Purchasing Power Parity in Eastern European Countries: Further Evidence from Black Market Exchange Rates

The purchasing power parity (PPP) has been amongst the most tested theories in the international finance literature. The empirical findings from the extant literature for the PPP hypothesis are mixed. This article applies univariate and panel Lagrange Multiplier (LM) unit root tests with one and two structural breaks to real exchange rates for six Eastern European countries. Both univariate and panel LM tests with structural breaks strongly suggest that PPP is valid hypothesis for Bulgaria, Czech Republic, Hungary, Poland, Romania and Russia.PPP, Black Market Exchange Rates, Eastern European countries

Hysteresis vs. natural rate of unemployment: One, the other, or both?

This paper re-examines the empirical validity of the hysteresis hypothesis in unemployment rates in terms of education level in 17 OECD countries. To this end for unbalanced panel, we employ Pesaran’s Cross Sectional Dependence (CD) and Cross-Sectionally Augmented ADF (CADF) tests. Our empirical findings provide that the evidence is favorable to the non-stationary of the unemployment rates by primary and secondary education attainment in total unemployment, and therefore the existence of hysteresis while there is no evidence of hysteresis for unemployment rates by tertiary education.Hysteresis, unemployment, the natural rate hypothesis

International Tourism Demand for Turkey: A Dynamic Panel Data Approach

Empirical studies on tourism field for Turkey have illustrated little attention in modelling properly the demand function for tourism and identifying the main basis of tourism flows. The majority of studies take into consideration the demand side determinants of tourism, usually proxies by income and price measurements, and little attention has been given to the supply factors, which might influence substantially the tourism performance. Factors such as infrastructures in networks and accommodation capacity in the hosting country have been ignored in such studies. Taking into accounts these facts, in this paper, a dynamic model is used to estimate the demand function of tourism in Turkey with respect to its nine major clients, Germany, Russia, United Kingdom, Holland, France, Austria, Iran, Bulgaria and Ukraine, for a period of 10 years (1995-2004) by using the GMM-DIFF estimator proposed by Arellano and Bond (1991). One of the main conclusions of the study is the significant value of the lagged dependent variable (0.28), which may be interpreted as a minor word-of-mouth effect on the consumer decision in favour of the destination.Tourism Demand, GMM-DIFF, Turkey

The Validity of Purchasing Power Parity Hypothesis in Middle East and Northern Africa Countries

This paper re-examines the Purchasing Power Parity (PPP) hypothesis in which the endogenously determined break points are incorporated in thirteen major Middle East and Northern Africa (MENA) countries by using official and black market exchange rates data over 1970-1998. We utilize Lagrange Multiplier (LM) unit root test that endogenously determines structural breaks in level and trend. We find evidence of PPP for all countries using official and/or black market real exchange rates at the 10% level or better.Purchasing Power Parity (PPP), Real exchange rate, Black market, Exchange rates, Unit-root test, Structural break

Detection of the Metabolic Relationship Between Primary Tumor in Breast Cancer According to Molecular Classification in Positron Emission Tomography; Retrospective Cohort Study

The main objective of the study was to investigate whether the maximum SUV emission tomography values of Positron differ between luminal molecular properties. The second objective was to examine the relationship between positron emission tomography SUV max and ki67 in primary tumors and axillary lymphadenopathy. In the study between January 2018 and December 2020, 158 patients with stage 1-2-3 breast cancer admitted to the outpatient clinic of general surgery and medical oncology Yüksek htisas University Medicalpark Ankara were retrospectively evaluated. The results of the study considering the relationship between molecular properties and metabolic activity of primary tumors, found a significant relationship between grade (p<0.005), estrogen receptor (p:0.019), and progesterone receptor (p:0.045). More important differences were observed in the luminal type, especially between such as basal and luminal A (p: 0.021). A significant correlation was found in the Pearson correlation test, which was performed between the primary tumor and the SUV values for maxillary axillary lymphadenopathy (p < 0.001, correlation coefficient: 0.331). For Ki67, there was a significant, albeit low, correlation between the SUV max primary tumors (p: 0.026, correlation coefficient 0.179). Although there is a statistically positive trend between Ki67 and axillary SUV max, there is no significant difference (p: 0.06 correlation coefficient: 0.157) In conclusion, we found a significant relationship between max. positron emission tomography SUV, estrogen receptor, progesterone receptor, grade, ki67, and molecular subtypes such as basal and luminal A of the tumor. We found a correlation between the primary tumor and the metabolic activity of axillary lymphadenopathy. It will be meaningful to plan treatment and follow-up according to these results

Turkiye’nin ortadogu’da ekonomik gelecegi: Turkiye’nin ihracat potansiyeline yonelik ampirik bir analiz

