59 research outputs found
The utility of ADC parameters in the diagnosis of clinically significant prostate cancer by 3.0-Tesla diffusion-weighted magnetic resonance imaging
Purpose: This study has focused on investigating the relationship between the exponential apparent diffusion coefficient (exp-ADC), selective apparent diffusion coefficient (sel-ADC) values, the ADC ratio (ADCr), and prostate cancer aggressiveness with transrectal ultrasound-guided prostate biopsy in patients with prostate cancer. Material and methods: All patients underwent a multiparametric magnetic resonance imaging (mpMRI) including tri-planar T2-weighted (T2W), dynamic contrast-enhanced (DCE), diffusion-weighted sequences using a 3.0-Tesla MR scanner (Skyra, Siemens Medical Systems, Germany) with a dedicated 18-channel body coil and a spine coil underneath the pelvis, with the patient in the supine position. Exp-ADC, sel-ADC, and ADCr of defined lesions were evaluated using region-of-interest-based measurements. Exp-ADC, sel-ADC, and ADCr were correlated with the Gleason score obtained through transrectal ultrasound-guided biopsy. Results: Patients were divided into 2 groups. Group I is Gleason score ≥ 3 + 4, group II is Gleason score = 6. Sel-ADC and exp-ADC were statistically significant between 2 groups (0.014 and 0.012, respectively). However, the ADCr difference between nonclinical significant prostate cancer from clinically significant prostate cancer was not significant (p = 0.09). Conclusions: This study is the first to evaluate exp-ADC and sel-ADC values of prostate carcinoma with ADCr. One limitation of this study might be the limited number of patients. Exp-ADC and sel-ADC values in prostate MRI imaging improved the specificity, accuracy, and area under the curve (AUC) for detecting clinically relevant prostate carcinoma. Adding exp-ADC and sel-ADC values to ADCr can be used to increase the diagnostic accuracy of DWI
TÜRKİYE’NİN ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ PERFORMANSI: MEVCUT DURUM VEGELECEK PROJEKSİYONU
Son yıllarda ülkemizde hızla artan teknolojik gelişmelerin yanı sıra, artan nüfus ve refah düzeyi gibi faktörler nedeniyle, enerji tüketim miktarı ve bu eksende Türkiye’nin dışa bağımlılığı giderek artmaktadır. Bu durum, ülke ekonomisi ve çevresel sürdürülebilirlik açısından üzerinde durulması gereken temel unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de enerji ekonomisi bakımından çeşitli arz-talep politikaları geliştirilmiş olsa da, dışa bağımlılığının önüne geçilememiştir. Türkiye gibi hem enerji tedarikinde dışa bağımlı olan, hem de enerji kayıplarının fazla olduğu ülkelerde yapılması gereken ilk uygulama, tüm alanlarda ve süreçlerde enerji tasarrufu miktarlarının belirlenmesi ve ilgili çalışmaların devlet politikaları kapsamında desteklenerek enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik yatırımların hayata geçirilmesidir. Enerji verimliliği uygulamalarının sağlıklı olarak hayata geçirilemediği alanlarda, fazla tüketimi karşılayacak yeni enerji arz sistemleri; hem ülke ekonomisi açısından yüksek maliyet oluşturacak hem de enerji kayıpları devam edecektir. Bu nedenle sınırlı olan doğal kaynaklarımız da dikkate alınarak, her alanda enerjinin etkin kullanımına yönelik strateji ve politikalar belirlenmeli ve uygulamalar devreye alınmalıdır.Bu çalışma kapsamında, Türkiye’nin enerji verimliliği ve iklim değişikliği performansı konusunda mevcut durumu ve gelecek projeksiyonları irdelenmiş olup, enerji tüketiminde önemli sektörler bazında değerlendirmeler yapılmıştır. Dünyada ve Türkiye’de enerji yoğunluğu, enerji tasarruf yatırımları ve tasarruf değerleri karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Özellikle sanayide enerji verimliliği konusunda yapılan çalışmalar değerlendirilmiş olup, Türkiye’de enerji verimliliği uygulamalarının arttırılması için öneriler sunulmuştur
Turkey's Energy Efficiency and Climate Change Performance: Current State and Future Projections
Son yıllarda ülkemizde hızla artan teknolojik gelişmelerin yanı sıra, artan nüfus ve refah düzeyi gibi faktörler nedeniyle, enerji tüketim miktarı ve bu eksende Türkiye’nin dışa bağımlılığı giderek artmaktadır. Bu durum, ülke ekonomisi ve çevresel sürdürülebilirlik açısından üzerinde durulması gereken temel unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de enerji ekonomisi bakımından çeşitli arz-talep politikaları geliştirilmiş olsa da, dışa bağımlılığının önüne geçilememiştir. Türkiye gibi hem enerji tedarikinde dışa bağımlı olan, hem de enerji kayıplarının fazla olduğu ülkelerde yapılması gereken ilk uygulama, tüm alanlarda ve süreçlerde enerji tasarrufu miktarlarının belirlenmesi ve ilgili çalışmaların devlet politikaları kapsamında desteklenerek enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik yatırımların hayata geçirilmesidir. Enerji verimliliği uygulamalarının sağlıklı olarak hayata geçirilemediği alanlarda, fazla tüketimi karşılayacak yeni enerji arz sistemleri; hem ülke ekonomisi açısından yüksek maliyet oluşturacak hem de enerji kayıpları devam edecektir. Bu nedenle sınırlı olan doğal kaynaklarımız da dikkate alınarak, her alanda enerjinin etkin kullanımına yönelik strateji ve politikalar