21 research outputs found

    Artroskopik diz cerrahisinde intraartiküler uygulanan levobupivakain ve levobupivaine eklenen ketaminin postoperatif analjezik etkinliklerinin karşılaştırılması

    No full text
    TEZ6782Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2008.Kaynakça (s.36-40) var.ix, 41 s. ; 29 cm.

    Çocuklarda Preoperatif Psikolojik Hazırlık

    No full text
    Cerrahi ve anestezi çocuklar için önemli derecede anksiyete kayna- ğıdır. Preoperatif dönemde anksiyetenin azaltılması ameliyat son- rasında oluşabilecek olumsuz sonuçları engellemektedir. Anksiyete gelişimi açısından yüksek riskli çocukların önceden belirlenmesi bu olumsuz sonuçların azaltılmasında önemli rol oynamaktadır. Preoperatif psikolojik hazırlıkta birçok teknik kullanılmakla bir- likte son zamanlarda öne çıkan girişimler modelleme ve başa çık- ma teknikleridir. Bilgisayar programlarının bu alanda kullanılması önemli kazanımlar ortaya koyabilir ve yapılacak olan yeni çalışma- larla desteklenme ihtiyacı göstermektedirSurgery and anaesthesia are significant sources of anxiety for children. In the preoperative period, reducing anxiety helps in preventing the negative consequences that may occur after surgery. The predetermined high-risk children in terms of the development of anxiety play an important role in reducing the negative consequences. Recently featured approaches are modelling and coping techniques, although many techniques are used in the preoperative psychological preparation. The use of computer programs in this area may facilitate important achievements, and it needs to support new studies to be performed

    Ultrasound guided rectus sheath block vs intravenous tramadol on postoperative analgesia in children undergoing inguinal hernia repair

    No full text
    Amaç: Rektus kılıf bloğu postoperatif ağrı kontrolünde kullanılan bir rejyonal anestezi tekniğidir. Açık inguinal herni tamiri cerrahisi geçiren çocuklarda ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu ve intravenöz tramadol'ün postoperatif ağrı üzerindeki etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Genel anestezi altında inguinal herni cerrahisi geçirecek olan 2-7 yaşları arasındaki 40 hasta prospektif randomize çalışmaya dahil edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup UR' deki (n=20) hastalara cerrahi öncesi 0,2 mg/kg dozunda %0,25 levobupivakain ile ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu uygulandı. Grup T' deki (n=20) hastalara ise intravenöz 1 mg/kg tramadol uygulandı. Çalışmanın birincil sonucu postoperatif ağrı derecesidir. Postoperatif ağrı skorları, sedasyon seviyesi, ek analjezik gereksinimi ve yan etkiler kaydedildi. Bulgular: Ağrı skorları 5. dakika (UR 1.90 [95% confidence interval [CI], 1.05-2.74] ; T 5.50 [95% CI, 4.31-6.68; P < 0.001]), 15. dakika (UR 1.00 [95% CI, 0.27-1.72] ; T 4.65 [95% CI, 3.56-5.73; P < 0.001]), 30. dakika (UR 0.85 [95% CI, 0.08-1.61] vs T 3.05 [95% CI, 2.14-3.95; P < 0.001]) ve 60. dakikada (UR 0.20 [95% CI, -0.12-0.52] vs T 0.95 [95% CI, 0.41-1.48; P=0.008]) Grup T'ye göre Grup UR'de daha düşüktü. Ek analjezik ihtiyacını Grup T'de 15 hasta gösterirken Grup UR'de hiçbir göstermedi. Sonuç: İnguinal herni tamiri geçiren çocuklarda ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu etkili postoperatif analjezi sağlar. Bu etki tramadol ile karşılaştırıldığında özellikle postoperatif ilk 1 saat boyunca daha belirgin ortaya çıkmaktadır.Purpose: Rectus sheath block is a regional anesthesia technique for postoperative pain control. We aimed to evaluate the effects of ultrasound-guided rectus sheath block on postoperative pain relief comparing with intravenous tramadol in children undergoing open inguinal hernia repair. Material and Methods: Forty children, aged between 2-7 years, scheduled for inguinal hernia repair were enrolled into this prospective assessor blinded randomized study. Patients were allocated into one of two groups to receive ultrasound-guided rectus sheath block with a dose of 0.2 ml/kg, levobupivacaine 0.25% (group UR, n=20) or tramadol IV of 1 mg/kg (group T, n=20) under general anesthesia. The primary endpoint was the postoperative pain degree. Postoperative pain scores, sedation levels, supplemental analgesic requirements, and side effects were recorded. Results: Pain scores were lower in group UR compared to group T at postoperative 5 min (UR 1.90 [95% confidence interval [CI], 1.05-2.74] vs T 5.50 [95% CI, 4.31-6.68; P < 0.001]), 15 min (UR 1.00 [95% CI, 0.27-1.72] vs T 4.65 [95% CI, 3.56-5.73; P < 0.001]), 30 min (UR 0.85 [95% CI, 0.08-1.61] vs T 3.05 [95% CI, 2.14-3.95; P < 0.001]) and 60 min (UR 0.20 [95% CI, -0.12-0.52] vs T 0.95 [95% CI, 0.41-1.48; P=0.008]). Fifteen patients required supplemental analgesic in group T whereas group UR patients did not require it. Conclusion: Ultrasound-guided rectus sheath block produces an effective postoperative pain relief in children undergoing inguinal hernia repair surgery, noticeably for the first postoperative hour, compared with tramadol

