8 research outputs found

    Covid-19 Pandemisinde Çevrimiçi Kompulsif Satın Alma Davranışı: Kesitsel Bir Çalışma

    No full text
    Giriş ve Amaç: Covid-19 pandeminde insanların yoğun olarak virüsbulaşmaya yönelik korkularının olması ve sokağa çıkma yasağının ülkelerceuygulanması, bireylerde çevrimiçi alışveriş kullanımını artırırken, çevrimdışıalışveriş kullanımını azaltmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijitalortam üzerinden (akıllı telefon, bilgisayar ve tablet vb.) sağlanan alışveriş,pandemi döneminde bireyler için çok önemli bir hale gelmiştir. Bu dönemdetüketicilerin hizmet verenlerle yüz yüze etkileşim kurmasını gerektirmeyecekşekilde alışveriş yapmasına olanak sağlanması önemli bir gereksinimikarşılamıştır. Türk toplumundapandemi sürecinde bireylerin çevrimiçi kompulsif satın alma davranışınıaraştıran bir çalışmaya rastlanmadı. Bu çalışmanın amacı, Covid-19 pandemisinde Türktoplumundaki bireylerde çevrimiçi kompulsifsatın alma davranışını ve etkileyen faktörleri incelemektir.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel olarakyapılan araştırma, Covid-19 pandemisi nedeniyle online olarak15.09.2021-15.10.2021 tarihleri arasında&nbsp; yürütüldü. Türk toplumunda 18-60 yaşarasındaki bireylerle yapılan çalışmada verilerin toplanmasında kartopu yöntemikullanıldı. Veriler, Google formları kullanılarak oluşturulan “Sosyodemografik Tanımlayıcı BilgiFormu” ve “Kompulsif ÇevrimiçiSatın Alma Ölçeği” ile toplandı. Anket bağlantısı, e-postalar ve sosyal medya aracılığıylakatılımcılara gönderildi. İlk form araştırmacının yakın çevresinde bulunan&nbsp; bireye gönderilerek, bu kişiaracılığıyla&nbsp; anketin olabildiğince çokkişiye ulaştırılması teşvik edildi. Böylece bağlantı, ilk temas noktasıdışındaki kişilere de iletildi. Verilerin analizi SPSS 21paket programında sayı, yüzde, standart sapma, İndependent Sample T ve One WayAnova testleri ile yapıldı. Araştırmanın bağımlı değişkeni Kompulsif satın alma ölçeği puan ortalaması, bağımsız değişkenleriise, bireylerin yaş, cinsiyet vb.sosyodemografik özellikleridir. Araştırmanın etik kurul izni, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesietik kurulundan (07.09.2021 tarih ve 2021/13-04 karar nosu) alındı.Bulgular: Katılımcıların %85.7’si kadın, %14.3’ü erkek, yaşortalaması 24.89±8.79’dir. %81.5’i bekar, %85.7’si çekirdek ailedeyaşamaktadır. %72.1’i orta gelir düzeyine sahiptir. %76.9’u üniversite mezunu,%52.3’ünün annesinin %35.4’ünün babasının öğrenim durumu ilkokul dur.Katılımcıların %64’ü ilde yaşamaktadır, %44.2’si Covid-19 pandemisinden öncehafta içi günlük 1-2 saat internet kullanmakta, %40.6’sı Covid sürecinde haftaiçi günlük 6 saatten daha fazla internet kullanmaktadır. Covid-19 pandemisindenönce %37’sinin hafta sonu günlük internet kullanımı 3-5 saat iken, %41.6’sınınCovid sürecinde hafta sonu günlük internet kullanımı 6 saatten daha fazladır.Katılımcıların çoğu (%28.6) boş zamanlarında internette zaman geçirmektedir.%87’si cep telefonundan internete bağlanmakta, %60.7’si en çok sosyal medyayıkullanmak amacıyla interneti kullanmaktadır. KÇSA Ölçeği puan ortalaması21.19±20.09’dir. Sonuç: Katılımcılarda hafif düzeyde çevrimiçi kompulsif alışveriş bozukluğu olduğugörülmektedir. Eğitim durumu, boş zamanıdeğerlendirme şekli, sigara içme, internetin daha çok hangi amaçla kullanıldığıve internetten alışveriş yapıldığında en çok satın alınan ürün çeşidininkompulsif çevrimiçi satın alma davranışını etkilediği görülmektedir.&nbsp; Anahtar Kelimeler: Kompulsif satın alma, çevrimiçi alışveriş, Covid-19,Türk toplumu.</p

    Covid-19’un Öğrencilerin Stres, Anksiyete, Depresyon, Korku Düzeylerine Etkisi: Sistematik Derleme

    No full text
    Bu araştırmada, Covid-19 pandemisi sürecinde öğrencilerin stres, anksiyete, depresyon, korku düzeyleri ve ilişkili faktörleri, literatür taraması yaparak incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, 27.12.2019-30.12.2020 tarihleri arasında elektronik veri tabanları “Covid-19, pandemi, ruh sağlığı, öğrenciler”, “Covid-19, pandemic, mental health, students” anahtar sözcükleri kullanılarak taranmıştır. Tarama sonucunda 562 çalışmaya ulaşılmış olup 22 makale çalışmaya dahil edilmiştir. Yaş aralığı 14-33 arasında olan öğrencilerin anksiyete, korku ve depresyon düzeyinin, cinsiyet, hastalık durumu, enfeksiyon bulaşma kaygı düzeyi, hastalık ile ilgili bilgi düzeyi, koruyucu ekipmanların yeterliliği, aile yapısı, ekonomik şartlar, sosyal destek düzeyi, ebeveynler ile yaşama durumu, hastalığa bakış açısı ve madde kullanımı ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Sonuçlar, genellikle öğrencilerin orta düzeyde anksiyete yaşadığını göstermektedir. Korku, depresyon ve stres düzeyleri ise çalışmalarda farklılık göstermektedir. Kızlarda anksiyete ve depresyon düzeyi erkeklere göre daha yüksektir.</p

    Hemşirelik Öğrencilerinin Otomatik Olumsuz Düşünceleri Klinik Kararlarını Etkiliyor mu?

