140 research outputs found
Data Mining as a Method for Comparison of Traffic Accidents in Şişli District of Istanbul
Studies to reduce traffic accidents are of great importance, especially for metropolitan cities. One of these metropolitan cities is undoubtedly Istanbul. In this study, a perspective on reducing traffic accidents was trying to be revealed by analyzing 3833 fatal and injury traffic accidents that occurred in the Şişli district of Istanbul between 2010-2017, with Data Mining (DM), Machine Learning (ML) and Geographic Information Systems methods (GIS), as well as traditional methods. It is aimed to visually determine the streets where traffic accidents are concentrated, to examine whether the accidents show anomalies according to the effect of the days of the week, to examine the differences according to the accidents that occur in the regions and to develop a model. For this purpose Kernel Density, decision trees, artificial neural networks, logistic regression and Naive Bayes methods were used. From the results obtained, it has been seen that some days are different from other days in terms of traffic accidents, according to the accident intensities and the performances of the modelling techniques used vary according to the regions. This study revealed that the ‘day of the week effect’ can also be applied to traffic accident
XVI. Yüzyılın Başlarında Tutulan Tahrir Defterlerinde Kızılbaşlara Dair Notların Tarih Açısından Önemi
Das Thema Kızılbaş und Kızılbaştum hat seit den Anfängen des 20. Jahrhunderts unter den Themen Platz eingenommen, die die Aufmerksamkeit der Welt der Wissenschaft auf sich ziehen und diskutiert werden. Tag für Tag nehmen Arbeiten über das Thema in Bezug auf Anzahl, Vielfalt und Qualität zu. Es ist zu erkennen, dass in manchen dieser Forschungen osmanische Archivdokumente mit Sorgfalt benutzt worden sind. Besonders die Urteile in den Mühimme-Heften, die im Dîvân-ı Hümâyûn, dem Zentrum der osmanischen Regierung, festgehalten wurden, und die Archivdokumente in Bezug auf Zawiyas bildeten die Hauptquelle zahlreicher Forschungen.
Die Tahrir-Hefte zählen zu den primären Quellen in Bezug auf soziale, ökonomische, finanzielle, rechtliche, demographische, militärische, toponomastische, religiöse und sufistische Themen aus der Zeit des Osmanischen Reiches. Fast all diese Hefte wurden von Forschern untersucht und sehr viele wurden zum Thema von Master- und Doktorarbeiten. Manche von ihnen wurden in Buchform gebracht und veröffentlicht. Viele Themen in Bezug auf die osmanische Periode wurden durch Verwendung der Daten dieser Hefte aufgeklärt. Allerdings ist zu sehen, dass es, obwohl so viele Bücher, Thesen, Artikel und Erklärungen veröffentlich wurden, Punkte gibt, die übersehen und nicht beachtet wurden.
In diesem Artikel wird die Bedeutung von Notizen in Tahrir-Heften des frühen 16. Jahrhunderts aufgeklärt werden, in denen die Begriffe “Kızılbaş”, “Kızılbaş fetreti”, “Kızılbaş kıranı”, “Kızılbaş zamanı”, “sürh”, “sürh-serân” und “…mâl-ı sürh-serân” vorkommen. Mit diesen Begriffen wird es möglich sein, die Sichtweise des Osmanischen Reiches auf die Kızılbaş mit offiziellen Dokumenten zu enthüllen.
Die Bedeutung der Steuern, die unter dem Namen “sürh-serân” (die Kızılbaş) und “… mâl-ı sürh-serân” erhoben wurden, wird ausführlich erklärt werden. Der Begriff “…mâl-ı sürh-serân” legt die Existenz einer Praktik offen, die beweist, dass die Kızılbaş-Turkmenen aus manchen ihrer Siedlungsgebiete in Anatolien auswanderten.
Es ist möglich, manche konkrete Beispiele dafür zu sehen, wie sich die Einflüsse der osmanisch-safawidischen Auseinandersetzungen auf offizielle osmanische Korrespondenzen ausgewirkt haben. Zudem werden ihre Auswirkungen auf Bevölkerungsbewegungen, ihre Resultate und ihre Reflexionen auf heute beleuchtet. So ist es wichtig, die Bedeutung von Informationen in Archivaufzeichnungen und Notizen mit der Öffentlichkeit zu teilen, um manche heutigen ökonomischen, kulturellen, sozialen und religiösen Probleme besser verstehen zu können.