belirlenmeli ve uygulamalar devreye alınmalıdır.Bu çalışma kapsamında, Türkiye’nin enerji verimliliği ve iklim değişikliği performansı konusunda mevcut durumu ve gelecek projeksiyonları irdelenmiş olup, enerji tüketiminde önemli sektörler bazında değerlendirmeler yapılmıştır. Dünyada ve Türkiye’de enerji yoğunluğu, enerji tasarruf yatırımları ve tasarruf değerleri karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Özellikle sanayide enerji verimliliği konusunda yapılan çalışmalar değerlendirilmiş olup, Türkiye’de enerji verimliliği uygulamalarının arttırılması için öneriler sunulmuştur.In addition to the rapidly increasing technological advances in recent years, due to the factors of increasing population and welfare level, the amount of energy consumption and foreign dependence of Turkey has been rising. When country’s economic and environmental sustainability are taken into consideration, this situation emerges as the main factor to be emphasized. Although various supply-demand policies have been developed in terms of energy economy, the external dependency has not been prevented in Turkey. The first thing to be done in countries where energy losses are high and dependent on foreign supply, is to determine the amount of energy savings in all areas and processes in order to realize investments for energy efficiency within the framework of state policies. If energy efficiency practices cannot be implemented properly, new energy supply systems would bring high costs and energy losses for our country. For this reason, taking into account our limited natural resources, strategies and policies for the effective use of energy in every field should be determined and the applications should be put into practice. In this study, the current situation of energy efficiency and climate change in Turkey are evaluated and future projections regarding the performance of key sectors of energy consumption have been made. Energy density in the world and in Turkey, energy-saving investments and the amount of energy savings are given in comparison. Energy efficiency studies in industry are analyzed and proposals have been made for the improvement of energy efficiency applications in Turkey
Performance of apparent diffusion coefficient values and ratios for the prediction of prostate cancer aggressiveness across different MRI acquisition settings
PURPOSE:In this study, we assessed the performance of apparent diffusion coefficient (ADC) and diffusion-weighted imaging (DWI) metrics and their ratios across different magnetic resonance imaging (MRI) acquisition settings, with or without an endorectal coil (ERC), for the evaluation of prostate cancer (PCa) aggressiveness using whole-mount specimens as a reference.METHODS:We retrospectively reviewed the data of prostate carcinoma patients with a Gleason score (GS) of 3+4 or higher who underwent prostate MRI using a 3T unit at our institution. They were divided into two groups based on the use of ERC for MRI acquisition, and patients who underwent prostate MRI with an ERC constituted the ERC (n = 55) data set, while the remaining patients accounted for the non-ERC data set (n = 41). DWI was performed with b-values of 50, 500, 1000, and 1,400 s/mm2, and ADC maps were automatically calculated. Additionally, computed DWI (cDWI) was performed with a b-value of 2000 s/mm2. Six ADC and two cDWI parameters were evaluated. In the ERC data set, receiver operating characteristic (ROC) curves were plotted for each metric to determine the best cutoff threshold values for differentiating GS 3+4 PCa from that with a higher GS. The performance of these cutoff values was assessed in non-ERC dataset. The diagnostic accuracies and area under the curves (AUCs) of the metrics were compared using Fisher’s exact test and De Long’s method, respectively.RESULTS:Among all metrics, the ADCmean-ratio yielded the highest AUC, 0.84, for differing GS 3+4 PCa from that with a higher GS. The best threshold cutoff values of ADCmean-ratio (£0.51) for discriminating GS 3+4 PCa from that with a higher GS classified 48 patients out of 55 with an accuracy of 87.27%. However, there was no significant difference between each metric in terms of accuracy and AUC (p = 0.163 and 0.214). Similarly, in the non-ERC data set, the ADCmean-ratio provided the highest diagnostic accuracy (82.92%) by classifying 34 patients out of 41. However, Fisher’s exact test yielded no significant difference between DWI and ADC metrics in terms of diagnostic accuracy in non-ERC data (p = 0.561).CONCLUSION:The mean ADC ratio of the tumor to the normal prostate showed the highest accuracy and AUC in differentiating GS 3+4 PCa and PCa with a higher GS across different MRI acquisition settings; however, the performance of different ADC and DWI metrics did not differ significantly
A simple rule to identify patients with chronic obstructive pulmonary disease who may need treatment reevaluation
BACKGROUND: A simple rule based on short-acting inhaled β2-agonist (SABA) use could identify patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD) at increased risk of exacerbations and signal the need for maintenance therapy change, similar to asthma "Rules of Two(®)".
