2 research outputs found

    The importance of serum and pleural fluid level of vascular endothelial growth factor (VEGF) and VEGF fluid/serum ratio in the differential diagnosis of malignant mesothelioma-related pleural effusion

    No full text
    Aim of the study : Vascular endothelial growth factor (VEGF) is one of the parameters that has been studied in differential diagnosis of malignant fluids. This study is aimed at evaluate applicability of serum, fluid VEGF level and fluid to serum VEGF ratio in the diagnosis of malignant pleural mesothelioma (MPM). Material and methods : The patients with pleural effusion over age of 18, between 2011 and 2015 were included in the study. They were divided into three groups: group 1 – mesothelioma patients; group 2 – other malignancies; and group 3 – benign aetiologies. Group 1 and 2 were termed as the malignant group. Fluid, serum VEGF levels, and the ratio of fluid/serum VEGF level were studied to evaluate the fluid/serum VEGF ratio in all groups. Results : Twenty cases with mesothelioma, 44 cases with other malignancies, and 20 cases with benign aetiologies were included in this study. No statistically significant difference was found according to serum VEGF levels for all groups, (group 1: 437 ±324 pg/ml, group 2: 354 ±223 pg/ml, group 3: 373 ±217 pg/ml, p = 0.836), while fluid VEGF levels showed a statistically significant difference (group 1: 3359 ±700 pg/ml, group 2: 2175 ±435 pg/ml, group 3: 1092 ±435 pg/ml, p = 0.041). The ratio of fluid to serum VEGF levels showed a difference, at the significance limit, between the malignant (group 1 and group 2) and benign (group 3) groups (8.83 ±1.29 vs. 4.57 ±1.07, p = 0.059) but showed a statistically significant difference between the mesothelioma and benign groups (12.11 ±1.68 vs. 4.57 ±1.07, p = 0.044). Conclusions : The VEGF fluid/serum ratio may be an applicable parameter in the differential diagnosis of malignant fluids, especially MPM

    DENOSUMAB TÜRKİYE VERİLERİ: KRONİK BÖBREK HASTALIĞI’NIN DENOSUMAB SONLANIM NOKTALARINA ETKİSİ; TÜRK ONKOLOJİ GRUBU(TOG) ÇALIŞMAS

    No full text
    Amaç: Denosumab, kemik remodellingini düzenleyen önemli bir ligand olan NFkB ligandının (RANKL) reseptör aktivatörünü spesifik olarak bağlar ve inaktive eder. Tümör hücreleri tarafından uyarılan kemik yıkım döngüsünü azaltarak İİÖ’yü önlemede etkin bir ajandır. Denosumab, ağırlıklı olarak retiküloendotelyal sistem yoluyla temizlenen bir monoklonal antikordur. Denosumab böbrekler tarafından atılmadığından, böbrek fonksiyonunun izlenmesi ve önceden var olan böbrek yetmezliği için doz ayarlaması gerekli değildir ve önerilmemektedir. Gereç-Yöntem: Ocak 2011-Aralık 2021 tarihleri arası tüm solid organ malignitesi olan hastalarda denosumab kullanan hastaların, bu tedaviyi alma süresi, yan etkilerinin sıklığı ve derecesi retrospektif olarak incelendi.Türkiye Onkoloji Grubu(TOG) projesi kapsamında toplam 17 merkezden 266 hasta incelendi.11 hasta verileri ulaşılamadığı için çıkarıldı. Hastalar KBH’ı olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayrılıp incelendi, yan etkileri, görülme sıklıkları, iskelet ilişkili olayların sıklığı ve sağkalıma etkileri incelendi. Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların 157(%59.5)’si kadındı. Ortalama takip süresi 64.86(57.19-72.53) aydı. Grade 3 toksiste toplam 18 hastada görüldü. Bunların 15’inde hipokalsemi,2’sinde kreatinin artışı, 1’nde osteonekroz görüldü. GFR 60’ın altında olan hastalar ile grade 3 toksisite ilişkisi anlamlı olarak görüldü(18 grade 3 toksiste’nin 8’inde GFR 60’ın altındaydı.p&lt;0.001) Grade 3 toksiste sağkalım ilişkisine bakıldığında grade 3 toksiste gelişen hastalarda sağkalım oldukça kısaydı(36.4 ay v 165.38 ay, p&lt;0.001) Sonuç: Denosumab alan ve GFR’si 60’ın altında olan hastalarda grade 3 yan etki görülme oranı ve buna bağlı olarak iskelet ilişkili olay görülme sıklığı daha fazladır. Anahtar Kelimeler: denosumab, glomerüler filtrasyon hızı, hipokalsemi</p
    corecore