Bir ilköğretim okulu 4, 5, ve 6. Sınıf öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinin anne baba tutumları ve bazı değişkenler ile ilişkisi

Amaç: Bu çalışma ilköğretim öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinin anne-baba tutumları ve bazı değişkenler ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipteki bu çalışma Nisan-Mayıs 2011 tarihleri arasında bir ilköğretim okulunun dört, beş ve altıncı sınıf öğrencileri ile yürütüldü. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeyerek dört, beş ve altıncı sınıfta öğrenim gören tüm öğrencilere (N=425) ulaşmak hedeflendi, ancak çalışma 409 öğrenci ile tamamlandı. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından oluşturulan sosyodemografik anket formu, Anne-Baba Tutum Ölçeği ve Çocuk Saldırganlık Ölçeği kullanılarak toplandı. Bulgular: Öğrencilerin saldırganlık ölçeği puan ortalamaları 17.61±5.10 bulundu ve % 15,2’si saldırgan olarak belirlendi. Erkek öğrencilerin saldırganlık puan ortalamaları kız öğrencilerden istatistiksel olarak anlamlı daha yüksek bulundu (t=-2.21, p<0.05). Anne ve babanın kavga etme sıklığı (Kwx2=9.84, p<0.05),öğrencilerin boş zaman faaliyetleri (F=5.89, p<0.05) ile saldırganlık puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (F=6.28). Lojistik regresyon analizi sonuçlarına göre saldırgan olma durumunun ana baba kavga etme sıklığı, anne tutumu ve baba tutumundan etkilendiği saptandı (p<0.05). Sonuç: Çalışma sonuçlarında ilköğretim çağındaki öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin düşük olduğu, saldırganlığın anne baba kavga etme sıklığı ve ana-baba tutumu gibi değişkenlerden etkilendiği saptanmıştır

Employees' Heart Disease Risks and/or Insomnia: A Systematic Review

Bu çalışmanın amacı, literatürde vardiyalı çalışanlarda uykusuzluk ve kalp hastalıkları risklerini araştıran çalışmalarıgözden geçirmektir. Değerlendirmeye 2005-2020 yılları arasında yapılan tanımlayıcı, kesitsel, kohort, sistematik derleme ve meta-analiz, prospektif kohort ve ilişki arayıcı türde toplam 12 çalışma dahil edilmiştir. Vardiyalı çalışanların uyku bozuklukları yaşadıkları ve sirkadiyen ritmlerinin bozulduğu görülmüştür. Bunun sonucunda çalışanların, vardiyalı çalışmayanlara göre kardiyovasküler hastalık ve koroner kalp hastalığı riskinin yüksek olduğu; bu riskin çalışma yılı ile birlikte arttığı belirlenmiştir. Ayrıca kardiyovasküler hastalık mortalite riskinin çalışanlar için yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sistematik derleme sonucunda vardiyalı çalışma ile uykusuzluk ve kalp hastalıkları hastalıklar arasında ilişki olduğu bulunmuştur. İncelenen çalışmaların üçte birinde kardiyovasküler hastalıklara bağlı olarak mortalite riski yüksek bulunmuştur. Vardiyalı çalışma sistemine bağlı kardiyovasküler hastalık riski en yüksek bulunan meslek grubu sağlık çalışanları ve fabrika çalışanları olarak bulunmuştur.The purpose of this study is to overview studies that evaluate insomnia and heart disease risks in shift workers in the _x000D_ literature. A total of 12 studies of descriptive, cross-sectional, cohort, systematic review and meta-analysis, prospective _x000D_ cohort and relationship seeking between 2005 and 2020 were included in the evaluation. Shift workers experienced _x000D_ sleep disorders and imparied circadian rhythm. Due to these problems, shift workers have higher risk of cardiovascular _x000D_ diseases and coronary heart diseases than those who do not work in shifts. This risk increased after five years with _x000D_ annual exposure. In addition, it was determined that the risk of cardiovascular disease mortality is high for these _x000D_ employees. As a result of this systematic review, it was found that shift work was associated with insomnia and _x000D_ cardiovascular disease. Mortality risk of cardiovascular disease was found to be high in one third of the studies _x000D_ reviewed. The occupational group with the highest risk of cardiovascular disease due to shift work system was found _x000D_ to be health workers and factory workers

