14 research outputs found

    COVID-19 in pediatric nephrology centers in Turkey

    Get PDF
    Background/aim: There is limited data on COVID-19 disease in children with kidney disease. We aimed to investigate the characteristics and prognosis of COVID-19 in pediatric nephrology patients in Turkey. Materials and methods: This was a national, multicenter, retrospective cohort study based on an online survey evaluating the data between 11th March 2020 and 11th March 2021 as an initial step of a detailed pediatric nephrology COVID-19 registry. Results: Two hundred and three patients (89 girls and 114 boys) were diagnosed with COVID-19. One-third of these patients (36.9%) were between 10–15 years old. Half of the patients were on kidney replacement therapy: kidney transplant (KTx) recipients (n = 56, 27.5%), patients receiving chronic hemodialysis (n = 33, 16.3%) and those on peritoneal dialysis (PD) (n = 18, 8.9%). Fifty-four (26.6%) children were asymptomatic. Eighty-two (40.3%) patients were hospitalized and 23 (28%) needed intensive care unit admission. Fifty-five percent of the patients were not treated, while the remaining was given favipiravir (20.7%), steroid (16.3%), and hydroxychloroquine (11.3%). Acute kidney injury developed in 19.5% of hospitalized patients. Five (2.4%) had MIS-C. Eighty-three percent of the patients were discharged without any apparent sequelae, while 7 (3.4%) died. One hundred and eight health care staff were infected during the study period. Conclusion: COVID-19 was most commonly seen in patients who underwent KTx and received HD. The combined immunosuppressive therapy and frequent exposure to the hospital setting may increase these patients’ susceptibility. Staff infections before vaccination era were alarming, various precautions should be taken for infection control, particularly optimal vaccination coverage