    Transvers Kılavuzluğunda Rektus Kılıf Bloğunun Postoperatif Analjezi Üzerine Etkisi

    No full text
    Amaç: Rektus kılıf bloğu abdominal cerrahi geçirecek olan erişkin hastalarda postoperatif ağrı kontrolünde kullanılmaktadır. Çalışmamızda levobupivakain ile ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğunun çocuklarda transvers insizyon ile uygulanan laparatomide intraoperatif anestezik gaz tüketimi ve postoperatif analjezi üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Çalışmamızda 3-7 yaşları arasında ve fizik durumu ASA I-II olan transvers insizyon ile laparatomi uygulanacak 40 çocuk hasta rastlantısal olarak iki gruba yerleştirildi. Hastaların tamamına genel anestezi uygulandı. Grup RSB' deki hastalara cerrahi başlamadan hemen önce 0,2 ml/kg, %0,25 levobupivakain ile ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu uygulandı. Grup M'deki hastalara da cerrahi bitmeden 30 dakika önce intravenöz yolla 0,1 mg/kg morfin uygulandı. Tüm hastalara postoperatif dönemde 0,01 mg/kg morfin bolus doz ve 30 dakika kilit süresi olan bir analjezik ilaç pompası kuruldu. İntraoperatif kullanılan sevofluran konsantrasyonları ve tüketilen miktarları, hemodinamik değişkenler, periferik oksijen satürasyonlar kaydedildi. Postoperatif dönemde morfin tüketim miktarı, FLACC ağrı skorları, sedasyon seviyeleri, yan etkiler ve ek analjezik tüketimleri de kaydedildi. Bulgular: Demografik veriler ve hemodinamik değişkenler her iki grupta birbirine benzerdi. Ancak sistolik arter basınçları grup RSB'de grup M'ye göre anlamlı olarak daha düşüktü. Kullanılan sevofluran konsantrasyon seviyeleri ve tüketilen miktarları grup RSB'de grup M'ye göre anlamlı olarak düşüktü. Ortalama sevofluran tüketim miktarları grup RSB'de 18,7±2,1 ml/saat iken grup M'de 21,5 ±2,9 ml/saat idi (p<0.001). 24 saat boyunca postoperatif FLACC skorları, sedasyon skorları ve morfin tüketim miktarları grup RSB'de grup M'ye göre anlamlı düşüktü (p<0.001). Grup M'de 3 hastada bulantı görüldü bununla birlikte grup RSB'de hiçbir hastada bulantı veya kusma görülmedi. Hiçbir hastada postoperatif ek analjezik gereksinimi gözlenmedi. Sonuç: Ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu, transvers insizyon uygulanan abdominal cerrahi geçiren çocuklarda intraoperatif anestezik gaz tüketimi ve postoperatif ağrı kontrolü yönünden intravenöz morfine göre daha üstündürPurpose: Rectus sheath block have been used for postoperative pain control in adult patients undergoing abdominal surgery. To investigate the effect of the ultrasound guided rectus sheath block (RSB) with levobupivacaine on both intraoperative sevoflurane consumption and postoperative analgesia after laparotomy with transverse incision in children. Material and Methods: Forty patients with ASA I-II physical status, aged 3-7 years and undergoing laparotomy with transverse incision were randomly allocated into two groups. Patients were administered general anesthesia and before the beginning of surgery ultrasound guided RSB with 0.2 mL/kg, 0.25% of levobupivacaine and thirty minutes before the surgery the loading dose of morphine of 0.1 mg/kg intravenously were received in group RSB and group M, respectively. Analgesic drug pump with 0.01 mg/kg bolus doses of morphine and 30 minutes lockout interval was set up postoperatively in both groups. Concentrations (%) and consumed amounts (mL/h) of sevoflurane during the surgery and systolic and diastolic blood pressure, heart rate, and peripheral oxygen saturation values were recorded both intraoperative and postoperative period in each groups. Analgesic consumption with postoperative analgesic drug pump, FLACC pain scores, sedation level, nausea, vomiting, supplemental analgesic requirement and side effects were also recorded. Results: Demographic data and hemodynamic parameters were similar in both groups excepting that systolic arterial pressure values were reduced in group RSB than in group M. Inhaled concentration and consumed amounts of sevoflurane were decreased in group RSB compared with group M. Averages of consumptions of sevoflurane were 18.7±2.1 mL/h and 21.5 ±2.9 mL/h in group RSB and group M, respectively (<0.001). Postoperative FLACC scores, sedation scores, and morphine consumption for 24 hours were lower in group RSB than in group M (<0.001). Three patients had nausea in group M, however no nausea and vomiting was observed in group RSB and any patients did not need supplemental analgesia postoperatively. Conclusions: Ultrasound guided RSB is superior to intravenous morphine according to intraoperative anesthetic gas consumption and postoperative pain control in children undergoing abdominal surgery using transverse incisio

