11 research outputs found

    A Case of Secondary Narcolepsy Presenting with Obstructive Sleep Apnea Symptoms

    Get PDF
    Obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) and narcolepsy are two diseases causing excessive daytime sleepiness (EDS). As they are often confused, these two disorders can also coexist. Therefore there is need to distinguish these disorders in patients with EDS. We would like to present a case on a patient who sent to our sleep laboratory with a preliminary diagnosis of OSAS and suspicion of narcolepsy in detailed history. The case is a 24 year-old male. He was diagnosed with OSAS and narcolepsy while being investigated for OSAS. Neurological examination revealed an additional diagnosis of multiple sclerosis. In this case report, we emphasize that in patients with EDS, particularly if EDS cannot be explained with OSAS, investigation for narcolepsy should also be done. In addition, when narcolepsy is detected; neurological examination is actually necessary considering the possibility of secondary narcolepsy

    Corporate governance practices in foundation hospitals in Istanbul

    No full text
    İstanbul Bilim Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu.Amaç: Sağlık hizmetleri sunumunda, , hasta beklentilerindeki artış, hasta odaklı hizmetin yaygınlaşması, tıp bilgilerindeki hızlı değişim ve maliyet kontrolü gibi nedenlerden dolayı yeni yönetim anlayışına gereksinim duyulmaktadır. Bu gelişmelere bağlı olarak sağlık hizmetleri sunumunda, şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve sorumluluk ilkeleriyle perçinlenmiş olan kurumsal yönetişim uygulamaları önem kazanmaya başlamıştır. Bu araştırmada, kurumsal yönetişim ilkeleri temel alınarak vakıf hastanelerinde uygulanan kurumsal yönetişim uygulamaları, yöneticilerin ve doktorların algılarına göre belirlenmeye çalışılmıştır.Aim: New management understanding is required in rendering health services due to reasons such as widespread patient-centered service, increase in patient expectations, rapid change in medical information and cost control. In line with these developments, corporate governance practices, which are reinforced with the principles of transparency, accountability, equity and responsibility, have begun gaining importance in rendering health services. An attempt was made in this research to determine the corporate governance practices, which are implemented in foundation hospitals based upon corporate governance principles, in accordance with the perceptions of managers and doctors

    Yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle bronkoskopi yapılan hastaların uzun dönem akciğer kapasitelerinin spirometri ile değerlendirilmesi

    Get PDF
    Purpose: The purpose of the present study was to evaluate the long-term lung status using spirometry in patients who underwent rigid bronchoscopy in acute period due to foreign body aspiration. Materials and Methods: Records of 142 children who underwent bronchoscopy due to foreign body aspiration between March 2013 and April 2018 were retrospectively reviewed. The data of 20 patients who cooperated with the spirometry process were included in this study (Group 1). Twenty patients who were admitted to the routine pediatric surgeon polyclinic without any lung problem and pain complaints were included in the study as a control group (Group 2). Forced expiratory flow rate (FEV1), forced vital capacity (FVC), FEV1/FVC, and forced expiratory flow at 25-75% of forced vital capacity (FEF 25–75) parameters were recorded in the first second. Results: Based on the statistical analysis results, there was no significant effect of age, sex, and BMI on FEV1, FVC, and FEF 25–75 values. The effect of bronchoscopy procedure on the same values, the difference between FEV1 and FVC values was statistically significant, whereas the difference between FEV1/FVC and FEF 25–75 values was not statistically significant for Groups 1 and 2. Conclusion: There was no long-term negative effect on lung capacities assessed using spirometry in our patients who received early-diagnosis and intervention within 24 h.Amaç: Bu çalışmada yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle akut dönemde rigid bronkoskopi ile yabancı cisim çıkarılan hastaların uzun dönem akciğer durumlarının spirometri ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Mart 2013 – Nisan 2018 tarihleri arasında yabancı cisim aspirasyonu için bronkoskopi yapılan 142 çocuğa ait kayıtlar retrospektif olarak incelendi. Spirometri işlemine kooperasyon kurabilen 20 hastanın verileri çalışmaya dahil edildi (Grup 1). Rutin çocuk cerrahisi polikliniği’ne başvuran akciğer problemi ve ağrı şikayeti olmayan beş yaştan büyük 20 hasta kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edildi (Grup 2). Değerlendirme için; 1. Saniyedeki zorlu ekspiratuar akım hızı (FEV1), zorlu vital kapasite (FVC), FEV1/FVC ve zorlu ekspirasyon ortası akım hızı (FEF 25-75) parametreleri kaydedildi. Bulgular: FEV1, FVC ve FEF 25-75 gibi değerlerin üzerinde yaş, BMI ve cinsiyetin anlamlı bir etkisi olmadığı görüldü. Aynı değerler üzerinde bronkoskopi işleminin etkisi incelendiğinde Grup 1 ve Grup 2 için FEV1 ve FVC değerleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamı, FEV1/FVC ve FEF 25-75 arasındaki fark ise anlamlı değildi. Sonuç: Erken dönemde tespit edilen ve 24 saatten önce müdahale edilen hastalarımızın spirometre ile değerlendirilen akciğer kapasitelerinde uzun dönem olumsuz bir etkilenme tespit edilememişti

