14 research outputs found

    Renal transplantasyonlarda canlı donör uygulaması

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.ÖZET Ege Üniversitesi Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi ' nde Ekim 1988 ve Mart 1993 tarihleri arasında toplam 150 renal transplantasyon uygulandı. Yapılan renal transplantasyonların 123 tanesi canlı akraba vericili, 27 tanesi kadavra vericili renal transplantasyonlardı. Kadavra donörlerin azlığı dolayısıyla canlı akraba vericili donörler gelişmekte olan ülkelerde hala en önemli organ kaynağı olarak kullanılmaktadır. Canlı organ kullanımının mantığı, morbiditesinin düşüklüğü ve daha iyi greft yaşam oranlarının olmasıdır. Düşükte olsa belirli bir morbiditenin bulunması, ve çok az sayıda da olsa mortaiitesinin olması operasyonun sanıldığı kadar da masum bir işlem olmadığını göstermektedir. Bizim serimizde mortalite görülmemiş, % 4.06 major, % 16.2 minör kompiikasyon görülmüştür. Kompiikasyon oranları nefrektomiye yaklaşım ile yakın ilgilidir. Donör nefrektomi için gerek transperitoneal, gerekse extraperitoneal yaklaşım kullanılmaktadır. Lomber nefrektomi, sonuçları nedeniyle tercih edilen operasyon biçimidir. Bizde serimizde tüm nefrektomilerimizi extraperitoneal lomber yaklaşımla gerçekleştirdik. 1

    The meaning of brain death

    No full text
    Uzun yıllar boyunca kalbin durduğu an hastanın ölüm anı olarak ka- bul edilmiştir. Geçtiğimiz yüzyılda yoğun bakımların ve solunum cihazları- nın gelişmesiyle ölümün kalp durmasından farklı bir olgu olduğu ortaya konulmuştur. Bugün için ölüm beyin ve beyin sapı faaliyetlerinin tamamen ve geri dönüşümsüz olarak durması Şeklinde ifade edilmektedir. Söz ko- nusu duruma kısaca beyin ölümü diyoruz. Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla, yoğun bakımlarda solunum cihazına bağlı olarak yatan hastalara yaklaşım 1960 lı yıllardan beri ciddi biçimde etkilenmiş ve deği?mek durumunda kalmıştır.Traditionally, the determination of death used to be done by checking the heart beat. It has been observed in the 20th century that this criteria is not enough for the detection of death because life continuous after the heart stops. Today we acknowledge the death of a patient after the complete loss of brain and brain stem functions which is recognized as “brain death”. This also means the irreversible loss of respiration. Such an understanding of death has changed all the practice of patient care in intensive care units (ICU) since 1960s

    Case Study: Limits of Powers of Public Prosecutors on Determination of Brain Death and Judicial Responsibility

    No full text
    Organ azlığı organ naklinin en önemli problemlerindendir. Birçok ülke bu problemi çözmeye yönelik adımlar atmaktadır. Kadavradan or- gan alımı bu bakımdan en iyi yöntem olmakla beraber etkin bir organi- zasyonu da çok güçtür. Bu nedenle Türkiye’de organ naklinin %80’i canlılardan yapılmaktadır. Beyin ölümünün belirlenmesi de kadavradan naklin en önemli sü- recidir. Beyin ölümünün tespiti, yasal süreç, ölenin bakımı, organın alımı ve dağıtımı bu süreçte en önemli adımlardır. Bazen organ naklinin önündeki engel yasal engel olabilmektedir. Süreci ve mevzuatı bilmeyen bir savcı süreci tıkayabilmekte ve organın heba olmasına neden olabil- mektedir. Burada tartışılacak vaka gerçek bir vakadır. Ülkemiz organ bağı- şında çok geri sıralarda yer almasına rağmen, bu vakada aile organları bağışlamış, ancak maalesef savcının tutumu nedeniyle organlar heba olmuştur.Organ shortage is one of the most important problems in transplantation. All countries in the world are making great efforts to solve this problem in an effective way. Deceased donation is the best way to find suitable organs for transplantation but they are very difficult to organize effectively. Due to the involved difficulties, living donor organs are used in 80% of the transplantations in Turkey. Detection of brain death cases in intensive care units and immediate referrals carry great importance in the deceased donation process. Detecting the brain death in time, the legislative process, the donor care, the organ procurement and allocation are all very important steps in this process. Sometimes the only reason for not being able to actualize a deceased organ donation is legislative. A prosecutor who doesn’t have any idea about the procedure and regulations regarding deceased donation may block the process and the organs can be wasted. The case we are going to discuss here was an actual legal case . In spite of the family’s consent about the organ donation, organ retrieval could not be actualized because of the obstruction of the prosecutor

    Burnout syndrome in organ transplantation coordinators in Turkey.