Sosyal belirleyicilerin roman kadınların sağlık algısı üzerine etkisi: kalitatif araştırma

Giriş: Sağlığın sosyal belirleyicileri açısından Romanlar diğer gruplara göre daha dezavantajlı durumdadır. Yöntem: Bu nitel çalışmanın verileri odak grup görüşmeleri ile toplanmıştır. Araştırmanın örneklemini araştırmaya katılmayı kabul eden 21 Roman kadın oluşturmuştur. Bulgular: Çalışmada Roman kadınların ekonomik yetersizlik, işsizlik, düşük eğitim yada eğitimden yoksun kalma, kötü barınma koşulları, sosyal destek yetersizliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, dışlanma gibi birçok eşitsizliğe maruz kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Tartışma: Roman kadınları ve Roman toplumu için sağlığı sosyal yönden etkileyen faktörlerin giderek daha sorunlu hale gelmeye devam ettiği, nesilden nesile aktarılan ve sürekli yenilenen bir kısır döngü içinde yaşanmaya maruz kalındığı düşünülmektedir. Öneriler: Toplum sağlığı hemşireleri eşitsizlikleri önlemek ve azaltmak için her türlü alanda yerel ve ulusal çalışmalara katılabilir ve aktif olarak savunuculuk rolü üstlenebilir.Introduction: In terms of the social determinants of health the Romani population are more disadvantaged position than other groups. Methodology: This qualitative study data were collected in focus group discussions. The study sample consisted of 21 Romani women willing to participate in the research. Results: The study, it was concluded that Romani women are exposed to many inequalities such as economic inadequacy, unemployment, low education or lack of education, poor housing conditions, lack of social support, gender inequality, exclusion. Discussion: It is thought that the factors affecting health socially continue to become more and more problematic for Romani women and the Romani society and that they are exposed to a vicious circle that is passed on from generation to generation and is constantly renewed. Conclusion: Community health nurses can participate in local and national studies in all fields and actively take an advocacy role in order to prevent and reduce inequalities

The effect of health belief model-based short interviews in women in the postmenopausal period on the prevention of osteoporosis: A randomized controlled trial

Aim: This study was conducted to investigate the effect of health belief model-based short interviews on preventive behaviours for osteoporosis in postmenopausal women. Design and methods: A randomized pretest, posttest and follow-up design was used. The study was conducted between June 2016 and June 2017 with an intervention (n = 41) and a control group (n = 41). The intervention group applied the Short Interviews Model for 12 weeks as a short interview programme that was created based on the health belief model. The study data were collected by the researcher using a descriptive information form, the Osteoporosis Health Belief Scale, the Osteoporosis Self-efficacy Scale and the Osteoporosis Knowledge Test. Results: In the posttest and follow-up measurements, the mean scores of the intervention group on the total Osteoporosis Health Belief Scale and its self-efficacy and exercise sub-dimensions and the total Osteoporosis Knowledge Test and its subdimensions were significantly higher than those of the control group. Conclusion: The short interviews held in this study provided evidence to guide women and nurses in the prevention of osteoporosis in postmenopausal women. It is recommended that the prevention of osteoporosis should be integrated into women's health programmes at the primary health-care level

The Relationship between Malnutrition and Subjective Taste Change Experienced by Patients with Cancer Receiving Outpatient Chemotherapy Treatment

Taste changes and malnutrition are two important problems in patients with different types of cancer. This study was conducted to evaluate the relationship between malnutrition and subjective taste changes experienced by cancer patients receiving outpatient chemotherapy. The study used a cross-sectional design and was carried out with 1382 patients with cancer receiving outpatient chemotherapy. Of the patients, 63.1% experienced taste changes. It was determined that 8.8% of patients had malnutrition according to the Mini Nutritional Assessment. The mean scores of patients experiencing malnutrition and being at risk for malnutrition from all sub-dimensions of The Chemotherapy-induced Taste Alteration Scale (CiTAS) were found to be higher than the patient group evaluated to have normal nutrition. It was determined that a unit increase in the scores of the parageusia and phantogeusia subscales of the CiTAS increased the risk of malnutrition by 3.36 times (%95 CI= 2.68-4.02). In line with these results, we recommend that patients with cancer receiving chemotherapy should be routinely evaluated in terms of taste changes in clinical practice and that they should be followed up in terms of malnutrition in the presence of taste changes