    Obstrüktif uyku apneli hastaların psikolojik profili

    Get PDF
    Purpose: We aimed to compare the psychological profile and personality characteristics of mild-to-severe obstructive sleep apnea (OSA) groups and snorers. The other purpose of our study to assess the correlation of psychological profile and personality characteristics with sleep parameters. Materials and Methods: Patients with OSA symptoms were assessed using the Eysenck Personality Questionnaire-Revised Abbreviated form (EPQR-A), Type D personality scale, and the Hospital Anxiety and Depression Scale (HADS). In addition to PSG, the Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) and the Epworth Sleepiness Scale were used for sleep parameters. Results: In the analysis of the EPQR-A of groups, neuroticism scores were significantly higher for the moderate OSA group than the snorer group, and the other EPQR-A parameters did not differ between the four groups. In the correlation analysis of the EPQR-A and PSQI parameters, there was a positive correlation between the neuroticism scale and PSQI scores. Conclusion: This study showed that the “neurotic” personality trait was higher in patients with moderate OSA. We also demonstrated a positive correlation between subjective sleep quality, sleep latency, sleep disturbances, PSQI global scores, and neuroticism.Amaç: Hafif-şiddetli obstrüktif uyku apne (OUA) gruplarının ve horlayanların psikolojik profili ve kişilik özelliklerini karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamızın diğer amacı, psikolojik profil ve kişilik özellikleri ile uyku parametreleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: OUA semptomları olan hastalar, Eysenck Kişilik Anketi-Gözden Geçirilmiş Kısaltılmış Formu (EKA-GGK), Tip D kişilik ölçeği ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADS) kullanılarak değerlendirildi. Uyku parametreleri için PSG'ye ek olarak Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ve Epworth Uykuluk Ölçeği kullanıldı. Bulgular: Grupların EKA-GGK analizlerinde, nevrotiklik skorları orta düzeyde OUA grubunda horlayan gruba göre anlamlı derecede yüksekti ve diğer EKA-GGK parametreleri dört grup arasında farklı değildi. EKA-GGK ve PUKİ parametrelerinin korelasyon analizinde, nevrotiklik ölçeği ile PUKİ skorları arasında pozitif bir korelasyon vardı. Sonuç: Bu çalışma orta düzeyde OUA'lı hastalarda "nevrotik" kişilik özelliklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, öznel uyku kalitesi, uyku latansı, uyku bozuklukları, PUKİ genel puanları ve nevrotiklik arasında pozitif bir korelasyon olduğunu gösterdik

    Atipik klinikle seyreden bir allerjik bronkopulmoner aspergilloz olgusu

    Get PDF
    Allerjik bronkopulmoner aspergilloz (ABPA) astım ya da kistik fibrozisli hastalarda görülen ve Aspergillus fumigatus ’a karşı gelişen yaygın bir hipersensitivite reaksiyonudur. Astımı olmayan hastalarda da nadiren bildirilmiştir. Burada atipik klinik bulgularla gelen ve “High attenuation mucoid impaction” saptanan bir ABPA olgusu sunulmaktadır. Amaç, ABPA’nın atipik klinik bulgularla ortaya çıkabileceğini vurgulamaktır.Allergic bronchopulmonary aspergillosis (ABPA) is a common hypersensitivity reaction to Aspergillus fumigatus in patients with asthma or cystic fibrosis. It is rarely reported in patients without asthma. We hereby presented an ABPA case with an atypical clinical presentation and high attenuation mucoid impaction. Our aim is to emphasize that ABPA can occur with atypical clinical findings

