15 research outputs found

    Modifiye Üçlü Antibiyotik Patının Uzaklaştırılmasında Fotonla İndüklenmiş Fotoakustik Dalgalanma ile Farklı İrrigasyon Aktivasyon Rejimlerinin Kombinasyonunun Karşılaştırılması

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, kök kanallarından modifiye üçlü antibiyotik patının (mTAP) çıkarılmasında foton kaynaklı fotoakustik dalgalanma (PIPS) tekniği ile farklı irrigasyon aktivasyon rejimlerinin kombinasyonunun etkinliğini karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Yüz beş adet çekilmiş insan mandibular-premolar dişler ProTaper döner eğe kullanarak prepare edildi. Kök kanalları mTAP medikamenti ile dolduruldu ve 4 hafta sonra kökler kullanılan irrigasyon rejimlerine göre rastgele 7 gruba (n=15) ayrıldı: Self-Adjusting File (SAF), Pasif-Ultrasonik-İrrigasyon (PUI) , EndoAktivatör (EA), SAF+EA, SAF+PUI, PUI+EA, PIPS. 3 dişte mTAP kaldırılmadı (pozitif kontrol) ve diğer 3 diş mTAP ile doldurulmadı (negatif kontrol). Kökler uzunlamasına ikiye ayrıldı ve kalan mTAP miktarı, 4 dereceli bir skorlama sistemi kullanılarak 20x büyütme ile değerlendirildi. Veriler Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U testleri kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Tüm deney grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi. PIPS, SAF, SAF+EA ve SAF+PUI, mTAP'yi kök kanalından çıkarmada PUI ve PUI+EA'dan önemli ölçüde daha iyi performans gösterdi (P=0.000). EA orta etkinlik gösterdi. Apikal ve orta üçte birlik kısımda PUI ve PUI+EA ve koronal üçte birlik kısımda PUI önemli ölçüde daha kötü performans gösterdi (

    Comparison of the pull-out bond strength of endodontically treated anterior teeth with monolithic zirconia endocrown and post-and-core crown restorations

    Get PDF
    MakaleWOS:000918375800001PubMed ID: 36385051Purpose: The purpose of this study was to assess the pull-out bond strength (PBS) of endodontically treated anterior teeth that had been restored with monolithic zirconia endocrowns using different extension depths (EDs) and post-and-core crowns after chewing simulation.Methods: Thirty-six maxillary central teeth were used (n = 12). Group I: Glass fiber post-and-core crown, Group II: Endocrown with 3-mm EDs, Group III: Endocrown with 5-mm EDs. Restorations were fabricated from monolithic zirconia blocks using a CAM (computer-aided manufacturing) device. For cementation, conventional resin luting agent (Multilink N) was used. All samples were aged with a chewing simulator and PBS tests were conducted at a speed of 1 mm/min using an electromechanical servo universal testing machine. The values were recorded in MPa by dividing the failure load by the bonding area. One-way ANOVA and the post-hoc Tukey test were used for statistical analysis (P = 0.05).Results: Group III demonstrated significantly greater PBS values than Groups I and II (P = 0.001). No significant difference was found between Groups I and II (P = 0.072).Conclusion: Increasing the ED of an endocrown influences the PBS of endodontically treated anterior teeth restored with monolithic zirconia endocrowns

    The effect of Nd:YAG laser irradiation on root surface: Shear-bond strength and SEM-EDX study