Mit der Erklärung der erwähnten Begriffe wird es möglich sein, die Auswirkungen der osmanisch-safawidischen Auseinandersetzungen auf die Gemeinschaften der Kızılbaş- Turkmenen, die in anatolischen Sandschaks wie Amid, Mardin, Arapkir, Ergani, Çermik, Siverek, Kiğı, Çemişgezek, Harput, Teke, Çorum, Canik und Musul lebten, im Lichte der Dokumente zu betrachten.
In dieser Arbeit werden 22 kurze und manchmal auch nur aus einem Satz bestehende Notizen, die wir in Bezug auf das Thema festgestellt haben, erklärt werden. Dank diesen Notizen wird es möglich sein, die Sichtweise der osmanischen Staatsführung des frühen 16. Jahrhunderts auf die Kızılbaş zu sehen und einige der Praktiken der Osmanen gegenüber ihnen zu verstehen.Since the beginning of the 20th century, the subject of Kizilbashes (Red-Heads) and Kizilbashism has taken its place among the subjects that attract the attention of the scientific world and are discussed. Studies on the subject are increasing day by day in terms of number, variety and quality. In some of these studies, it is seen that Ottoman archive documents were used meticulously as a source. Especially, the archive documents about the provisions and lodges in the Mühimme Books kept in the Divanıhümayun, which was the centre of the Ottoman administration, constituted the main source of many studies.
Tax (tahrir) record books are one of primary source of reference for social, economic, financial, legal, demographic, military, toponymy, religious and Sufism issues regarding to the Ottoman Empire Period. Researchers have analysed almost all of these record books and many of these records have been the subject of master’s and doctoral dissertations. Some of them were published as books. The data from these records have clarified many issues regarding the Ottoman Period. However, despite the publication of so many books, theses, articles and papers, there are some issues that are overlooked and not paid attention to.
This paper will clarify the nature of the notes from the record books kept at the beginning of the 16th century, in which are mentioned the terms “Kızılbaş”, “Kızılbaş fetreti”, “Kızılbaş kıranı”, “Kızılbaş zamanı”, “surh”, “surh-serân” and “mâl-ı Sürh-serân”. With these terms, it will be possible to explain the viewpoint of the Ottoman Empire towards the Kizilbash with official documents.
The nature of the tax collected under the name “Sürh-seran” (Kizilbashes) and “... mâl-ı Sürh-seran” will be explained in details. The term “… mâl-ı Sürh-serân” reveals the existence of an enforcement which proves that the Kizilbash-Turkmens migrated from some of their settlements in Anatolia.
It is possible to see some concrete examples of the effects of the Ottoman-Safavid struggle on Ottoman official documents. In addition, the paper will give an insight into the effects on population movements and their results, and their reflections to the present. Thus, it is important to share with the public the importance of information and notes from archive records in order to better understand some of today’s economic, cultural, social and religious issues.
With the explanation of these terms, it will be possible to see the effects of the Ottoman-Safavid struggle in Anatolia on the Kizilbash-Turkmen community living in sanjaks, such as Amid, Mardin, Arapkir, Ergani, Çermik, Siverek, Kiğı, Çemişgezek, Harput, Teke, Çorum, Canik and Mosul, in the light of the documents.
This paper will analyse 22 short and some one-sentence notes that we identified on the subject. By means to these notes, it will be possible to see the viewpoint and to understand some of the enforcements of the Ottoman State administration towards the Kizilbashes at the beginning of the 16th century.Kızılbaşlar ve Kızılbaşlık konusu XX. yüzyılın başlarından itibaren ilim âleminin dikkatini çeken ve üzerinde durulan konular arasındaki yerini almıştır. Gün geçtikçe konu ile ilgili çalışmalar sayı, çeşitlilik ve nitelik bakımından artmaktadır. Bu araştırmaların bazılarında kaynak olarak Osmanlı arşiv belgelerinin titizlikle kullanıldığı görülmektedir. Özellikle Osmanlı yönetiminin merkezi olan Divanıhümayun’da tutulan Mühimme Defterlerindeki hükümler ve zaviyeler ile ilgili arşiv belgeleri birçok araştırmanın temel kaynağını oluşturmuştur.
