80 research outputs found
Comorbidities: assessment and treatment
COPD is an umbrella term that is associated with several systemic manifestation, lung involvement, and comorbidities [1, 2]. Currently, the description of comorbidity is complicated and has three different domains: “(1) the coexistence of one or more diseases with no other causation, (2) coexistence of diseases that share common risk factors and pathogenic pathways, (3) coexistence of diseases that are complicated by the interaction with the lung and systemic manifestation of COPD” [3]. In a very recent study, BODE Investigator Group suggested that COPD is interlinked with several comorbidities larger than non-COPD controls indicating common pathobiological process [4]. The importance of comorbidities is their impact on clinical outcomes of a patient life. COPD is a life-threatening and disabling disease and comorbidities cause additional impact revealing impairment in quality of life and increasing mortality [3]
Rescue surgical embolectomy in acute massive pulmonary embolism presenting with supraventricular tachycardia
Acute massive pulmonary embolism (PE) has a high mortality rate despite the advances in the diagnosis and therapy. Patients with PE need rapid diagnosis, risk stratification and an appropriate management for reducing mortality and morbidity. Patients with massive PE could be admitted to the emergency room presenting with not only dyspnea but also with predominant supraventricular tachycardia (SVT). In such case, heart rate control with drugs may be more difficult, and may lead to hemodynamic instability, in addition to the overloaded right heart depends on PE. A rapid computed tomography pulmonary angiography is demanded to confirm PE. Transthoracic echocardiography may play an important role for risk stratification of patients with PE, in order to show dilated right chambers, paradoxical movement of interventricular septum, and increased pulmonary arterial pressures presenting with the overloaded right heart. Although lifesaving treatment, thrombolytics has potential bleeding risk, especially intracranial hemorrhagia. Rescue surgical pulmonary embolectomy may be a life-saving altenative therapy in patients with massive PE who have not responded to thrombolysis. Hereby, we report a case with acute massive PE presenting with SVT, rescued via surgical embolectomy. © 2017 by Türkiye Klinikleri
Impact of obstructive sleep apnoea on left ventricular mass and global function
Obstructive sleep apnoea syndrome (OSAS) might be a cause of heart failure. The present study aimed to assess left ventricular mass and myocardial performance index (MPI) in OSAS patients. A total of 67 subjects without any cardiac or pulmonary disease, referred for evaluation of OSAS, had overnight polysomnography and echocardiography. According to apnoea-hypopnoea index (AHI), subjects were classified into three groups: mild OSAS (AHI: 5-14; n=16), moderate OSAS (AHI: 15-29; n=18), and severe OSAS (AHI: ≥30; n=33). Thickness of interventricular septum (IVS) and posterior wall (LVPW) were measured by M-mode, along with left ventricular mass (LVM) and LVM index (LVMI). Left ventricular MPI was calculated as (isovolumic contraction time+isovolumic relaxation time)/aortic ejection time by Döppler echocardiography. There were no differences in age or body mass index among the groups, but blood pressures were higher in severe OSAS compared with moderate and mild OSAS. In severe OSAS, thickness of IVS (11.2 ± 1.1 mm), LVPW (11.4 ± 0.9 mm), LVM (298.8 ± 83.1 g) and LVMI (144.7 ± 39.8 g·m-2) were higher than in moderate OSAS (10.9 ± 1.3 mm; 10.8 ± 0.9 mm; 287.3 ± 74.6 g; 126.5 ± 41.2 g·m-2, respectively) and mild OSAS (9.9 ± 0.9 mm; 9.8 ± 0.8 mm; 225.6 ± 84.3 g; 100.5 ± 42.3 g·m-2, respectively). In severe OSAS, MPI (0.64 ± 0.14) was significantly higher than in mild OSAS (0.50 ± 0.09), but not significantly higher than moderate OSAS (0.60 ± 0.10). In conclusion, severe and moderate obstructive sleep apnoea syndrome patients had higher left ventricular mass and left ventricular mass index, and also left ventricular global dysfunction. Copyright©ERS Journals Ltd 2005
Obstrüktif uyku apne hipopne sendromunun kardiyovasküler sistem üzerine etkileri
Obstrüktif uyku apne hipopne sendromu (OUAS); uyku sırasında üst hava yolunun sürekli olarak tekrarlayan tıkanmaları ile seyreden, erişkin popülasyonda; kadında %2 ve erkekte %4 oranlarında görülen bir tablodur. En sık rastlanan gece semptomu horlama, gündüz semptomu da gündüz aşırı uykululuk halidir. Tanıda altın standart polisomnografidir. Nazal maske ile uygulanan sürekli pozitif hava basıncı, hastalığın tedavisi ve komplikasyonlarının önlenmesinde en etkili yöntemdir. Obstrüktif uyku apne hipopne sendromu uzun dönemde kardiyovasküler komplikasyonlara neden olabilmektedir. Bunlar arasında sistemik hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon, kalp yetersizliği, aritmi, inme ve miyokard infarktüsü sayılabilir. Tüm bu komplikasyonlar ise OUAS'nun morbidite ve mortalitesini artırmaktadır
Kalp yetersizliği ve uyku apnesi
Kalp yetersizliğinin (KY) gelişimine ve/veya ilerleyişine katkıda bulunan önemli faktörlerden biri de bu hastalarda görülebilen uykuda solunum bozukluklarıdır. Bu bozukluklar, KY hastalarında sıklıkla ortaya çıkan ve tekrarlayan apne, hipopne ve hiperpne atakları, uyku bölünmesi, uyarılma (arousal), aralıklı hipoksemi, hiper- ve hipokapni ile intratorasik basınç değişiklikleri ile ilişkilidir. Tıkayıcı uyku apnesi (TUA), uyku sırasında üst havayolunun tekrarlayan tıkanmaları (apne ve hipopne) ve bu tıkanmış hava yoluna karşı artırılan solunum çabası ve sık sık uyku bölünmeleri ile karakterizedir. Kardiyovasküler bozukluklar, TUA’nın en ciddi komplikasyonlarıdır. Bunlar, akut miyokart enfarktüsü, kalp yetersizliği, sol/sağ ventrikül disfonksiyonu, aritmiler, inme, sistemik ve pulmoner hipertansiyonu içermektedir. Kalp yetersizliği olan hastalarda ayrıca Cheyne-Stokes solunumu ve santral apneler de gelişebilmektedir. Bu derlemede, KY hastalarında ortaya çıkabilen tıkayıcı ve santral apnelerin fizyopatolojileri ile tanı ve tedavi yöntemleri gözden geçirildi
Do we neglect women with sleep apnea?