    Get PDF
    To investigate the effects of Nd:YAG laser and 17% EDTA treatment on root-dentin mineral content using scanning electron microscope-energy dispersive X-ray spectroscopy (SEM-EDX) and on shear-bond strength of epoxy-resin-based sealer (AH Plus) to root dentin. Twelve extracted premolars were decoronated and roots were sectioned, so that 24 two-root halves were obtained. Element levels of each half were examined by SEM/EDX, and AH Plus build-ups were created. After shear-testing, the test surfaces were reground and subjected to a 5.25% NaOCl. Two subgroups were created according to the surface treatment (n=12): G1, with 17% EDTA for 5min; G2, with the Nd:YAG laser. The element level analysis and shear-bond strength test were repeated for each half; the data were recorded (MPa) and analyzed (paired samples t-test). The EDTA treatment increased the O, C, Ca/P ratio (p0.05). The Nd:YAG laser increased O, Ca/P ratio (p0.05). Both 17% EDTA and Nd:YAG laser had an effect on the mineral content of roots. The 17% EDTA treatment decreased the shear-bond strength of AH Plus to root dentin (p=0.000); however, the Nd:YAG laser did not affect the bond strength (p=0.238). Thus, an Nd:YAG laser can be used for disinfection of the root canal when AH Plus is used as a sealer

    Preoperatif Analjezik İlaçların ve Kombinasyonlarının, İrreversibl Pulpitisli Mandibular Molar Dişlerde İnferior Alveoler Sinir Blok Anestezisi Başarısına Etkisi: Klinik Araştırma

    No full text
    Amaç: İnferior alveolar sinir bloğu (İASB), mandibular molar dişlerin endodontik tedavisi için en sık kullanılan anestezi tekniğidir, fakat irreversibl pulpitisli hastalarda İASB anestezi başarısı önemli derecede azalmaktadır. Bu çalışmanın amacı, oral preoperatif analjezik ilaçların veya ilaç kombinasyonlarının uygulanmasının, irreversibl pulpitisli mandibular molar dişlerde İASB başarısı üzerine etkisini değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Bu çift kör, plasebo kontrollü klinik çalışmada, 5 grupta toplam 150 hastaya (n=30) İASB anestezisinden 1 saat önce; plasebo veya 1000 mg asetaminofen, 8 mg lornoksikam, 1000 mg asetaminofen + 50 mg tramadol, 8 mg lornoksikam + 50 mg tramadol ilaçlarından biri verildi. Tüm hastalara 1:80.000 epinefrin içeren 1.8 ml %2'lik lidokain solüsyonu ile standart İASB uygulandı. Tüm hastalar Heft-Parker görsel analog skalasına (HPVAS);  ilaç almadan önce (HPVAS-1), ilaç aldıktan 1 saat sonra (HPVAS-2), giriş kavitesi preperasyonu ve kök kanalı enstrümantasyonu sırasında (HPVAS-3)  olacak şekilde hissettikleri ağrı skorlarını işaretledi. Elde edilen veriler istatistiksel olarak analiz edildi.Bulgular: Hastaların; yaş, cinsiyet, başlangıç ağrısı ve diş dağılımı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı gözlendi (p> 0.05). Plasebo, asetaminofen, lornoksikam, asetaminofen + tramadol ve lornoksikam + tramadol için başarı oranları sırasıyla %60, %66, %54, %50 ve %54 idi. Deney gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı bulundu. (p> 0.05).Sonuçlar: Bu çalışmanın limitasyonları dâhilinde preoperatif asetaminofen, lornoksikam, asetaminofen + tramadol veya lornoksikam + tramadol uygulamasının, irreversibl pulpitisli mandibular molarlar için İASB'nin başarı oranları üzerinde anlamlı bir etkisi yoktur. İrreversibl pulpitisli hastaların endodontik tedavi sırasındaki konforunu artırmak için farklı analjezik ve analjezik kombinasyonlarıyla ilgili daha fazla premedikasyon çalışması önerilmektedir.Anahtar Kelimeler: İrreversibl pulpitis, inferior alveoler sinir bloğu, analjezik ilaçlar, tramadol, asetaminofen, lornoksika

