52 research outputs found

    Diyabetik Ketoasidozlu Hastanın Watson'ın İnsan Bakım Modeline Göre Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu

    Get PDF
    Tip 1 diyabet pankreasın insülini çok az salgıladığı ya da hiç salgılamadığı durumlarda görülen kronik bir hastalıktır. Çocukluk çağında ve adölesan dönemde görülmesi kronik hastalığın yönetimini daha da zorlaştırmaktadır. Diyabet yönetiminin eğitim, beslenme, egzersiz, medikal süreç gibi bileşenlerle multidisipliner bir ekip tarafından yönetilmesi gerekir. Watson’un insan bakım modeli hümanistik ve holistik bir yaklaşımı hemşirelik bakımında esas alarak kronik hastalık yönetiminde iyilik halinin sağlanabileceğini savunmuştur. Watson’a göre birey ile hemşire arasındaki bağın gelişmesinde, bireyin yargılanmadan dinlenmesi, hoşgörülü olunması, sevgi ve saygıyı içeren iletişim ile gerçekleşmektedir. Birey ile hemşire arasındaki bağ bakımın etkinliğini göstermektedir. Adölesan dönemdeki birey gelişimine bağlı olarak bağımsızlık kazanmak ister ve kronik hastalık yönetimi bu dönemde oldukça zordur. İnsan bakım modeli çerçevesinde bakım verilen adölesanı yargılamadan dinlemek, adölesanın güvenini kazanmak ve kişiliğini kabul etmek bu dönemde birey hemşire arasındaki bağı kuvvetlendirecek ve bakımın kalitesini arttıracaktır

    Preterm çocuğu olan babalara web ortamında yapılan planlı eğitimin rol algısı ve bakım becerilerine etkisinin incelenmesi

