43 research outputs found
Periodontal kemik içi defektlerin tedavisinde mine matriks proteini ve otojen kemik grefti kombinasyonu kullanımı
Amaç: Mine matriks türevleri (MMT), embriyonik döneme ait amelogenin proteinlerini içeren asidik ekstrenin saflaştırılmış şeklidir ve sement, periodontal ligament ve alveol kemiği oluşumu üzerine stimüle edici etkisi bulunmaktadır. Otojen kemik grefti (OKG), bireyin kendisinden elde edilen canlı osteoblast ve osteoprogenitör hücreler içermesi sebebiyle altın standart kabul edilen tek kemik greftidir. Bu olguda, kronik periodontitis tanısı konmuş ve başlangıç periodontal tedavisi tamamlanmış sistemik olarak sağlıklı 43 yaşındaki erkek hastada iki periodontal defektin tedavisi sunulmaktadır.
Yöntemler: Sondalama derinliği 11 mm ve 8 mm olan iki adet kemik içi periodontal defekte MMT ve OKG kombinasyonu uygulandı. Periodontal flep operasyonundan önce ve 8 ay sonra tüm ağız plak indeks, gingival indeks, sondalamada kanama, defekt bölgelerinde sondalama derinliği, rölatif ataşman seviyesi, rölatif dişeti kenarı seviyesi ölçüldü ve standart radyografiler üzerinde kemik içi defekt dolum yüzdesi hesaplandı.
Bulgular: Sekizinci ayın sonunda ortalama plak indeks, gingival indeks ve sondalamada kanama değerlerinde sırasıyla 0.18±0.13, 0.05±0.03 ve %3.78 azalmaya, 1 ve 2 nolu defektlerde sondalama derinliği değerlerinde sırasıyla 8 mm ve 5 mm azalmaya ek olarak sırasıyla 5 mm ve 3 mm ataşman kazancı elde edilerek klinik iyileşmenin sağlandığı gözlendi. Standart radyografilerin değerlendirilmesi sonucunda defekt dolumu 1 ve 2 nolu defektler için sırasıyla %89 ve %53 olarak hesaplandı.
Sonuç: Bu olgu sunumunun 8. ayda elde edilen klinik ve radyografik sonuçları, kronik periodontitisli hastadaki derin kemik içi periodontal defektlerin tedavisinde MMT+OKG kombine kullanımının herhangi bir komplikasyon gelişmeksizin olumlu düzeyde iyileşme sağladığını ortaya koymaktadır
Role of the Mechanical Interdental Plaque Control in the Management of Periodontal Health: How Many Options Do We Have?
Untreated caries and severe periodontal disease are the most frequently encountered reasons for the tooth loss in adult population all over the world, which leads to reduced quality of life. For many years, a plethora of studies revealed the fundamental role of the microorganisms in oral biofilm in the development of caries and periodontal destruction. The primary means of oral biofilm control are through mechanical action. Although toothbrushing removes biofilm from the buccal, oral, and occlusal surfaces, it does not reach efficiently into the interdental areas. Today, several interdental cleaning devices are available over the counter for individual needs. On the other hand, this variety may be confusing for the patients to choose the right device for themselves. Therefore, dental professionals are responsible to guide their patients according to their specific needs with an evidence-based approach. Since direct evidence for the relation of interdental cleaning and periodontal disease prevention is on research, there is still a need for randomized controlled studies on interdental cleaning to increase the strength of evidence. From this standpoint, the aim of this chapter is to evaluate the cleaning efficacy of different interdental cleaning devices regarding in vitro and in vivo aspects together with patient preference and acceptance
Probiyotiklerin periodontal tedavideki yeri
Sağlığa faydalı canlı mikroorganizmalar olarak ifade edilen probiyotikler,
uzun yıllardır gastrointestinal sistem hastalıklarının tedavisinde başarı ile
kullanılmakta ve immün sistemi destekleme ve patojen mikroorganizmaları
baskılama etkilerine dayanılarak son yıllarda periodontal sağlık ve
tedavi üzerindeki etkinliği araştırmacılara konu olmaktadır. Bu derlemede
probiyotiklerin periodontal tedavideki yeri ve etkinliği değerlendirilmiş-
tir. Periodontoloji alanında probiyotikler ile ilgili yapılan çalışmalar henüz
başlangıç aşamasındadır. Bununla birlikte periodontal sağlığı geliştirme
ve periodontal hastalıkların tedavisi alanlarında cesaret verici sonuçlar
elde edilmiş ve bu sonuçlarla daha detaylı ve uzun dönem çalışmaların
yapılması ve tedavi protokolleri içine yerleşebilmesi için önemli bir temel
oluşturulmuştu
Multidisciplinary Treatment Approach in a Patient with History of Nasopharyngeal Carcinoma
