4 research outputs found
Acinetobakter Bakteremİsİ Mortalİte Üzerİne Etkİlİ mİdİr?
Amaç: Acinetobacter baumannii bakteriyemisinin yoğun bakım hastalarında mortalite için bağımsız risk faktörü olup olmadığı tartışmalıdır. Buçalışmamızda Acinetobacter baumannii bakteriyemisi için risk faktörlerini, morbidite ve mortalite üzerine etkisini belirlemeyi; diğer bakteriyeminedenleri ile karşılaştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Ocak 2012-Ekim 2013 tarihleri arasında dahiliyeyoğun bakım ünitesinde yatan ve izleminde bakteriyemi tespit edilenhastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Acinetobacter bakteremisi ve diğer bakteriyemiler yoğun bakıma yatıştan 72 saat sonra kanya da kateter kültüründe izole edilmesi olarak tanımlandı. Kan örneklerinden Acinetobacter baumannii ve diğer bakteriyemi etkenleri BactAlert otomatik sistem ile izole edildi.Bulgular: Toplam 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Bunların 16(%26,6)’sında Acinetobacter baumannii, 44 (%73,3)’ünde Acinetobacterbaumannii dışında mikroorganizma kan kültürlerinde tespit edildi. İkigrup arasında yaş, cinsiyet, APACHE II, SOFA, GKS, RİFLE skorları,komorbidite, yatış nedenleri, yatış yeri açısından fark yoktu (p>0,05).Hastaların bakteriyemi dışında enfeksiyon atak sıklıklarına bakıldığındaiki grup arasında ventilatör ilişkili pnömoni, idrar yolu enfeksiyonu,yumuşak doku enfeksiyonu sıklığı ve etkenleri arasında fark yoktu(p>0,05). Acinetobacter bakteriyemisi dışında bakteriyemisi olan grupta,kan kültürlerinde Gram (-) etkenler (%31,8 vs. %6,3, p=0,043) ve Gram (+)etkenler (%72,7 vs. %31,3 p=0,006) daha sık görülmekteydi. İki grup arasında entübasyon sıklığı, süresi, invaziv girişimler açısından fark yoktu(p>0,05). Acinetobacter bakteriyemisi olan grup daha fazla oranda enteral besleniyordu (%100 vs. %68,2 p=0,01). İki grup arasında hastanedeyatış süresi, yoğun bakımda yatış süresi ve yoğun bakım sonucu açısından fark yoktu (p>0,05). Acinetobacter grubunda 12/16 (%75) hasta,diğer grupta 39/44 (%88,6) hasta exitus olmuştu (p=0,191).Sonuç: Dahiliye yoğun bakım hastalarında Acinetobacter baumaniibakteremisi mortaliteyi artıran bir faktör olarak tespit edilmemiştir. </p
Yoğun Bakım Hastalarında Eritrosit Transfüzyonunun Mortalite Üzerine Etkisi
Amaç: Yoğun bakım hastalarında kısıtlı eritrosit transfüzyon (ET) stratejisinin mortaliteyi azalttığını gösteren bir çok çalışma vardır. Biz de yoğunbakım ünitemizde (YBÜ) yapılan ET’lerin genel özelliklerini, nedenlerini,morbidite ve mortalite üzerine etkilerini incelemeyi amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Haziran 2012-Temmuz 2013 tarihleri arasında İçHastalıkları YBÜ’de yatan hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Yoğun bakımda 24 saatten fazla yatan hastalar çalışmaya dahiledilirken; akut koroner sendromu olan hastalar, gebeler, yatışta aktif GISvb. kanaması olan hastalar ve YBÜ’ye yatış öncesi son bir hafta içindeET alan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların demografik özellikleri,yatış GKS, APACHE II, SOFA, RIFLE skorları, ek hastalıkları, yatış tanıları,yatış anındaki sepsis varlığı, ET sayısı, transfüzyonun yapıldığı hemoglobin düzeyi, transfüzyon yapılma nedeni kaydedildi. Hastalar ET yapılanve yapılmayan olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar özellikleri ve yoğunbakımdaki morbiditeler ve mortalite açısından karşılaştırıldı.Bulgular: Çalışmaya alınan 77 hastanın %65’i (50) erkek; median yaş 63[54,5-74] idi. Yirmi dokuz (%37,6) hastaya ET yapılırken 48 hastaya yapılmadı. Her iki grup demografik özellikler, yatışta hastalık ağırlık ve organyetmezlik skorları açısından ve altta yatan hastalıkları açısından benzerdi. Eritrosit transfüzyonu yapılan grupta yatış sebebi