5 research outputs found
TUZ GÖLÜ FAY ZONU’NUN NEOTEKTONİK DÖNEM ÖZELLİKLERİ, DEPREMSELLİĞİ, GEOMETRİSİ VE SEGMENT YAPISI
Tuz Gölü Fay Zonu (TGFZ) Orta Anadolu’nun en önemli kıta-içi aktif fay
zonlarından biridir. TGFZ yaklaşık 200 km uzunluğunda, 2 - 25 km genişliğinde,
Kuzeybatı (KB) gidişli, aktif, sağ yanal doğrultu atım bileşenli normal bir fay
zonudur. KB’da Tuz Gölü kuzeyi ile Güneydoğu’da Kemerhisar (Niğde) arasında
uzanır. Bu zon, Orta Anadolu Neotektonik Bölgesi’ni, Kayseri-Sivas ve
Konya-Eskişehir Neotektonik Bölgeleri olmak üzere iki alt neotektonik bölgeye
ayıran bir geçiş zonudur. Bu çalışmada TGFZ’nin neotektonik dönem özellikleri,
depremselliği, geometrisi ve segment yapısı araştırılmıştır. TGFZ, uzunlukları
9 ile 30 km arasında değişen, birbirine koşut veya yarı koşut onbir geometrik
fay segmentinden oluşmaktadır. Normal faylar için önerilen görgül eşitlikler
kullanılarak yapılan hesaplamalarla, TGFZ segmentlerinin azami M=6,11–6,80
büyüklüğünde deprem üretebilecekleri ve bu depremlerde en fazla 0,34–1,41 m ve
ortalama 0,25- 0,68 m düşey yer değiştirme meydana gelebileceği ortaya konmuştur.
TGFZ üzerinde yürütülen fay kinematik analiz çalışmaları, bölgede KD-GB yönlü
genişlemeli bir tektonik rejimin etkin olduğunu göstermiştir. Yapısal jeolojik
gözlemler, stratigrafik ilişkiler ve yaş verilerine göre, TGFZ bölgesinin
neotektonik dönem başlangıç yaşı Erken Pliyosen’dir. TGFZ, Erken Pliyosen’den
itibaren etkinleşen KD-GB yönlü genişlemeli tektonik rejimin ürünü bir yapıdır.
Bu yapı, güncel Tuz Gölü Pliyo-Kuvaterner Havzası’nı doğudan sınırlar. Erken
Pliyosen’den itibaren TGFZ’nin toplam normal eğim atım miktarı 200 - 268 m
olarak hesaplanmıştır. Jeolojik yaş ve atım miktarlarına göre TGFZ üzerindeki yıllık
kayma hızı ortalama 0,046 mm dir
ANKARA KUZEYBATISINDA (BAĞLUM-KAZAN ARASI) GEÇ KRETASE-PLİYOSEN SERİLERİNİN STRATİGRAFİSİ VE TEKTONİĞİ
Ankara kuzeybatısında Bağlum ve Kazan yerleşim
alanları arasında yüzeyleyen Geç Kretase Pliyosen serileri; Üst Kampaniyen -
Mestrihtiyen aralığını temsil eden kumtaşı, zengin fliş, Paleosen yaşh
akarsu-göl kökenli klastikler ve kireçtaşları, Lütesiyen yaşlı sığ deniz
kireçtaşları, Üst Eosen - Orta Miyosen aralığında oluşmuş akarsu ve gölsel
kökenli tortullarla, Pliyoseni simgeleyen karasal tortul ve volkanitlerden
meydana gelir. Üst Kretase ile Paleosen arasında çoğu yerde açışız bir
uyumsuzluğun bulunduğu Orta Miyosene kadar olan istif, kıta-kıta çarpışmasıyle
ilgili olabilecek ortak deformasyonel özellikler sergiler. İnceleme alanı Üst
Kretaseden Orta Miyosene kadar bir yay-önü havza karakterinde gelişmiştir
Karadeniz Bölgesini Yeniden Tanımlamak: Bölgeye İlişkin İmkânlar, Tehditler ve Gelecek
Sovyetler Birliği?nin dağılmasından sonra Karadeniz bölgesi köklü değişimler geçirmiştir.