Tahrir Defterleri, Osmanlı Devleti Dönemi’ne ait sosyal, ekonomik, malî, hukuki, demografik, askerî, toponomi (adbilim), dinî ve tasavvufi konular ile ilgili olarak başvurulan kaynakların başında yer almaktadır. Bu defterlerin hemen tamamı araştırmacılar tarafından incelenmiş ve birçoğu yüksek lisans ve doktora tezlerine konu olmuştur. Bazıları kitap hâline getirilerek yayımlanmıştır. Bu defterlerin verileri kullanılarak Osmanlı Dönemi’ne dair birçok konu açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak bunca kitap, tez, makale ve bildirilerin yayımlanmış olmasına rağmen gözden kaçan, dikkat edilmeyen hususların olduğu görülmektedir.
Bu makalede XVI. yüzyılın başlarında tutulan tahrir defterlerinde yer alan “Kızılbaş”, “Kızılbaş fetreti”, “Kızılbaş kıranı”, “Kızılbaş zamanı”, “sürh”, “sürh-serân” ve “…mâl-ı sürhserân” terimlerinin geçtiği notların mahiyeti açıklığa kavuşturulacaktır. Bu terimlerle Osmanlı Devleti’nin Kızılbaşlara bakış açısını resmî belgelerle açıklama imkânı bulunacaktır.
“Sürh-seran” (Kızılbaşlar) ve “…mâl-ı sürh-seran” adı altında tahsil edilen verginin mahiyeti ayrıntılı olarak açıklanacaktır. “…mâl-ı sürh-serân” terimi, Kızılbaş-Türkmenlerin Anadolu’daki bazı yerleşim yerlerinden göç ettiklerini ispatlayan bir uygulamanın varlığını ortaya koymaktadır.
Osmanlı-Safevî mücadelesinin etkilerinin Osmanlı resmî yazışmalarına yansımalarının bazı somut örneklerini görmek mümkündür. Bunun yanında nüfus hareketleri üzerindeki etkileri ve bunun sonuçları ile günümüze yansımalarına projeksiyon tutulacaktır. Böylece günümüzdeki bazı ekonomik, kültürel, sosyal ve dinî meseleleri daha iyi anlamak için arşiv kayıtlarındaki bilgi ve notların önemini kamuoyuyla paylaşmak önemlidir.
Belirtilen bu terimlerin açıklanmasıyla Osmanlı-Safevî mücadelesinin Anadolu’daki Amid, Mardin, Arapkir, Ergani, Çermik, Siverek, Kiğı, Çemişgezek, Harput, Teke, Çorum, Canik ve Musul gibi sancaklarda yaşayan Kızılbaş-Türkmen topluluğu üzerinde meydana getirdiği etkileri, belgeler ışığında görmek mümkün olacaktır.
Bu çalışmada konu ile ilgili olarak tespit ettiğimiz 22 kısa ve bazen de tek cümlelik not açıklanacaktır. Bu notlar sayesinde XVI. yüzyılın başlarında Osmanlı Devlet yönetiminin Kızılbaşlara bakış açısını görmek ve onlara yönelik bazı uygulamaları anlamak mümkün olacaktır
1727 Tarihli Tahrir Defteri’ne Göre Iğdır’daki Kişi Adlarında Hz. Ali ve Ali Sevgisinin İzleri
Die Quelle dieses Artikels sind die (Mufassal) Register Hefte aus dem Jahre 1728 der Provinz Revan, die aus dem osmanischen Archiv des Ministerpräsidenten in Istanbul mit der Nummer 901 stammen. Es wurden muslimische Personen identifiziert und nach Verwendung von Personennamen hin untersucht, die 1728 in der Region Revan, der heutigen Stadt Iğdır mit den Gemeinden Sürmeli, Aralık und Iğdır, lebten. Die Ergebnisse zeigen, dass die Menschen aus den Dörfern in der Region Iğdır überwiegend folgende Personennamen verwendeten: Ali, Nur Ali, Ali Kulu, Ali Verdi, Merd Ali, Kılıç Ali, Genç Ali, Kadim Ali, Nazar Ali, Şah Ali, Ali Merdan, Sultan Ali, Mehdi Ali, Masun Ali, Can Ali, Dost Ali, Dem Ali, Bende Ali, Gök Ali, Aşur Ali, Ali Timur, Ali Rıza, Seydi Ali, Hüseyin Ali, Ali Hüseyin, Dergâh Kulu, Şah Kulu, Yol Kulu, Niyaz Kulu, Rıza Kulu, Şah Verdi, Şah