    MAJEWSKI OSTEODYSPLASTIC PRIMORDIAL DWARFISM TYPE II: CLINICAL FINDINGS AND DENTAL MANAGEMENT OF A CHILD PATIENT

    No full text
    Majewski osteodysplastic primordial dwarfism type II (MOPD II) is an unusual autosomal recessive inherited form of primordial dwarfism, which is characterized by a small head diameter at birth, but which also progresses to severe microcephaly, progressive bony dysplasia, and characteristic facies and personality. This report presents a case of a five-year-old girl with MOPD II syndrome. The patient was referred to our clinic with the complaint of severe tooth pain at the left mandibular primary molar teeth. Clinical examination revealed that most of the primary teeth had been decayed and all primary teeth were hypoplastic. Patient’s history revealed delayed development in the primary dentition and radiographic examination showed rootless primary molar teeth and short-rooted incisors. The treatment was not possible due to the lack of root of the left mandibular primary molars; so the teeth were extracted. Thorough and timely dental evaluation is crucial for the prevention of dental problems and the maintenance of oral health in patients with MOPD II syndrome is of utmost importance

    Majewski Osteodisplastik Primordial Cücelik Tip II: Bir Çocuk Hastanın Klinik Bulguları ve Dental Rehabilitasyonu

    No full text
    Mikrosefalik osteodisplastik primordial cücelik tip II (MOPCII), küçük kafa ölçüleri ile doğum ve ilerleyen ciddi mikrosefali, ilerleyen kemik displazisi ve tipik yüz ve kişilik farklılıkları ile karakterize, otozomal çekinik olarak aktarılan ve nadir görülen bir cücelik tipidir. Bu olgu sunumunda, MOPC II sendromlu beş yaşında bir kız bildirilmektedir. Hasta, kliniğimize sol mandibular molar süt dişlerde şiddetli diş ağrısı ile başvurdu. Klinik incelemede birçok süt dişinin çürük olduğu ve dişlerin hipoplastik olduğu görüldü. Sol alt süt molar dişler köksüz olduğu için tedavi edilmesi mümkün değildi ve bu dişler çekildi. MOPC II sendromlu hastaların dişlerinin doğru ve zamanında değerlendirilmesi, bu hastalarda dişsel problemlerin önlenebilmesi ve ağız sağlığının sürdürülebilmesi için büyük önem taşımaktadır.Majewski osteodysplastic primordial dwarfism type II (MOPD II) is an unusual autosomal recessive inherited form of primordial dwarfism, which is characterized by a small head diameter at birth, but which also progresses to severe microcephaly, progressive bony dysplasia, and characteristic facies and personality. This report presents a case of a five-year-old girl with MOPD II syndrome. The patient was referred to our clinic with the complaint of severe tooth pain at the left mandibular primary molar teeth. Clinical examination revealed that most of the primary teeth had been decayed and all primary teeth were hypoplastic. Patient's history revealed delayed development in the primary dentition and radiographic examination showed rootless primary molar teeth and short-rooted incisors. The treatment was not possible due to the lack of root of the left mandibular primary molars; so the teeth were extracted. Thorough and timely dental evaluation is crucial for the prevention of dental problems and the maintenance of oral health in patients with MOPD II syndrome is of utmost importance

    Wettability of AH Plus on root dentin treated with irrigation solutions with conventional methods or PIPS activation