    Ergenler arasında nomofobi yaygınlık düzeyi ile internet bağımlılığının ilişkisi

    No full text
    Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gittikçe hızlandığı ve teknolojinin aynı hızla günlük yaşamımıza girdiği düşünüldüğünde bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaşamımızdaki vazgeçilmez yeri hale gelmiştir. Özellikle mobil teknolojileri gelişmesiyle beraber cep telefonları ve akıllı telefonların kullanımı hızlı bir şekilde artmaktadır. Bunun sebebi olarak mobil internet servislerinin ve kablosuz erişim ağlarının gelişmesi, akıllı telefonların kapasitesinin artması ve mobil cihaz fiyatlarının düşmesi gösterilmektedir. Cep telefonları ve akıllı telefonların kullanımı aynı zamanda internet kullanımı hayatımızı her alanda kolaylaştırırken, bazı olumsuz etkileri de beraberinde getirmektedir. İnternet, amacı dışında kontrolsüz ve bilinçsiz kullanıldığında kaygı ve korkuya neden olmakla birlikte kişisel gelişimi olumsuz şekilde etkileyebilmektedir (Berson ve Berson, 2003; Colwell ve Kato, 2003; Kerberg, 2005; Kubey, Lavin ve Barrows, 2001). Ayrıca internetin amacı dışında aşırı derecede kullanımı kullanıcının biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimini olumsuz olarak etkileyebilmektedir (Caplan, 2002). İnternetin gelişmesiyle birlikte ifade edildiği gibi mobil cihazların kullanımı artmıştır ve bunun sonucu olarak son günlerde 21.yüzyılın fobisi diye nitelendirilen yeni bir olgu olarak "Nomofobi" ortaya çıkmıştır. Nomofobinin tanımına bakıldığında, bir bireyin cep telefonuyla, iletişimin her türlüsüne-kitle, aile, haber ve medya- geçemediğinde yaşadığı korku olarak tanımlanmaktadır. Nomofobi, kısaca cep telefonundan mahrum kalma korkusu, akıllı telefonlarının kullanımının yaygınlığının artması ile paralel olarak artış göstermiştir. Bir araştırma şirketinin İngiltere'de şubat ayında cep telefonu kullanıcılarının katılımıyla yapılan araştırmasında, soruları yanıtlayan cep telefonu ve akıllı telefon kullanıcılarının %66'sı cep telefonlarını kaybetme fikrinin kendilerinde kaygı oluşturduğu ve bu anlamda korku hissettiklerini ifade etmişlerdir. Aynı raporun bir başka sonucuna göre bu oranın 18-24 yaşlarındaki gençlerde %76 oranında görüldüğü rapor edilmiştir (SecurEnvoy,2012) Özellikle genç nüfusun mobil cihazları kullanma oranın fazla olduğu göz önünde bulundurulduğunda, genç neslin yeni bir tehlike ile karşı karşıya olduğu söylenebilir. Fakat alanyazında bu olgu ile ilgili çalışmaların yeterli olmadığı görülmektedir. Bu yüzden genç nesil üzerinde özellikle lise ve üniversitede öğrenim gören öğrenciler arasında nomofobi yaygınlığını incelemenin gerekli olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin nomofobi yaygınlık düzeylerini incelenmektedir. Çalışmada cinsiyet, öğrenim görülen lise türü, anne ve baba eğitim durumu, aile ekonomik durumu, akıllı telefona sahip olma durumu, mobil internet kullanma durumu ve mobil interneti kullanma amaçlarına göre nomofobi yaygınlığı üzerine inceleme yapılacaktır. Son olarak ise öğrencilerinin nomofobi düzeyleri üzerinde internet bağımlılığının etkisi de araştırılacaktır. Araştırma, ilişkisel tarama modelindedir. İlişkisel tarama modelleri, iki veya daha çok sayıdaki değişken arasında birlikte değişim varlığını ve/veya derecesini belirlemeyi amaçlayan araştırma modelleridir (Karasar, 2002:81). Çalışmanın araştırma grubunu, Türkiye’de farklı illerde öğrenim gören ve farklı sosyo-ekonomik çevrelerde yaşayan lise öğrencileri oluşturmaktadır.(Ankara, Edirne, Afyon) Çalışmada veri toplama aracı olarak Yıldırım ve Correia (2015) tarafından geliştirilmiş olan Nomofobia Ölçeği (NMP-Q) kullanılmıştır. Ölçek 5’li likert tipine göre maddelenmiş olup, toplam 20 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin güvenirlik katsayısı (Cronbach’s alpha) .95 olarak verilmiştir. Bilindiği gibi bu değerin .80’nin üzerinde olması ölçeğe güvenirliğin yüksek olduğunu göstermektedir.(Field, 2005) Ayrıca ölçeğin 4 alt boyutu bulunmaktadır. Bunlar “iletişime geçememe” 4 madde, “bağlantının sağlanamaması” 5 madde, “bilgiye erişilememe” 6 madde, “Rahat hissedememe” 5 madde olarak belirlenmiştir. Bu alt boyutların güvenirlik katsayıları sırasıyla .94, .87, .83, and .81 olarak verilmiştir. İnternet bağımlılığını ölçmek için Ayas, Çakır ve Horzum’un (2011) geliştirdiği Ergenler için Bilgisayar Bağımlılığı Ölçeğinin internet bağımlılığı alt ölçeği kullanılmıştır.İnternet bağımlılığı alt ölçeği 5’li Likert türü derecelemeye sahiptir. Bu derecelemede “Her zaman (5), Çoğu Zaman (4), Sıklıkla (3), Ara Sıra (2) ve Nadiren (1)” şeklinde oluşturulmuştur. İnternet bağımlılığı alt ölçeğinde 28 madde bulunmaktadır. Maddelerin internet bağımlılığı faktöründeki yük değerleri .512 ile .795 arasında değişmektedir. Toplam 28 madde ölçeğin toplam varyansının % 29.49’unu açıklamaktadır. Farklı illerdeki liselerde öğrenim gören öğrencilerin nomofobi yaygınlığı düzeyinin ölçek puanlarının, ölçekten alınabilecek ortalama puanın üzerinde çıkacağı düşünülmektedir.Alanyazında nomofobi düzeyinin yaş düzeyine göre değişiklikler gösterdiği görülmektedir. Nomofobi ölçeğinin alt boyutlarına göre analiz sonuçlarında da yine yüksek nomofobi düzeyi beklenmektedir. Alanyazındaki çalışmalara paralel olarak akıllı telefon kullanım ve internet kullanım sürelerinin, öğrencilerin nomofobi yaygınlığı düzeyleri üzerinde etkisi olduğu beklenen sonuçlar arasındadır. Ayrıca cinsiyet, lise seviyesi(yaş), öğrenim görülen lise türü, anne ve baba eğitim düzeyi, ailenin ekonomik düzeyi değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar beklenmektedir. Çalışmada ayrıca lise öğrencilerinin ağırlıklı olarak mobil interneti sosyal ağlar, mobil oyun ve iletişim gibi alanlarda kullandıkları yönünde sonuç beklenmektedi

