14 research outputs found
THE EFFECT OF SPORTS EDUCATION ON BODY IMAGE OF UNIVERSITY STUDENT ATHLETES
In this study, it was aimed to determine whether the body image of the university student athletes changes according to gender, sports branch and sports education status. Body Perception Scale filled by a total of 540 people, 227 males and 313 females. T-test, one-way analysis of variance and LSD tests were used in statistical processes. A statistically significant difference was found between body Image scores of men and women according to gender (p < 0.05). A statistically significant difference was found between total body image scores according to Body Mass Index (p < 0.05). The scores of the groups with low and high body mass index were found to be higher than the groups with Body Mass Index between 20-25 kg/m2. Body image scores of university student athletes who did not receive sports training were found to be statistically higher than individual athletes and team athletes who received sports education (p < 0.001). In conclusion, in university student athletes, women are worse than men, and those whose body mass index is below normal and higher than normal are less satisfied with their bodies than normal ones. In addition, university students who take sports education have better body image scores. It can be said that sports education has a positive effect on body image score. It is recommended that university student athletes who do not have sports education should be given courses and seminars for sports education.
Article visualizations
Child Death Due To Sink Fracture: a Case Report
Çocukluk çağı yaralanmaları ve buna bağlı ölümler çok sık rastlanan olaylardır. Merdiven ya da banyoda kayma şeklindeki düşmelerin yaralanmalara yol açtığı ama ölümün ender olarak meydana geldiği görülmektedir. Bu olguda dosya tetkikinde 6 yaşında erkek çocuk olduğu, anaokulunda lavabo kısmında öğretmenin çocuğu yerde kırık lavabo parçalarının yanında kanlar içinde yatar vaziyette görmesi üzerine, hastaneye kaldırıldığı ve hastaneye eks olarak kabul edildiğinin kayıtlı olduğu tespit edildi. Otopside dış muayenede sol kulağın 3 cm altından başlayarak boyunda yatay seyirle larinks çıkıntısı üzerinde sonlanan 9 cm uzunluğunda kesik vasıfta yara görüldü. İç muayenede boyunda sol vena jugularis internada 1.5 cm lik damar lümeni ile iştirakli yarım kat kesi, arteria karotis communis sinistra da tam kat kesilme olduğu, kesi kenarlarının düzgün olduğu görüldü. Boyun organları dışında tüm organların yüzey ve kesitlerinde ileri derecede solukluk dışında başkaca makroskobik patolojik özellik görülmedi. Kanda ve idrarda alkol, uyutucu ve uyuşturucu madde saptanmadı. Ölümünün penetran cisim kesisine bağlı büyük damar kesilmesinden gelişen dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatine varıldı. Böyle kazalara bağlı ölümlerin nadir görülmesi nedeniyle bu çalışmada çocukların gittiği okullardaki eşya ve mekanın onların kullanımına uygun yapılması ve düzenli kontrol edilmesinin önemini vurgulanması amaçlandı.Childhood injuries and deaths due to these injuries are not rare. Falling from stairs or slipping in the bathroom may lead to injury however death rarely occurs. In this case study, a six-year old boy was found lying on the ground in blood next to the broken sink fragments in the bathroom of the kindergarten. The child was taken to hospital, but accepted to hospital as an ex. During autopsy, external examination showed a 9 cm of incision extending from 3 mm under the left ear to protrusion of the larynx. Internal examination demostrated a 1.5 cm half layer cut in the internal jugular vein of the neck and a complete cut in the left common carotid arteria. The incision edges were smooth. The surface and the sections of all organs were macroscopically not pathologic except for severe pallor. Alcohol, opiates and narcotics were not detected in blood and urine. The death was thought to be the result of external bleeding from large vessel cut due to penetrating object. In this case study, we aimed to emphasize the importance of suitability of furniture and environment for children in kindergarten or school
The academic resilience development model: A mixed methods study
Bu araştırma, öğrencilerin akademik yılmaz olmalarına katkı sağlayan koruyucu faktörleri keşfetmek ve akademik yılmazlığın okul tükenmişliği ve okul bağlılığı arasındaki aracı rolünü incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçları gerçekleştirmek üzere, karma yöntemler araştırması desenlerinden keşfedici sıralı araştırma deseni kullanılmıştır. Bu doğrultuda, fenomenolojik araştırma yöntemiyle akademik yılmaz öğrencilerin, sahip oldukları olumsuz yaşam olaylarının okul yaşantıları üzerinde yarattığı zorluklar, bunlarla baş etme yöntemleri ve akademik yılmazlıklarını geliştiren koruyucu faktörler ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır. Elde edilen bulgular incelendiğinde, olumsuz yaşam olaylarının akademik yılmaz öğrenciler üzerinde eğitsel, psikolojik, sosyal-duygusal ve ekonomik zorluklar yarattığı; öğrencilerin karşılaştıkları risk ve zorluklarla problem odaklı baş etme, duygu odaklı baş etme ve sosyal destek yöntemlerini kullanarak baş ettikleri görülmüştür. Öğrencilerin akademik yılmaz olmalarına katkı sağlayan faktörlerin birey, aile, okul ve çevre kaynakları alt temaları altında toplandığı tespit edilmiştir. Öğrenciler, zorluklarla baş etmede bireysel faktörleri daha çok kullandıkları ardını sırasıyla aile, okul ve çevresel faktörlerin takip ettiği