5 research outputs found

    DEMİR TEDAVİSİNE DİRENÇLİ DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ:IRIDA

    No full text
    GİRİŞ: Dünya çapında demir eksikliği anemisi ciddi bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nutrisyonel demir eksikliği anemisi ayırıcı tanısında talasemi ve diğer hemoglobinopatiler, gastrointestinal kanama, generalize intestinal malabsorbsiyonlar, kronik inflamatuar hastalıklar, kurşun zehirlenmesi ve sideroblastik anemi yer almaktadır. Ayırıcı tanılar dışlandıktan sonra oral demir tedavisine dirençli seyreden ve aile öyküsü olan olgularda yapılan genetik çalışmalar TMPRSS6 genindeki mutasyonların bu tabloya sebep olabileceğini göstermiştir. Bu tablo demir tedavisine dirençli demir eksikliği anemisi: IRIDA sendromu olarak isimlendirilmiştir. Oral demir tedavisine dirençli demir eksikliği anemisi tablosundaki 16 yaş kız hastada tanı ve tedavi yaklaşımını değerlendirmek istedik. Vaka: 16 yaş kız hasta; 6 aylıkken hipokrom mikrositer anemi (Hb:7.9 g/dl, Htc: %28.9 MCV:58.6 fl, ferritin:22 ng/ml, RBC:4.830/ul ) saptanarak, oral demir tedavisine rağmen anemisi devam etmesi üzerine Çocuk Hematoloji-Onkoloji polikliniğine yönlendirilmişti. Öz ve soygeçmişinde ek özellik olmayan hastanın fizik muayenesinde solukluk dışında özellik saptanmadı. Yapılan tetkikler sonucunda talasemi, gastrointestinal kanama, malabsorbsiyon, konjenital diseritropoetik anemi tanıları dışlandı. Oral demir tedavisi ile iyileşme görülmeyen hastaya IV demir tedavisine yanıt görüldü. Demir tedavisine dirençli demir eksikliği anemisi (IRIDA:Iron refractory iron deficiency anemia) sendromu düşünüldü. IRIDA genetiği gönderilen hastada TMPRSS6 geninde hastalık etkeni olabilecek c.1991A>C(p.Q664p) homozigot mutasyon saptandı. Oral sukrozomial demir desteği başlanan hastanın hipokrom mikrositer anemisi (Hb:10.1 g/dl, Hct:%33.4, MCV:63 fl, RBC:5.100/ul, ferritin:199 ng/ml) hafif düzeyde devam ediyor olup genetiği görülmesi sonrası tedaviye C vitamini eklenmiştir. SONUÇ: IRIDA genellikle oral demir tedavisine yanıt vermeyip parenteral demir tedavisine kısmi yanıt gösteren hipokrom mikrositer anemi kliniği ile kendini gösterir. Nadir görülen, otozomal resesif geçişli bir hastalıktır. TMPRSS6 gen mutasyonunun bu klinik ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. IRIDA olgularında; orta düzeyde bir anemi( Hb:6-9 g/dl), ağır mikrositoz (MCV:45-65), düşük ya da normal ferritin ve yüksek hepsidin seviyeleri görülmektedir. Oral demir replasmanına rağmen düzelmeyen hipokrom mikrositer anemi ve demir parametreleri varlığında, diğer etyololojiler dışlandıysa IRIDA sendromu akılda tutulmalı, hastalar genetik incelemeye yönlendirilmelidir. Anahtar Kelimeler: hipokrom mikrositer anemi, dirençli demir eksikliği anemisi, IRID

    Association between HBA locus copy number gains and pathogenic HBB gene variants

    No full text
    Objectives: Alpha (α) and beta (β) thalassemia are the most prevalent genetic hematological disorders. The co-occurrenceof silent β-thalassemia with excess α-globin gene copies is associated with the thalassemia intermedia phenotype.This study was an investigation of the α-globulin gene dosage and sequence variations in thalassemia patients.Methods: Multiplex ligation-dependent probe amplification and Sanger sequencing were used to identify the hemoglobinsubunit alpha 1 (HBA1) and HBA2 gene alterations in 32 patients. Deletion, duplication, and other findings wereanalyzed in the index cases and family members.Results: Four of the 32 cases (12.5%) were found to have gross duplications. Two cases demonstrated α-globin triplication,and 2 had a quadruplicated HBA1/2 genes. Affected family members revealed genotype-phenotype correlation.In 1 patient, it was observed that quadruplicated HBA genes co-occurrence with hemoglobin subunit beta (HBB) mutationwas inherited from his mother. Notably, the mother did not demonstrate any thalassemia phenotype. Furtherinvestigation showed that the mother was carrying a single copy HBA gene deletion in the trans allele that explainedher clinical condition.Conclusion: This study examined the effect of increased copies of the HBA gene in HBB gene pathogenic variant carriers.The results indicated that β-thalassemia mutations with a co-occurrence of increased α-globin gene dosage isnot very rare condition. Patients with clinical findings incompatible with their HBB genotypes should be investigatedfor small and gross α-globin gene variants in order to provide genetic counseling and prenatal diagnosis follow-up, asappropriate.Keywords: Alpha-globin gene quadruplication, co-inheritance of HBA and HBB, multiplex ligation-dependent probeamplification, thalassemia intermedi
    corecore