    Üniversite Öğrencilerinin Ders Sırasında Öğretim Amacı Dışında Mobil Telefon Kullanımına Etki Eden Faktörlerin İncelenmesi

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin ders sırasında öğretim amacı dışında mobil telefon kullanımının nomofobi düzeyi, kullanılan sosyal medya sayısı, genel not ortalaması ve cinsiyet değişkenleri tarafından ne düzeyde yordandığını incelemektir. Yordayıcı korelasyon araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmadaki veriler, Türkiye’deki dört devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde öğrenim gören 423 üniversite öğrencisinden anket formu kullanılarak toplanmıştır. Standart çoklu regresyon analizi sonuçları nomofobi düzeyi, kullanılan sosyal medya sayısı, genel not ortalaması ve cinsiyet değişkenlerinin üniversite öğrencilerinin ders sırasında öğretim amacı dışında mobil telefon kullanma düzeyindeki varyansın %17’sini istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde açıkladığını göstermiştir. Bununla birlikte, üniversite öğrencilerinin ders sırasında öğretim amacı dışında mobil telefon kullanım düzeyine katkı yapan yordayıcılar çoktan aza doğru nomofobi düzeyi, cinsiyet, kullanılan sosyal medya sayısı ve genel not ortalaması şeklindedir. Elde edilen bulgular ışığında, sınıfta mobil telefon kullanımına ve gelecekteki çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.The purpose of this study is to investigate to what extend college students’ mobile phone use for non-instructional purposes in the class is explained by their level of nomophobia, the number of social media account, grade point average and gender. Based on predictive correlational research method, this study collected data from 423 students at the Faculty of Education in four public universities of Turkey via a questionnaire. The results of the standard multiple regression analysis showed that college students` nomophobia level, the number of social media account, grade point average and gender significantly explained 17 percent of variance in their mobile phone use for non-instructional purposes in the class. In addition, the predictors making significant contribution to college students’ mobile phone use for noninstructional purposes in the class were the level of nomophobia, gender, the number of social media account, and grade point average, from large to small respectively. In the light of these findings, this study proposed some policies for mobile phone use in the class and offered suggestions for future studies

    Üniversite Öğrencilerinin Ders Sırasında Öğretim Amacı Dışında Mobil Telefon Kullanımına Etki Eden Faktörlerin İncelenmesi

    No full text
    Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin ders sırasında öğretim amacı dışında mobil telefon kullanımının nomofobi düzeyi, kullanılan sosyal medya sayısı, genel not ortalaması ve cinsiyet değişkenleri tarafından ne düzeyde yordandığını incelemektir. Yordayıcı korelasyon araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmadaki veriler, Türkiye’deki dört devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde öğrenim gören 423 üniversite öğrencisinden anket formu kullanılarak toplanmıştır. Standart çoklu regresyon analizi sonuçları nomofobi düzeyi, kullanılan sosyal medya sayısı, genel not ortalaması ve cinsiyet değişkenlerinin üniversite öğrencilerinin ders sırasında öğretim amacı dışında mobil telefon kullanma düzeyindeki varyansın %17’sini istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde açıkladığını göstermiştir. Bununla birlikte, üniversite öğrencilerinin ders sırasında öğretim amacı dışında mobil telefon kullanım düzeyine katkı yapan yordayıcılar çoktan aza doğru nomofobi düzeyi, cinsiyet, kullanılan sosyal medya sayısı ve genel not ortalaması şeklindedir. Elde edilen bulgular ışığında, sınıfta mobil telefon kullanımına ve gelecekteki çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.The purpose of this study is to investigate to what extend college students’ mobile phone use for non-instructional purposes in the class is explained by their level of nomophobia, the number of social media account, grade point average and gender. Based on predictive correlational research method, this study collected data from 423 students at the Faculty of Education in four public universities of Turkey via a questionnaire. The results of the standard multiple regression analysis showed that college students` nomophobia level, the number of social media account, grade point average and gender significantly explained 17 percent of variance in their mobile phone use for non-instructional purposes in the class. In addition, the predictors making significant contribution to college students’ mobile phone use for noninstructional purposes in the class were the level of nomophobia, gender, the number of social media account, and grade point average, from large to small respectively. In the light of these findings, this study proposed some policies for mobile phone use in the class and offered suggestions for future studies