    İnguinal herni cerrahisi geçiren çocuklarda ultrason kılavuzluğunda uygulanan rektus kılıf bloğu ile intravenöz tramadol'ün postoperatif ağrı üzerindeki etkilerinin karşılaştırılması

    No full text
    Purpose: Rectus sheath block is a regional anesthesia technique for postoperative pain control. We aimed to evaluate the effects of ultrasound-guided rectus sheath block on postoperative pain relief comparing with intravenous tramadol in children undergoing open inguinal hernia repair. Material and Methods: Forty children, aged between 2-7 years, scheduled for inguinal hernia repair were enrolled into this prospective assessor blinded randomized study. Patients were allocated into one of two groups to receive ultrasound-guided rectus sheath block with a dose of 0.2 ml/kg, levobupivacaine 0.25% (group UR, n=20) or tramadol IV of 1 mg/kg (group T, n=20) under general anesthesia. The primary endpoint was the postoperative pain degree. Postoperative pain scores, sedation levels, supplemental analgesic requirements, and side effects were recorded. Results: Pain scores were lower in group UR compared to group T at postoperative 5 min (UR 1.90 [95% confidence interval [CI], 1.05–2.74] vs T 5.50 [95% CI, 4.31–6.68; P < 0.001]), 15 min (UR 1.00 [95% CI, 0.27–1.72] vs T 4.65 [95% CI, 3.56–5.73; P < 0.001]), 30 min (UR 0.85 [95% CI, 0.08–1.61] vs T 3.05 [95% CI, 2.14–3.95; P < 0.001]) and 60 min (UR 0.20 [95% CI, -0.12–0.52] vs T 0.95 [95% CI, 0.41–1.48; P=0.008]). Fifteen patients required supplemental analgesic in group T whereas group UR patients did not require it. Conclusion: Ultrasound-guided rectus sheath block produces an effective postoperative pain relief in children undergoing inguinal hernia repair surgery, noticeably for the first postoperative hour, compared with tramadol.Amaç: Rektus kılıf bloğu postoperatif ağrı kontrolünde kullanılan bir rejyonal anestezi tekniğidir. Açık inguinal herni tamiri cerrahisi geçiren çocuklarda ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu ve intravenöz tramadol’ün postoperatif ağrı üzerindeki etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Genel anestezi altında inguinal herni cerrahisi geçirecek olan 2-7 yaşları arasındaki 40 hasta prospektif randomize çalışmaya dahil edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup UR’ deki (n=20) hastalara cerrahi öncesi 0,2 mg/kg dozunda %0,25 levobupivakain ile ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu uygulandı. Grup T’ deki (n=20) hastalara ise intravenöz 1 mg/kg tramadol uygulandı. Çalışmanın birincil sonucu postoperatif ağrı derecesidir. Postoperatif ağrı skorları, sedasyon seviyesi, ek analjezik gereksinimi ve yan etkiler kaydedildi. Bulgular: Ağrı skorları 5. dakika (UR 1.90 [95% confidence interval [CI], 1.05–2.74] ; T 5.50 [95% CI, 4.31–6.68; P < 0.001]), 15. dakika (UR 1.00 [95% CI, 0.27–1.72] ; T 4.65 [95% CI, 3.56–5.73; P < 0.001]), 30. dakika (UR 0.85 [95% CI, 0.08–1.61] vs T 3.05 [95% CI, 2.14–3.95; P < 0.001]) ve 60. dakikada (UR 0.20 [95% CI, -0.12–0.52] vs T 0.95 [95% CI, 0.41–1.48; P=0.008]) Grup T’ye göre Grup UR’de daha düşüktü. Ek analjezik ihtiyacını Grup T’de 15 hasta gösterirken Grup UR’de hiçbir göstermedi. Sonuç: İnguinal herni tamiri geçiren çocuklarda ultrason kılavuzluğunda rektus kılıf bloğu etkili postoperatif analjezi sağlar. Bu etki tramadol ile karşılaştırıldığında özellikle postoperatif ilk 1 saat boyunca daha belirgin ortaya çıkmaktadır