Karadeniz bölgesinin önemi sahip olduğu zengin enerji kaynakları, Avrupa ile Ortadoğu ve
Asya arasındaki transit konumu ve küresel dünya pazarına eklemlenen yeni ekonomiler,
çevresel kirlilik, göç, terör ve insan ticareti gibi küresel sorunlar nedeniyle artmıştır. Bu
bağlam, ilk olarak Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütünün (KEİ) kurulması ile somutlaşan ve
2000?li yıllardan itibaren bölge dışı aktörlerin (AB ve ABD) de dahil olduğu bölgeselleşme
çabalarını beraberinde getirmiştir. Bu bölgeselleşme çabaları akademik çalışmalara da konu
olmuştur: Karadeniz?in bir bölge olup olmadığı, bir analiz birimi oluşturup oluşturmadığı,
Karadeniz?de bölgeselleşmenin inşa edilip edilmeyeceği, bölgeselleşme girişimlerinin
fonksiyonları, bölge dış aktörlerin rolü gibi tartışmalar yürütülmüştür. Karadeniz?de son
yıllarda yaşanan siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler bölgenin önemini bir kez daha
ortaya koymakta ve bölge kaynaklı meselelerin bölgesel bir bakış açısıyla ele alınması
gereğine işaret etmektedir. Buradan hareketle, bu projenin iki temel amacı vardır. Birincisi,
Karadeniz bölgeselliğinin imkân ve kısıtlarını değişen jeopolitik, siyasi, ekonomik ve toplumsal
koşullar altında ve bölge ülkelerinin önceliklerini ve ilişkilerini göz önünde bulundurarak
incelemektir. İkinci amacı ise Türkiye?nin Karadeniz bölgeselliğinde oynayacağı etkin rolün
imkân ve kısıtlarını, bölge ülkeleriyle olan siyasi, ekonomik ve toplumsal ilişkiselliği etrafında
irdelemektir. Bu projenin kuramsal çerçevesi yeni-bölgeselcilik tartışmasına dayanmaktadır.
Yeni-bölgeselcilik tartışması bölgeselliğin sadece jeopolitik ve jeo-ekonomik meseleler
etrafında değil devlet dışı aktörlerin ve dinamiklerin bölgeselcilik üzerindeki etkilerine de vurgu
yapmakta ve böylece disiplinlerarası bir bakış açısına olanak vermektedir. Araştırmanın
örneklemi Geniş Karadeniz Bölgesi ülkeleri (Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova,
Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk, Sırbistan ve Yunanistan)
oluşturmaktadır. Bu ülkelerdeki Karadeniz, Karadenizlilik, Karadeniz bölgeselliği algıları ve
bunlara atfedilen anlamlar karşılaştırmalı bir şekilde incelenecek ve bu hususlardaki farklılık
ve benzeşmeler tespit edilecektir. Bu sayede, Karadeniz bölgeselliğinin geliştirilebilir
olanakları ile oluşumunu engelleyen unsurlar belirlenecektir. Araştırma KEİ?nin kurulduğu
1992 yılından 2017?ye kadar olan süreyi kapsamaktadır. Bu projede niteliksel araştırma
yöntemleri kullanılmıştır. Bölge içi ve dışı aktörlerin erişime açık kaynakları kullanılarak
söylem, belge ve medya analizi yapılmıştır. Birincil kaynaklar olarak devletler, sivil toplum
örgütleri, düşünce kuruluşları tarafından üretilen basılı materyaller (raporlar, ikili ve çok taraflı
antlaşma metinleri, siyasa belgeleri, analiz raporları, siyasa özetleri), istatiksel veriler (ticaret
hacmi, turist ve öğrenci sayısı, vb.) ile medyada (gazete, haber portalı) yer alan analizler
kullanılmıştır. Bu projenin özgün değeri, Karadeniz?in bir bölge olarak yeniden
tanımlanmasının yollarını değişen siyasi, ekonomik ve toplumsal koşullarla birlikte ele alacak
olmasıdır. Akademik yazında Karadeniz bölgeselleşmesi ile ilgili yapılan araştırmalar,
bölgesel aktörlerin rolünü tartışmaktan ve analiz etmekten çok AB, ABD, NATO ve Rusya
arasında güç-odaklı çıkar çatışmalarına odaklanmaktadır. Bununla beraber projenin amacı
bölgeye çok yönlü ve bütünsel bir bakış açısı ile yaklaşmaktır. Yani Karadeniz Bölgesi
incelenirken genelde uluslararası ilişkiler, özelde ise güvenlik eksenli kavramsal ve kuramsal
tartışmaların ötesine geçerek, devlet kadar devlet-dışı aktörleri ve bölgesel etkisi olan küresel
sorunları da göz önünde bulunduran, toplumsal boyutu da göz önüne alan disiplinlerarası bir
yaklaşımla ele alınmıştır