Türkiye’deki barınak köpeklerinden izole edilen staphylococcus pseudintermedius’larda Metisilin direnci

Staphylococcus pseudintermedius, stafilokoklar içerisinde yeni tanımlanmış bir tür olup köpeklerden sıklıkla izole edilmektedir. Stafilokoklarda artan antimikrobiyal direnç ve S. pseudintermedius’un enfekte petlerden insanlara geçmesi, halk sağlığını tehdit etmektedir. Bu çalışmada, köpek deri enfeksiyonlarından izole edilen S. pseudintermedius’ların ve metisilin direncinin prevalansının fenotipik ve genotipik metotlar ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Toplam 53 köpekten 41 stafilokok izole edildi. Stafilokok izolatlarının 33’ü (%80.4) pta geninin PCR-RFLP ile analiziyle S. pseudintermedius olarak belirlendi. Metisilin direnci kromogenik chromID MRSA agar, oxacillin disk difüzyon metodu ve mecA geninin belirlendiği PCR yöntemi ile bu izolatların 11’inde (%33.3) tespit edildi. Bu çalışma, Türkiye’de metisilin dirençli S. pseudintermedius’ların durumunu gösteren ilk bilimsel rapordur.Staphylococcus pseudintermedius is a recently described species of staphylococci that is frequently isolated from dogs. The increase in antimicrobial resistance in staphylococci and transfer of S. pseudintermedius from infected pets to humans threaten the public health worldwide. In this study, it was aimed to determine the prevalence of S. pseudintermedius from skin infections of dogs and to determine the prevalence of methicillin-resistance in S. pseudintermedius isolates by phenotypic and genotypic methods. A total of 41 staphylococci were isolated from 53 dogs. Thirty three (80.4%) staphylococci were identified as S. pseudintermedius by PCR-RFLP analysis of pta gene. Methicillin resistance was also identified in 11 (33.3%) of these isolates by inoculation on chromogenic chromID MRSA agar, oxacillin disc diffusion method and the determination of mecA gene by PCR. This is the sole report in Turkey that described the situation of methicillin resistant S. pseudintermedius

Piyodermalı köpeklerden izole edilen Staphylococcus intermedius’larda eksfoliatif toksin varlığının moleküler olarak belirlenmesi

Staphylococcus aureus ve S. intermedius’un köpeklerde deri enfeksiyonlarına neden olan en önemli türler olduğu kabul edilmektedir. Bu çalışmada, S. intermedius’un eksfoliatif toksinini kodlayan siet (S. intermedius eksfoliatif toksin) genini belirlemek için bir Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) tekniği geliştirilmesi ve piyodermalı köpeklerden izole edilen S. intermedius izolatlarında bu genin araştırılması amaçlandı. Piyodermalı köpeklerden izole edilen toplam 41 izolat (35 S. intermedius, 4 S. aureus, bir S. capitis subsp. ureolytica ve bir S. chromogenes) çalışmaya dahil edildi. Bu çalışmada, siet geninin 145 bp’lik ve S. intermedius’un agr (accessory gene regulator) geninin 182 bp’lik bölümünü spesifik olarak çoğaltan özgün primerler tasarlandı. agr geni diğer stafilokok türlerinde değil sadece S. intermedius izolatlarında tespit edildi. Bütün S. intermedius’larda siet geni saptandı. Diğer kontrol suşlarında ve siet negatif S. intermedius suşunda amplifikasyon görülmediği için siet PCR yöntemi spesifik bulundu. Köpeklerde deri lezyonu oluşturan stafilokokların ve bu stafilokokların virulens özelliklerinden siet geninin hızlı ve güvenilir olarak belirlenmesi, tedavi ve korunma anlamında hastalıkla daha etkili mücadele için klinik olarak önemli bilgiler sunacaktır.Staphylococcus aureus and S. intermedius are considered as the most significant species causing skin infections in dogs. The aim of this study was to develop a Polymerase Chain Reaction technique for the detection of siet (S. intermedius exfoliative toxin) gene encoding exfoliative toxin in S. intermedius and to investigate its presence in S. intermedius isolates from dogs with pyoderma. A total of 41 isolates (35 S. intermedius, 4 S. aureus, one S. capitis subsp. ureolytica and one S. chromogenes) from dogs with pyoderma were included in the study. Original primers specifically amplifying 145 bp of siet gene and 182 bp of agr (accessory gene regulator) gene locus of S. intermedius were designed in the study. agr gene was detected in all S. intermedius isolates, but not in other isolates. siet gene was detected in all S. intermedius isolates. siet Polymerase Chain Reaction assay was found to be specific since no amplifications were observed with siet negative S. intermedius and other bacterial control strains. Rapid and reliable detection of staphylococci causing skin lesions in dogs and their virulence markers like siet gene will provide important data for clinical practice to manage the disease more effectively by means of treatment and prevention