    SOSYAL AĞ KULLANICILARI ARASINDA NOMOFOBİ YAYGINLIĞININ ÇEŞİTLİ FAKTÖRLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

    No full text
    Bu çalışmada, mobil telefonundan yoksun kalma korkusu olarak bilinen nomofobinin sosyal ağ kullanıcıları arasındaki yaygınlığının çeşitli faktörler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Nedensel karşılaştırma modeli ile betimlenen çalışmanın çalışma grubu, günlük ortalama 5200 aktif kullanıcısı olan çevrimiçi bir sosyal ağ uygulaması aracılığıyla ulaşılan 1151 sosyal ağ kullanıcısından oluşmaktadır. Çalışmada Yıldırım ve Correia (2015) tarafından geliştirilen ve Yıldırım, Şumuer, Adnan ve Yıldırım (2016) tarafından Türkçeye uyarlanmış Nomofobi ölçeği (NMP-Q) ve demografik bilgi formu aracılığıyla toplanan veriler, betimsel istatistikler, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) teknikleri ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre sosyal ağ kullanıcılarının nomofobi düzeylerinin nomofobi ölçeğinden alınan puana göre ortalamanın üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların eğitim durumu ve akıllı telefon kullanma süresi değişkenlerine göre anlamlı bir fark bulunmamış, nomofobi düzeyinin akıllı telefonu kontrol sıklığı, mobil internet kullanma süresi ve günlük mobil internet kullanma süresi değişkenlerine göre anlamlı farklılık taşıdığı görülmüştür. Sonuç olarak, sosyal ağ kullanıcılarının nomofobi düzeyinin, akıllı telefonu kontrol etme sıklığı, mobil internet kullanma süresi ve günlük mobil internet kullanma süresi arttıkça arttığı gözlenmiştir.In this study, the fear of being deprived of his mobile phone known as nomophobia among to the prevalence of social network users was examined in terms of various factors. The causalcomparative method was used in this study. This study used data from 1151 online social network users. The Nomophobia Scale (NMP-Q) developed by Yildirim & Correia (2015), and adopted to Turkish by Yildirim, Sumuer, Adnan and Yildirim (2016) was used in this study. Independent sample t-test and one-way analysis of variance (ANOVA) were used to analyze data. Findings indicate that nomophobia levels of the participants are above moderate level, based on average score. There is no significant difference as of education level, duration of mobile phone. However, there is a significant difference among number of daily checking smartphone, duration of mobile internet use, and daily duration of mobile internet use

    Genç Nesil Arasında Yaygınlaşan Bir Bağımlılık: Akıllı Telefon Bağımlılığının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi

    No full text
    Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin akıllı telefon bağımlılığı düzeylerini cinsiyet, mobil oyun oynama ve akademik başarı düzeyi açısından incelenmektir. Çalışmanın katılımcılarını bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 301 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Demirci, Orhan, Demirdaş, Akpınar ve Sert (2014) tarafından dilimize uyarlanan “Akıllı Telefon Bağımlılığı” ölçeği ile veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü varyans analizinden (ANOVA) yararlanılmıştır. Bulgular incelendiğinde, üniversite öğrencilerinin akıllı telefon bağımlılığı düzeylerinde cinsiyet açısından anlamlı bir farklılık bulunmazken, mobil oyun oynayan ve mobil oyun oynama süresi yüksek olan üniversite öğrencilerinin akıllı telefon bağımlılığı düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Akademik başarı düzeyi açısından incelendiğinde akademik başarı düzeyi açısından başarı düzeyi düşük olan öğrencilerin, başarı düzeyi daha yüksek olan öğrencilere göre akıllı telefon bağımlılık riskinin yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca araştırmada öğrencilerin akıllı telefonu kullandıkları yer ile kullanma amaçlarına yönelik bulgular da yer almaktadır
    corecore