    No full text
    Amaç: Bu in vitro çalışmanın amacı; epoksi rezin içerikli kökkanal patının (AH Plus) sodyum hipoklorit (NaOCl), klorheksidin glukonat (CHX), etilendiamintetraasetik asit (EDTA) yıkama solüsyonlarının geleneksel yöntemle ya da foton indüklüfotoakustik dalgalanma (PIPS) aktivasyon tekniğiyle uygulandığı dentin yüzeyini ıslatabilirliğini değerlendirmektir.Gereç ve Yöntem: Bu çalışma için 60 adet tek köklü diş hazırlandı ve dişler silikon ölçü maddesi içerisine sabitlendi. Silikonsertleştikten sonra dişler bukkolingual yönde dikey olarak ikiparçaya ayrıldı. Bir yarım diş örneği tekrar silikon içerisine yerleştirildi. Örnekler 6 deney grubuna ayrıldı (n10) ve şu yıkama prosedürleri uygulandı: Grup 1, NaOCl; Grup 2, CHX; Grup3, EDTA; Grup 4, NaOClPIPS; Grup 5, CHXPIPS; Grup 6, EDTAPIPS. İşlem görmeyen diğer yarım diş örneklerinden rastgele seçilen 10 tanesi kontrol grubu olarak kullanıldı ve distilesu içerisinde bekletildi. Bir damla kök kanal patı her bir kurudentin yüzeyine damlatıldı. Kanal patı ve kök dentini arasındaki temas açısı dinamik temas açısı ölçüm cihazıyla belirlendi.Veriler, tek yönlü varyans analizi ile istatistiksel olarak analizedildi.Bulgular: Ortalama temas açısı değerleri NaOCl grubunda60.93, CHX grubunda 57.77, EDTA grubunda 64,61 olupdeney grupları ve kontrol grubunun temas açıları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p0,05). Yıkamasolüsyonlarının PIPS ile aktivasyonu AH Plus’ın ıslatma davranışını değiştirmemiştir (p 0,05).Sonuç: Bu in vitro çalışmanın sınırları dahilinde yıkama solüsyonunun türü ve uygulama metodu AH Plus’ın ıslatma davranışını etkilememiştir.Aim: The aim of this in vitro study was to evaluate the wetting behavior of epoxy-resin based sealer (AH Plus) on rootdentine treated with sodium hypochlorite (NaOCl), chlorhexidine gluconate (CHX) and ethylene diamine tetra acetic acid(EDTA) with conventional methods or photon-induced photoacoustic streaming (PIPS) combination.Materials and Methods: Sixty single rooted teeth were prepared and fixed in silicone impression material. After setting,teeth were sectioned vertically on buccolingual direction.One half was removed and the other half was placed into thesilicone. Then, the samples were divided into 6 groups (n10)and following irrigation procedures were applied: Group 1,NaOCl; Group 2, CHX; Group 3, EDTA, Group 4, NaOClPIPS;Group 5, CHXPIPS; Group 6, EDTAPIPS. Untreated halvesof randomly selected ten teeth were used as control and incubated in distilled water. One droplet of sealer was placedon each dried sample. Dynamic Contact Angle Analyzer wasused to measure contact angle between sealer and root dentin. Data was statistically analyzed using the one-way ANOVA test.Results: The mean contact angle value was 60.93 in NaOCl group, 57.77 in CHX group, 64,61 in EDTA group andthere was no statistically significant difference betweencontact angles in experimental groups and control group(p0,05). PIPS activation of irrigation solutions did not significantly change wetting behavior of AH Plus (p0,05).Conclusion: Within the limitations of this in vitro study,wetting behavior of AH Plus on dentin, was not affectedby the type of the irrigation solution or application technique

    AH 26, MTA fillapex and well-root st kök kanal patlarının dentin tübülü penetrasyon derinliği ve pat oranı: Bir konfokal lazer tarama mikroskobi çalışması

