34 research outputs found

    Lityum’un SH-SY5Y Hücrelerinde Nörosteroidler Üzerine Etkisinin İncelenmes

    No full text
    Bipolar bozukluk (BB), depresyon ve manik ataklar ile karakterize bir bozukluk olup tedavisinde lityumun yeri kaçınılmazdır. Lityum akut manide, depresif dönem tedavilerinde ve idame tedavisinde halen birinci sıra tedavi seçeneği olarak yerini korumaktadır. BB, küresel nüfusun &gt;%1’ini etkiler ve dünya çapında yaklaşık 45 milyon insan bipolardan muzdariptir. Lityumun duygudurum bozukluklarını çeşitli mekanizmalar ile etkilediği gösterilmiş, bu mekanizmaların çoğu günümüze kadar pek çok araştırmanın konusu olmuştur. Lityumun henüz yeterince araştırılmayan etki mekanizmalarından biri ise nörosteroidlerle olan ilişkisidir. Son yıllarda olağandışı orijinleri ve farklı fonksiyonları nedeniyle “nörosteroidler” (NS) olarak isimlendirilen nöroaktif steroidlerin disregülasyonunun çeşitli psikiyatrik bozuklukların patofizyolojisinde kritik rol oynadığı sıkça vurgulanmıştır.Bu çalışmada, lityumun bazı etkilerini, nörosteroidler aracılığı ile gerçekleştirip gerçekleştirmediğini ortaya koymak için hücre içi NS düzey değişimleri ve NS sentezinde yer alan hız kısıtlayıcı enzim sitokrom P450 kolesterol side-chain cleavage (P450scc) enzim aktivitelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda bu veriler ile hücrelerin mitokondriyal sentez fonksiyonu hakkında dolaylı bilgiler edinilmesi hedeflenmiştir.SH-SY5Y hücrelerine 24, 48 ve 72 saat süre ile 0.5, 1, 2.5, 5, 8, 10, 15 ve 25 mM Li uygulamasının hücre canlılıkları üzerine etkisi 3-(4,5-dimetil-2-tiyazolil)-2,5-difenil2H-tetrazolyum bromid (MTT) testi kullanılarak ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzim düzeyleri ölçülerek incelendi. Ayrıca belirlenen dozlarda (1 mM ve 25 mM) ve sürelerde 2(24, 48 saat ve 3 hafta) Li uygulanmış hücrelerde hücre içi NS düzey değişimleri LC/MS yöntemi ile belirlendi. Mitokondriyal bir enzim olan kolesterolden pregnenolona dönüşümü katalizleyen, sitokrom P450scc enzim, düzeyleri Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay (ELİSA) yöntemi kullanılarak belirlendi.Hücrelere 24, 48 ve 72 saat boyunca Li uygulaması sonucu 0.5-2.5 mM’lık dozlarda hücre canlılıkları anlamlı düzeyde değişmezken, 10-25 mM Li uygulamasının hücre canlılığını kontrol grubuna göre azalttığı gösterildi. Li maruziyet süresi arttıkça, 72 saatin sonunda, hücre canlılığının ~% 40-50 oranında anlamlı azaldığı izlenmiştir. 1 mM Li uygulamasının sadece %1 FBS içeren hücre kültür ortamı uygulanan gruba (kontrol grubuna) kıyasla hücre canlılığında her üç zaman diliminde de herhangi bir değişiklik ortaya çıkarmadığı izlendi. Hatta bu etkinin 3 haftalık kronik uygulama sonrası da devam ettiği haftalık pasajlama ve hücre sayımı sonuçları ile ortaya kondu. Bunun yanında, 48 saat inkübasyon süresince uygulanan 1, 2.5, 5, 10, 15 ve 25 mM Li’un kontrol grubuna kıyasla P450scc enzim düzeylerini arttırdığı ve bu artışın doza bağlı olduğu izlense de istatistiksel olarak bir anlamlılık bulunamadı. Steroid hormon sonuçları değerlendirildiğinde 24 saat 1 mM Li uygulaması sonucu pregnenolon düzeylerinde kontrole göre hafif bir artış, 17-OH pregnenolone düzeylerinde azalma, DHEAdüzeylerinde 4 katlık bir artış, buna karşın DHEAS düzeyinde dikkat çekici bir değişiklik olmadığı gözlendi. Progesteron ve 17-OH progesteron düzeyleri 5-7 kat artmış olup devamında 11-deoksikortizol ve kortizol düzeyleri de kontrol grubuna göre benzer şekilde yükselmiştir.11-deoksikortikosteron, kortikosteron ve aldosteron düzeyleri Li uygulaması ile artış göstermiş. Li uygulama süresi ve dozu arttıkça pregnenolon ve 17-OH pregnenolon düzeylerinde kontrole göre artış izlendi. 48 saat Li uygulaması sonucu progesteron ve 17-OH progesteron düzeyleri azalırken bu azalmanın doz ile ters orantılı olduğu da ortaya kondu.Tez çalışmasının tüm sonuçları değerlendirildiğinde; Li’un NS’lerin seviyelerini ve sentezde görevli hız kısıtlayıcı enzim sitokrom P450scc değiştirdiği oldukça açıktır. Çalışmamız; nöropsikiyatrik hastalıkların patogenezinde önemli yeri olan nörosteroidler ile lityum arasındaki bağlantıyı mitokondrial fonksiyon artışı ile açıklamaya çalışan 3önemli bir çalışma olup, Li’un terapötik etkisinin nörosteroidler ile bağlantılı olduğunu gösteren önemli in vitro veriler ortaya koymaktadır. Li ve nöronal steroid yapılı hormonların ilişkisi nöropsikiyatrik semptomların önlenmesi ve psikiyatrik bozuklukların oluşum mekanizmalarının anlaşılmasında önemli ipuçları oluşturacaktır</p

    COVID-19’da biyokimyasal ve hematolojik parametreler

    No full text
    There is extensive research related to the changes in the hematological and biochemical tests in COVID- infection. The complete blood count, especially leucocyte, lymphocyte and thrombocyte counts became prominent among the routine clinical chemistry tests since this is a infectious process and these tests are easy to perform. Besides, interleukins, C-reactive protein, erithrocyte sedimentation rate, procalcitonin, ferritin were used widely to assess the inflamatory process and the “cytokine storm”. Some parameters are used to evaluate the complications related to the liver, kidneys and the heart. Hypercoagulopathy and thrombosis werecommon in this infection and the major reason for many complications seen in COVID-19. Creatine kinase, cardiac troponins, myoglobin were used to assess cardiac status; aspartat aminotransferase, albumin, lactate dehydrogenase were used broadly to assess liver function and fibrin degradation products, activated partial thromboplastin time and D-dimer were used to determine the thrombotic state.In this review article, we aimed to address the parameters that are important in the diagnosis, treatment and prognosis of COVID-19, discuss their diagnostic and prognostic efficiency and their value in risk stratification.Keywords:&nbsp;COVID-19, laboratory tests, biochemistry, hematology, prognosis</p
    corecore