Kerem, Şah Geldi, Şah Hüseyin, Hayır Ali, Haydar Ali, İmam Kulu, Dem Kulu, Ocak Kulu, Şahım Kulu, Yar Kulu, Muhib Hüseyin, Muhib Ali, Şir Ali, Bayram Ali, Gül Ali, Muhib, Halife Kulu, Hüseyin Kulu, Pir Ocağı, die es erlauben auf den Glauben der Menschen in dieser Region Rückschlüsse zu ziehen. Die Identifizierung und Untersuchung der Verwendung des Ali Namens oder Namen, die Spuren der Ali-Liebe enthalten und deren geographische Verteilung, kann es ermöglichen die Verehrung von Ali historisch geographisch zu rekonstruieren. Ebenso werden neben den verwendeten Ali-Namen auch andere Männernamen aus der ersten Hälfte des 18. Jahrhunderts in der Region Iğdır näher betrachtet, um einen Einblick in die Namensgebung der Türken in diesem Zeitraum und dieser geographischen Lage geben zu können. Es hat sich herausgestellt, dass die Daten aus den Register Heften wichtige und grundlegende Informationen zur Identifizierung und Bewertung der in der Geschichte verwendeten Personen- und Ortsnamen enthalten und darüber hinaus zur Analyse und Untersuchung der wirtschaftlichen, administrativen und religiösen Struktur der Provinzen oder Regionen, wo sie lebten, herangezogen werden können.Located in Ottoman Archives of the Prime Ministry in Istanbul under number 901, the cadastral register dated 1728 concerning the province of Revan is used as a source in this paper. This paper identifies and analyzes personal names used by Muslim people who lived in Surmeli, Aralik ve Igdir districts that were parts of the Revan Sanjak in 1728 and today are forming the province of Igdir. The personal name choices, such as Ali, Nur Ali, Ali Kulu, Ali Verdi, Merd Ali, Kılıç Ali, Genç Ali, Kadim Ali, Nazar Ali, Şah Ali, Ali Merdan, Sultan Ali, Mehdi Ali, Masun Ali, Can Ali, Dost Ali, Dem Ali, Bende Ali, Gök Ali, Aşur Ali, Ali Timur, Ali Rıza, Seydi Ali, Hüseyin Ali, Ali Hüseyin, Dergâh Kulu, Şah Kulu, Yol Kulu, Niyaz Kulu, Rıza Kulu, Şah Verdi, Şah Kerem, Şah Geldi, Şah Hüseyin, Hayır Ali, Haydar Ali, Imam Kulu, Dem Kulu, Ocak Kulu, Şahım Kulu, Yar Kulu, Muhib Hüseyin, Muhib Ali, Şir Ali, Bayram Ali, Gül Ali, Muhib, Halife Kulu, Hüseyin Kulu, Pir Ocağı, made by people living in the villages in the Igdir province, also offer an insight into the matter of the local community’s belief. Historical traces of the Ali’s reflection in personal and geographical names will be enlightened by specifying the places in which personal names, that bear the trace of Ali and love for Ali, are used most often. Some of the principles of giving name among Turks will be explained also with the examples of male names other than Ali, used in the Igdir region during the first half of the 18th century. It appears that data in cadastral registers is not only an important source about economic, administrative and belief structure of regions, but also a raw and important source for identifying and evaluating personal and geographical names used in the past.Bu makalede kaynak olarak 1727 tarihinde tutulan Revan Vilayetine ait, İstanbul’daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan 901 Numaralı Mufassal Tahrir Defteri’ndeki verilerden faydalanılmıştır. Bu çalışmada 1727 tarihinde Revan Sancağına bağlı bulunan bugünkü Iğdır ilini oluşturan Sürmeli, Aralık ve Iğdır