Sinus Lifting and Leucocyte- and Platelet-Rich Fibrin

The insufficient alveolar bone height due to the maxillary sinus in the posterior maxilla and postextraction bone resorption may limit implant placement. The sinus lifting procedure creates space between the maxillary alveolar bone and the Schneiderian membrane, which is filled with graft materials to maintain adequate space for new bone formation. Leucocyte- and platelet-rich fibrin (L-PRF)-mixed bone substitute or L-PRF has been used solely as a graft material for sinus lifting. The clinical and radiological findings of the application of PRF for sinus augmentation have been shown to have good results regarding new bone formation. The L-PRF can be an efficient biomaterial for graft particles in maxillary sinus lifting

Kanama Tedavisinde Kullanılan Hemostatik Ajanlar ve Kan Ürünleri

Antikoagülanlarla tedavi edilen hastalarda oral cerrahi prosedürlerin yönetimi, cerrahinin kapsamı ve aciliyeti, laboratuvar değerleri, doktor konsültasyonun sonucu, diş hekimi uzmanlığı ve hastanın oral, tıbbi ve genel durumu gibi çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Kanamanın kontrolü, ağız boşluğundaki cerrahi işlemlerle ilişkili ana olaylardan birini temsil eder. Cerrahi sonrası postoperatif uzun süreli kanama komplikasyonları ortaya çıkabilir. Hemostatik ajanlar, çoğu durumda oral cerrahi sonrası kanama komplikasyonlarında hemostaz sağlamak için başarıyla kullanılmıştır. Sistemik ilaclar pr ̧ imer hemostazı geliştirir, fibrin formasyonunu ve koagulasyonu uyarır ya da fibrinolizi inhibe ederken, lokal etkili hemostatik ajanlar vazokonstruksiyon sağlar ve trombosit aggregasyonunu tetiklerler. İyi cerrahi teknik, uygun anestezik destek, mekanik hemostaz teknikleri ve topikal hemostatik ajanların kullanılması daha verimli çalışılmasını sağlayacak ve oluşabilecek kanama komplikasyonlarının önüne geçilebilecektir

Histopathologic and Immunohistochemical Investigation of the Effects of Vitamin C on Bone Healing in Rats Exposed to Nicotine

Purpose: The aim of the present study was to perform a histopathologic and immunohistochemical investigation of the effects of vitamin C on bone healing in rats exposed to nicotine

Comparison of Mechanical Stabilization of the Mandibular Angulus Fracture Fixation, With Titanium Plates and Screws, Resorbable Plates and Screws, and Bone Adhesives

Mandibular fractures mostly occur at the angulus man-dibula with a concurrent symphysis or corpus fracture on the opposite side. Misapplication can damage the nerves, adjacent teeth, soft tissues, and result in permanent tooth germs. In children, growth centers can be damaged, and this may result in asymmetry and retardation in growth and development. The aim of this study was to compare the mechanical stabilization after different techniques were used to create the mandibular angle fracture fixation and to create oblique fractures at mandible angles. This study included 32 hemi-mandibles that were divided into 4 groups with 8 units per group. All of the hemi-mandibles were fixated using different techniques; titanium mini plates and screws, resorbable mini plate and screws, and resorbable mini plates and cyanoacrylate bone adhesive only. The fixated mandibles were tested under molar masticatory forces, and their stabilization endurance was assessed. There were no significant differences in titanium mini plaque screw and resorbable plaque screw techniques under 40 N force. Resorbable and titanium plates and screws did not have any advantage over each other in terms of biomechanical behaviors. It is suitable to use adhesives in the reduction of complicated but nonload-bearing areas. The adhesive used in this study can adhere to the bone but should be further evolved for clinical use

determination of incidence of complications and life quality after mandibular impacted third molar surgery

Amaç: Bu çalışmanın amacı; mandibuler gömülü üçüncü molar diş cerrahisi sonrası gelişen komp-likasyonların görülme sıklığı, şiddeti ve çeşidinin saptanması, nedenlerin araştırılması, görülen komp-likasyonların önlenmesi ve hastaların cerrahi operasyon sonrası yaşam kalitesinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışma, yaşları 16 ile 83 arasında değişen, 77'si bayan, 28'i erkek toplam 105 hastanın 121 mandibuler gömülü üçüncü molar dişi üzerinde yürütüldü. Tüm hastaların yaşı, cinsiyeti, sistemik durumu, kötü alışkanlıkları, ağız hijyenleri, oral kontraseptif kullanımı ve menstürasyon dönemleri ayrıca mandibuler gömülü üçüncü molar sınıflaması, ağrı, ödem, trismus, parestezi gibi postoperatif komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Ödem varlığı (94, 5.5±3.06, p=0.004) ve kanama komplikasyonu arasında (29, 6.24±2.77, p=0.019), operasyon süresi ile ödem varlığı arasında (94, 30.65±15.49, p=0.005) ve operasyon süresi ile parestezi komplikasyonu arasında (10, 41.2±15.15, p=0.006) istatistiksel olarak anlamlı bir fark kaydedildi. Sonuç: Yaşam kalitesinin kötüleşmesine neden olan postoperatif bulgular, ağrı, ödem, trismus ve parestezi olup, dikkatli bir cerrahi teknik, operatif özen ve hastaların postoperatif önerileri uygulaması komplikasyonların sıklığını ve şiddetini azaltacaktır. Anahtar kelimeler: Mandibuler gömülü üçüncü molar, komplikasyon, görsel analog skala, yaşam kalite

Effects of single- and double-layered resorbable membranes and platelet-rich fibrin on bone healing

Objectives Research has been ongoing on achieving optimum bone healing in the reconstruction of bone loss. Clinically, soft tissue migration into the already existing bone defects is the leading cause of unfavourable bone healing. Platelet-rich fibrin, a recent material that is used to promote bone healing, was compared with single- and double-layered resorbable collagen membranes to determine whether a healing protocol which increases patient comfort is possible