27 research outputs found
Hipotiroidizm senkop epizoduna götürüyor: İlaç etkileşimlerini kontrol etmek için bir hatırlatma/ Tiroksin tedavisi ile düzelen kardiyo-inhibitör senkop ile gelen iyatrojenik hipotiroidili bir vaka
We read with great interest the article: “A case of iatrogenic hypothyroidism presented with cardio-inhibitory syncope and resolved with levothyroxine supplementation” (1). Similarly we report a case of cardio-inhibitory syncope as a result of a drug interaction from an over the counter medication. A 65-year-old female with a past medical history significant for hypothyroidism, hypertension and obesity was brought into the emergency room after experiencing a syncopal episode. Electrocardiogram revealed sinus bradycardia with heart rate-40 beats/min and findings of a new first-degree atrioventricular block (PR interval 0.24 s). Head computed tomography (CT) did not reveal any evidence of an acute hemorrhagic stroke. Carotid Doppler examinations were negative for evidence of stenosis. A complete metabolic profile and complete blood count were unrevealing as well. Thyroid function studies revealed a thyroid stimulating hormone (TSH) level of 125 mIU/mL with free thyroxine (T4) of 0.19 ng/DL. Three months prior to this episode, the patients TSH was 2.2 mIU/mL. Patient had been taking levothyroxine 100 mcg every day for the past 5 years without any prior abnormalities in her thyroid function tests. Upon further questioning it was elicited that the patient had been also taking orlistat, an over the counter medication, to help lose weight under the guidance of a primary care physician. Orlistat was held immediately. Endocrinology was consulted and the patient was restarted on her home dose of levothyroxine as she had been therapeutic on prior to the initiation of levothyroxine. At a 6 month f/up, patient’s bradycardia and first degree AV block had resolved. Her repeat thyroid functions revealed TSH of 5 miu/mL and free T4 of 0.56 ng/dL. Orlistat is a gastrointestinal lipase inhibitor that reduces absorption of dietary fat by thirty percent (2). A few cases have been described in the literature to suggest that orlistat may prevent the absorption of levothyroxine. It has been proposed that orlistat may decrease the absorption of levothyroxine in the small intestine (3)
Çocuk ve adolesanlarda tiroid nodüllerinin değerlendirilmesi: Türkiye'de çok merkezli çalışma
Introduction: Ultrasonography and fine needle aspiration biopsy are reliable diagnostic methods used to predict malignancy in thyroid nodules. They are useful in identifying patients for therapy or preventing unnecessary surgery. Materials and Methods: The aim of this study was to compare clinical and ultrasonographic findings with fine needle aspiration biopsy and histopathological examination results in children with thyroid nodules. Retrospective study. This multicentre study included pediatric patients with thyroid nodules, followed up between July 2002 and November 2019 in nine Turkish Pediatric Endocrinology Units. Clinical, ultrasonographic, cytological and histopathological findings (malignant or benign) were analyzed retrospectively. Fine needle aspiration biopsy findings were classified according to American Thyroid Association criteria. Results: A total of 203 children were included, of whom 82.3% (n=167) were female. Mean±standard deviation age was 14.06±2.26 (range 3.7-19) years. Cytological diagnoses were: non–diagnostic or unsatisfactory 1.9%; benign 59.6%; atypia or follicular lesion of undetermined significance, suspicious for follicular neoplasm in 2.4%; suspicious for malignancy 12.8%; and malignant in 1.9%. Surgery was performed in 59 (29.1%) patients. In total 33 (16.3%) patients were diagnosed with malignancy. In patients with benign fine needle aspiration biopsy results, malignancy was detected in 17.6% when they underwent surgery. Malignancy was present in 44.4% of the patients with cytologically determined atypia or follicular lesion of undetermined significance. The diagnostic accuracy of fine needle aspiration biopsy was 79%. Conclusion: This study is first multicentre study investigating thyroid nodules in children and adolescents in Turkey. In this population fine needle aspiration biopsy has an important role in diagnosis, but ultrasonographic features of nodule should also be taken into consideration. Atypia or follicular lesion of undetermined significance may be of greater clinical significance than has previously been reported.Giriş: Ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biyopsisi, tiroid nodüllerinde maligniteyi öngörmede kullanılan güvenilir tanı yöntemleridir. Doğru hastayı bulmada ve gereksiz ameliyatları önlemede faydalıdırlar. Bu çalışmanın amacı tiroid nodülü bulunan çocuklarda ince iğne aspirasyon biyopsisi ile klinik, ultrasonografik bulgular ve histopatolojik inceleme sonuçlarını karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çok merkezli çalışmada, Türkiye’den 9 farklı Pediatrik Endokrinoloji Ünitesinde Temmuz 2002-Kasım 2019 tarihleri arasında takip edilen tiroid nodüllü hastaların verileri incelendi. Tiroid nodüllü çocuk hastaların klinik, ultrasonografik, sitolojik ve histopatolojik bulguları (malign veya benign) retrospektif olarak incelendi. İnce iğne aspirasyon biyopsisi ile takip edilen hastaların