    No full text
    Background and Aim: The aim of this study was to evaluate the dentin tubule penetration depth and sealer percentage along the root canal wall in root canals obturated with AH26, MTA Fillapex, and Well-Root ST using confocal laser scanning microscopy. Materials and Methods: A total of 36 extracted human permanent canine teeth with root canal length fixed at 14 mm were shaped up to file F5 with a ProTaper rotary system. The teeth were divided into three groups (n=12) according to the sealer used: AH 26, MTA Fillapex, and Well-Root ST. All root canals were filled with their respective Rhodamine B-labeled sealers with F5 gutta-percha using the single-cone technique. Each root was sectioned horizontally 8-mm, 5-mm, and 2-mm above the apex. Confocal laser microscopy evaluation was performed at 10X magnification. Two-way ANOVA and Tukey’s post hoc test were used for the statistical analysis with a significance level of p 0.237). No statistically significant difference was observed between the groups in terms of sealer percentage in the 2-mm, 5-mm, and 8-mm cross sections (p=0.482, p=0.888, and p=0.054, respectively). Conclusion: Well-Root ST exhibited significantly lower penetration depths than MTA Fillapex and AH26.Amaç: Bu çalışmanın amacı, konfokal lazer tarama mikroskobu kullanarak AH26, MTA Fillapex ve Well-Root ST ile doldurulmuş kök kanallarında kök kanal duvarındaki dentin tübül penetrasyon derinliğini ve pat oranını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: 14 mm’ye sabitlenmiş kök kanal uzunluğuna sahip toplam 36 adet çekilmiş insan kalıcı köpek dişi, bir ProTaper döner sistemiyle F5’e kadar şekillendirildi. Kullanılan kök kanal patına göre dişler üç gruba (n=12). Grup 1: AH 26, Grup 2: MTA Fillapex, Grup 3: Well-Root ST. Tüm kök kanalları, F5 gutta-perka ile tek kon tekniği kullanılarak Rhodamine B ile etiketlenmiş kök kanal patı ile dolduruldu. Her kökün apeksinin 2 mm, 3 mm ve 5 mm üstünden horizontal kesitler alındı. Konfokal lazer mikroskopi değerlendirmesi, 10X büyütmede yapıldı. İstatistiksel analiz için iki yönlü ANOVA analizi ve post hoc Tukey testi anlamlılık düzeyi 0,05 olarak kullanılmıştır. Bulgular: Kanal patları arasındaki tek önemli fark 8 mm kesitte gözlendi (p0.237). Gruplar arasında, 2 mm, 5 mm ve 8 mm kesitlerde, ortalama kanal patı yüzdesi değerleri anlamında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlemlenmemiştir (p1=0,482, p2=0,888, p3=0,054). Sonuç: Well-Root ST, hem MTA Fillapex hem de AH26 ile karşılaştırıldığında daha düşük penetrasyon derinliği sonuçları sergilemişti

    FARKLI DÖNER EĞE SİSTEMLERİ İLE PREPARE EDİLMİŞ KÖK KANAL DENTİNİNE 3 FARKLI FİBER-POST SİSTEMİNİN BAĞLANMA DAYANIMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

    No full text
    Amaç: Bu in-vitro araştırmadaki amaç iki farklı endodontik döner eğe sistemi ile prepare edilmiş kök kanallarına yerleştirilmiş 3 farklı fiber post sisteminin push-out bağlanma dayanımlarının karşılaştırılmasıdır.Gereç ve Yöntemler:42 adet çekilmiş tek köklü insan alt premolar dişin kronları uzaklaştırıldı. Kökler iki gruba ayrılarak bir grup Wave One, diğer grup ise TF Adaptive endodontik döner alet sistemi ile kök kanalları prepare edildi. FRC, GC ve Rely-X olmak üzere 3 farklı fiber post sitemi kök kanallarına simante edildi. Simantasyon işlemi çift aşamalı polimerize olan Rely-X Unicem ile gerçekleştirildi. Düşük hızlı elmas frezler kullanılarak su soğutması altında 1.00 mm ± 0.05 mm kalınlığında horizontal kesitler alındı. Push-out testi universal test cihazında 1mm/dk olacak şekilde yapıldı ve elde edilen veriler üç yönlü varyans analizi  ve tukey ile P˂0.05 seviyesinde değerlendirildi.Bulgular:Kök kanal preperasyon tekniği, fiber post türü ve dişin koronal orta veya apical bölgesinden alınan kesitler arasında bağlanma dayanımı yönünden istatistiksel olarak bir fark olmadığı bulundu. (p>0,05)Sonuçlar:Farklı döner eğe sistemleri ile hazırlanmış kök kanalına farklı post sistemlerinin bağlanma dayanımı arasında fark bulunmamaktadır. Anahtar Kelimeler:fiber post sistemleri, endodontik döner eğe sistemleri, bağlanma dayanım

    Effect of remaining crown amount and two different fiber post systems on the fracture resistance of endodontically treated teeth