görülmektedir. Bu araştırmada, nitel araştırma kapsamında keşfedilen koruyucu faktörlerden yola çıkarak "Ergenler için Akademik Yılmazlık Ölçeği" geliştirilmiştir. Geliştirilen ölçek de kullanılarak, okul tükenmişliği ve okul bağlılığı arasındaki ilişkide akademik yılmazlık ve kaynaklarının (birey, aile, okul ve çevre kaynakları) aracı rolü korelasyonel bir çalışmayla incelenmiştir. Bu araştırmada, okul tükenmişliğinin okul bağlılığı, akademik yılmazlık ve akademik yılmazlığı oluşturan kaynaklar ile doğrudan ilişkili olduğu; akademik yılmazlık ve kaynaklarının ise okul bağlılığı ile doğrudan ilişkilere sahip olduğu tespit edilmiştir. Bunlarla birlikte, akademik yılmazlık ve kaynakların, okul tükenmişliği ile okul bağlılığı arasında aracı roller üstlendikleri görülmüştür. Araştırmanın nicel ve nitel araştırma süreçlerinden elde edilen bulgulardan yola çıkarak, araştırma bulguları birleştirilmiştir. Öğrencilerin akademik yılmazlık geliştirmelerine katkı sağlayan koruyucu faktörlerin neler olduğu, akademik yılmazlık ve kaynaklarının, bir risk (okul tükenmişliği) ve olumlu uyum (okul bağlılığı) arasındaki ilişkide nasıl rol oynadığı "Akademik Yılmazlık Gelişim Modeli" çerçevesinde bütünleştirilmiştir.This research was conducted to explore the protective factors that contribute to students' academic resilience and to examine the mediating role of academic resilience between school burnout and school engagement. In order to achieve these objectives, the exploratory sequential research design, one of the mixed methods research designs, was used. In this direction, with the phenomenological research method, it has been tried to reveal the difficulties caused by the negative life events they have on their school life, the methods of coping with them and the protective factors that improve their academic resilience. When the findings are examined, it is seen that negative life events create educational, psychological, social-emotional and economic difficulties on academically indomitable students; It has been observed that students cope with the risks and difficulties they encounter by using problem-focused coping, emotion-focused coping and social support methods. It has been determined that the factors contributing to the academic resilience of the students are grouped under the sub-themes of individual, family, school and environmental resources. It is seen that students use individual factors more in coping with difficulties, followed by family, school and environmental factors, respectively. In this research, "Academic Resilience Scale for Adolescents" was developed based on the protective factors discovered within the scope of qualitative research. Using the developed scale, the mediating role of academic resilience and its resources (individual, family, school and environmental resources) in the relationship between school burnout and school engagement was examined in a correlational study. In this study, it was found that school burnout is directly related to school engagement, academic resilience and sources of academic resilience; it has been determined that academic resilience and resources have direct relations with school engagement. In addition, academic resilience and resources have been found to play a mediating role between school burnout and school engagement. Based on the findings obtained from the quantitative and qualitative research processes of the research, the research findings were combined. What are the protective factors that contribute to the development of academic resilience of students, how academic resilience and its resources play a role in the relationship between a risk (school burnout) and positive adjustment (school engagement) are integrated within the framework of the "Academic Resilience Development Model"
Ergenlerde siber zorba ve mağdur olmanin anne baba tutumlari ve okul iklimi ile ilişkisinin incelenmesi
Bu araştırmanın amacı, ergenlerde siber zorba ve siber mağdur olmanın anne baba tutumları ve okul iklimi ile ilişkisini incelemektir. Araştırmanın örneklemi, Gaziantep İlinin Şahinbey ve Şehitkamil ilçelerinde öğrenim gören 844 ortaokul öğrencisinden (470 kız, 374 erkek) oluşmaktadır. Veri toplama araçları olarak "Revize Edilmiş Siber Zorbalık Envanteri", "Anne Baba Tutumu Ölçeği", "Okul İklimi Envanteri" kullanılmıştır. Araştırmada verilerinin analizinde Pearson Momentler Korelasyon Analizi, bağımsız ilişkisiz örneklem t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve regresyon analizi kullanılmıştır. Analizler SPSS 15.0 paket programı aracılığıyla .05 anlamlılık düzeyinde test edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, ergenlerin siber zorba ve siber mağdur olma durumu ile kabul-ilgi, psikolojik özerklik ve denetleme anne baba tutumları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki vardır. Kabul-ilgi, psikolojik özerklik ve denetleme anne baba tutumları alt boyutları siber zorba olma durumunu anlamlı; psikolojik özerklik ve denetleme anne baba tutumları alt boyutları da siber mağdur olma durumunu anlamlı olarak yordamaktadır. Ergenlerin siber zorba ve siber mağdur olma durumu ile öğretmen desteği ve olumlu arkadaş etkileşimi okul iklimi alt boyutları arasında negatif yönlü anlamlı; katı disiplin ve güvenlik sorunları okul iklimi alt boyutları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki vardır. Öğretmen desteği, olumlu arkadaş etkileşimi, katı disiplin ve güvenlik sorunları okul iklimi alt boyutları siber zorba olma durumunu anlamlı; Öğretmen desteği, olumlu arkadaş etkileşimi, olumsuz arkadaş etkileşimi, katı disiplin ve güvenlik sorunları okul iklimi alt boyutları ise siber mağdur olma durumunu anlamlı olarak yordamaktadır. Ergenlerde siber zorba ve siber mağdur olma durumu sınıf düzeyi, anne baba birliktelik durumu, baba internet kullanım düzeyi ve internet kullanımının ebeveyn tarafından kontrolüne göre vii anlamlı olarak farklılaşmazken; cinsiyet, anne eğitim düzeyi, kendi internet kullanım düzeyi ve günlük internet kullanım süresi değişkenlerine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır. Bunun yanında siber mağdur olma durumu baba eğitim düzeyi ve anne internet kullanım düzeyine göre anlamlı olarak farklılaşmaktadır.The purpose of this study is to examine the relation of being a cyber bully and cyber victim to the parenting style and school climate among in adolescents. The sample of the study involves 844(470 female, 374 male) middle school learners randomly selected from middle schools in Şahinbey and Şehitkamil, Gaziantep. Data were collected through the “The Revised Cyber Bullying Inventory”, "Parenting Style Scale" and “School Climate Scale”. Analyses were conducted via SPSS 15.00 with the significance level of .05. For the statistical analysis, pearson moments correlation, independent group t-test, one-way analysis of variance (ANOVA), LSD post hoc test and regression analysis. Findings indicate that there is a significant negative relationship between the points attained being cyberbully and cybervictim and acceptance/involvement; psychological autonomy and strictness/supervision sub-dimensions of parents styles. Being cyberbully are explained by acceptance/involvement, psychological autonomy and strictness/supervision sub-dimensions of parents styles. And being cybervictim are explained by psychological autonomy and strictness/supervision parents styles. The results indicated that while there is a significant negative relationship between the points attained being cyberbully and cybervictim and sub-dimensions of school climate (Teacher Support and Positive Peer Interactions); however, there is a significant positive relationship between the points attained being cyberbully and cybervictim and sub- dimensions of school climate (Safety Problems and Disciplinary Harshness). Being cyberbully are explained by teacher support, positive peer interaction, disciplinary harshness and safety problems sub-dimensions of school climate. And being cybervictim are explained by teacher support, positive peer interaction, negative peer interaction, disciplinary harshness and safety problems sub-dimensions of school climate. Findings indicated that there was a significant relationship between being a cyber bully and a cyber victim, and gender, level ix of mother education, level of self internet competency and daily internet usage, however there is no grades, parental situation (married, divorced or being step etc.) whether the parents strictly follow their time on the internet and level of father internet competency. Besides that findings indicated that there was a significant relationship between being a cyber victim level of father education and level of mother internet competency
Investigation of being a cyber bully and victim in adolescents according to demographic variables
The purpose of this study is to investigate being a cyber bully and cyber victim in terms of demographic variables of gender, daily internet use, aim of internet usage, daily facebook, twitter and instagram usage, the level of mother, father and self internet competency, and parents’ being together. The study group consisted of 176 female and 202 male students in a secondary school in Denizli. Findings indicated that there was a significant relationship between being a cyber bully and a cyber victim,and gender, daily internet usage, daily facebook, twitter and instagram usage and the level of self internet competency, however there is no in terms of parents’ being together. © The Turkish Online Journal of Educational Technology
Umut ve azime dayalı müdahale programının ergenlerin öz yeterliklerine etkisi
Bu araştırmanın amacı, umut ve azime dayalı müdahale programının ergenlerin öz yeterliklerine etkisini incelemektir. Araştırmada yöntem olarak 2x2’lik ön-son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmış olup, çalışma grubunu 2019-2020 öğretim yılında XXX ilindeki bir ortaokulda öğrenim gören 18 öğrenci oluşturmuştur. Katılımcılar, seçkisiz olarak deney (n=9) ve kontrol grubuna (n=9) atanmışlardır. Katılımcılara ön ve son testte Genel Öz Yeterlik Ölçeği uygulanmıştır. Deney grubuna, haftanın iki günü olmak üzere yedi oturumluk umut ve azime dayalı müdahale programı uygulanmıştır. Oturumlar, 40-50 dakika arasında değişen sürelerde gerçekleştirilmiştir. Verilerinin analizinde bağımsız gruplar için t-testi ve tekrarlanmış ölçümler için iki yönlü ANOVA kullanılmıştır. Araştırma bulguları, programa katılan ergenlerin son test öz yeterlik puan ortalamalarının hem deney grubu ön test puanlarına göre hem de kontrol grubundaki ergenlerin son test puanlarına göre anlamlı olarak daha yüksek olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, umut ve azime dayalı müdahale programının ergenlerin öz yeterliklerini arttırmada etkili olduğunu göstermektedir
Results of Iris-Claw Intraocular Lens Implantation in Aphakia
Objectives: To evaluate the visual outcomes and complications of iris-claw intraocular lenses (ICIOL) implanted in cases of aphakia or
in cataract surgery with insufficient capsule support.
Material and Method: In this retrospective study, we reviewed the medical records of 34 eyes of 34 patients who had undergone
ICIOL implantation with a minimum follow-up of 12 months in Bucak State Hospital and in a private hospital between November
2007 and November 2012.
Results: Twenty-one eyes with complicated cataract accompanied by zonular deficiency, 8 eyes with aphakia, and 5 eyes with dislocated
IOL were operated and ICIOL implanted. Mean preoperative BCVA was 1.46±1.05 LogMAR and postoperative BCVA was 0.20±0.21
LogMAR. There was an improvement in visual acuity in 31 eyes of the 34 patients, and 29 of them had a visual acuity better than
6/12 postoperatively. Mean postoperative spherical equivalent (SE) was -0.76±0.94 D, and deviation from estimated SE was -0.26±0.94
D. Mean preoperative astigmatism was -1.36±0.77 Cyl D and mean postoperative astigmatism was -0.98±0.82 Cyl D. In second
postoperative month, one case had a pupillary block glaucoma due to the closure of peripheral iridotomy, and after ND-YAG laser
treatment, intraocular pressure return to normal value. One eye had iris pigment precipitates on the ICIOL in early postoperative period,
and in one case, there was a pupillary ovalization. Three months after a cataract surgery, retinal detachment developed in one eye of a
patient who had a history of severe ocular trauma; anterior vitrectomy and ICIOL implantation were performed. Visual acuity remained
unchanged after a successful pars plana vitrectomy operation.
Conclusion: Iris-claw lenses provide fairly good visual outcomes in aphakic eyes without capsular support and in challenging cataract
cases with zonular deficiency. They are safe regarding complications when compared to other alternative intraocular lens implantation
methods. (Turk J Ophthalmol 2014; 44: 428-35
Kompleks İntihar Olgusunda Kan Lekesi Model Analizi İle Olay Yerinin Yeniden Yapılandırılması
İki veya daha fazla yöntemin eş zamanlı ya da peşi sıra uygulanması kompleks intihar olarak adlandırılmaktadır. Tek başına kullanıldığında da sonuca ulaşılabilecek iki farklı yöntemin intihar amaçlı kullanılması ölme güdülenmesindeki kararlılığı göstermektedir.
40 yaşındaki erkek olgumuz kurusıkıdan dönüştürülmüş bir silah ile kalbine ateş etmiş ve bu sırada kendini asmıştır. Otopside elde edilen bulgular, olay yeri inceleme raporundan alınan bilgiler, vücuttaki ve olay yerindeki kan lekeleri olay orijininin intihar olduğunu düşündürmüştür.
Kompleks intihar olgularında olayın orijinini ortaya çıkarma çalışmaları otopsi masasına geldikten sonra değil, olay yeri incelemesinde, hatta ceset ilk görüldüğü andan itibaren başlamalıdır. Olay yerinin multidisipliner olarak ele alınması, ortamda bulunabilecek her nesnenin/ delilin olayın çözümünde yardımının olabileceğinin akılda tutulması orijin tayininin kolaylıkla yapılmasını sağlayacaktır. Benzer şekilde otopsi yapılacak olan bir cesedin, varsa elbiseleri üzerindeki, yoksa vücudu üzerindeki kan lekelerinin kan lekesi model analizi yöntemleri ile dikkatli bir şekilde incelenmesi ve belgelendirilmesi de orijin tayininde faydalı bilgiler verebilmektedir