6 research outputs found
Is there a connection between social media use and self-concealment and life satisfaction?
Toplumsal yaşamda insanları sosyal medya kullanımına yönelten birçok neden bulunmaktadır. Bu iletişim ortamında kullanıcı, kendi kişisel sayfası üzerinden ilgilerini ortaya koyabilmekte, e-maile benzeyen mesaj bölümü gibi çeşitli uygulamalar sayesinde karşılıklı iletişim kurabilmekte, enformasyon elde etmekte, arkadaşlıklar kurabilmekte, insanların iletişim bilgisine ulaşabilmekte, fotoğraf ve görüntülerini diğer insanlarla paylaşabilmekte ya da kişisel bilgileri hakkında insanlara veri sunabilmektedir. Sosyal medya farklı kimliklerle kullanıcıların kendilerini ifade edebildikleri bir mecradır. Öyle ki sosyal görünürlük kaygısı yaşayan ve kendini gizleme duygusuna sahip insanlar için, sosyal medya çeşitli imkânlar sunmaktadır. Sosyal medyanın sağlamış olduğu bu olumlu ya da olumsuz olanak, aynı zamanda kullanıcıların yaşam doyumları ile ilişkilendirilmeye başlanmıştır. İşte bu araştırma üniversite öğrencileri örneğinde, gençlerin sosyal medya kullanım örüntüleri ile kendini gizleme ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür. Saha araştırması yöntemi ile 333 katılımcıdan veriler toplanmıştır. Araştırma sonucunda sosyal medya kullanım süresi ile kendini gizleme ve yaşam doyumu arasında bir ilişki tespit edilememiştir. Kendini gizleme yönündeki eğilimler, sosyal medyada farklı isimle hesap açma ve kendini farklı tanıtma ya da yansıtma isteğini artırmaktadır. Yine sosyal medyada farklı isimle hesap açmayanların yaşam doyum düzeyleri daha yüksektir.There are many reasons to lead people to use social media in social life. In this communication environment, the user can display his / her personal information via his / her own personal page and can communicate with each other through various applications such as a message section resembling an e-mail, acquire information, develop friendships, access people's contact information, share photographs and images with other people; it can present data to people. Social media is a medium in which users can express themselves with different identities. So, for people who are concerned about social visibility and who have a sense of self-concealment, social media offers a variety of possibilities. This positive or negative possibility that the social media has provided has also begun to be associated with the life satisfaction of the users. This research has been carried out in order to reveal the relationship between youth social media usage patterns, self-concealment and life satisfaction in the case of university students. Data were collected from 333 participants by field survey method. As a result of the research, there was no relationship between the duration of social media usage and self-concealment and life satisfaction. Trends in self-concealment increase the demand for social media to open accounts with different names and to introduce or reflect themselves differently. Those who do not open accounts with different names in social media have higher life satisfaction levels
Savaşın Söylemi, Söylemin Savaşı: Sputnik Haber Ajansının Rusya-Ukrayna Çatışması Haberlerinin Söylemi
24 Şubat 2022’de Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in emriyle Ukrayna’ya karşı ‘Özel Askeri Operasyon’ adı altında bir askeri hareket başlatıldı. Putin operasyonun Donbass sakinlerini korumak için tasarlandığını, amacının Ukrayna'yı silahsızlandırılmak ve ülkede faaliyet gösteren neo-nazilerden arındırılmak olduğunu açıkladı. Halen devam etmekte olan bu savaşın, medya üzerinden de yürütüldüğünü bilmekte fayda var. Medyanın savaşı nasıl ele aldığı ve aktardığı kuşkusuz her iki taraf için hayati önem taşımaktadır. Medyanın temsil ettiği fikirler ve tutumlar kamuoyunun oluşumuna etki edebilmekte ve kitle hareketlere sebep olmaktadır. Bu çalışmada Rus medyasının Rusya-Ukrayna savaşını nasıl ele aldığı ve Rusya saldırganlığını nasıl meşrulaştırdığı konusu ele alınmıştır. Bu çerçevede Rusya'nın uluslararası propaganda aracı bilinen Sputnik Haber Ajansı tarafından olaya ilişkin servis edilen