The Effect of Distance Education on Health Behaviors and Internet Use of School Children: Mixed Research

Amaç: Bu çalışmada, COVID-19 pandemi döneminde uzaktan eğitimin okul çocuklarının sağlık davranışlarına ve internet kullanımlarına etkisinin karma araştırma yöntemi ile belirlenmesi amaçlanıştır. Yöntem: Tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırmada karma araştırma yöntemi kullanıldı. Araştırmanın evreni bir ilkokuldaki öğrenciler (n=246), veliler (n=876) ve öğretmenler oluşturmuştur. Nitel araştırma için öğrenci, veli, öğretmen ile odak grup görüşmesi (n=7-10) uygulandı. Araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme formu, sağlık durumu anketi, Aile-Çocuk İnternet Bağımlılık Ölçeği kullanıldı. Nitel bölüm içerik analizi ile, nicel veriler tanımlayıcı istatistikler ile değerlendirildi. Araştırma için etik kurul onayı alınmıştır. Bulgular: Araştırma bulgularına göre pandemide ebeveynlerin ailesel yüklerinde artış, öğrenci-veli-öğretmende uyumlanma stresi yoğun görülmüştür. Çocukların rutin sağlık davranışları bozulduğu belirlendi. Kilo alma (%34,9), hareketsizlik (%61,3), İnternette geçirilen sürede artış (%68,3), iştahta artış (%28,5), uyku düzeninde bozulma (%27,1), endişe-kaygı- korku (28,9), göz problemlerinde artış (%26,4), postür bozukluğu (%38,2), kas gücünde azalma (%27,2), sosyal etkileşimde azalma (57,7), akademik başarıda azalma (%26,8) görüldüğü bulundu. Öğrencilerin %0,6’sının internet bağımlılığı, %7,1 ‘inin sınırlı internet bağımlılığı semptomu gösterdiği belirlenmiştir. Sonuç ve Öneriler: Pandemi döneminde ilkokul öğrencilerinin uzaktan eğitimle ekran önünde eğitime katılmak durumunda kalmaları fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlar yaşamalarına yol açmıştır. Gelecekte bu tür uzaktan eğitim durumlarına yönelik öğrencileri aktive edecek, sağlık sorunları yaşamalarını azaltacak eğitim ve programların oluşturulmasına, uzaktan destek sistemlerinin eğitim sistemi içine alınmasına, bunların erişilebilir olmasına öncelik verilmesi önerilmektedir.Purpose: In this study, it was aimed to determine the effect of distance education on school children's health behaviors and internet use during the COVID-19 pandemic period by using mixed research method. Method: It is a descriptive study. It was used midede study design in this study. The study population consisted of students(n=246), parents (n=876) and teachers in a primary school. In the qualitative research, focus group interviews were conducted with students, parents, and teachers (n=7-10). Semi-structured interview form, health status questionnaire, Parent-Child Internet Addiction Test were used in the study. Qualitative part was evaluated with content analysis and quantitative data were evaluated with descriptive statistics. Ethics committee approval was obtained for the study. Results: According to the research findings, an increase in the familial burden of parents and adjustment stress in student-parent-teacher were observed intensely during the pandemic. Children's routine health behaviors are disrupted. It was found weight gain (34.9%), inactivity (61.3%), increase in time spent on the Internet (68.3%), increase in appetite (28.5%), deterioration in sleep patterns (27.1%), anxiety-anxiety-fear (28.9%), increase in eye problems (26.4%), posture disorder (38.2%), decrease in muscle strength (27.2%), decrease in social interaction (57.7), decrease in academic achievement (%26,8). It was determined that 0.6% of the students showed internet addiction and 7.1% showed limited internet addiction symptoms. Conclusions and Suggestions: The fact that primary school students had to participate in education in front of the screen with distance education during the pandemic period led to physical, mental and social problems. It is recommended that priority should be given to the creation of education and programs that will activate students and reduce their health problems, to include distance support systems in the education system and to make them accessible in the future for such distance education situations