    No full text
    Amaç: Bu araştırmada hemşirelik bölümü öğrencilerinin otomatik olumsuz düşünceleri ve klinik karar verme düzeyleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmek ve etkileyen faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Bu tanımlayıcı araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim dönemi Güz yarıyılında Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi hemşirelik bölümüne kayıtlı 2., 3. ve 4. sınıfında öğrenim gören 428 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmaya katılmayı kabul eden evrenin tümü çalışma kapsamına alındığı için herhangi bir örneklem seçimi yöntemine gidilmemiş, araştırma 343 öğrenci (%80) ile tamamlanmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından hazırlanan Tanıtıcı Bilgiler Formu, “Otomatik Düşünceler Ölçeği (ODÖ)” ve “Hemşirelikte Klinik Karar Verme Ölçeği (HKKVÖ)” kullanılmıştır. Çalışmaya katılmaya gönüllü öğrencilere çalışmanın amacı ve anket formu açıklandıktan sonra yazılı izinleri alınmıştır. Veriler, öğretim elemanları gözetiminde ders saati içerisinde öğrenciler tarafından doldurularak elde edilmiştir. Verilerin analizi SPSS 20 paket programında tanımlayıcı istatistiksel yöntemler (frekans ve yüzdelikler), bağımsız gruplarda Mann-Whitney U, Kruskal- Wallis H testi ve pearson korelasyon analizi ile yapılmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğü’nden kurum izni, Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurul’undan gerekli izinler alınmıştır. Bulgular: Çalışmada ODÖ cronbach’s alpha değeri 0.96, HKKVÖ cronbach’s alpha değeri 0.85 bulunmuştur. Öğrencilerin ODÖ toplam puan ortalaması 52.82±21.22, HKKVÖ toplam puan ortalaması 138.88±16.09 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin ODÖ ile HKKVÖ toplam puan ortalamaları arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Araştırmada erkek olan, ailesi otoriter tutumda olan, hemşirelik bölümünü istemeyerek seçen, emosyonel anlamda kendini kötü hisseden, hasta bireylerle ilişkilerinde çok fazla güçlük yaşayan, hemşirelik mesleğine yönelik olumsuz düşüncelere sahip olan, aldığı teorik bilgileri uygulamada kullanmadığını ifade eden öğrencilerin ODÖ toplam puan ortalamalarının daha yüksek, HKKVÖ toplam puan ortalamalarının ise daha düşük olduğu ve gruplar arasında farkın önemli olduğu saptanmıştır (p&lt;0.05). Araştırmada ayrıca klinik uygulamalarda sorun yaşadığını, fiziksel olarak kötü olduğunu, hemşirelik mesleğini sevmediğini ifade eden öğrencilerin ODÖ toplam puan ortalamalarının daha yüksek, arkadaşlarıyla birlikte evde kaldığını, hiç kitap okumadığını ifade eden öğrencilerin ise HKKVÖ toplam puan ortalamalarının ise daha düşük olduğu ve gruplar arasında farkın önemli olduğu saptanmıştır (p&lt;0.05). Sonuç: Araştırmada hemşirelik öğrencilerin olumsuz otomatik düşüncelerinin klinik karar vermelerini etkilediği bulunmuştur. Öğrencilerin etkili klinik kararlar alabilmesi için olumsuz otomatik düşüncelerinin ortaya çıkartılması, pozitif bakış açısının geliştirilmesi için eğitim ve danışmanlık programların planlanması önerilebilir.ANAHTAR KELİMELER: Hemşirelik öğrencisi, Klinik karar verme, Otomatik olumsuz düşünce</p

    The effect of poetry therapy on personal and social performance and self-esteem in patients with mental disorder

    No full text
    The purpose of this study was to look into the impact of poetry therapy program on personal and social performance as well as self-esteem in patients with mental illnesses (schizophrenia and bipolar syndrome). The research is an experimental study that employs pretest and posttest models. It was conducted with follow-up patients at the Community Mental Health Center (CMHC), between 8 February 2022 and 4 April 2022. The data were collected with Personal Information Form, Personal and Social Performance Scale (PSP), and Rosenberg Self-esteem Scale. There is a significant difference in the patients’ self-esteem scores after therapy based on their group (t&nbsp;(25) = –2.396;&nbsp;p = .024 &lt; .05). The control group's posttherapy self-esteem scores (x̄ = 3.333) were found to be higher than the treatment group's posttherapy self-esteem scores (x̄ = 1.917). There was a significant increase in posttherapy personal and social performance level (x̄ = 66.319) compared to pretherapy personal and social performance level (x̄ = 61.806) (t = –3.223;&nbsp;p = .008 &lt; .05).</p
    corecore