Obstructive sleep apnea (OSA) affects approximately 5% of women and 15% of men in the middle-aged adults, and associated with adverse health outcomes. The prevalence and severity of OSA in women increase across the menopause, as the cardiovascular death and events do. Unfortunately, women with OSA might be under-diagnosed due to circumstances related to the family lifestyle and socio-cultural factors in addition to the different OSA clinical expression. Evaluation of cardiovascular global risk assessment in women with OSA is very important to prevent the high potential cardiovascular morbidity and mortality, since they are poorly informed about cardiovascular disease (CVD). So, we should be aware of the clues suspecting OSA and cardiovascular risk in women admitting to sleep clinics. © 2006 Elsevier Ireland Ltd. All rights reserved
Uyku apnesinin klinik uygulamasında kardiyovasküler biyobelirteçler
Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), koroner arter hastalığı, sol/sağ ventrikül hipertrofisi ve disfonksiyonu, kalp yetmezliği, sistemik ve pulmoner hipertansiyon, aritmiler ve inme gibi kardiyovasküler komplikasyonlara neden olmakta ve tüm bu olaylar ise OUAS'ın mortalite ve morbiditesini artırmaktadır. Ayrıca, kalp yetmezliği olan hastalarda Cheyne-Stokes solunumu ve santral apnelerin yanı sıra obstrüktif apneler de gelişebilmektedir. Hipoksi sonucu artmış sempatik sistem aktivitesi ve endotel disfonksiyonu kardiyovasküler komplikasyonlarda rol oynamaktadır. Bazı kardiyovasküler biyobelirteçler erken tanı, tedavi ve prognozda önem taşımaktadır. Bu derlemede, kardiyovasküler biyobelirteçlerden serum C-reaktif protein (CRP), tümör nekroz faktörü-alfa (TNF-?), interlökinler, adiponektin, kalp tipi-yağ asidi bağlayıcı protein (Heart-type fatty acid binding protein; hFABP) ve beyin (brain) natriüretik peptid (BNP) düzeyleri ile uyku rutinindeki klinik önemleri gözden geçirilmiştir
Kalp yetersizliği hastalarında noninvaziv mekanik ventilasyon tedavisi
Kalp yetersizliği (KY) olan hastalarda akut dönemde uygulanan noninvaziv mekanik ventilasyon (NIMV) tedavisi, sol ventrikül ard yükünü azaltarak sol ventrikül fonksiyonunu iyileştirmekte, entübasyon gereksinimini ve kısa dönem mortaliteyi azaltmaktadır. Kronik KY hastalarında uygulanan NIMV tedavisi ise, santral ve obstrüktif apne, Cheyne-Stokes solunumu gibi uykuda solunumsal bozuklukları düzeltebilmekte ve özellikle morbidite üzerine olumlu etkiler sağlamaktadır. Noninvaziv mekanik ventilasyon uygulamasının başlıca üç modu vardır: Sürekli pozitif havayolu basıncı (CPAP), iki seviyeli (bilevel) pozitif havayolu basıncı (BİPAP) ve adaptif servo ventilasyon (ASV). Bu derlemede, akut ve kronik dönem KY hastalarında NIMV tedavisi, uygulama endikasyonları, yöntemleri, etkinliği ve komplikasyonları açısından ele alınmaktadır. (Anadolu Kardiyol Derg 2012; 12: 261-8
Obstructive sleep apnea syndrome, endothelial dysfunction and coronary atherosclerosis
In obstructive sleep apnea syndrome (OSAS), repetitive episodes of apnea cause increased sympathetic nerve activity, increased surges in arterial blood pressure, swings in intrathoracic pressure, oxidative stres, hypoxia and hypercapnia. The association of OSAS with some diseases, having endothelial dysfunction in their physiopathology, such as hypertension, diabetes mellitus, obesity, coronary artery diseases, stroke and heart failure is common. Increased sympathetic nerve activity and also endothelial dysfunction which are the results of hypoxia, have important roles in vascular complications of OSAS. When compared with healthy population, an important endothelial dysfunction in OSAS patients and relationship between OSAS severity and endothelial dysfunction have been shown. In this review, the relationship between OSAS and endothelial dysfunction was overviewed
- …