    Subnormal Growth Velocity and Related Factors During GnRH Analog Therapy for Idiopathic Central Precocious Puberty

    No full text
    Data concerning subnormal growth velocity (GV) and factors that influence this during gonadotropin-releasing hormone analog (GnRHa) therapy for idiopathic central precocious puberty (ICPP) are scarce. We investigated the incidence of subnormal GV and associated factors in patients receiving GnRHa therapy for ICPP

    OSAS' lı hastalarda işitme kaybının S100B ve NSE ile ilişkisi

    Get PDF
    Objective: The aim of the current study was to determine the relationship between serum S100B levels, NSE levels and hearing function in patients with OSAS. Material and Methods: Thirty-five subjects and 30 controls were included in the study. The study group included 35 patients with moderate and severe apnoea (AHI > 15) who were diagnosed by polysomnography (PSG). Control subjects were selected with ESS (Epworth Sleepiness Scale). Serum S100B and NSE levels in the study and control groups were analyzed by ELISA (enzyme-linked immunosorbent assay) and high-frequency audiometry was done for all subjects. Results: Mean S100B levels and NSE levels of the OSAS group were significantly higher than that of the controls (p = 0.039; p = 0.002, respectively). The hearing thresholds between 125-1,000 Hz and between 4,000-12,000 Hz in the study group were found to be significantly higher than the control group. Conclusion: We suggest that hearing function should be evaluated in OSAS patients and a professional consultation should be sought for OSAS treatment. In addition, serum S100B and NSE measurements may be valued as biochemical indicators in determining hearing loss risk caused by OSAS.Amaç: Bu çalışmanın amacı OUAS'lı hastalarda serum S100B düzeyleri, NSE düzeyleri ve işitme fonksiyonu arasındaki ilişkiyi belirlemekti. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 35 hasta ve 30 kontrol dahil edildi. Çalışma grubu, polisomnografi (PSG) tanısı almış, orta ve şiddetli apneli (AHİ> 15) 35 hastayı içermekteydi.Kontrol grubu ESS (Epworth Sleepiness Scale) testi kullanılarak seçildi.Serum NSE ve S100B seviyeleri, enzime bağlı immünosorbent tahlili (ELISA) yöntemi ile tahlil edildi. Tüm denekler için yüksek frekanslı odyometri yapıldı. Bulgular: OUAS grubunun ortalama S100B düzeyleri ve NSE düzeyleri kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti (sırasıyla, p = 0.039; p = 0.002). Çalışma grubunda 125-1.000 Hz ve 4.000-12.000 Hz arasındaki işitme eşik değerlerinin kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek olduğu bulundu. Sonuç: İşitme fonksiyonunun OUAS hastalarında değerlendirilmesi gerektiğini ve OUAS tedavisi için profesyonel bir konsültasyon aranması gerektiğini öneriyoruz. Ek olarak, serum S100B ve NSE ölçümleri, OUAS'ın neden olduğu işitme kaybı riskini belirlemede biyokimyasal göstergeler olarak değerlendirilebilir

    Yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle bronkoskopi yapılan hastaların uzun dönem akciğer kapasitelerinin spirometri ile değerlendirilmesi