haberler analiz edilmiştir. Analiz için Teun van Dijk’in tasarladığı eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada zaman aralığı 18 Şubat- 28 Mayıs olarak belirlenmiştir. Sputnik bu çatışmayı haberleştirirken Rus kamuoyunda ve uluslararası alanda savaş kararını meşrulaştırıcı söylemleri üretmiş ve dolaşıma sokmuştur. Haber metinlerindeki Ukrayna’nın ‘onlar haksız’ söylemi Rusların toplumsal bilincinde oluşan Ukrayna’ya karşı öfke ve olumsuz yargılarla ilişkilendirilmiştir. Araştırma sonucunda, Sputnik’in Ukrayna’yı düşman, haksız, acımasız, Nazizm kelimeleriyle ilişkilendirerek ayrıştırıcı, yargılayıcı söylemler üzerinden sunduğu da bulgulanmıştır
Political Discourse in the Historical Context of the Relationship of Media and Politics: 31 March 2019 Local Elections
Medya, siyasal söylemin topluma aktarılmasındaki en önemli araçlardan biridir. Bu bağlamda özellikle seçim dönemlerinde, siyasal söylemlerin yoğun bir şekilde yer aldığı haberler gündemi meşgul etmektedir. Bu haberlerin kurgusu ise dönemin medya ve siyaset ilişkisi ekseninde yapılandırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı 31 Mart Yerel Seçimleri ile ilgili haberlerde medya ve siyaset ilişkisi ve siyasal söylemin haberlere yansımasını ortaya çıkarmaktır. Eleştirel söylem analizi yönteminin kullanıldığı çalışmada, 30-31 Mart ile 1 Nisan tarihlerinde örneklem olarak seçilen Sabah, Yeni Şafak, Hürriyet ve Birgün gazetelerinin resmi twitter hesapları üzerinden paylaştıkları haberler incelenmiştir. Çalışma neticesinde, haber metinlerinin anlamsal zenginlikten yoksun ve tek boyutlu bir bakış açısıyla inşa edildiği görülmüştür. Gazeteler, yerel siyasal söylemden ziyade genel siyasi söylemi ön plana çıkararak, siyasi bilgilenme sürecini manipüle eden bir yayın politikası benimsemiştir. Ayrıca analizlerde siyasilerin kutuplaştırıcı yaklaşımlarının, partizan bir şekilde haberlere de yansıdığı tespit edilmişti
Yükselen Bir Trend Olarak İslamofobi Endüstrisi: Amerikan Medyasına Yönelik Araştırmaların Bir Panoraması
Uzun bir geçmişe sahip İslamofobi, bugün ‘modern dünyanın’ etnosentrizm (ırkçılık), zenofobi (yabancı korkusu), anti-semitizm gibi ötekileştirici ideolojik düşüncelerinden birisi olarak kabul görmektedir. Fakat İslamofobiyi bu ötekileştirici düşünsel mirastan ayrı kılan, onun belirli çıkar grupları tarafından maddi enstrümanların yanı sıra manevi argümanların da kullanılarak sistematik şekilde üretilme çabasıdır. Bugün adeta bir endüstri haline gelen İslamofobi, medyadan siyasete, sivil toplum kuruluşlarından eğitim alanına kadar gündelik yaşam pratiklerinin tümüne temas eden mecralarda kendini göstermektedir. Bu sorunsal çerçevesinde tasarlanan bu çalışma, İslam/Müslümanlar ile ilgili yaptığı açık ya da örtülü mesajlar içeren yayınlarıyla kitleleri etkileyen medya ile ilgili Amerika’da yapılan araştırma sonuçlarının bir derlemesini içermektedir. Bu araştırmaları yapanlar ve araştırmalara konu olan Amerikan kamuoyu araştırmaların hem öznesi hem de nesnesi olmasına rağmen, ortaya objektif ve özgün sonuçlar çıkabilmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda; medyada İslamofobik söylemler kullanılmakta, İslam’ın/Müslümanların medyada kendilerini ifade etmelerine çok az imkân verilmekte ve belki de en önemlisi, Müslümanların olumsuz hareketleri ya da işledikleri suçlar önyargılı bir genelleme süreciyle medya mecralarında dolaşıma sokulmaktadır
Digital technology in managing Erasmus+ mobilities: efficiency gains and impact analysis from Spanish, Italian, and Turkish universities