nahiyelerinde yaşayan Müslüman halkın kullandığı kişi adları tespit edilerek incelenmiştir. Bu tespitlerden Iğdır bölgesinde yer alan köylerde yaşayan halkın kişi adlarındaki Ali, Nur Ali, Ali Kulu, Ali Verdi, Merd Ali, Kılıç Ali, Ketm Ali, Kadem Ali, Nazar Ali, Şah Ali, Ali Merdan, Sultan Ali, Mehdi Ali, Masun Ali, Can Ali, Dost Ali, Dem Ali, Bende Ali, Gök Ali, Aşur Ali, Ali Timur, Ali Rıza, Seydi Ali, Hüseyin Ali, Ali Hüseyin, Dergâh Kulu, Şah Kulu, Yol Kulu, Niyaz Kulu, Rıza Kulu, Şah Verdi, Şah Kerem, Şah Geldi, Şah Hüseyin, Hayır Ali, Haydar Ali, İmam Kulu, Dem Kulu, Ocak Kulu, Şahım Kulu, Yar Kulu, Muhib Hüseyin, Muhib Ali, Şir Ali, Bayram Ali, Gül Ali, Muhib, Halife Kulu, Hüseyin Kulu, Pir Ocağı gibi tercihleri, bölge halkının inancı konusuna da ışık tutmaktadır. Hz. Ali ve Ali sevgisinin izini taşıyan kişi adlarının yoğun olarak kullanıldığı yerleşim yerlerinin hangileri olduğu belirtilerek Ali sevgisinin kişi adları ve coğrafya üzerine yansımasının tarihi izlerine ışık tutulacaktır. XVIII. yüzyılın ilk yarısında Iğdır coğrafyasında Ali adının yanında kullanılan diğer erkek adlarına da yer verilerek Türklerin kişilere ad vermede uyguladıkları esasların bir kısmı ortaya konulmuş olacaktır. Tahrir defterlerindeki verilerin ait oldukları vilayet veya sancakların ekonomik, idari ve inanç yapısı hakkında önemli kaynak olmalarının yanında, tarihte kullanılmış kişi ve yer adlarının tespitinde ve değerlendirilmesinde ham ve önemli bilgileri içerdikleri de anlaşılmaktadır
XVI. Yüzyılda Eleşkird, Şelve, Diyadin, Bayezid İle Ovacık Sancaklarındaki Kişi Adları Üzerinde Tasavvuf ve Hz. Ali Muhabbetinin Yansımaları
In diesem Artikel wurden die Namen von Personen, die in den Bezirken leben, welche die heutige Provinz Ağrı bilden und in den Archivunterlagen der Osmanischen Periode ermittelt wurden, den Fachinteressenten zur Verfügung gestellt. Als Quelle für die vorliegende Arbeit wurden die Namen von Muslimen ausgewertet, die seit 1578 in den ausführlich gehaltenen Steuerverzeichnissen (mufassal tahrir defterleri) mit der Nummer 199 registriert sind, welche sich im Archiv für Historische Dokumente (Kuyûd-ı Kadime Arşivi) befinden, welches gegenwärtig der Generaldirektion für das Grundbuch- und Katasteramt in Ankara unterstellt ist.
Bei den Pesonennamen, die von den Steuerpflichtigen in diesen Gerichtsbezirken getragen werden, von denen in dieser Studie die Rede ist, fält auf, dass hierbei die Liebe zum Sufismus und zu Imam Ali in den Vordergrund tritt. Bei einigen Personennamen wie Ali, Alican, Ali Gazi, Ali Kulu, Ali Yar, Ayvad Ali, Bayram Ali, Borc Ali, Bürhan Ali, Cafer Ali, Can Ali, Derviş Ali, Devlet Ali, Dost Ali, Dur Ali, Emir Ali, Emirze Ali, Esed Ali, Genc Ali, Gonca Ali, Gulam Ali, Güher Ali, Gül Ali, Hasan Ali, Haydar Ali, Hoca Ali, Hüseyin Ali, Hub Ali, Koç Ali, Kul Ali, Mahmud Ali, Masum Ali, Maksud Ali, Mehmed Ali, Merd Ali, Mervan Ali, Mihmad Ali, Mirza Ali, Muhib Ali, Murad Ali, Nur Ali, Pir Ali, Sefer Ali, Seydi Ali, Sultan Ali, Şah Ali, Şeyh Ali, Şükür Ali, Ulu Ali, Yar Ali fällt die Spur der Zuneigung, die zu Imam Ali führt, direkt auf, während bei den Namen wie Haydar, Haydar Kulu, İmam Kulu, İmam Verdi, Mirza Han, Şah Kulu die Spur der Liebe, die zu Imam Ali führt, indirekt zu beobachten ist.