    Hasta kontrollü tramadol alan hastalarda deksketoprofen, lornoksikam ve diklofenak sodyumun postoperatif analjezi ve tramadol tüketimi üzerine etkilerinin karşılaştırılması

    No full text
    GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmamızda büyük abdominal cerrahi sonrası deksketoprofen, lornoksikam ve diklofenak sodyumun postoperatif analjezi ve tramadol tüketimi üzerine etkilerinin karşılaştırılmasını amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya dahil ettiğimiz 80 hastayı randomize olarak dört gruba ayırdık. Anestezinin sonlandırılmasından 20 dakika önce hastalara grup deksketoprofende (DT) deksketoprofen 50 mg IV, grup lornoksikamda (LR) lornoksikam 8 mg IV, grup diklofenak sodyumda (DS) diklofenak sodyum 75 mg IV ve grup salinde (S) %0,9 salin 2 mL IV uyguladık. Cerrahinin bitiminde yükleme dozu olarak tüm hastalara tramadol 1 mg kg-1 IV uyguladık. Postoperatif dönemde tüm hastalara 0,2 mg kg-1 bolus dozunda tramadol verecek olan hasta kontrollü analjezi cihazı kurduk. Ağrı, hasta konforu ve sedasyon skorları, toplam tramadol tüketimi, ek analjezik meperidin gereksinimi ve yan etkileri kaydettik. BULGULAR: Görsel derecelendirme skalası (visual rating scale; VRS) ve hasta konforu skorları grup S ile karşılaştırıldığında grup DT, LR ve DS’de belirgin olarak düşüktü (p<0,001). Toplam tramadol tüketimi postoperatif 2. saatten itibaren tüm çalışma zamanlarında nonsteroid antiinflamatuvar ilaç (NSAİİ) gruplarında grup S’e göre belirgin olarak düşüktü (p<0,001). Ek analjezik meperidin gereksinimi postoperatif 30. dakikadan sonra tüm çalışma zamanlarında grup S’de NSAİİ gruplarına göre belirgin yüksekti (p<0,01). TARTIŞMA ve SONUÇ: : Büyük abdominal cerrahi sonrası hasta kontrollü tramadol uygulamasına iv diklofenak, lornoksikam ve deksketoprofen eklenmesi, yalnız tramadol kullanımına göre daha düşük ağrı skorları, daha az tramadol tüketimi, ek analjezik gereksinimi ve yan etki sağlamaktadır.INTRODUCTION: This study was designed to compare the effects of dexketoprofen, lornoxicam, and diclophenac sodium on postoperative analgesia and tramadol consumption in patients receiving postoperative patient-controlled tramadol after a major abdominal surgery. METHODS: Eighty patients were randomized to receive one of the four study drugs. Patients in group dexketoprofen (DT) received IV 50 mg dexketoprofen, group lornoxicam (LR) received IV 8 mg lornoxicam, group diclophenac sodium (DS) received 75 mg IV diclophenac sodium and group saline (S) received 0.9% saline in 2 mL syringes, 20 min before the end of anaesthesia. A standardized (1 mg kg&amp;#8722;1) dose of tramadol was routinely administered to all patients as the loading dose at the end of surgery. Postoperatively, whenever patients requested, they were allowed to use a tramadol patient-controlled analgesia device giving a bolus dose (0.2 mg kg&amp;#8722;1) of tramadol. Pain, discomfort, and sedation scores, cumulative tramadol consumption, supplemental meperidine requirement, and side effects were recorded. RESULTS: Visual rating scale and patient discomfort scores were significantly lower in DT, LR and DS groups compared to those in in group S (<0.001). Cumulative tramadol consumption was significantly lower in non-steroidal anti-inflammatory drug (NSAID)-treated groups at each study period after the second postoperative hour than in group S (<0.001). Supplemental meperidine requirement was significantly higher in group S at each study period after postoperative 30 min than in NSAID-treated groups (<0.01). DISCUSSION AND CONCLUSION: After major abdominal surgery, adding IV diclophenac, lornoxicam or dexketoprofen to patient-controlled tramadol resulted in lower pain scores, smaller tramadol consumption, less rescue supplemental analgesic requirement, and fewer side effects compared with the tramadol alone group