    No full text
    Purpose: The purpose of the present study was to evaluate the long-term lung status using spirometry in patients who underwent rigid bronchoscopy in acute period due to foreign body aspiration. Materials and Methods: Records of 142 children who underwent bronchoscopy due to foreign body aspiration between March 2013 and April 2018 were retrospectively reviewed. The data of 20 patients who cooperated with the spirometry process were included in this study (Group 1). Twenty patients who were admitted to the routine pediatric surgeon polyclinic without any lung problem and pain complaints were included in the study as a control group (Group 2). Forced expiratory flow rate (FEV1), forced vital capacity (FVC), FEV1/FVC, and forced expiratory flow at 25-75% of forced vital capacity (FEF 25–75) parameters were recorded in the first second. Results: Based on the statistical analysis results, there was no significant effect of age, sex, and BMI on FEV1, FVC, and FEF 25–75 values. The effect of bronchoscopy procedure on the same values, the difference between FEV1 and FVC values was statistically significant, whereas the difference between FEV1/FVC and FEF 25–75 values was not statistically significant for Groups 1 and 2. Conclusion: There was no long-term negative effect on lung capacities assessed using spirometry in our patients who received early-diagnosis and intervention within 24 h.Amaç: Bu çalışmada yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle akut dönemde rigid bronkoskopi ile yabancı cisim çıkarılan hastaların uzun dönem akciğer durumlarının spirometri ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Mart 2013 – Nisan 2018 tarihleri arasında yabancı cisim aspirasyonu için bronkoskopi yapılan 142 çocuğa ait kayıtlar retrospektif olarak incelendi. Spirometri işlemine kooperasyon kurabilen 20 hastanın verileri çalışmaya dahil edildi (Grup 1). Rutin çocuk cerrahisi polikliniği’ne başvuran akciğer problemi ve ağrı şikayeti olmayan beş yaştan büyük 20 hasta kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edildi (Grup 2). Değerlendirme için; 1. Saniyedeki zorlu ekspiratuar akım hızı (FEV1), zorlu vital kapasite (FVC), FEV1/FVC ve zorlu ekspirasyon ortası akım hızı (FEF 25-75) parametreleri kaydedildi. Bulgular: FEV1, FVC ve FEF 25-75 gibi değerlerin üzerinde yaş, BMI ve cinsiyetin anlamlı bir etkisi olmadığı görüldü. Aynı değerler üzerinde bronkoskopi işleminin etkisi incelendiğinde Grup 1 ve Grup 2 için FEV1 ve FVC değerleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamı, FEV1/FVC ve FEF 25-75 arasındaki fark ise anlamlı değildi. Sonuç: Erken dönemde tespit edilen ve 24 saatten önce müdahale edilen hastalarımızın spirometre ile değerlendirilen akciğer kapasitelerinde uzun dönem olumsuz bir etkilenme tespit edilememişti

    Subnormal Growth Velocity and Related Factors During GnRH Analog Therapy for Idiopathic Central Precocious Puberty

    No full text
    Objective: Data concerning subnormal growth velocity (GV) and factors that influence this during gonadotropin-releasing hormone analog (GnRHa) therapy for idiopathic central precocious puberty (ICPP) are scarce. We investigated the incidence of subnormal GV and associated factors in patients receiving GnRHa therapy for ICPP. Methods: In this retrospective cohort study, the records of 50 girls who had been diagnosed with ICPP and started on GnRHa treatment before the age of eight years were investigated. Subnormal GV frequency, related factors during GnRHa therapy and the effect on final height were examined. Results: During the treatment, a significant decrease in the annual GV and GV standard deviation score (SDS) of the patients was observed. In 16 (32\%) patients GV never declined below -1 SDS, while a decline was noted once and twice in 19 (38\%) and 15 (30\%) patients respectively. The median age of detection of subnormal GV was 9.9 (4.9-10.9) years. Patients with pubic hair at diagnosis were found to have an increased risk of subnormal GV (p = 0.016). There was a significant negative correlation between diagnostic basal luteinizing hormone (LH) level and the first and second year GV SDS (p = 0.012 and 0.017 respectively). A significant negative correlation between bone age at diagnosis and 3rd year GV SDS, and 4th year GV SDS (p = 0.002 and p = 0.038) was also observed. LH suppression significantly increased during treatment (p = 0.001). Conclusion: In girls with ICPP the risk of subnormal GV appears highest at the 3rd year of GnRHa treatment, particularly in those patients with, at the time of diagnosis, pubic hair in conjunction with high baseline and peak LH and advanced BA and excessive LH suppression on follow-up
    corecore