The European Union is investing in the areas of digital skills, digital infrastructures, digitisation of businesses, and public services to speed up numerous administrative processes and to facilitate access to citizens from member countries and neighbouring ones as well. This study provides a quantitative assessment of the efficiency gains that can be attained by the ongoing digital transformation in the realm of Erasmus+, the European Commission’s programme for education, training, youth, and sport for the period 2021–2027. This programme manages a sizable budget allocated to education and training opportunities abroad for millions of students, teachers, and other staff of Higher Education Institutions within the EU and beyond. The management of such experiences has significantly grown in complexity over the last decades, entailing notable expenses that the EC aims to reduce through the end-to-end digitalisation of administrative procedures. Our analysis of the savings attained by the so-called Erasmus Without Paper project (EWP) was conducted by taking a close look at the workload, resources, and money invested in Erasmus+ proceedings by four universities from Spain, Italy, and Turkey. The analysis revealed significant savings in terms of paper wastage (a reduction of more than 13.5 million prints every year for the whole Erasmus+ programme) and administrative time, which may translate into lower staff effort and increased productivity, to the point of managing up to 80% more mobilities with the same resources and staff currently available.European University Foundation | Ref. 2020-1-TR-KA203-09384
Sosyal Medya Kullanımı İle Kendini Gizleme ve Yaşam Doyumu Arasında Bir Bağlantı Var mı?
Toplumsal yaşamda insanları sosyal medya kullanımına yönelten birçok neden bulunmaktadır. Bu iletişim ortamında kullanıcı, kendi kişisel sayfası üzerinden ilgilerini ortaya koyabilmekte, e-maile benzeyen mesaj bölümü gibi çeşitli uygulamalar sayesinde karşılıklı iletişim kurabilmekte, enformasyon elde etmekte, arkadaşlıklar kurabilmekte, insanların iletişim bilgisine ulaşabilmekte, fotoğraf ve görüntülerini diğer insanlarla paylaşabilmekte ya da kişisel bilgileri hakkında insanlara veri sunabilmektedir. Sosyal medya farklı kimliklerle kullanıcıların kendilerini ifade edebildikleri bir mecradır. Öyle ki sosyal görünürlük kaygısı yaşayan ve kendini gizleme duygusuna sahip insanlar için, sosyal medya çeşitli imkânlar sunmaktadır. Sosyal medyanın sağlamış olduğu bu olumlu ya da olumsuz olanak, aynı zamanda kullanıcıların yaşam doyumları ile ilişkilendirilmeye başlanmıştır. İşte bu araştırma üniversite öğrencileri örneğinde, gençlerin sosyal medya kullanım örüntüleri ile kendini gizleme ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür. Saha araştırması yöntemi ile 333 katılımcıdan veriler toplanmıştır. Araştırma sonucunda sosyal medya kullanım süresi ile kendini gizleme ve yaşam doyumu arasında bir ilişki tespit edilememiştir. Kendini gizleme yönündeki eğilimler, sosyal medyada farklı isimle hesap açma ve kendini farklı tanıtma ya da yansıtma isteğini artırmaktadır. Yine sosyal medyada farklı isimle hesap açmayanların yaşam doyum düzeyleri daha yüksektir.There are many reasons to lead people to use social media in social life. In this communication environment, the user can display his / her personal information via his / her own personal page and can communicate with each other through various applications such as a message section resembling an e-mail, acquire information, develop friendships, access people's contact information, share photographs and images with other people; it can present data to people. Social media is a medium in which users can express themselves with different identities. So, for people who are concerned about social visibility and who have a sense of self-concealment, social media offers a variety of possibilities. This positive or negative possibility that the social media has provided has also begun to be associated with the life satisfaction of the users. This research has been carried out in order to reveal the relationship between youth social media usage patterns, self-concealment and life satisfaction in the case of university students. Data were collected from 333 participants by field survey method. As a result of the research, there was no relationship between the duration of social media usage and self-concealment and life satisfaction. Trends in self-concealment increase the demand for social media to open accounts with different names and to introduce or reflect themselves differently. Those who do not open accounts with different names in social media have higher life satisfaction levels