METHODS: Associations between SABA use, COPD exacerbations, and health care costs over 1 year were examined retrospectively using de-identified patient data from the Optum Research Database (ORD; N = 56,581) and the Impact National Benchmark Database (IMPACT™; N = 9423). Nebulized and metered-dose inhaler (MDI) SABA doses were normalized to 2.5 mg and 90 mcg albuterol equivalents, respectively.
RESULTS: The GOLD initiative establishes ≥2 exacerbations/year as indicative of increased risk in COPD. We identified a correlation (p < 0.0001) between 1.5 SABA doses/day and this frequency of exacerbations. In ORD, patients using ≥1.5 versus <1.5 SABA doses/day experienced significantly more exacerbations: 1.92 (95% confidence interval [CI], 1.89-1.96) versus 1.36 (95% CI, 1.34-1.38) per patient year (PPY). Above-threshold use was associated with higher average annual COPD-related costs (2010 21,868 (standard deviation [SD], 11,686 (SD, 9216 (SD, 7334 (SD, 15,806 (SD, 11,233 (SD, $27,006) for both nebulized and MDI SABA. IMPACT™ validated these findings.
CONCLUSION: Patients with COPD using ≥1.5 SABA doses/day were at increased risk of exacerbations. Our results suggest a "Rule of 3-2": SABA use ≥3 times in 2 days should be considered a clinical marker for needing treatment reevaluation
ÇİĞ SÜT ÜRETİM İŞLETMESİNDE ENERJİ YÖNETİM SİSTEMİ ALTYAPISININ OLUŞTURULMASI
Bu tezin amacı, çiğ süt üretim işletmesinde enerji yönetimi sistemi alt yapısının kurulmasıdır. Bu amaçla, işletme için bir enerji politikası oluşturulmuştur ve enerji politikasının yerine getirilmesi için işletmede enerji etüdü yapılmıştır. Yüksek enerji tüketimi problemi için ve uygulanması muhtemel projeler için 8D raporları hazırlanarak ilgili süreçlerin kayıt altına alınması, kontrol edilmesi sağlanmıştır. Çalışma, Tekirdağ ili’nde bulunan modern bir çiğ süt üretimi işletmesinde yapılmıştır. Çalışma sonucunda, işletmedeki basınçlı hava hattı sistemlerinin uygun boyutlandırıldığı belirlenmiştir. Ancak, sıcak su hatları izolasyonunun deforme olduğu ve enerji verimli elektrik motorları kullanılmadığı tespit edilmiştir. Aydınlatma sisteminde enerji verimli armatürler kullanılmamaktadır. Önerilen verimlilik arttırıcı projelere göre, enerji verimli motorların kullanımı %4,13, aydınlatma armatürlerinin değişimi %50,6, daha verimli chiller kullanımı %38,1, daha verimli ön soğutma eşanjörünün kullanımı %15,7, kompresör emişinin dış ortamdan alınması %2,4 oranında enerji tasarrufu sağlayacaktır. Çalışma sonucunda önerilen tüm projelerin uygulanması durumunda işletmede yıllık 334719 kWh/yıl enerji tasarrufu sağlanacaktırThe aim of this study is to establish a infrastructure of energy management system in a raw milk production enterprise. For this purpose, an energy policy has been established for enterprise and an energy audit has been conducted to fulfill the energy policy. 8D reports have been prepared both for a high energy consumption problem and projects for possible implementation to the registration and controlled of processes. The study is conducted in a modern raw milk production enterprise in the province of Tekirdağ. As a result of the study, it has been determined that the compressed air line systems in operation are appropriately sized, the insulation of hot water lines is deformed. Energy efficient luminaires are not used in the lighting system. According to proposed efficiency improvement projects, the use of energy efficient motors 4,13%, energy efficient lighting systems 50,6% , more efficient chiller 38,1% , more efficient pre-cooling exchanger 15,7%, external environment for compressor suction 2,4% can achieve efficiency increase. Implementation of all proposed projects in the result of the study will provide 334719 kWh/year energy saving
- …