Okul Psikolojik Danışmanlarının Penceresinden Türk ve Suriyeli İlkokul Öğrencilerinin Gruplararası Empati Deneyimlerinin İncelenmesi

Araştırmanın genel amacı, aynı sınıflarda eğitim ve öğretim gören Türk ve Suriyeli ilkokul öğrencilerinin, birbirleri ile ne ölçüde empati kurabildiklerini, okul psikolojik danışmanlarının penceresinden incelemektir. Araştırma nitel bir çalışma olarak yapılandırılmıştır. Araştırmada nitel veri toplamak için standartlaştırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma, 40 okul psikolojik danışmanıyla (8 erkek, 32 kadın) yüz yüze derinlemesine görüşmeler yapılarak gerçekleştirilmiştir. Türk ve Suriyeli ilkokul öğrencilerinin, diğer sosyal kimliğe sahip, sıkıntı çeken, haksızlığa uğrayan ve üzgün olan bir arkadaşlarını gördüklerinde hissettiklerinin ve gösterdikleri davranışların niteliğinin belirlenmesinde, birbirleriyle yaşadıkları arkadaşlık ilişkilerinin etkili olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda, farklı sosyal kimliklere sahip kişiler arasında, ortak dil yeterliğinin, iletişimin, gruplararası temasın ve arkadaşlığın empati açısından belirleyici olduğu saptanmıştır. Üçüncü olarak en temel sonuç ise, Türk ve Suriyeli öğrenciler arasında arkadaşlık, sevgi, iletişim ve birbirlerine yönelik karşılıklı olumlu bir bakış açısı varsa, birbirlerinin yaşadıkları sıkıntılara, haksızlıklara ve üzüntüye karşı, daha duyarlı oldukları ve daha fazla yardım ve destek vermeye yöneldikleri saptanmıştır.   

“Polatlı Müzakereci-Arabulucu-Lider Öğrenci Yetişiyor” Projesinin Değerlendirilmesi

Bu çalışmanın amacı, Ankara’nın Polatlı ilçesinde bulunan liselerde, gençler arasında yaşanan anlaşmazlıkların değişen dünya değerleri çerçevesinde belirlenerek, yenilikçi ve barışçıl uygulamalarla yönetilmesini ve dönüştürülmesini hedefleyen “Polatlı Müzakereci Arabulucu Lider Öğrenci Yetişiyor” projesinin etkililiğini incelemektir. Proje süresince, Polatlı’da bulunan 10 liseden 394’ü kız 435’i erkek, toplam 829 öğrenciye “Anlaşmazlık Çözümü, Müzakere ve Akran Arabuluculuk Eğitim Programı” uygulanmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılan çalışmada Süreç Değerlendirme Görüşme Soruları, Akran-Arabuluculuk Formu, Program Değerlendirme Anketi olmak üzere toplam üç veri toplama aracı kullanılmıştır. Araştırma bulguları, arabuluculuk eğitiminin, öğrencilerin sorun çözme becerilerine, arkadaşlık ilişkilerine, sosyalleşmelerine ve özgüvenlerine olumlu katkılar sağladığını, okulda disiplin olaylarında azalmaya neden olduğunu göstermiştir. Ayrıca arabuluculuk toplantılarında anlaşmazlığın uzlaşma ve anlaşma ile sonuçlanma oranı %96,5 olarak tespit edilmiştir

Reducing prejudice toward Syrian refugee children: a vicarious contact intervention among Turkish elementary school children

We conducted an experimental intervention to test the effectiveness of vicarious contact in the relationship between Turkish and Syrian elementary school children; the participants were Turkish children. We used a mixed-methods approach, investigating effects by using both quantitative and qualitative methodologies. Participants in the experimental condition were asked to read stories on positive contact between Turkish and Syrian children over the course of six weekly sessions. The results revealed that vicarious contact, compared to a control condition where participants did not engage in any activity, led to greater intentions to help outgroup members. Importantly, effects only emerged among children who reported higher initial negative outgroup attitudes. Results from qualitative data revealed that vicarious contact produced richer, more positive, and complex representations of the relationships and friendships between groups. We discuss the theoretical and practical implications of these findings

Procjena stanja bolesnika s COVID-19 u ranoj fazi hipoksemije i bolesnika s virusnom infekcijom dišnih putova u plućnoj hipertenziji

