1 research outputs found

    Cerrahi kliniklerinde tedavi edilen barsak tıkanması olgularının retrospektif değerlendirilmesi

    Get PDF
    Bu çalışmada, 1995-1998 yılları arasında Haydarpaşa Numune Hastanesinde Cerrahi Kliniklerinde barsak tıkanıklığı tanısı almış, yaşları 9 ile 100 arasında değişen, 117 erkek 48 kadın olmak üzere toplam 165 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların sosyoekonomik farklılıkları göz önüne alınmadan yaş, cinsiyet ,özgeçmiş, hastaneye başvuruş süreleri, semptomları, fizik muayane bulguları, hastanede yatış süreleri, aldıkları tanı, biyokimyasal parametreleri, tedavi yaklaşımları ve prognoz ayrıntılı olarak arşiv kayıtlarından incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, son yıllarda barsak tıkanması etyolojisinde hem gelişmiş ülkeler, hem de özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde önemli değişiklikler olduğu yolundaki bulgularla uyumlu sonuçlar elde edilmiştir. Barsak tıkanması nedenleri arasında, önceden geçirilmiş olan cerrahi operasyonlar nedeniyle ortaya çıkan adezyonların ilk sırada geldiği gösterilmiştir. Apandektomi sonucu adezyon oluşumu, en sık görülen nedendir. Bu durum, apandektomilerin en sık yapılan operasyon olmasından kaynaklanır. Apandektomilerin kaçının perfore apandisit olduğunu bilmek önem taşır. Perfore apandisitlerde eğer oran yüksek ise, akut apandisitin erken teşhisi göreceli olarak brit ileus oranını da azaltır. Erken teşhis, Aile Hekimliği uzmanın ilk basamakta önemli bir sorumluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ön sıralarda yer alan malignite sonucu ortaya çıkan barsak tıkanmalarına ülkemizde daha az sıklıkla rastlanmaktadır. Buna neden olarak, ülkemizdeki diyet alışkanlığının gelişmiş ülkelerden farklılık göstermesi ve Türk halkının ortalama yaşam süresinin daha kısa olması düşünülebilir. Volvulus nedenli barsak tıkanmalarının da çalışmamızda daha az görülmesi, diyet alışkanlığı ve yaş ortalaması ile açıklanabilir. Bu verilerin ışığında, barsak tıkanması olgularının teşhisi, muayenesi ve tedavisinin prognoz açısından önem taşıdığı saptanmıştır. Hasta ne kadar erken hekime başvurursa o kadar yüz güldürücü sonuçlar alınabilir, komplikasyonlar azaltılabilir. Aile Hekimliği uzmanının da barsak tıkanıklığı nedeniyle kendisine başvuran hastayı değerlendirmesi ve ilgili acil cerrahi birimle işbirliği önem arz etmektedir.Bu çalışmada, 1995-1998 yılları arasında Haydarpaşa Numune Hastanesinde Cerrahi Kliniklerinde barsak tıkanıklığı tanısı almış, yaşları 9 ile 100 arasında değişen, 117 erkek 48 kadın olmak üzere toplam 165 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların sosyoekonomik farklılıkları göz önüne alınmadan yaş, cinsiyet ,özgeçmiş, hastaneye başvuruş süreleri, semptomları, fizik muayane bulguları, hastanede yatış süreleri, aldıkları tanı, biyokimyasal parametreleri, tedavi yaklaşımları ve prognoz ayrıntılı olarak arşiv kayıtlarından incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, son yıllarda barsak tıkanması etyolojisinde hem gelişmiş ülkeler, hem de özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde önemli değişiklikler olduğu yolundaki bulgularla uyumlu sonuçlar elde edilmiştir. Barsak tıkanması nedenleri arasında, önceden geçirilmiş olan cerrahi operasyonlar nedeniyle ortaya çıkan adezyonların ilk sırada geldiği gösterilmiştir. Apandektomi sonucu adezyon oluşumu, en sık görülen nedendir. Bu durum, apandektomilerin en sık yapılan operasyon olmasından kaynaklanır. Apandektomilerin kaçının perfore apandisit olduğunu bilmek önem taşır. Perfore apandisitlerde eğer oran yüksek ise, akut apandisitin erken teşhisi göreceli olarak brit ileus oranını da azaltır. Erken teşhis, Aile Hekimliği uzmanın ilk basamakta önemli bir sorumluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ön sıralarda yer alan malignite sonucu ortaya çıkan barsak tıkanmalarına ülkemizde daha az sıklıkla rastlanmaktadır. Buna neden olarak, ülkemizdeki diyet alışkanlığının gelişmiş ülkelerden farklılık göstermesi ve Türk halkının ortalama yaşam süresinin daha kısa olması düşünülebilir. Volvulus nedenli barsak tıkanmalarının da çalışmamızda daha az görülmesi, diyet alışkanlığı ve yaş ortalaması ile açıklanabilir. Bu verilerin ışığında, barsak tıkanması olgularının teşhisi, muayenesi ve tedavisinin prognoz açısından önem taşıdığı saptanmıştır. Hasta ne kadar erken hekime başvurursa o kadar yüz güldürücü sonuçlar alınabilir, komplikasyonlar azaltılabilir. Aile Hekimliği uzmanının da barsak tıkanıklığı nedeniyle kendisine başvuran hastayı değerlendirmesi ve ilgili acil cerrahi birimle işbirliği önem arz etmektedir
    corecore