7 research outputs found
Gender Politics of the AKP: Restoration of a Religio-conservative Gender Climate
Under the rule of the AKP, gender politics draws a contradictory picture. Although significant legal advances have been achieved in harmony with international conventions, gender equality has not been fully attained. With the conjunction of the loss of momentum in the EU membership drive and the alliance between the party's conservatism and neo-liberalism, a religio-conservative gender climate has emerged. This gender climate relies on the reconceptualization of family and motherhood in reference to religion, tradition and custom. In Turkey's strongly traditional society, these references have led to the expression of values detrimental to gender equality, unleash underlying traditional norms and limit the social absorption of legal changes
Karadeniz Bölgesini Yeniden Tanımlamak: Bölgeye İlişkin İmkânlar, Tehditler ve Gelecek
Sovyetler Birliği?nin dağılmasından sonra Karadeniz bölgesi köklü değişimler geçirmiştir.
Karadeniz bölgesinin önemi sahip olduğu zengin enerji kaynakları, Avrupa ile Ortadoğu ve
Asya arasındaki transit konumu ve küresel dünya pazarına eklemlenen yeni ekonomiler,
çevresel kirlilik, göç, terör ve insan ticareti gibi küresel sorunlar nedeniyle artmıştır. Bu
bağlam, ilk olarak Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütünün (KEİ) kurulması ile somutlaşan ve
2000?li yıllardan itibaren bölge dışı aktörlerin (AB ve ABD) de dahil olduğu bölgeselleşme
çabalarını beraberinde getirmiştir. Bu bölgeselleşme çabaları akademik çalışmalara da konu
olmuştur: Karadeniz?in bir bölge olup olmadığı, bir analiz birimi oluşturup oluşturmadığı,
Karadeniz?de bölgeselleşmenin inşa edilip edilmeyeceği, bölgeselleşme girişimlerinin
fonksiyonları, bölge dış aktörlerin rolü gibi tartışmalar yürütülmüştür. Karadeniz?de son
yıllarda yaşanan siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler bölgenin önemini bir kez daha
ortaya koymakta ve bölge kaynaklı meselelerin bölgesel bir bakış açısıyla ele alınması
gereğine işaret etmektedir. Buradan hareketle, bu projenin iki temel amacı vardır. Birincisi,
Karadeniz bölgeselliğinin imkân ve kısıtlarını değişen jeopolitik, siyasi, ekonomik ve toplumsal
koşullar altında ve bölge ülkelerinin önceliklerini ve ilişkilerini göz önünde bulundurarak
incelemektir. İkinci amacı ise Türkiye?nin Karadeniz bölgeselliğinde oynayacağı etkin rolün
imkân ve kısıtlarını, bölge ülkeleriyle olan siyasi, ekonomik ve toplumsal ilişkiselliği etrafında
irdelemektir. Bu projenin kuramsal çerçevesi yeni-bölgeselcilik tartışmasına dayanmaktadır.
Yeni-bölgeselcilik tartışması bölgeselliğin sadece jeopolitik ve jeo-ekonomik meseleler
etrafında değil devlet dışı aktörlerin ve dinamiklerin bölgeselcilik üzerindeki etkilerine de vurgu
yapmakta ve böylece disiplinlerarası bir bakış açısına olanak vermektedir. Araştırmanın
örneklemi Geniş Karadeniz Bölgesi ülkeleri (Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova,
Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk, Sırbistan ve Yunanistan)
oluşturmaktadır. Bu ülkelerdeki Karadeniz, Karadenizlilik, Karadeniz bölgeselliği algıları ve
bunlara atfedilen anlamlar karşılaştırmalı bir şekilde incelenecek ve bu hususlardaki farklılık
ve benzeşmeler tespit edilecektir. Bu sayede, Karadeniz bölgeselliğinin geliştirilebilir
olanakları ile oluşumunu engelleyen unsurlar belirlenecektir. Araştırma KEİ?nin kurulduğu
1992 yılından 2017?ye kadar olan süreyi kapsamaktadır. Bu projede niteliksel araştırma
yöntemleri kullanılmıştır. Bölge içi ve dışı aktörlerin erişime açık kaynakları kullanılarak
söylem, belge ve medya analizi yapılmıştır. Birincil kaynaklar olarak devletler, sivil toplum
örgütleri, düşünce kuruluşları tarafından üretilen basılı materyaller (raporlar, ikili ve çok taraflı
antlaşma metinleri, siyasa belgeleri, analiz raporları, siyasa özetleri), istatiksel veriler (ticaret
hacmi, turist ve öğrenci sayısı, vb.) ile medyada (gazete, haber portalı) yer alan analizler
kullanılmıştır. Bu projenin özgün değeri, Karadeniz?in bir bölge olarak yeniden
tanımlanmasının yollarını değişen siyasi, ekonomik ve toplumsal koşullarla birlikte ele alacak
olmasıdır. Akademik yazında Karadeniz bölgeselleşmesi ile ilgili yapılan araştırmalar,
bölgesel aktörlerin rolünü tartışmaktan ve analiz etmekten çok AB, ABD, NATO ve Rusya
arasında güç-odaklı çıkar çatışmalarına odaklanmaktadır. Bununla beraber projenin amacı
bölgeye çok yönlü ve bütünsel bir bakış açısı ile yaklaşmaktır. Yani Karadeniz Bölgesi
incelenirken genelde uluslararası ilişkiler, özelde ise güvenlik eksenli kavramsal ve kuramsal
tartışmaların ötesine geçerek, devlet kadar devlet-dışı aktörleri ve bölgesel etkisi olan küresel
sorunları da göz önünde bulunduran, toplumsal boyutu da göz önüne alan disiplinlerarası bir
yaklaşımla ele alınmıştır
Türkiye'deki Sivil Toplum Kuruluşlarının Kadınlara Yönelik Güçlendirme Politikaları: Suriyeli Göçmen Kadınların Deneyimleri
Dünya, İkinci Dünya Savaşı?ndan bu yana yaşanan en yüksek insan hareketliliğiyle karşı
karşıya olup, bu insan hareketliliği içinde kadınlar ve çocuklar büyük bir çoğunluğu
oluşturmaktadır. 1990?lardan bu yana göçmenler için hem transit hem de hedef ülke haline
gelen Türkiye ise, 2011?de Suriye?de başlayan ayaklanma sonucu büyük bir kitlesel göç
hareketi ile karşı karşıya kalmıştır. Mültecilerin yaşadığı sorunları tanımlama ve çözme
aşamasında kritik bir rol oynayan sivil toplum örgütleri (STK), kadınlara yönelik de çeşitli
faaliyetler yürütmektedir. Öte yandan akademik alanda her ne kadar bugüne dek Türkiye?de
yaşayan Suriyeli mülteci kadınların durum ve ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yürütülmüş olsa
da, alanda faaliyet gösteren STK?ların Suriyeli kadınlara yönelik söylem ve faaliyetleri üzerine
toplumsal cinsiyet temelinde gerçekleştirilmiş herhangi bir çalışmaya rastlanmamaktadır. Bu
nedenle bu projenin amacı, yerel ve ulusal düzeyde örgütlenmiş STK?ların kadınların
güçlenmesine destek veren söylemleri ve gerçekleştirdikleri faaliyetler ile Suriyeli mülteci
kadınların talep ve ihtiyaçları arasındaki ilişkiyi analiz etmektir. Bu bağlamda, bu proje
Türkiye?deki Suriyeli kadınların sorun ve ihtiyaçlarının neler olduğu, STK?ların bu sorunlarla
mücadele etmek ve ihtiyaçları karşılamak için hangi hedefleri koydukları, ne tarz faaliyetler
yürüttükleri hem Suriyeli kadınların hem de STK temsilcilerinin seslerine odaklanarak yanıt
ararken, STK?ların kadınların güçlenmesi noktasında ne ölçüde ve hangi şekillderde etkili
olduğunu analiz etmektedir.
Bu doğrultuda, proje Suriyeli mülteci nüfusunun yoğun olduğu İstanbul, İzmir, Adana, Konya
ve Gaziantep şehirlerinde yer alan 14 STK?dan 61 STK temsilcisi ve bu şehirlerde yaşayan
geçici koruma statüsünde olan 15 yaş ve üstü olan ve bu STK?lardan hizmet alan 84 Suriyeli
mülteci kadın ile Mayıs-Eylül 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olan derinlemesine
görüşmelere odaklanmaktadır. Bu projede, feminist yöntem izlenmiş ve böylece kadınlar ve
erkekler arasındaki ortaklıkları yok saymadan aralarındaki farklılık ve eşitsizlik alanlarının
ortaya çıkarılması hedeflenmiştir (Şener ve Demirdirek, 2014).
Bu çalışma, STK?ların Suriyeli mülteci kadınlara yönelik söylem ve faaliyetlerinin kadınların
bireysel güçlenmelerine katkı sağlamalarına rağmen, kadınların sosyal güçlenmelerine
etkisinin sınırlı kaldığını savunmaktadır. Bu argüman STK yapısının, örgütlenmesinin ve
kaynaklarının devlet kurumlarının sunduğu sosyal hizmetleri sunmak için yetersiz kalmasına
dayanmaktadır
Orta Asya Ülkelerinde Rejim Değişikliğinin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Üzerindeki Etkileri
Sovyetler Birliğinin dağılması ile 1990'lı yıllarda Orta Asya ülkelerinde başlayan demokratikleşme hareketleri uzun soluklu olmamıştır. Son yıllarda dini, etnik ve bölgesel çatışmalar etrafında otokratik yönetimler konsolide olmuş, toplumsal muhalefet susturulmus ve toplumsal eşitsizliklerle mücadele yavaşlamaya başlamıştır. Bu kapsamda, gerek Sovyetler döneminde gerekse 1990'lı yıllarda demokratikleşme çabaları etrafında toplumsal cinsiyet eşitliğinde edinilen kazanımlar sekteye uğramaktadır
The Impact of the Turkic Council (TURKKON) on Developing/Improving Relations between Turkey and Central Asia
Turkey welcomed the independence of the Central Asian republics with great excitement in terms of the potential opportunities for Turkey in the region. Immediately after the Soviet disintegration and the subsequent independence of the former Soviet republics of Central Asia, Turkish foreign policy evolved in a direction to initiate integration efforts with these countries. Turkey took the lead in designing cooperation mechanisms among the countries of Central Asia. Established in 2009 as the most comprehensive instution established so far, TURKKON (Turkic Council) is the outcome of such desire to deepen the means of cooperation.However While the institutionalization of cooperation is complete to a great extent, the impact of the institutions on improving/developing cooperation is vague. On the other hand, there are alternative regional integration projects led by Russia and China, which further raises questions about the importance and influence of the Turkic one.This project aims to evaluate the influence of the Turkic Council and its sub-institutions on improving/developing cooperation between Turkey and the Turkic states of Central Asia