Radiotherapy in NPC patients has side effects on the dentition, which affects quality of life dramatically. This case report presents multidisciplinary dental treatment approach in a 17-year-old male patient with a history of nasopharyngeal carcinoma (NPC), which was treated with chemotherapy and radiotherapy. The adolescent patient applied to dental hospital 4 years after the radiotherapy with aesthetic and functional problems on dentition affecting psychological, social, and physical aspects of his life. The dentition of the patient demonstrated the severe destruction as a devastating side effect of radiotherapy. With a successful multidisciplinary approach, our patient's aesthetics, function, and self-confidence were obtained. Well-established procedures, which include preventative care and maintenance, can reduce the duration and expenses of the treatment and help in challenging the life-long complications of radiotherapy
Study Effect of Duration Income And Happiness And Comparison With World Countries in Turkey
Bu çalışmada çalışma süreleri, mutluluk ve gelirin iktisadi ilişkileri incelenmiştir. Çalışma sürelerinin mutluluğa ve gelire etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. İktisatta gelirin yanı sıra son dönemlerde refah da önemli bir yer kaplamaktadır. Bu yüzden mutluluğa sebep olan gelir ve gelire bağlı olarak ne kadar kendine boş zaman ayırdıkları incelenmiştir. Çalışmada gelirin mutluluğa etkisi olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştır. Kişinin tükettiği zaman kendini mutlu hissediyor mu ? Kişi boş zamanında gelir kazanmadığı bir zaman dilimi ama tükettiği zaman önemlidir. Gelir mutluluk için gerek koşul ama yeter koşul değil. Bu kavramlar ikinci bölümde ikili ikili incelenerek arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmıştır. Son bölümde de veriler incelemiş, Türkiye’nin diğer ülkeler arasındaki yeri saptanmış ve dünya ülkeleri ile karşılaştırılması yapılmıştır.In this study, working time, economic relations of happiness and income were examined. It was investigated whether the duration of the study had an effect on happiness and income. In addition to income, welfare has also occupied an important place in the economy. Therefore, how much free time is spent depending on income and income which causes happiness has been examined. In the study, it was revealed that income has an effect on happiness. Does one feel happy when one consumes it? A time period when a person does not earn income in his spare time, but when he consumes it is important. No need for income happiness but not enough condition. In the second chapter, the relationship between these concepts is explained. In the last section, the data is examined, Turkey's position among other countries were determined and were compared with the other countries
Başlangıç sondalama derinliği ile mekanik periodontal tedavi sonrası rezidüel cep oranı arasındaki ilişki
Amaç: Bu çalışmanın amacı, kronik periodontitisli (KP) hastalarda başlangıç
sondalama derinliği (BSD) ile mekanik periodontal tedavi (MPT) uygulandıktan
sonra rezidüel kalan cep oranı arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Yöntem: Onbir KP’li hastanın BSD 4-9 mm olan (her ikisi de dahil) 1102
adet periodontal cep bölgesi diş kök sayısına (tek/çok) ve BSD’ye göre
gruplandırıldı. Hastalara ağız hijyeni eğitimi, diş ve kök yüzeyi temizliği
ve kök yüzeyi düzleştirmesi işlemlerini içeren MPT bir hafta arayla 2 seans
uygulandı. MPT öncesinde ve 8 hafta sonrasında plak indeksi, gingival
indeks, sondalama derinliği (SD), klinik ataşman seviyesi ve sondalamada
kanama (SK) klinik parametreleri kaydedildi. MPT sonrası SD≥5 mm ve SK
(+) olan bölgeler rezidüel cep bölgesi kabul edildi.
Bulgular: Çalışmada MPT sonrası tek köklü dişlerde saptanan cep bölgelerinin
%10.89’u, çok köklü dişlerde saptanan cep bölgelerinin %26.59’u
rezidüel cep olarak kaldı. Ayrıca BSD ile rezidüel cep olarak kalma oranı
arasında pozitif yönlü bir ilişkinin varlığı saptandı (p<0.001).
Sonuç: Bu çalışmanın sınırları dahilinde bulgularımız, uygulanan tedavinin
KP’li hastalarda klinik periodontal parametreleri iyileştirdiğini ve bu
hastalarda BSD arttıkça rezidüel cep oranının da arttığını ve çok köklü
dişlerde rezidüel cep olarak kalma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermektedir