or a relative increase > 25% within 48 h after PCI. The study population was divided into tertiles based on V/GFR. A high V/GFR was defined as a value in the third tertile (> 3.7). Results: Patients in tertile 3 were older, had higher rate of smoking, diabetes mellitus and CIN, lower left ventricular ejection fraction, hemoglobin, and systolic and diastolic blood pressure compared to tertiles 1 and 2 (p < 0.05). V/GFR was found an independent predictor of in-hospital and 6-month mortality. We found 2 separate values of V/GFR for 2 different end points. While the ratio of 3.6 predicted in-hospital mortality with 78% sensitivity and 82% specificity, the ratio of 3.3 predicted 6-month mortality with 71% sensitivity and 76% specificity. Survival rate decreases as V/GFR increases both for in-hospital and during 6-month follow-up. Diabetes mellitus and multivessel disease were other predictors of in-hospital mortality. Conclusions: High V/GFR level is associated with increased in-hospital and long-term mortality in patients with STEMI undergoing primary PCI.
In Vitro Activity of Ceftolozane/tazobactam and Ceftazidime/avibactam Against Carbapenemase-producing Pseudomonas aeruginosa
Conclusion: The results of this study indicate that CZA and C/T may be an alternative treatment for some of the carbapenem-resistant P. aeruginosa infections. Further in vitro and in vivo studies are needed to evaluate the effectiveness of these new treatment options against the increasing threat of MDR P. aeruginosa
- …