    No full text
    Kalan kron miktarının ve iki farklı fiber-post sistemlerinin endodontik tedavili dişlerin kırılma dayanımları üzerine etkisi Amaç: Bu in-vitro çalışmanın amacı iki farklı cam fiber-post sistemiyle restore edilen endodontik tedavi görmüş mandibular premolar dişlerde 2 mm yüksekliğinde kron varlığının ya da yokluğunun, dişlerin kırılma dayanımına etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Endodontik tedavi görmüş 56 adet yeni çekilmiş tek köklü insan premolar dişi rastgele 2 gruba ayrıldı. Bir grupta dişler mine-sement birleşim yerinden kesildi. Diğer grup mine-sement birleşiminin 2 mm yukarısından kesildi. Gruplar iki alt gruba ayrıldı. GC ve Glassix olmak üzere iki farklı cam fiber post sitemi kök kanallarına simante edildi (n14). Simantasyon işlemi çift aşamalı polimerize olan rezin siman (Panavia SA Cement Plus Automix , Kuraray Noritake Dental Inc., Japonya) ile gerçekleştirildi ve dişlerin koronal kısmı kompozit rezin kor materyali (Estelite Posterior, Tokuyama Dental Corp., Tokyo, Japonya) ile restore edildi. Daha sonra dişlerin üst yapısı metal destekli seramik sistemle restore edildi. Her bir numune akrilik rezin içerisine gömüldü ve üniversal bir yükleme test cihazına monte edildi. Dişin uzun aksına 135 derece açı ile 1 mm/dk piston hızıyla kırık oluşuncaya kadar yük uygulandı. Kırık tipleri X20 büyütmeli ışık mikroskobu altında incelenerek, tamir edilebilir ve tamir edilemez olarak sınıflandırıldı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizleri Two Way ANOVA ve Tukey HSD testleri vasıtasıyla gerçekleştirildi. Bulgular: Endodontik tedavi görmüş dişlerin kırılma direnci üzerinde bu çalışmada kullanılan post sistemlerinin ve kron yüksekliklerinin önemli derecede etkilendiği görülmüştür (p0.000). En yüksek kırılma dayanımının Glassix cam fiber post uygulanan ve 2 mm kron varlığı olan grupta olduğu görülmüştür. Sonuç: Her iki cam fiber post sistemi uygulamasında, 2 mm kron varlığının olması dişlerin kırılma dayanımını arttırıcı etki ortaya koymuştur.Background: The aim of this in-vitro study was to investigate the fracture resistance of endodontically treated mandibular premolar teeth restored with two different glass-fibre-post systems, in the presence or absence of 2 mm crown height. Methods: 56 recently extracted single-rooted human premolar teeth were endodontically treated and randomly divided into 2 groups. In one group the teeth were cut from the mine-cementum joint. The other group was cut from 2 mm above the cementenamel junction. Groups were divided into two subgroups and two different fiber post systems were cemented in root canals; GC and Glassix glass fiber post systems (n14). Cementation of post systems was performed with dual-polymerizing resin luting agent (Panavia SA Cement Plus Automix , Kuraray Noritake Dental Inc., Japan) and coronal portion of the teeth were restored with composite resin core material (Estelite Posterior, Tokuyama Dental Corp., Tokyo, Japan). Then, the superstructure of the teeth was restored with metal-ceramic system. Each specimen was embedded in acrylic resin and then mounted in a universal loadtesting machine. A compressive load was applied at a 135-degree angle to the long axis of the tooth until fracture, at a crosshead speed of 1 mm/min. The fracture types were classified through X20 magnification light microscopy to repairable and unrepairable. The obtained data statistical analyses were performed by means of the Two Way ANOVA and Tukey HSD tests. Results: It has been observed that the post systems used in this study and the height of the crowns were significantly affected on fracture resistance of endodontically treated teeth (p0.000). The highest fracture resistance has been shown at Group which applied Glassix Glass fiber post and presence of 2 mm crown height. Conclusion: Both glass fiber post system applications, presence of 2 mm crown height have revealed the effect of increasing the fracture strength of teeth
    corecore