bulguları Amerikan Tiroid Birliği’ne göre sınıflandırıldı. Bulgular: Çalışmaya toplam 203 çocuk dahil edildi, hastaların %82,3’ü (n=167) kadındı. Hastaların ortalama yaşı 14,06±2,26 yıl (dağılım 3,7-19 yıl) idi. Hastaların sitolojik tanıları şu şekildeydi: %1,9’u tanı dışı veya yetersiz, %59,6’sı benign, önemi belirsiz atipi veya foliküler lezyon, %2,4’ü foliküler neoplazm şüpheli, %12,8’i malignite şüphesi, %1,9’u malign idi. 59 hastaya cerrahi uygulandı. Otuz üç hastaya malignite tanısı konuldu. Benign ince iğne aspirasyon biyopsisi sonucu olan hastaların %17,6’sında ameliyat olduklarında malignite saptandı. Önemi belirlenemeyen sitolojiye sahip atipi veya foliküler lezyonu olan hastaların %44,4’ünde malignite mevcuttu. İnce iğne aspirasyon biyopsisinin tanısal doğruluğu %79 idi. Sonuç: Bu çalışma, Türkiye’de çocuk ve ergenlerde tiroid nodüllerini araştıran ilk çok merkezli çalışmadır. Tiroid nodülü olan çocuklarda ince iğne aspirasyon biyopsisi tanıda önemli bir yere sahiptir ancak nodülün ultrasonografik özellikleri de dikkate alınmalıdır. Atipi veya önemi belirsiz foliküler lezyon bilinenden daha önemli olabilir
Seyircisiyle buluşmaya çalışan son dönem Türk sineması’nın iyi örneklerden biri: Yengeç Sepeti
Birkaç yıldır suskun bir bekleyiş içinde olan Türk sinemasının başarılı örneklerinden biri olan "Yengeç Sepeti", vizyona girecek sinema salonu bulabilen ve gişe başarısı yakalayabilen sayılı Türk filmlerinden biri. Bu yazıda, yönetmen Yavuz Özkan ve son filmi "Yengeç Sepeti" ele alınıp incelenecektir
Bir sinemasal tür olarak Güldürü ve 1980 sonrası Türk Sinemasında güldürünün incelenmesi
SUMMARYThe Analysis of Comedy As a Film Genre and Turkish Films Between the Years 1980-1990.Comedy, as a popular genre, reflects our daily life and carries a function of criticism. There are several theories on comedy and its functiuos and it is widely referred in fine arts such as literature, cinema, theatre and graphical arts. In the first part of this study, the role comedy in human life, starting from Dionisos rituals to modern times is tied to be seen, while its basises, definitions and theories is researhced. The second chapter deals with the development of comedy as a film genre and the main reasons behind such development. Popularization of comedy in world cinema and Turkish cinema is examined here, within the context of social, political and cultural change.The third chapter analyses Turkish comedy cinema in 1980's. This period reflects a strong ware of change in Turkey and the effects of that change on Turkish cinema and particularly on Turkish comedy films is the core of this part of the study.Sixteen comedy films produced in Turkey in 1980's are catagorised according to their plots and the reflections of the period of change in these films is analysed. This analysis results with a conclusion taht Turkish comedy cinema in this period to respond to socio-economic and cultural dynamics more than ever and undertook a position of social -criticism. ÖZETBir Sinemasal Tür Olarak Güldürü ve 1980 Sonrası Türk Sinemasında Güldürünün İncelenmesi.Güldürü günlük yaşamımızı yansıtan ve bünyesinde eleştirel işlevi olan popüler türlerden biridir. Güldürü çağlardan beri üzerinde tartışılan ve kuramlar üretilen bir tür olmasının yanı sıra popüler kültür ürünleri arasında geleneksel ve çağdaş tiyatroda, sinemada, edebiyatta ve grafik sanatlarda yerini alan geniş kapsamlı bir türdür. Çalışmanın birinci bölümünde, Antik çağda Dionisos törenlerinden günümüze kadar günlük yaşamımızda önemli yeri olan güldürünün gelişimi, tanımları, kavramları ve kökeninden başlayarak ele alınıp incelenmiştir. Tezin ikinci bölümünde ise, sinemasal bir tür olarak güldürü ele alınarak türün oluşumundaki belirgin nedenler incelenmiştir. Güldürünün popülerleşme aşamaları dünya sinemasında ve Türk sinemasında sosyal, siyasal, kültürel değişimler ışığında ele alınıp incelendikten sonra Türk sineması ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Tezin üçüncü bölümü Türk sinemasında güldürünün 1980'li yıllardaki özelliklerinin ayrıntılı olarak incelenmesine ayrılmıştır. 1980'li yıllar ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel değişimlerin ışığında ele alındıktan sonra Türk sinemasının seksenli yıllarda geçirdiği değişimler ışığında güldürü sineması ayrıntılarıyla ele alınmış ve üretilen güldürü filmleri konularına göre sınıflandırılmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde 1980'li yıllarda güldürü filmleri sınıflandırması içinde yer alan dönemin özelliklerini yansıtan toplumsal konulu filmler ayrı ayrı ele alınıp incelenmiştir. Konularına göre seçilen on altı filmin içinde bulunduğu dönemi yansıtıp yansıtmadığını incelemek amacıyla; filmin konusu, kahramanının kim olduğu, teması, çatışması, çatışmasının çözülüşü, dönemine ait belirgin özellikler taşıyıp taşımadığı, ne tür özellikler taşıdığı incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, Türk sinemasında güldürü filmlerinde toplumsal konulara 1980'li yıllarda yoğun olarak yer verildiği görülmüştür. En yoğun olarak bu yıllarda ele alınan toplumsal sorunları yansıtan ve eleştiren filmlerin değişen sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamın dinamiklerine karşı bir tepki olarak üretildiği ve bu değişimler yavaşladığında bu tür konuları ele alan filmlerin de azaldığı görülmektedir