127 research outputs found

    Giant Aortic Pseudoaneurysm with Stanford Type A Aortic Dissection after Aortic Valve Replacement

    Get PDF
    Giant pseudoaneurysm of the ascending aorta is a rare but dreadful complication occurring several months or years after aortic surgery. Thoracic aortic aneurysms tend to be asymptomatic and were previously often diagnosed only after a complication such as dissection or rupture. We present a rare case of giant ascending aneurysm with Stanford type A aortic dissection occurring 6 years after aortic valve replacement and also illustrate the potential dimensions the ascending aorta may reach by a pseudoaneurysm and dissection after AVR

    Bilateral karotis arter darlığında aşamalı karotis endarterektomi klinik sonuçları

    No full text
    Bilateral karotis arter darlığında aşamalı karotisendarterektomi klinik sonuçlarıAli Ihsan Parlar1, Engin Tulukoğlu1, İbrahim Uyar2, İlyas Kultayev1,Necmeddin Yakut11Akut Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği,İzmir2Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, İzmirAmaç: Randomize çalışmalar orta ve şiddetli semptomatik ve asemptomatik karotis arter darlığı olan hastalarda tekrarlayan nörolojiksemptomlar ve inmenin önlenmesi için karotis endarterektomi (KEA)standart ve eskimeyen bir tedavi yöntemidir. Semptomatik veyaasemptomatik olsun bilateral ciddi internal karotis arter (IKA) darlığı&nbsp;olan hastalar serebrovasküler olay veya kognitif bozukluk riskinesahiptir. KEA etkinliğine rağmen, aşamalı bilateral KEA yapılacakbilateral IKA darlığı olan hastalar için bu prosedürün operatif riskleri ve birincil ve ikincil operasyonlar arasında optimum aralığın neolacağı tartışmalıdır. Bu retrospektif çalışmada, bilateral ciddi karotisstenozu nedeniyle kısa zaman aralığında aşamalı olarak gerçekleştirilen bilateral KEA klinik sonuçlarını değerlendirmek amaçlanmıştır.Metod: Merkezimizde 397 ardışık hastaya Haziran 2012 - Ağustos 2017arasında KEA uygulandı. Bilateral ciddi İKA stenozu nedeniyle kısazaman aralığında aşamalı KEA uygulanan 34 (%8.6) hasta çalışmayaalındı. Aşamalı iki taraflı KEA yapılan hastalar, KEA sonuçları açısından 1. seans ile 2. seans sonuçları karşılaştırıldı. Preoperatif hastaözellikleri Tablo 1’de sunulmuştur.Bulgular: Aşamalı KEA’ler de 1. ve 2. işlemler kıyaslandığındaperioperatif inme, geçici iskemik atak ve ölüm açısından fark saptanmadı. İki işlem arasında istenmeyen olay gelişmedi. Operatif verilerTablo 2’de sunulmuştur. Ortalama takip süresi 25±19 (dağılım 1-60)aydı. Dört yıllık survi %75 saptandı.Tartışma: Bilateral ICA darlığı sık karşılaşılan ve unilateral KEAesnasında ve sonrasında büyük ölçüde artmış komplikasyon riskine rağmen, bu durum için optimal tedavi ile ilgili tartışma devam etmektedir.KEA’nin geçerliliği randomize klinik çalışmalarında gösterilmiştir.Tek bir cerrahi işlem olarak yapılan aynı anda bilateral KEA rolübilateral IKA darlığı olan hastalarda tartışmalı iken, kısa zaman aralığıile aşamalı bilateral KEA güvenli ve etkili bir tedavi konsepti olduğugösterilmiştir.Sonuç: Bizim vaka serimizde iki taraflı ciddi karotis stenozu nedeniyleaşamalı KEA’lerde karşı taraf stenozu ilk işlem yapılan tarafın sonuçlarını olumsuz etkilememiştir. Kısa sürede aşamalı KEA’ler de perioperatif nörolojik olaylar ve ölüm açısından artmış risk görülmemiştir.</p

    Koroner bypass cerrahisi aday› genç ve yafll› hastalarda hematolojik faktörlerin de¤erlendirilmesi