    Effect of local anesthetic volumes in ultrasound-guided rectus sheath block on anesthetic and analgesic agent consumption in children

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada, çocuklarda yapılacak major abdominal cerrahilerde, ultrasonografi eşliğinde iki farklı volümle uygulanan rektus kılıf bloğunun peroperatif sevofluran ve postoperatif morfin tüketimi üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Amerikan Anestezistler Derneği (ASA) I-II grubu, 1-16 yaş arası, major batın cerrahisi yapılacak 40 olgu çalışmaya dahil edildi. Genel anestezi uygulandıktan sonra rastgele iki gruba ayrılan olgulardan Grup I'e (n=20) 0.1 ml/kg % 0.25 levobupivakain (toplam volüm 0.1 ml/kg olacak şekilde serum fizyolojik ile seyreltilerek) ile Grup II'ye (n=20) 0.1 ml/kg % 0.25 levobupivakain (toplam volüm 0.4 ml/kg olacak şekilde serum fizyolojik ile seyreltilerek) ile ultrasonografi eşliğinde rektus kılıf bloğu uygulandı. Operasyon boyunca hemodinamik veriler ve sevofluran tüketimi, operasyon sonunda ağrı düzeyleri, ek analjezik ihtiyacı ve sedasyon düzeyleri kaydedildi. Bulgular: İntraoperatif dönemde inspire edilen ve tüketilen sevofluran miktarları her iki grupta da benzer olup, toplam sevofluran tüketimi Grup I'de 106.85±28.6 ml, Grup II'de 91.50±36.6 ml olarak bulundu (p>0.05). Olguların postoperatif ağrı ve sedasyon skorları ve ek analjezik ihtiyaçları arasında fark saptanmadı. Sonuç: Major abdominal cerrahi uygulanacak çocuklarda ultrasonografi eşliğinde yapılan rektus kılıf bloğunun etkin ve güvenilir bir analjezi sağladığı, uygulanan lokal anestezik volümünü arttırmanın intraoperatif sevofluran tüketimini ve postoperatif ek analjezik ihtiyacını azaltmadığı kanısına varıldı.Purpose: This study aimed to evaluate the effect of ultrasound-guided rectus sheath block by using two different volume on consumption of peroperative anesthetic and postoperative analgesic agents undergoing major abdominal surgery in children. Material and Methods: American Society of Anesthesiologists (ASA) I-II, 40 patients between 1-16 years and scheduled for major abdominal surgery were included in this study. After induction of general anesthesia, patients were randomly divided into two groups. Ultrasound-guided rectus sheath block was performed with 0.1 ml/kg 0.25% levobupivacaine (total volume of 0.1 ml/kg to be diluted with saline) in Group I (n=20) and 0.1 ml/kg 0.25% levobupivakain (total volume of 0.4 ml/kg to be diluted with saline) in Group II (n=20). Hemodynamic data and sevoflurane consumption during the surgery, pain scores, the sedation levels and additional analgesia requirement after the surgery were recorded. Results: Inspired sevoflurane concentration and consumed sevoflurane amount were similar in both groups. The total sevoflurane consumption was 106.85±28.6 ml in Group I and 91.50±36.6 ml in Group II. There were no statistically significant differences between postoperative pain levels, sedation scores and additional analgesic consumption of the groups. Conclusion: Ultrasound-guided rectus sheath block provide an effective and safe analgesia in children undergoing major abdominal surgery but increased local anesthetic volume does not reduce intraoperative sevoflurane consumption and additional analgesic requirements