    No full text
    Araştırma, premature bebeği olan babalara web ortamında yapılan planlı eğitimin rol algısı ve bakım becerilerine etkisinin değerlendirmek amacıyla çalışma yarı deneysel olarak planlanmıştır. Araştırma, 15 Mart 2010-01Ocak Ekim 2012 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım'da yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini en az ilkokul mezunu, 37 haftadan önce erken doğan (prematüre) bebeği olan, neonatal tanıya sahip olması nedeniyle premature bebeği Ege Üniversitesi Yenidoğan yoğun bakımda izlenmekte olan, Evinde yada işyerinde interneti olan, bilgisayar kullanabilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden babalar oluşturmuştur. Veriler gerekli tüm izinler alındıktan sonra; yüz-yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Verilerin toplanmasında babaların sosyo-demografik, annenin obstetrik özellikleri ve yenidoğanın neonatal öyküsüne ilişkin soruları içeren anket formu, Evlilik Uyum Ölçeği, Babalık rolü algı ölçeği ve Erken doğan bebek bakımına yönelik Başarı Testi Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında, araştırmacı tarafından oluşturulan Erken Doğan Bebek Bakımına Yönelik Başarı Testi ve Erken doğan bebek bakımına yönelik eğitim kitapçıkları için 10 kişilik uzman görüşleri alınmıştır. Tezin ikinci aşamasında; önce kontrol grubuna 10 baba ve daha sonra çalışma grubuna 10 baba dahil edilmiş ve elde edilen verilere power analizi uygulanmıştır. Araştırma kapsamına kontrol grubuna 30 ve çalışma grubuna 30 olmak üzere 60 baba dahil edilmiştir. Babalar araştırma süresince iki kez izlenmiştir. İlk izlemde çalışma ve kontrol grubuna anket formu, EUÖ, BRAÖ, Erken Doğan Bebek bakımına Yönelik Başarı Testi uygulanmıştır. Çalışma grubuna web ortamı aracılığı ile "Erken Doğan Bebek Bakımına Yönelik" eğitim uygulanmıştır. Eğitimden 15 gün sonra ikinci izlem gerçekleştirilmiştir (EUÖ, BRAÖ ve Erken Doğan Bebek Bakımına Yönelik Başarı Testi uygulanmıştır). Araştırmada elde edilen verilerin analizinde; sayı, yüzde dağılımları, ki-kare testi, independent samples t-test kullanılmıştır. Çalışma ve kontrol gruplarına alınan babalar yaş grubu, eğitim durumu, gelir düzeyi, çalışma durumu, mesleği ve evlilik yılı açısından eşleştirilerek, homojen dağılımlı gruplar oluşturulmuştur (p>0.05). Araştırmada 30-35 yaş arasında olanların oranının çalışma grubunda %56.7; kontrol grubunda %50.0 olduğu, çalışma grubundaki babaların %56.7'sinin; kontrol grubundaki babaların %60.0'ının lise mezunu olduğu, çalışma oranının çalışma ve kontrol grubundaki babalarda %96.7 olduğu, çalışma grubunda yer alan babaların %50.0'ının gelir gidere denk olurken; kontrol grubunda ise %60.0'ının gelir durumunun giderden az olduğu, çalışma grubunda 1-5 yıldır evli olanların oranının %60.0; kontrol grubunda ise %63.3 olduğu saptanmıştır (p>0, 05). Araştırmada çalışma grubunda yer alan babaların EU Ölçeği ilk izlem puan ortalaması 22, 76±3, 35; kontrol grubundaki babaların ise 21.36±2.07' dir (p>0.05). EUÖ ikinci izlem puan ortalaması ise çalışma grubundaki babalarda 45.10±2.42; kontrol grubundaki babalarda 43.20±2. 84 olarak belirlenmiştir (p>0.05). Araştırma kapsamına alınan çalışma grubu babaların BRA Ölçeği ilk izlem puan ortalaması 91.06±13.00; kontrol grubu babaların ise 98.96±9.24 'dür. Yapılan t-testi analizine göre; çalışma ve kontrol grubundaki babaların BRA Ölçeği ilk izlem puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak negatif yönde anlamlı bulunmuştur (p0.05). Çalışma grubundaki annelerin %56, 7'si; kontrol grubundaki annelerin %58. 3'ü lise mezunudur (p>0.05). Çalışma oranı çalışma gurubundaki annelerde % 43.3, kontrol grubundaki annelerde ise %33.3' dür (p>0.05). Hem Çalışma hem de Kontrol grubunda yer alana annelerin % 63.3'ü ev hanımıdır (p>0.05). Çalışma grubunda annelerin gestasyonel haftalarının ortalaması 30.00±3.12 iken kontrol grubunda bu oran ise 31.50 ± 3.02'dir. Gebelik sayısı incelendiğinde Çalışma grubunda yer alan annelerin %43.3'ünün ilk gebeliği iken; kontrol grubunda ise bu oranın %46.7 olduğu saptanmıştır (p>0.05). Çalışma grubu bebeklerinin kilolarının ortalaması 1510.16±532. 08, kontrol grubu babaların bebeklerinin kilolarının ortalaması 1643.33±654.07'dir. Çalışma ve kontrol grubundaki gebelerin bebeklerinin baş çevresi ve kilolarının ortalaması bakımından istatistiksel açıdan anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05).Araştırmada çalışma grubundaki bebeklerin birinci dakika apgar skoru ortalaması 4.50±2.33 iken kontrol grubundaki bebeklerin birinci dakika apgar skoru 5.20±1.82'dir (p=0.302 ). Beşinci dakika apgar skoru ortalaması çalışma grubundaki bebeklerde 7.46±1.22 ve kontrol grubundaki bebeklerde 7.56±1.47'dir (p=0.582). Araştırmamızda yoğun bakım ünitesinde izlenmekte olan bebeklerin çalışma grubunda neonatal tanı ile en çok Geçici takipne %56. 3 (n=9), Sepsis %63. 6 (n=7), PDA %50.0 (n=4) ile Rds % 57. 1 (n=4) nedeniyle yatırıldığı, kontrol grubunda ise Gecici takipne %43. 8 (n=7), PDA %50.0 (n=4) ve bunu sepsis tanısı %36.4 (n=4) izlediği belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; EUÖ ve BRAÖ ve Erken doğan bebek bakımına Yönelik Başarı Testi puan ortalamaları bakımından çalışma grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır

    Tip 1 Diyabetli 12-18 Yaş Arasında olan Çocukların Kan Şekeri Ölçüm Becerilerinin İncelenmesi