    No full text
    Amaç: Kanıtlanmış koroner arter hastalığı (KAH) bulunanve koroner bypass ameliyatı planlanan 35 yaş ve altındakigenç hastalar ile 60 yaş ve üstündeki yaşlı hastalar arasında bazı endotelyal, trombotik ve antitrombotik faktörlerbakımından fark olup olmadığı araştırıldı.Çalışma planı: Çalışma için, KAH nedeniyle koroner arter bypass greftleme ameliyatı planlanan hastalar arasından, 35 yaşından genç 30 hasta (ort. yaş 31.0±0.3) ve 60yaş veya üstü 24 hasta (ort. yaş 66.3±1.6) rastgele seçildi.Kontrol grubuna gönüllü ve sağlıklı 24 birey (ort. yaş 31.1±0.8) alındı. Gruplar yaş, cinsiyet, beden kütle indeksi, sigara içme alışkanlığı; diyabet, hipertansiyon, periferikdamar hastalığı, ailede erken KAH varlığı; total kolesterol,yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) ve düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterol, trigliserid, protein C, protein S, aktif protein C direnci, antitrombin III, plazminojen, plazminojen aktivatör inhibitörü, von Willebrand faktörü, D-dimer, lupus antikoagülanı ve koagülasyon faktörlerinin (F I, F II, F VII, F VIII, F IX, F XII, F XIII) serumdüzeyleri bakımından karşılaştırıldı.Bulgular: Genç hastalarda plazminojen aktivatör inhibitörü düzeyleri daha yüksek ve ailede erken KAH daha fazlaydı; yaşlı hasta grubunda ise von Willebrand faktörü daha yüksek, hipertansiyon sıklığı daha fazla bulundu. Hemgenç hem de yafll› hastalarda, sağlıklı bireylere göre LDL,F I, F XIII, lupus antikoagülanı düzeyleri yüksek; HDLdüzeyleri düşük bulundu. Diğer faktörler gruplar arasındaanlamlı farklılık göstermedi.Sonuç: Genç hastalarda gözlenen yüksek plazminojen aktivatör inhibitörü düzeyleri artmış protrombotik aktiviteyi;ailede erken KAH’nin daha çok gözlenmesi genetik faktörleri akla getirirken; yaşlı hastalarda yüksek bulunan vonWillebrand faktörü bozulmuş endotelyal fonksiyonu düşündürmektedir.Background: We investigated whether some endothelial,thrombotic, and antithrombotic markers differed betweenyoung (age &lt;35 years) and elderly patients (age ≥60 years)who were candidates for coronary artery bypass graftingfollowing the diagnosis of coronary artery disease (CAD).Methods: Thirty patients &lt;35 years of age (mean age31.0±0.3 years) and 24 patients ≥65 years of age (mean age66.3±1.6 years) were randomly selected among patientsundergoing coronary bypass surgery. Twenty-four healthyvolunteers (mean age 31.1±0.8 years) comprised the controlgroup. The patients and the controls were examined in termsof age, gender, body mass index, smoking status, the presence of diabetes, hypertension, peripheral vascular disease, afamily history of premature CAD, and plasma levels of totalcholesterol, high-density (HDL) and low-density (LDL)lipoprotein cholesterol, triglycerides, protein C, protein S,resistance to activated protein C, antithrombin III, plasminogen, plasminogen activator inhibitor, von Willebrand factor,D-dimer, lupus anticoagulant, and coagulation factors F I,F II, F VII, F VIII, F IX, F XII, F XIII.Results: Young patients exhibited significantly higher plasminogen activator inhibitor levels and a higher prevalence offamily history of early onset CAD. Elderly patients had higher levels of von Willebrand factor and a higher prevalence ofhypertension. Compared to the controls, both young andelderly patients had higher levels of LDL-C, F I, F XIII, andlupus antibody, and lower HDL-C levels. The other markersdid not differ significantly between the groups.Conclusions: Elevated levels of plasminogen activatorinhibitor and a more pronounced family history of earlyonset CAD in young patients suggest increased prothrombotic activity and genetic susceptibility, respectively. On theother hand, elevated von Willebrand factor activity in elderly patients is suggestive of endothelial dysfunction.</p

    Kontralateral karotis arter stenozu olan ve olmayan hastalarda karotis arter endarterektomisinin sonuçları