Aus den Daten, die man über die Steuerregister gewann, ging hervor, dass auch Personennamen, die Bezüge zum Sufismus aufweisen, weit verbreitet waren. Zu den wichtigsten Personennamen hierbei zählen Namen wie Abdal, Ağyar, Baba, Babacan, Baba Kulu, Balım, Dede, Dede Can, Dem Kulu, Derviş, Derviş Can, Halvet, Hızır, Mehdi, Mehdi Kulu, Muhib, Muhib Kulu, Mürşid Kulu, Nazar, Niyaz, Nefes, Nefes Kulu, Niyaz, Niyaz Kulu, Pervane, Pir Dost, Pir Makam, Pir Sultan, Pür Niyaz, Rıza Kulu, Sahib, Sahib Kulu, Sultan Kulu, Şah Bende, Şah Veled, Şah Nazar, Şah Veli, Şah Verdi, Tabduk, Tevelli, Ulu Can, ‘Uryan (Üryan), ‘Uryan Kulu, Yol Kulu, Zakir und Zülfikar.
Diese Personennamen, die ermittelt wurden, gab man auch den Dörfern, in denen diese Personen lebten. Darüber hinaus wurden die Personennamen in diesem Artikel hinsichtlich ihrer ermittelten Häufigkeit in alphabetischer Reihenfolge angeordnet, so dass es möglich geworden ist, alle Namen und Ortsbezeichnungen aus dem 1578 in den Gerichtsbezirken Eleşkirt, Şelve, Diyadin, Ovacık und Bayezid (Doğubeyazıt) zu sehen.
Mit diesem Artikel wird gezeigt, dass man anhand der Daten, die man über die Steuerreigster gewinnt, den Einfluß auf die türkischen Personennamen und Ortsbezeichnungen aufdecken kann, die von der Liebe zum Sufismus und zu Imam Ali geprägt sind.This paper has determined the names of people living in the sanjaks of the province of Agri from the archival documents of the Ottoman period and is presented for the benefit of those who are interested in the subject. The paper has assessed the names of Muslims in the cadastral record book number 199 in the Archive of Kuyud-i Kadime of the General Directorate of Land Registry and Cadastre in Ankara, dated 1578.
This paper draws attention to the fact that Sufism and the love for Ali stand out in the personal names of taxpayers living in the above-mentioned sanjaks. The signs of the love for Ali are clearly seen in some personal names, such as Ali, Alican, Ali Gazi, Ali Kulu, Ali Yar, Ayvad Ali, Bayram Ali, Borc Ali, Bürhan Ali, Cafer Ali, Can Ali, Derviş Ali, Devlet Ali, Dost Ali, Dur Ali, Emir Ali, Emirze Ali, Esed Ali, Genc Ali, Gürd Ali, Gonca Ali, Gulam Ali, Güher Ali, Gül Ali, Hasan Ali, Haydar Ali, Hoca Ali, Hüseyin Ali, Hub Ali, Koç Ali, Kul Ali, Mahmud Ali, Masum Ali, Maksud Ali, Mehmed Ali, Merd Ali, Mervan Ali, Mihmad Ali, Mirza Ali, Muhib Ali, Murad Ali, Nur Ali, Pir Ali, Sefer Ali, Seydi Ali, Sultan Ali, Şah Ali, Şeyh Ali, Şükür Ali, Ulu Ali, Yar Ali, and in some personal names, such as Haydar, Haydar Kulu, İmam Kulu, İmam Verdi, Mirza Han, Şah Kulu, those signs are indirect.