    The Effect of Gabapentin on Preoperative Anxiety and Postoperative Analgesia in Breast Cancer Surgery

    No full text
    Amaç: Bu çalışmada meme kanseri nedeniyle opere olacak olgularda preemptif amaçlı uygulanan oral gabapentinin preoperatif anksiyete ve postoperatif ağrı kontrolü üzerindeki etkilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Çalışmaya yaşları 18-60 yaş arasında değişen ASA I-II grubu toplam 62 meme kanserli olgu alınmış olup çalışma prospektif, randomize ve çift kör olarak yürütülmüştür. Olgular iki gruba ayrılmış ve hepsine preoperatif Sürekli Kaygı Ölçeği uygulanmıştır. Birinci gruptaki olgulara operasyondan bir saat öncesi gabapentin 600 mg tablet oral yoldan verilmiş, cerrahiden hemen önce Durumluluk Kaygı Ölçeği uygulanırken 2. gruptaki olgulara yalnızca operasyon öncesi Durumluluk Kaygı Ölçeği uygulanmıştır. Her iki gruba da postoperatif analjezi amacıyla operasyon bitiminden 30 dk önce 1mg/kg i.v. tramadol uygulanmıştır. Postoperatif ağrıyı değerlendirmek amacıyla postoperatif Vizüel Analog Skala değerleri ile total tramadol tüketimi değerlendirilmiştir. Bulgular: Her iki grubun demografik özellikleri, operasyon süreleri, hemodinamik değerleri ve anksiyete skorları birbirine benzer olup intraoperatif 10. ve 60. dakikalarda ölçülen kalp atım hızıdeğerleri, postoperatif 24 saatte toplam tramadol tüketimi, postoperatif 5., 10. dk ve 6. saat dışındaki VAS değerleri gabapentin verilen grupta kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. (p< 0,05) Sonuç: Meme kanseri nedeniyle opere olacak olgularda oral preemptif gabapentinin hemodinamik yan etkilere yol açmaksızın postoperatif dönemde etkin bir analjezi ve düşük ağrı skorları sağladığı, 24 saatlik toplam tramadol tüketimini azalttığı, durumluk kaygı düzeylerini ise etkilemediği belirlenmiştirPurpose: The goal of this study was to evaluate the effect of pre-emptive gabapentin administration on anxiety and on postoperative tramadol requirement in patients undergoing breast cancer surgery. Material and Methods: After obtaining the local ethics committee approval and written informed consent, sixty-two patients with ASA physical status I-II aged 18-60 years and scheduled for breast cancer surgery were included into our study. They were randomly allocated into two groups. As control group did not receive premedication, the other group postoperative analgesia. Patient controlled analgesia device was used intravenously to provide postoperative analgesia. Postoperative VAS scores and postoperative tramadol requirement at 5, 10, 15, 30, 45th and 60th minutes and at 4, 8, 12, 24th hours were recorded. Results: Demographic data, hemodynamic values during the surgery, and anxiety scores were not different between two groups. Heart rate at 10th and 60th minutes intraoperatively, tramadol requirement and VAS scores postoperatively were significantly reduced in gabapentin group compared with control group (p< 0.05) excluding VAS scores at the 5th, 10th minutes and .6th hours. Conclusion: We concluded that pre-emptive orally gabapentin reduced the total amount of tramadol consumption and provided effective analgesia and lower pain scores without hemodynamic side effectbut did not affect the STAI-1 anxiety score

    İnguinal herni tamiri sonrası postoperatif ağrı üzerinde intratekal fentanil ve intratekal morfinin etkilerinin karşılaştırılması

