4 research outputs found

    Prevalence of the patients with history of hepatitis in a dental faculty

    Get PDF
    Objectives: The aim of the study is to investigate the prevalence of the dental patients who had a history of hepatitis. Study design: A total of 13.527 records of patients who were examined between October 1, 2002 and October 1, 2004 were reviewed retrospectively. The medical histories of patients were taken before routine clinical and radiographic examination. A dental software program was used for the collection of data. The chi-square test was utilized to evaluate correlations between different parameters. Results: The percentage of the patients who had a medical history of hepatitis was 7.9% (n=1065). Within the total patients; history of hepatitis A was found as 3.2% (n=438), hepatitis B was 2.3% (n=308), hepatitis C was 0.1% (n=16). The frequency of the patients who were hepatitis B carriers was 0.8% (n=113) and 17% (n=181) of patients did not know which type of hepatitis they had suffered from. Conclusions: Because dentists are particularly at risk for contacting hepatitis, a strict sterilization procedure is mandatory to prevent the transmission

    Farklı radyopasite ve kalınlıktaki kaide materyallerinin sekonder çürük tanısındaki etkilerinin konvansiyonel ve direkt dijital radyografi yöntemleri ile karşılaştırmalı olarak incelenmesi

    No full text
    Sekonder çürüklerin erken ve doğru tanısının güç olması nedeniyle bu konuya yönelik çok sayıda araştırma yapılmış ve sekonder çürüğün tanısına etki eden faktörler belirlenmiştir. Araştırıcılar sekonder çürüklerin tanısının doğru olarak yapılabilmesi için kullanılan restoratif materyalin radyopak olması gerektiğini bildirmişlerdir (6, 43, 84, 93, 101, 127). Sekonder çürüklerin erken ve doğru tanısında, restoratif materyal ile diş dokuları arasındaki kontrast farkının önemli bir faktör olduğu bilinmektedir (85, 42, 127). Restoratif materyal altında kullanılan kaide materyallerinin radyopasitelerinin, doğru tanının belirlenmesindeki etkinliğine ilişkin yeterli çalışmanın bulunmaması bizi bu çalışmanın planlanmasına yöneltti. Buradan hareketle, çalışmamızda 5 eşit kaide materyalinin farklı kalınlıklarda uygulanmasının sekonder çürük tanısındaki etkilerini konvansiyonel ve direkt dijital radyografi yöntemleri ile karşılaştırmalı olarak incelemeyi, ayrıca direkt dijital radyografinin en büyük avantajlarından biri olduğu düşünülen görüntü iyileştirme tekniklerinin hekimlerin diagnostik performansı üzerindeki etkilerini de araştırmayı amaçladık. Çalışmamızın ilk aşamasında, kullanılacak kaide materyallerinin radyodensitelerinin belirlenmesi amacıyla 5 çeşit kaide materyalinin her birinden üçer adet olmak üzere 1 mm kalınlığında, 1 cm çapında standart diskler elde edildi. Hazırlanan örnekler ve % 99 saf alüminyumdan yapılmış her basamağı 1 mm kalınlığında olan 8 basamaklı step-wedge, okluzal film üzerine yerleştirilerek ışınlandı ve filmin banyosu otomatik banyo cihazı ile yapıldı. Okluzal filmdeki örneklerin ve alüminyum step-wedgeʼin her basamağının densiteleri optik densitometre ile beş farlı noktadan ölçülerek ODU cinsinden belirlendi. Çalışmamın ikinci bölümünde, periodontal ve ortodontik nedenlerle çekilmiş 30 adet sağlam premolar ve molar dişe standart boyutlarda inley türü MOD kaviteler açıldı. Yapay sekonder çürük lezyonları, çalışma grubu için ayrılan 20 dişin mezyal aproksimal yüzeylerinde gingival basamağın lingual köşesinde ve distal aproksimal yüzeylerinde ise bukkal köşesinde, 0.5 ve 1 mm olmak üzere 2 farklı çapta rond frez ile oluşturularak, içleri pembe mumla dolduruldu. Kontrol grubu olarak ayrılan 10 dişe ise sekonder çürük lezyonu oluşturulmadı. Çalışmada kullanılan 5 farklı kaide materyalinden her biri kontrol grubundaki 10 dişin yarısına 1 mm, diğer yarısına ise 1.5 mm kalınlıkta olacak şekilde yerleştirildi. Aynı işlem çalışma grubundaki 0.5 mm ve 1 mm çapında sekonder çürük lezyonu olan 20 dişe de uygulandıktan sonra tüm dişler amalgam ile restore edildi. Rastgele seçilen, farklı büyüklükte lezyon boyutu ve lokalizasyonu ile farklı kalınlık ve radyodensiteye sahip kaide materyali olan dişler aproksimal yüzeyleri temas edecek şekilde mum bloklara yerleştirildi. Her blokta çalışma grubuna ait 2, kontrol grubuna ait 1 dişin yanı sıra her iki kenara yerleştirilmiş 2 adet sağlam diş bulunuyordu. Hazırlanan 10 bloktan standart koşullarda konvansiyonel, direkt dijital ve geliştirilmiş direkt dijital radyografi ile görüntüler elde edildi ve 9 gözlemci tarafından 5 noktalı çürük skalasına göre değerlendirilerek elde edilen veriler istatistiksel olarak tespit edildi. Elde edilen bulgular değerlendirildiğinde; sekonder çürüklerin doğru olarak tanılanmasında kaide materyallerinin radyopasitesinin ve kalınlığının önemli olduğu, çürük lezyonunun boyutu küçüldükçe doğru olarak saptanmasının güçleştiği, ve gözlemciler arasında farklılıklar bulunduğu belirlenmiştir. Farklı zamanlarda yapılan radyografik değerlendirmelerin ise sekonder çürüğün doğru tanılanmasında etkili olmadığı gözlenmiştir. Görüntüleme yöntemleri arasında tanısal etkinlik yönünden istatistiksel olarak anlamlı herhangi bir farklılık saptanamamakla birlikte, geliştirilmiş Digora görüntülerinin farklı kaide materyalleri ile hazırlanmış örneklerin değerlendirilmesinde diğer yöntemlerden daha etkin olduğu saptanmıştır. Çalışmamızın hatalı tanı ve tedavi uygulamaları sonucunda doğabilecek hem hastaya hem de hekime yönelik zararların minimuma indirilmesinde katkıda bulunabileceğini umuyoruz