Arterial hypoxemia occurs in many COVID-19 patients. Hypoxemia is one of the causes of pulmonary hypertension (PH). Main pulmonary artery dilatation and the main pulmonary artery diameter (mPAD) to ascending aorta diameter (AAD) ratio of ≥1 are significant findings regarding PH. In this study, COVID-19 patients and non-COVID-19 patients with viral respiratory tract infection were evaluated retrospectively in terms of PH. A total of 124 patients (71 male and 53 female), age range 18-85 years, were included in the study as case group and control group. Thoracic computed tomography (CT) images, blood and biochemical parameters, and demographic information were compared between the case group and control group. The normality of numerical variables was examined with Kolmogorov-Smirnov test and homogeneity of the variances with Levene’s test. This is the first study researching the effect of early hypoxemic stage COVID-19 infection on development of PH. As a result, it was specified that COVID-19 infection had no effects on mPAD, whereas it had a positive effect on AAD and thus led to a decrease in the mPAD/AAD ratio. Through these values, which could be easily calculated from thoracic CT images, the changes caused by COVID-19 infection on vessel diameters were put forward.Arterijska hipoksemija javlja se u mnogih bolesnika oboljelih od COVID-19. Hipoksemija je jedan od uzroka plućne hipertenzije. Dilatacija glavne plućne arterije i omjer promjera glavne plućne arterije (mPAD) i promjera uzlazne aorte (AAD) od ≥1 značajni su nalazi u pogledu plućne hipertenzije. U ovoj studiji bolesnici s COVID-19 i osobe koje nisu oboljele od COVID-19, ali s virusnom infekcijom respiracijskog trakta procijenjeni su retrospektivno u smislu plućne hipertenzije. U istraživanje su uključene ukupno 124 osobe (71 muškarac i 53 žene) u dobi od 18 do 85 godina podijeljene u ispitnu skupinu i kontrolnu skupinu. Uspoređene su snimke kompjutorizirane tomografije (CT) prsnog koša, krvni i biokemijski parametri te demografski podaci bolesnika između ispitne i kontrolne skupine. Normalnost numeričkih varijabla ispitana je Kolmogorov-Smirnovljevim testom, a homogenost varijanca Levenovim testom. Ovo je prva studija koja istražuje učinak infekcije COVID-19 u ranoj hipoksemiji na razvoj plućne hipertenzije. Kao rezultat navodi se da infekcija COVID-19 nije imala utjecaja na mPAD, dok je imala pozitivan učinak na AAD i time dovela do smanjenja omjera mPAD/AAD. Kroz ove vrijednosti koje se lako mogu izračunati iz CT snimaka prsnog koša istaknute su promjene uzrokovane infekcijom COVID-19 na promjerima žila

Nörolojik İzlem Protokolü Kullanımının Beyin Ölümü Tanı Oranlarına Etkisi

Amaç: Bu çalışma, akut yapısal beyin hasarı olan komatöz hastalarda nörolojik izlem protokolü kullanımı öncesi ve sonrası beyin ölümü tanı oranlarını karşılaştırmayı amaçladı. Gereç ve Yöntem: Akut yapısal beyin hasarı ve Glasgow koma skoru ?8 ile erişkin yoğun bakım ünitelerine kabul edilen komatöz hastalar değerlendirildi. 2018-2019 arası “dönem 1”, nörolojik izlem protokolünün kullanıldığı 2019- 2020 arası “dönem 2” olarak incelendi. Bulgular: Dönem-1’de 92 hasta, dönem-2’de 83 hasta takip edildi. Dönem- 1’de klinik beyin ölümü tanı oranı % 3,3 iken dönem-2’de klinik beyin ölümü tanı oranı % 20,5 (p=0,001) idi. Dönem-1’de beyin ölümü deklarasyon oranı % 1,1 iken dönem-2’de beyin ölümü deklarasyon oranı % 13,3 idi (p=0,001). Yoğun bakım mortalitesi ise dönem-2’de daha düşüktü (dönem-1’de % 73,9, dönem-2’de % 60,2), ancak bu düşüklük istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0,054). Sonuç: Bu çalışmada nörolojik izlem protokolü uygulanması ile dönem-2’de beyin ölümü deklarasyon oranlarının belirgin olarak arttığı gösterildi. Ayrıca protokol uygulanması ile yoğun bakım mortalitesinde düşüş gözlendi. Bu bulgular ile vardığımız sonuç, akut beyin hasarı olan hastalarda hastanelerin kendi özel stratejilerini geliştirmesi ve komatöz hastaların belirli bir protokol çerçevesinde takip edilmesi faydalı olacağı şeklindedir