    No full text
    Amaç: Bu araştırma, Tip 1 diyabet tanısı almış 12- 18 yaş arasındaki çocukların kan şekeri ölçüm becerilerini değerlendirmek amacıyla uygulanmıştır. Yöntemler: Araştırma Eylül 2019- Haziran 2020 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim araştırma hastanesinde Tip 1 diyabet tanısı almış 12-18 yaş arasındaki çocuklarla (n=309) yapılmıştır. Verilerin toplanmasında çocukların sosyodemografik özelliklerini içeren “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Kan Şekeri Ölçüm Becerileri Değerlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Bulgular: Çocukların diyabet yönetimi ve HbA1c değerleri karşılaştırıldığında özellikle 3 aylık HbA1c değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Yapılan ileri analizde bulunan bu farklılığın ebeveyn ve sağlıklı kardeş-diyabetli çocuk HbA1c değerlerindeki farktan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Diyabet tanısını 5 yıl ve üzerinde olan çocukların ebeveynleri tarafından diyabetlerinin yönetilmesi %23,8 çocuğun kendi kendine yaptığı diyabet yönetimi ise %50,6 olarak belirlenmiştir. Sonuç: Tip 1 diyabetli çocuklara bakım veren sağlık çalışanlarının kan şekeri ölçüm becerilerini değerlendirme ölçeğini kullanarak diyabet yönetimini değerlendirmeleri önemlidir. Özellikle bu dönemde sağlık durumuna yönelik oluşabilecek ve bu sürecin olumsuz etkilerinden daha düşük düzeyde etkilenmelerini sağlamak için gerekli tedbirlerin alınması, erken dönemde fark edilmesi ve uygun şekilde değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir

    Co-bedding Twins: Systematic Review

    No full text
    Amaç: Yardımcı üreme teknikleri ile oluşan gebeliklerin %30-35’i çoğul gebeliktir. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi ve bakım hizmeti alan çoğul bebeklerin uyku alışkanlıklarının oluşturulması ve taburculuk sonrası ailelerin bu alışkanlıkları sürdürmesi çok önemlidir. Amerikan Pediatri Akademisi, ikiz bebeklerin ebeveynleri ile aynı odada ayrı beşiklerde uyumasını önermektedir. Bu literatür çalışmasında, ikiz bebeklerin birlikte yatma konusunda 2007-2017 yılları arasında yayınlanmış hemşirelik araştırmalarının genel olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: İkiz bebeklerin birlikte yatması konusunda 2007- 2017 yılları arasında yayınlanmış olan araştırmalar incelemeye dahil edilmiştir. Uluslararası veri tabanlarından, Medline, Pubmed, Science Direct, Ebscohost, Web of Science, OneFile, Scopus veri tabanları “cobedding twins” “twins baby” “birlikte uyuma” “ikiz bebek” anahtar kelimeleri kullanarak taranmıştır. Bulgular: Taramalar sonucunda 92 çalışmaya ulaşılmıştır. Çalışmalardan dahil olma kriterlerine uyan 12 çalışma inceleme kapsamına alınmıştır. İnceleme kapsamına alınan tüm makaleler yazar-yıl, yer ve örneklem, yöntem ve kullanılan formlar, önemli bilgiler başlıkları altında incelenmiştir. Sonuç: Sistematik derlemeye alınan tanımlayıcı çalışmaların sonucuna göre ebeveynlerin ikiz bebeklerin birlikte uyumasını ilk üç aylık dönemde daha sık uyguladığı, ikiz bebekler büyüdükçe bebeklerin ayrı yatırıldıkları saptanmıştır. Randomize kontrollü çalışmalarda da ikiz bebeklerin birlikte yatırılmasının ağrı, memnuniyet, kilo alımı, topuk kanı alımı sonrası ağlama süresi üzerine olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir. İkiz bebeklerin birlikte yatması konusunda daha çok çalışmanın yapılması önerilmektedir.Objective: the 30-35% of pregnancies achieved by assisted reproductive techniques are multiple pregnancies. It is very important that the sleeping habits of twin babies who receive treatment and care in the neonatal intensive care unit should be established and that these families should maintain these sleeping habits of their babies after discharge. the American Academy of Pediatrics recommends sleeping of twin babies in separate cradles in the same room with their parents. in this study, it was aimed to investigate nursing researches about co-bedding twin babies between 2007-2017. Methods: the studies published between 2007-2017 on the co-bedding of twin babies were included in the study. From international databases as Medline, Pubmed, Science Direct, Ebscohost, Web of Science, OneFile, Scopus databases were scanned using key words of ‘co-bedding twins’ and ‘twin babies’. Results: As a result of scanning, 92 studies have been reached. Studies that meet the inclusion criteria have been taken into consideration. All the articles concerning the scope of the investigation were examined under the headings of author-year of publication, location of research, sampling size, survey forms, and methods used, and important information. Conclusion: According to the results of the descriptive studies included in the systematic review, it was determined that parents applied co-bedding of twin babies more frequently in the first three months of their lives, and laid them in separate beds as they grew older. in randomized controlled trials, it was determined that the co-bedding of twin babies had a positive effect on pain, satisfaction, weight gain, crying time after drawal of blood amples from their heels. It is recommended that further studies should be performed about co-bedding of twin infants