We have observed, from the data in the cadastral record book that we analysed, that the personal names related to Sufism prevail, too. The main ones are Abdal, Ağyar, Baba, Babacan, Baba Kulu, Balım, Dede, Dede Can, Dem Kulu, Derviş, Derviş Can, Halvet, Hızır, Mehdi, Mehdi Kulu, Muhib, Muhib Kulu, Mürşid Kulu, Nazar, Niyaz, Nefes, Nefes Kulu, Niyaz, Niyaz Kulu, Pervane, Pir Dost, Pir Makam, Pir Sultan, Pür Niyaz, Rıza Kulu, Sahib, Sahib Kulu, Sultan Kulu, Şah Bende, Şah Veled, Şah Nazar, Şah Veli, Şah Verdi, Tabduk, Tevelli, Ulu Can, ‘Uryan (Üryan), ‘Uryan Kulu, Yol Kulu, Zakir and Zülfikar.
These determined names of people were also given to the villages where they lived. In addition, it will be possible to see all the names of people and places in the sanjaks of Eleskirt, Selve, Diyadin, Ovacik and Beyazid (Dogubeyazit) in 1578, in the given alphabetical order of the names determined in terms of the prevalence of personal names.
Based on the data from the cadastral record books, this paper reveals the effects of Sufism and the love for Ali on Turkish names of people and places.Bu makalede günümüzdeki Ağrı ilini oluşturan sancaklarda yaşayan kişilerin adlarının Osmanlı Dönemi arşiv belgelerinden tespit edilerek konu ile ilgilenenlerin istifadesine sunulmuştur. Burada kaynak olarak 1578 tarihinde tutulan ve günümüzde Ankara’da bulunan Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı Kuyûd-ı Kadime Arşivindeki 199 Numaralı Mufassal Tahrir Defterinde yer alan Müslüman kişilerin adları değerlendirilmiştir.
Bu çalışmada adı geçen sancaklarda yaşayan vergi mükelleflerinin taşıdıkları kişi adlarında tasavvuf ve Hz. Ali sevgisinin öne çıktığı dikkat çekmektedir. Bu kişi adlarından bazıları Ali, Alican, Ali Gazi, Ali Kulu, Ali Yar, Ayvad Ali, Bayram Ali, Borc Ali, Bürhan Ali, Cafer Ali, Can Ali, Derviş Ali, Devlet Ali, Dost Ali, Dur Ali, Emir Ali, Emirze Ali, Esed Ali, Genc Ali, Gürd Ali, Gonca Ali, Gulam Ali, Güher Ali, Gül Ali, Hasan Ali, Haydar Ali, Hoca Ali, Hüseyin Ali, Hub Ali, Koç Ali, Kul Ali, Mahmud Ali, Masum Ali, Maksud Ali, Mehmed Ali, Merd Ali, Mervan Ali, Mihmad Ali, Mirza Ali, Muhib Ali, Murad Ali, Nur Ali, Pir Ali, Sefer Ali, Seydi Ali, Sultan Ali, Şah Ali, Şeyh Ali, Şükür Ali, Ulu Ali, Yar Ali gibi kişi adlarında Hz. Ali muhabbetinin izleri doğrudan; Haydar, Haydar Kulu, İmam Kulu, İmam Verdi, Mirza Han, Şah Kulu gibi şahıs adlarında ise dolaylı olarak görülmektedir.
İncelemiş olduğumuz tahrir defterindeki verilerden tasavvuf ile ilgili kişi adlarının da yaygın olduğu müşahede edilmektedir. Bunların başlıcaları Abdal, Ağyar, Baba, Babacan, Baba Kulu, Balım, Dede, Dede Can, Dem Kulu, Derviş, Derviş Can, Halvet, Hızır, Mehdi, Mehdi Kulu, Muhib, Muhib Kulu, Mürşid Kulu, Nazar, Niyaz, Nefes, Nefes Kulu, Niyaz, Niyaz Kulu, Pervane, Pir Dost, Pir Makam, Pir Sultan, Pür Niyaz, Rıza Kulu, Sahib, Sahib Kulu, Sultan Kulu, Şah Bende, Şah Veled, Şah Nazar, Şah Veli, Şah Verdi, Tabduk, Tevelli, Ulu Can, ‘Uryan (Üryan), ‘Uryan Kulu, Yol Kulu, Zakir ve Zülfikar gibi kişi adlarıdır.