Ortadoğu, hem dinlerin kesişme noktası olması hem de petrol zenginliği nedeniyle yıllar boyunca egemenlik mücadelelerine sahne olmuş ve bu nedenle de istikrarsızlaşmış bir bölgedir. Petrolün 20.yüzyılda enerji kaynağı olarak kömürün yerini alması nedeniyle, bölge tüm dünyanın ilgisini uyandırmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ve Irak Savaşı’nın ardından, bölgede ABD’nin gücü artan şekilde hissedilmeye başlamıştır. Bölgenin istikrarsız siyasi yapısı nedeniyle ham petrol varil fiyatlarında ortaya çıkan dalgalanmalar, hem dünya ekonomisini hem de Türkiye’yi olumsuz etkilemiştir. Ayrıca Irak örneğinde açıkça görüldüğü gibi (Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı sorunu, BM ambargosu, Irak tarafından yapılan ödemelerin zaman zaman durdurulması) Türkiye’nin bölge ülkeleri ile ikili ekonomik ilişkilerinde önemli aksaklıklar yaşanmaktadır. Oysaki Ortadoğu bölgesinde kalıcı bir barış ve istikrar, Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle bölgenin yeniden yapılanması ve petrol gelirlerinin artması sürecinde, Türkiye ile bölge arasındaki ticari ilişkilerde ciddi bir artış potansiyeli bulunaktadır. Bu araştırma, Türkiye’nin 1996–2005 döneminde bölgeye yaptığı ihracat verilerinden faydalanarak, Türkiye açısından bölgenin ne oranda bir ihracat potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada bölge ile Türkiye arasındaki ihracat potansiyeli “gravite modeli” (gravity model) ile tahmin edilmiştir. Araştırmada ilk olarak Ortadoğu ile bir taraftan Türkiye ve diğer taraftan dünya arasındaki ticari ilişkiler hakkında istatistiksel bilgilere yer verilmiştir. Daha sonra ise kullanılan yönteme ilişkin literatür yer almaktadır. Son olarak ise, yapılan ekonometrik analizin sonuçları değerlendirilmiştir

Turkiye’nin ortadogu’da ekonomik gelecegi: Turkiye’nin ihracat potansiyeline yonelik ampirik bir analiz

Ortadoğu, hem dinlerin kesişme noktası olması hem de petrol zenginliği nedeniyle yıllar boyunca egemenlik mücadelelerine sahne olmuş ve bu nedenle de istikrarsızlaşmış bir bölgedir. Petrolün 20.yüzyılda enerji kaynağı olarak kömürün yerini alması nedeniyle, bölge tüm dünyanın ilgisini uyandırmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ve Irak Savaşı’nın ardından, bölgede ABD’nin gücü artan şekilde hissedilmeye başlamıştır. Bölgenin istikrarsız siyasi yapısı nedeniyle ham petrol varil fiyatlarında ortaya çıkan dalgalanmalar, hem dünya ekonomisini hem de Türkiye’yi olumsuz etkilemiştir. Ayrıca Irak örneğinde açıkça görüldüğü gibi (Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı sorunu, BM ambargosu, Irak tarafından yapılan ödemelerin zaman zaman durdurulması) Türkiye’nin bölge ülkeleri ile ikili ekonomik ilişkilerinde önemli aksaklıklar yaşanmaktadır. Oysaki Ortadoğu bölgesinde kalıcı bir barış ve istikrar, Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle bölgenin yeniden yapılanması ve petrol gelirlerinin artması sürecinde, Türkiye ile bölge arasındaki ticari ilişkilerde ciddi bir artış potansiyeli bulunaktadır. Bu araştırma, Türkiye’nin 1996–2005 döneminde bölgeye yaptığı ihracat verilerinden faydalanarak, Türkiye açısından bölgenin ne oranda bir ihracat potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada bölge ile Türkiye arasındaki ihracat potansiyeli “gravite modeli” (gravity model) ile tahmin edilmiştir. Araştırmada ilk olarak Ortadoğu ile bir taraftan Türkiye ve diğer taraftan dünya arasındaki ticari ilişkiler hakkında istatistiksel bilgilere yer verilmiştir. Daha sonra ise kullanılan yönteme ilişkin literatür yer almaktadır. Son olarak ise, yapılan ekonometrik analizin sonuçları değerlendirilmiştir

Hysteresis vs. natural rate of unemployment: One, the other, or both?

This paper re-examines the empirical validity of the hysteresis hypothesis in unemployment rates in terms of education level in 17 OECD countries. To this end for unbalanced panel, we employ Pesaran’s Cross Sectional Dependence (CD) and Cross-Sectionally Augmented ADF (CADF) tests. Our empirical findings provide that the evidence is favorable to the non-stationary of the unemployment rates by primary and secondary education attainment in total unemployment, and therefore the existence of hysteresis while there is no evidence of hysteresis for unemployment rates by tertiary education

Türkiye İmalat Sanayinde Fiyat-Maliyet Marjları: Dönemler ve Sektörler İtibariyle Karsılastırmalı Bir Analiz

Oligopolistik yapıdaki yerel endüstriler, uluslar arası rekabetle karsılastığında daha rekabetçi davranmaya zorlanır. Bu süreç ise fiyat-maliyet marjlarının düsmesine ve çıktı seviyesinin artmasına neden olarak, yerel firmaların piyasa gücünü azaltacaktır. Bu makalede, iki haneli Türkiye imalat sanayi verileri ile panel veri ekonometrik teknikleri kullanılarak disipline edici ithalat hipotezi kamu ve özel sektör ayrımı ile test edilmis ve ithalat penetrasyonunun Türkiye imalat sanayi iki haneli kamu alt sektörlerinde 1966-2001 döneminde, piyasayı disipline etmede önemli bir rolü olduğu sonucuna varılırken, özel sektörde bu etki reddedilirken, özel sektörde ithalatın piyasası disipline etme hipotezi kabul edilmemisti