    No full text
    Kontralateral karotis arter stenozu olan ve olmayan hastalardakarotis arter endarterektomisinin sonuçlarıAli İhsan Parlar1, Engin Tulukoğlu1, İbrahim Uyar2, İlyas Kultayev1,Necmeddin Yakut11 Akut Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği,İzmir2Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, İzmirGiriş: Ciddi karotis darlığı genellikle karotis endarterektomi (KEA) iletedavi edilir, ancak kontralateral karotis stenozu olan hastalarda cerrahi&nbsp;işlemin güvenliği tartışmalıdır. Ciddi karotis darlığı ile kontralateral%50 ve üzeri karotis stenozu olan ve olmayan hastalarda KEA’nınsonuçlarının karşılaştırılması amaçlandı.Yöntem: Çalışmamıza Haziran 2012-Ağustos 2017 tarihleri arasındaizole KEA uyguladığımız 383 hasta dahil edildi. Tüm KEA’ler genelanestezi altında tek cerrah tarafından, shunt kullanılmadan gerçekleştirildi. Hastalar kontralateral karotis arterin durumuna göre 2 grubaayrıldı: Grup 1 (≤%49 kontralateral darlık, n=292) ve grup 2 (&gt;%50kontralateral darlık, n=91). Hastaların demografileri, semptomatikdurumu, erken (&lt;30 gün) nörolojik komplikasyonlar, ölüm sıklığı vesurvileri karşılaştırıldı. Tablo 1’de preoperatif hasta verileri sunuldu.Bulgular: Operatif veriler ve postoperatif komplikasyonlar Tablo 2’desunulmuştur. KEA sonrası toplam mortalite %1.3 (n=5)’dir. Grup 1’de4 hasta ve grup 2’de 1 hastada erken mortalite (&lt;30 gün) gözlendi(p=0.83). Genel inme oranı %2.1 (n=8); grup 1’de %2.0 (n=6) vegrup 2’de %2.2 (n=2) oranında saptandı (p=0.94). Geçici iskemik atakher iki grupta birer hastada gözlendi (p=0.42). Tüm inme, ölüm vegeçici iskemik ataklar her iki grupta sadece semptomatik hasta grubunda gözlendi. Ortalama takip süresi grup 1’de 29±13 ay ve grup 2’de21±15 aydı. Takip süresince grup 1’de 18 hasta ve grup 2’de 11 hastadaçeşitli sebeplerle ölüm gerçekleşti (p=0.634). Her iki grubun survileriŞekil 1’de sunuldu.Tartışma: Her iki karotis arterde darlık sık karşılaşılan bir durumdurve ciddi tarafın KEA esnasında ve sonrasında komplikasyon riskiniarttırabilmektedir. KEA sırasında kross-klemp sonrası serebral kanakımında ki geçici kesinti nörolojik hasara neden olabilir ki bu durumkontralateral darlığı olanlarda daha sık gözlenebilir. Bu durumun şantlaönlenebileceği önerilse de KEA sırasında şantın rutin ya da selektifkullanımını destekleyen yeterli kanıt yoktur.Sonuç: Kontralateral %50 ve üzeri darlığı olan ve KEA uygulananhastalarda ile kontralateral %50’den az darlığı olan ve KEA uygulananhastalar karşılaştırıldığında perioperatif nörolojik olaylar ve ölüm açısından artmış risk görülmedi.&nbsp;</p

    Vakalarla Kalp Damar Cerrahisi II

    No full text
    İzole persistan sol superior vena kava (PLSVC); sol subklavyen ve internal juguler venlerin bileşkesinden başlayan, mediastenin sol tarafında arkus aorta komşulu-ğundan geçen nadir görülen bir konjenitalvasküler anomalidir. PLSVC çoğun-lukla koroner sinüs(KS) yoluyla sağ atriyuma(RA) drene olur. Genellikle asemp-tomatik seyreder vekalp cerrahisi esnasında tesadüfen fark edilebilir. Farklı bir bölgeye drenajı olan ya da sağ-sol şant görülen hastalarçarpıntı, çabuk yorulma, halsizlik, göğüs ağrısı, senkop, siyanoz gibi bulgular ve semptomlar ile karşımıza çıkabilir(1-4).i bulgular ve semptomlar ile karşımıza çıkabilir(1-4).</p
    corecore