olarak sepsis/ septikşokun daha fazla olduğu görüldü (%75,9 vs %43,8; p=0,009) ve bu gruptasepsis süresinin daha uzun olduğu tespit edildi (3 [2-4,5] gün vs 1 [0-2]gün; p=0,0001). Eritrosit transfüzyonu yapılan hastaların bazal hemoglobin seviyesi 6,7 [6,2-7,4] idi. En sık hemoglobin seviyesinin düşük olmasınedeniyle (%75,8) ve perfüzyonu artırmak (%48,3) amacıyla ET yapıldığıtespit edildi. Eritrosit transfüzyonu yapılan grupta YBÜ’de sepsis(p=0,0001) ve fungal ajanlarla sepsis geliştirme (p=0,016) sıklığı, mekanikventilasyon uygulama sıklığı (p=0,004), mekanik ventilasyonda kalmasüresi (p=0,001) ve diğer kan ürünlerinin kullanılma oranı (p=0,01) transfüzyon yapılmayan gruba göre daha fazlaydı. Eritrosit transfüzyonuyapılan grupta hastanede kalış süresi anlamlı olarak daha uzundu (27gün vs 6,5 gün, p=0,008). Eritrosit tranfüzyonu yapılan grupta mortaliteanlamlı olarak daha yüksekti (%62 vs %25; p=0,002).Sonuç: YBÜ’mizde eritrosit transfüzyonu yapılan hastalarda mortalitenindaha yüksek olduğu görüldü. Bu çalışmanın sonuçlarının doğrulanmasıiçin daha fazla sayıda hastanın dahil edildiği, çok merkezli ve prospektifçalışmalara ihtiyaç olduğu sonucuna varıldı.</p
Geriatrik Hasta Grubunda (>=65) Kolistin Kullanımı Nefrotoksisitesi Gelişimi Açısından Fark Yaratır mı?
Amaç: Kolistin yoğun bakım ünitelerinde dirençli Gram (-) enfeksiyonların tedavisinde kullanılan önemli bir antibiyotiktir. En iyi bilinen yanetkisi nefrotoksisitedir ve %11-45 arasında bildirilmektedir. Değişikhasta gruplarında kolistin nefrotoksisitesinin farklılık göstermediğinedair veriler olmasına rağmen geriatrik hasta grubunda çalışmalar kısıtlıdır. Çalışmamızda yoğun bakımda yatan geriatrik hasta grubunda kolistinkullanımına bağlı gelişen nefrotoksisitenin diğer hasta grupları ile farklılık gösterip göstermediğini araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Mart 2012-Mart 2013 tarihleri arasında yoğunbakım ünitemizde yatan ve dirençli Gram (-) enfeksiyon nedeniyle kolistin kullanan hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Yaş <=18olan, 72 saatten daha az colistin kullanımı olan, renal replasman tedavisi alan hastalar çalışma dışı bırakıldı. 27 olgu (yaş 63 [37-87], %81,5erkek) çalışmaya dahil edildi. Olguların demografik özellikleri yanı sıra,kolistin kullanılma sebebleri, kolistinin vücut ağırlığı başına günlük dozu,kümülatif kolistin dozu, kolistin kullanılma süresi ve eşlik eden nefrotoksisite sebepleri kayıt edildi. Hastalarda gelişen renal fonksiyon bozukluğu RİFLE kriterlerine göre değerlendirildi. Yaşın nefrotoksisite gelişimiüzerine etkisi tespit edilmeye çalışıldı.Bulgular: 27 hastanın 13’ü (%48,1) >=65 yaş iken, 14’ü (%51,9) <65 yaş idi.Her iki yaş grubu arasında demografik özellikler, APACHE II, SOFA, colistinkullanım sebebi, enfeksiyon etkeni ve mortalite açısından fark yoktu.Hastaların 13’ünde (%48,1) nefrotoksisite gelişirken 14’ünde (%51.9) nefrotoksisite gelişmedi. >=65 yaş grupta 6 (%46,1) hastada nefrotoksisitegelişirken, <65 yaş grupta 7 (%50) hastada nefrotoksisite gelişti ve buistatistiksel olarak anlamlı değildi (p=1). İki yaş grubu arasında sadecealtta yatan kardiyak hastalık varlığı (>=65 yaş grubunda daha fazla), inotrop ihtiyacı (<65 yaş grubunda daha fazla) ve nefrotoksisite geliştiktensonraki BUN değerleri (<65 yaş grubunda daha fazla) açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Tüm çalışma grubu gözönüne alındığında(univaryant analizde) ise nefrotoksisite gelişimi mortalite üzerine anlamlıbir risk faktörü olarak saptandı (%73,3 vs. %16,7 p=0,06).Sonuç: Yaş, kolistin nefrotoksisitesinin gelişimi açısından bir risk faktörüolarak gösterilememiştir. Bu nedenle ileri yaş hastalarda klinik endikasyon olduğu durumlarda kolistin kullanımından kaçınılmamalıdır.</p