Bir köpekte memede beraber seyreden tüberküloz ve malign mikst tümör

Tüberküloz ve tümörler hem insanlarda hem de hayvanlarda gözlenen önemli birer sağlık problemi olup bu iki hastalık arasındaki ilişki hakkında halen çok soru işaretleri mevcuttur. Bu olguda 8 yaşlı, dişi, terrier bir köpekte malign miks tümör ve prodüktif tüberkülozün birlikte seyrettiği gözlendi. Klinikte operasyonla alınan sol meme zinciri patolojik yönden incelenmesi için getirildi. Histopatolojik inceleme için doku %10'luk tamponlu formalin solüsyonunda tespit edildi. Rutin doku takibinin ardından hazırlanan parafin bloklardan kesitler alınarak hematoksilen eozin ve asid fast tüberküloz basili tespiti için Ziehl- Neelsen boyamaları yapıldı. Mikroskobik incelemede atipik neoplazik bez epitel hücreleri ile merkezinde kazeifikasyon nekrozu bulunan tüberküllere rastlandı. Ayrıca Mycobacterium spp. PCR amplifikasyonu ile teyit edildi. Tüberküloz ve tümörün bir arada bulunması daha önce sadece bir keçide bildirilmiş olup evcil hayvanlarda nadir gözlenen bir olgudurTuberculosis and tumors are two major health problems in both humans and animals; and there are still many question marks in the association between these two important diseases. In this case, malignant mixed tumor and productive tuberculosis were observed simultaneously in 8 years old, terrier, and female dog. After mastectomy of the left mammary chain; removed tissue was brought for pathological examination. For the histopathology examination, specimens were fixed in 10% neutral buffered formalin. Tissues were processed routinely and stained with hematoxylin-eosin and Ziehl-Neelsen for acid-fast bacilli detection. Microscopically, atypical neoplastic cells and caseation necrosis located in the center of tubercle were seen. After these findings, Mycobacterium spp. was investigated in the same sample and was confirmed by PCR amplification. Concomitant tuberculosis and neoplasm, previously reported in only a goat, is a rare occurrence in domestic animal

Presence of Clostridioides difficile in cattle feces, carcasses, and slaughterhouses: Molecular characterization and antibacterial susceptibility of the recovered isolates

The aims of this study were to isolate and identify Clostridioides difficile from cattle feces and carcasses, and slaughterhouse samples, and to determine the molecular characteristics and antibacterial susceptibility of the recovered isolates. A total of 220 samples, including 100 cattle fecal samples, 100 cattle carcass surface samples, and 20 slaughterhouse samples were used as the study material. In total, 12 (5.45%) samples, including 11 (11%) cattle fecal samples and 1 (5%) slaughterhouse sample, were found to be positive for C. difficile. On the other hand, all of the carcass samples were negative for C. difficile. A total of 11 (91.66%) isolates, including 10 fecal isolates and 1 slaughterhouse wastewater isolate, were found to be positive for the presence of the toxin genes tcdA and tcdB, whilst 1 fecal isolate was found to be negative for both genes. In addition, 3 different ERIC-PCR profiles were identified in the 11 fecal isolates. The ERIC-PCR profile of the slaughterhouse wastewater isolate was found to be similar to one of the ERICPCR profiles obtained from the fecal isolates. All of the isolates were resistant to ciprofloxacin and levofloxacin. Considering that the agent is a spore-forming bacterium shed in feces, the detection of C. difficile isolates of different genotypes, some carrying toxin genes, suggests that feces and slaughterhouse wastewater carrying this bacterium may pose a risk for the contamination of carcasses. The current study revealed that hygiene conditions should be performed to the maximum extent in slaughterhouses. (c) 2022 Elsevier Ltd. All rights reserved