4 research outputs found

    Erken postmenopozal dönemdeki kadınlarda RANK Geni C421T Ve C575T polimorfizmleri ve kemik mineral yoğunluğu (KMY) ile ilişkileri

    No full text
    Bu çalışmanın amacı 45-65 yaş arası erken postmenopozal dönemdeki kadınlarda osteoklastogenezde önemli rolü olduğu bilinen RANK geninin, ekzon 4'deki C421T ve ekzon 6'daki C575T tek nükleotid polimorfizmleri ve bunların femoral ve lomber bölge KMY değerleri ile olan ilişkisini araştırmaktır. Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre T skorları normal olan 78 kişi ve osteopenik/osteoporotik olarak ayrılan 100 kişi incelendi. Dışlama kriterleri son 4 ayda HRT almış olmak, daha önce osteoporoz açısından herhangi bir tedavi almak, kemik metabolizmasını etkileyecek metabolik, endokrinolojik, nörolojik, romatolojik, malignite vb. gibi ikincil hastalığı olmak, malabsorbsiyon öyküsü, 40 yaşından önce menopoza girmek, >3 ay immobilizasyon öyküsü, karaciğer/böbrek hastalığı, antikoagülan kullanım öyküsü, cerrahi menopoz, kronik alkolizm, glukokortikoid kullanım öyküsü olarak belirlendi. Çalışmaya katılanların yaş, boy, kilo, beden-kitle indeksi, menarş yaşı, menopoz yaşı ve süresi, emzirme süresi, günlük kalsiyum alımı, fiziksel aktivite skoru, alkol ve sigara kullanımı bilgileri kaydedildi. Hologic QDR Delphi ile çekilmiş olan femur total, femur boyun ve lomber total KMY değerleri ile T skorları kaydedildi. RANK C421T polimorfizmi tayini için sekans analizi, C575T polimorfizmi için Ssil enzimi kullanılarak enzim kesimi işlemi uygulandı. Kontrol ve hasta grubu arasında C421T ve C575T polimorfizmi için genotip dağılımı ve C ve T allel sıklıkları ile birleşik genotip ve birleşik haplotip analizlerinde kontrol ve hasta grubu arasında anlamlı bir fark saptanmadı. C421T polimorfizmi ve C575T polimorfizmi için ayrı ayrı genotiplere göre hasta ve kontrol grubunun düzeltilmiş KMY değerleri hesaplandığında, her iki polimorfizm için de, kontrol ve hasta grubunda femoral ya da lomber bölgede KMY değerlerinde anlamlı fark yaratacak genotipe rastlanmadı.. Kontrol ve hasta grubunda ayry ayrı olarak bakılan CC/CC birleşik genotipi grubu ile diğer birleşik genotiplerin birlikte değerlendirildiği grup arasında femur boyun, femur total ve L1-L4 KMY değerlerinde anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: Erken postmenopozal dönemdeki Türk kadınlarında RANK geni C421T ve C575T polimorfizmleri femoral ve lomber bölge KMY değerleri ile anlamlı bir ilişkili saptanmadı

    Travmatik santral kord sendromu: Olgu sunumu

    No full text
    The central cord syndrome is the most common type of the incomplete traumatic cervical cord syndromes. First described by Schneider in 1954, it is characterized by disproportionately greater motor impairment in the upper than in the lower extremities, bladder dysfunction, and varying degrees of sensory loss below the level of lesion. It has generally good prognosis for neurological and functional recovery. In this Article, a 64-year-old male patient, diagnosed as central cord syndrome because of spinal cord injury is presented and discussed in the light of the relevant literature.Santral kord sendromu; inkomplet travmatik servikal kord sendromlarının en sık görülenidir. İlk kez 1954 yılında Schneider tarafından tanımlanmış olup; üst ekstremitede alt ekstremiteye göre daha belirgin motor bozukluk, mesane disfonksiyonu ve lezyon seviyesi altında değişken derecede duyu kayıpları ile karakterizedir. Genellikle nörolojik ve fonksiyonel iyileşme açısından prognozu iyidir. Bu yazıda spinal kord yaralanmasına bağlı santral kord sendromu gelişen 64 yaşındaki erkek hasta sunulmuş ve literatür ışığında tartışılmıştır
    corecore