    No full text
    Purpose: The aim of this study was to compare the effects of intrathecal fentanyl and intrathecal morphine combined with spinal anesthesia on postoperative pain control for inguinal hernia repair. Materials and Methods: Fifty patients aged 18-60 years with American Society of Anesthesiologists physical status I-II scheduled for elective inguinal hernia repair surgery were enrolled in this prospective randomized double-blinded study. Patients received spinal anesthesia with either 25 mcg fentanyl plus 12.5 mg heavy bupivacaine intrathecally (group F, n=25) or 0.1 mg morphine plus 12.5 mg heavy bupivacaine intrathecally (group M, n=25).Hemodynamic parameters, time to first analgesic requirement, postoperative pain scores, the number of analgesic requirements and side effects over postoperative 24 h were recorded. Results: Pain scores were significantly lower in group M compared with group F in the postoperative 24 h. The time to first analgesic requirement was higher in group M than group F. Analgesic requirement was higher in group F than group M for postoperative 24 h. Conclusion: We concluded that the addition of 0.1 mg morphine intrathecally to 12.5 mg heavy bupivacaine provides improved postoperative analgesia, especially after postoperative 12 h than 25 mcg fentanyl for inguinal hernia repair under spinal anesthesia.Amaç: Çalışmamızın amacı inguinal herni onarımı geçiren hastalarda intratekal fentanil ve intratekal morfin ile uygulanan spinal anestezinin postoperatif ağrı etkilerini karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Elektif inguinal herni onarımı geçirecek olan 18-60 yaşları arasında, Amerikan Anesteziyologları Derneği fizik durum I-II’ye sahip olan 50 hasta, prospektif, randomize çift kör çalışmamıza dahil edildi. Hastalara 12.5 mg heavy bupivakaine ilave olarak bir grupta 25 mcg fentanil (grup F, n=25) ve diğer grupta 0,1 mg morfin (grup M, n= 25) intratekal yolla uygulandı. Hemodinamik ölçümler, postoperatif ilk analjezik gereksinimi için geçen süre, postoperatif ağrı skorları, analjezik gereksinim sayısı ve yan etkiler 24 saat içinde kaydedildi. Bulgular: Postoperatif 24 saatte ağrı skorları, grup F ile karşılaştırıldığında grup M’de belirgin olarak düşüktü. Postoperatif ilk analjezik gereksinim için geçen süre, grup M’de grup F’ye göre belirgin yüksekti. Postoperatif 24 saat için kümülatif analjezik gereksinim sayısı grup F’de grup M’e göre belirgin yüksekti. Sonuç: İnguinal herni tamiri geçirecek hastalarda spinal anestezi amacıyla intratekal 12,5 mg heavy bupivakaine 0,1 mg morfin eklenmesi, 25 mcg fentanil eklenmesine göre özellikle postoperatif 12 saat sonra daha etkili analjezi oluşturmuştur

    Amiloidozis ve zor hava yolu: olgu sunumu

    No full text
    Amiloidozis, moleküllerinin ekstrasellüler birikimi ile karakterize bir hastalıktır. Amiloid birikimi kalp, karaciğer, böbrek, cilt, barsak, otonom sinir sistemi, dil ve karpal tünelde görülebilir. Dilde amiloidozis, amiloidin suprahyoid kaslarda ekstrasellüler depozisyonuna bağlı makroglossi çoğunlukla görülmektedir.Anestezistler amiloidozisle pek çok farklı durumda karşılaşabilirler. Dilde amiloid birikimine bağlı zor hava yolu beklenmedik bir durumdur. Fiberoptik bronkoskopi ile acil trakeostomi açılmasını sağladık ve herhangi bir komplikasyon gözlenmedi. Burada amiloidozise bağlı aşırı büyük dilden kaynaklanan solunum sıkıntısını sunulması amaçlanmıştırAmyloidosis is a disease which can affect any tissue in the body with extracellular deposition of low molecular weight protein fibrils. Amyloid deposition can appear in many organs and tissues. Amyloidosis of tongue occurs most commonly in systemic form as rubbery macroglossia due to extra-deposition of amyloid within the suprahyoid muscle. Anesthesiologist can experience the negative consequences of amyloidosis in many conditions. Difficult airway due to amyloid deposition in tongue is an unexpected condition. We aimed to report a case that had respiratory distress with extremely big tongue due to amyloidosis. We performed a fiberoptic intubation for emergent tracheostomy without any complicatio
    corecore