Tespit edilen bu kişi adlarının yaşadıkları köylere de yer verilmiştir. Bunların yanında kişi adlarının yaygınlıkları hakkında tespit edilen isimler alfabetik sıra ile verilerek 1578 tarihinde Eleşkirt, Şelve, Diyadin, Ovacık ve Bayezid (Doğubeyazıt) sancaklarındaki kişi ve yer adlarının tamamını görmek mümkün olacaktır.
Bu makale ile tahrir defterlerindeki verilerden yola çıkarak tasavvufun ve Hz. Ali’ye duyulan muhabbetin Türk kişi ve yer adları üzerindeki etkilerinin meydana çıkarılabileceği görülmektedir
Radiological report: Expectations of clinicians
PURPOSE
Although there have been many publications on composing an accurate radiological report, they usually do not include an assessment of the clinicians expectations from a radiological report. In this study, we aimed to assess the clinicians' expectations and preferences in terms of radiology report style and content.
MATERIALS AND METHODS
A multiple-choice questionnaire, containing 19 questions, was formed. Two-hundreds clinicians, working either in a university hospital or a public hospital, were allocated into 4 groups which included equal number of clinicians from surgery and internal medicine departments. Questionnaire was applied to participants by face-to-face interview. Results were analyzed for each group using Pearson chi-square test.
RESULTS
No statistically significant difference was found among four groups except for the 16(th) question which was about the image format pertaining to the report (CD/DVD or negative film). It has been determined that clinicians preferred detailed, standardized radiological reports with complete sections (i.e., clinical information, technique, findings, conclusion, recommendations).
CONCLUSION
This study provided essential data for radiologists to write more effective reports
A Comparison of Ramipril and Bevacizumab to Mitigate Radiation-Induced Brain Necrosis: An Experimental Study
Background: Bevacizumab, an anti-vascular endothelial growth factor (VEGF) antibody, is a new treatment approach for radionecrosis. In our study, we compared the prophylactic and therapeutic usage of a promising agent, ramipril (an angiotensin-converting enzyme inhibitor), with that of bevacizumab for reducing radiation-induced brain injury after high-dose stereotactic radiosurgery (SRS). Methods: A total of 60 Wistar rats were used. The rats were irradiated with a single dose of 50 Gy using a Leksell Gamma Knife device. Bevacizumab and ramipril were administered in the prophylactic protocol (starting the first day of SRS) and in the therapeutic protocol (starting the fourth week of SRS). Their usage was continued until 12 weeks, and the right frontal lobes of the rats were examined histologically (hematoxylin and eosin stain) and immunohistochemically (hypoxia-inducible factor [HIF]-1α, VEGF, and CD31 antibody expression). Results: The expression of VEGF, HIF-1α, and CD31 had significantly increased at 12 weeks after SRS compared with the control group. The addition of bevacizumab or ramipril to SRS significantly mitigated the histological severity of radiation injury and the expression of VEGF, HIF-1α, and CD31. However, the prophylactic use of bevacizumab and ramipril seemed to be more effective than therapeutic administration. Our results also revealed that the greatest benefit was achieved with the use of prophylactic administration of bevacizumab compared with other treatment protocols. Conclusions: Ramipril might be a promising agent for patients with radionecrosis. Clinical studies are required to investigate the effective and safe doses of ramipril, which is an inexpensive, well-tolerated drug that can cross the blood–brain barrier. © 2020 Elsevier Inc
Second Primary Glioblastoma Multiforme Following Autologous Hematopoietic Stem Cell Transplantation in a Patient with Acute Myelogenous Leukemia
Glioblastoma multiforme (GM) is one of the most aggressive primary brain tumors, and has a poor prognosis despite intensive treatment. GM is also the most malignant astrocytoma, with histopathological features that include cellular polymorphism, rapid mitotic activity, microvascular proliferation, and necrosis. The causes of GM remain obscure, but several reports have shown associations between GM and genetic alterations and radiation exposure. Furthermore, high-dose chemotherapy/radiotherapy with autologous stem cell transplantation is increasingly being used to treat patients with leukemia, and patients who undergo stem cell transplantation have a higher risk of solid tumor cancer development later in life. Based on these associations, we discuss GM development in a patient who underwent chemoradiotherapy conditioning prior to stem cell transplantation
- …