    No full text
    Türkiye’de organ nakli koordinatörlerinde tükenme Giriş: Tükenmenin işe devamsızlığa ve yüksek personel devir hızına neden olduğu gösterilmiştir. Bu çalışma Türkiye’de organ nakli koordinatörlerinin tükenme düzeylerini tanımlamayı amaçlamaktadır. Yöntem: Veriler sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında, Türkiye’nin değişik şehir ve bölgelerinden 148 organ nakli koordinatörünün 122’sinden (78 erkek, 44 kadın) toplanmıştır. Tükenme düzeyleri duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı olmak üzere üç alt boyuttan ve 22 maddeden oluşan Maslach Tükenmişlik Ölçeği ile ölçülmüştür. duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı alt boyutlarında yüksek puan yüksek düzeyde tükenme anlamına gelmektedir. Ölçek dışında iki anket eklenmiştir, biri 16 sorudan oluşmakta ve koordinatörlerin demografik verilerini içermektedir, iki sorudan oluşan bir başka form ise koordinatörlerin organ bağışı konusunda görüşlerini içermektedir. Verilerin analizinde, SPSS 15.0 paket programında tanımlayıcı istatistikler, frekans analizleri, t testi ve ANOVA kullanılmıştır. Bulgular: Duygusal tükenme(11.71±5.52) ve duyarsızlaşma (3.01±2.62) alt boyutlarında koordinatörlerin tükenme düzeyleri düşük kişisel başarı (23.87±3.43) alt boyutunda ise orta düzeyde bulunmuştur. Cinsiyet (t:2.249, p:0.026), meslek (t:2.468, p:0.16), ve eğitim düzeyi (t:2.403, p:0.018) gibi bağımsız değişkenlere göre yapılan karşılaştırmalarda koordinatörlerin tükenme düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Sonuç: Çalışma koşullarını iyileştirerek kendilerini işlerinde daha başarılı hissetmeleri organ nakli koordinatörlerinin tükenme düzeyleri üzerinde etkili olabilir. Anahtar kelimeler: Tükenme, Organ nakli koordinatörü, Organ Nakli, Maslach Tükenmişlik Ölçeğ

    Burnout Among Intensive Care Physicians

    No full text
    GİRİŞ: Tükenmenin iş davranışlarında, özellikle de ağır çalışma koşulları olan sağlık çalışanlarında ciddi sorunlara yol açtığı rapor edilmektedir. AMAÇ: Tanımlayıcı tipteki bu çalışma ile yoğun bakım uzmanı hekimlerin tükenme düzeylerini belirlemek amaçlanmaktadır. YÖNTEM: Veriler Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden ve farklı illerinden gelen toplam 96 hekimin 64'ünden toplanmıştır.Tükenme düzeyi, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı olmak üzere üç alt boyutta, 22 madde içeren Maslach Tükenme Ölçeği ile ölçülmüştür. Ayrıca hekimlerin demografik verilerini toplamak üzere 16 sorudan oluşan bir soru formu daha eklenmiştir.BULGULAR: Katılımcıların "duyarsızlaşma" (5,08±3,18) alt boyutundan aldıkları ortalama puan düşük tükenme düzeyine işaret etmektedir. Yoğun bakım uzmanı hekimlerin diğer iki alt boyuttan aldıkları puanlar incelendiğinde "duygusal tükenme" (15,56±6,26) ve "kişisel başarı" (22,44±3,69) alt boyutlarında orta düzeyde tükenme deneyimledikleri söylenebilir. SONUÇ: Yoğun bakım hekimleri orta düzeyde "duygusal tükenme" ve kişisel başarısızlık deneyimlemektedirler. Bu nedenle çalışma koşullarının iyileştirilmesi, kendilerini işlerinde daha başarılı hissetmelerinde etkili olabilir.INTRODUCTION: It is reported that burnout provokes serious problems in occupational behaviour especially among health care professionals who are working in heavy working conditions.AIM: This descriptive study aims to identify the burnout levels of intensive care physicians.METHODS: Data were collected from 64 of 96 intensive care physicians who had come from different cities and seven geographical regions of Turkey during a meeting held by Ministry of Health. Level of burnout was measured by using the Maslach Burnout Inventory that has 22 items consisting of three subscales, namely emotional exhaustion, depersonalization and personal accomplishment. Besides, one more questionnaire with 16 questions was added in order to collect demographic data of the physicians. RESULTS: The average score of the participants got from the "depersonalization" subscale (5.08±3.18) indicates low burnout level. When the average scores of intensive care physicians got from the other two subscales were evaluated, it can be said that they had experienced moderate levels of burnout at "emotional exhaustion" (15.56±6.26) and "personal accomplishment" (22.44±3.69) subscales.CONCLUSION: Intensive care physicians experienced moderate levels of burnout at "emotional exhaustion" and "personal failure" subscales. Therefore, improvement of working conditions may be effective in their feeling of more successful

    Development and Evaluation of a Training Program for Organ Procurement Coordinators Using Standardized Patient Methodology

    No full text
    WOS: 000442098600019PubMed ID: 26643104Objectives: The low rate of consent by next of kin of donor-eligible patients is a major limiting factor in organ transplant. Educating health care professionals about their role may lead to measurable improvements in the process. Our aim was to describe the developmental steps of a communication skills training program for health care professionals using standardized patients and to evaluate the results. Materials and Methods: We developed a rubric and 5 cases for standardized family interviews. The 20 participants interviewed standardized families at the beginning and at the end of the training course, with interviews followed by debriefing sessions. Participants also provided feedback before and after the course. The performance of each participant was assessed by his or her peers using the rubric. We calculated the generalizability coefficient to measure the reliability of the rubric and used the Wilcoxon signed rank test to compare achievement among participants. Statistical analyses were performed with SPSS software (SPSS: An IBM Company, version 17.0, IBM Corporation, Armonk, NY, USA). Results: All participants received higher scores in their second interview, including novice participants who expressed great discomfort during their first interview. The participants rated the scenarios and the standardized patients as very representative of real-life situations, with feedback forms showing that the interviews, the video recording sessions, and the debriefing sessions contributed to their learning. Conclusions: Our program was designed to meet the current expectations and implications in the field of donor consent from next of kin. Results showed that our training program developed using standardized patient methodology was effective in obtaining the communication skills needed for family interviews during the consent process. The rubric developed during the study was a valid and reliable assessment tool that could be used in further educational activities. The participants showed significant improvements in communication skills
    corecore