    Detection of Artificial Occlusal Caries in a Phosphor Imaging Plate System with Two Types of LCD Monitors Versus Three Different Films

    No full text
    The aim of this study was to determine diagnostic performance of a storage phosphor plate system Digora® Optime (Soredex, Helsinki, Finland) with two types of LCD monitor in the detection of artificial caries when compared to Ultraspeed (D), Ektaspeed Plus (E), and Insight (F) radiographic films. Seventy extracted human molars—with artificial caries—were radiographed under identical standardized conditions using (1) a storage phosphor plate system Digora (Soredex, Helsinki, Finland), (2) Insight, (3) Ektaspeed Plus, and (4) Ultraspeed (Carestream Health Inc, Rochester, NY). All digital images and radiographs were examined by three observers for the presence or absence of artificial caries using a five-point confidence scale. Digital images were evaluated both on a LCD computer monitor (Philips 170S, Holland) and medical monitor—3 megapixel monochrome display (Me355i2, Totoku, Tokyo)—with brightness and contrast enhancement. Observer responses were evaluated using ROC analysis and other measurements for diagnostic accuracy. Storage phosphor images with medical monitor demonstrated higher mean Az values (0.70 ± 0.08) than digital images with computer monitor and conventional films. Storage phosphor images with medical monitor presented the highest score, 0.97, 0.90, 0.94, for each observer, respectively. Also, true positive observations (0.82) and positive likelihood ratios (2.71) were higher in enhanced storage phosphor images with medical monitor. Caries detection of mechanically created lesions by experienced radiologists is roughly comparable when examining D-speed film images and Digora images on both the computer and medical LCD monitors, and appears to be poorer on E- and F-speed film images
    corecore