    Diabetes Education In Children With Type 1 Diabetes and Their Families

    No full text
    The survival of children and young people with type 1 diabetes as a healthy individual depends on the diabetes education given by the multidisciplinary pediatric diabetes team, in which the diabetic individual plays a central role. With successful education, individuals with Type 1 diabetes and their families should be able to solve problems. It should be able to manage its blood sugar on its own. It should be strengthened and motivated to use knowledge and practical skills. Before starting the diabetes education of the child and family; components such as health beliefs and attitudes, basic diabetes knowledge, cultural status, self-management skills, readiness to learn, general and health literacy, learning style, ability, financial status, family and social support should be evaluated.Diabetes education should be started at the time of first diagnosis for all individuals with diabetes and their families. It should be given regularly, in accordance with age and developmental characteristics. It should be repeated once a year or more often. Successful education should not only provide information but also improve the quality of life. At the same time, starting from the moment of diagnosis, it should continue throughout life. Children and their families should be able to be independent, strong, and well-being physically and mentally at all points in their lives

    Çocuk Hastanesinde yatarak tedavi gören çocukları olan annelerin bakımında ıslak mendil kullanma durumlarının incelenmesi.

    No full text
    Amaç: Bu çalışma çocuk hastanesinde yatarak tedavi gören çocukları olan annelerinbakımda ıslak mendil kullanma durumlarının incelenmesi amacıyla planlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırmanın verileri 30 Haziran 2012-15 Ocak 2013tarihleri arasında Üniversite Hastanesinde çocukları yatarak tedavi gören 200 anneye yüz yüzegörüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır Araştırma verilerinin toplanmasında literatüre dayalıolarak hazırlanan ve araştırmacılar tarafından geliştirilen toplam 30 sorudan oluşan anketformu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde SPSS 16.0 istatistik paketprogramı kullanılmıştır. Frekans ve yüzde dağılımları hesaplanmış ve tüm sonuçlar tablolarhalinde sunulmuştur. Araştırmanın yürütüldüğü kurumlardan ve Ege Üniversitesi HemşirelikFakültesi Etik Kurulu'ndan ve Çocuk Hastanesi'nden yazılı izin alınmıştır. Araştırmaya katılanannelere de araştırma hakkında bilgi verilmiş, onamları da alınmıştır.Bulgular: Çalışmamızda annelerin hastanede kaldıkları süre içerisinde çocuklarının alttemizliğini çocuk sadece idrarını yaptığında % 53'ünün ıslak mendille (n:106); idrar ve gaitasınıyaptığında ise; % 58'inin ıslak mendil ile (n:116) temizlik yaptığı belirlenmiştir. Islak mendilkullandıkları işlemlere baktığımızda ise en çok %45.5'inin alt temizlik sırasında kullandığı(n:91), %34.5'inin çocuğun günlük bakımında kullandığı (n:69) %27'sinin yemek sonrası ellerintemizliğinde (n:54) kullandığı saptanmıştır. En çok tercih ettikleri diğer vücut bölümlerinin ise%46 el-ayak (n:92) ve %38 yüz bölgesi (n:76) olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Araştırmamızda annelerin üniversite hastanesinde kaldıkları süre içerisindeçocukların alt temizliğinde, çocuk bakımında ve farklı işlemlerde vücut bölümlerindekibakımın sürdürülmesinde sıklıkla ıslak mendili tercih ettikleri saptanmıştır. Bu bağlamdapediatri hemşiresinin savunucu ve karar alıcı rolleri arasında bulunan çocuğa verilen bakımınözelliği ya da çocuk bakımına uygun araçların seçimi ve kullanımında ıslak mendillerin hangibölgelerde sık kullanıldığı, içerisindeki kimyasalların ve onların oluşturabileceği&nbsp;komplikasyonların görülme oranlarına yönelik daha çok merkezli ve uzun soluklu çalışmalarınyapılması önerilmektedirObjective: This study was designed to ınvestıgatıon of usıng wet wıpes m the çare ofhospıtalızedchıldren'mothers ın chıldren’s hospıtals.Methods: This study was designed as a descriptive study and the study data were collectedwith face to face intervievvs with 200 mothers whose children were hospitalized in a universityhospital, between 30 June 2012 and 15 January 2013. The data were collected with a questionnaireform specifically designed in compliance with the recent literatüre which was composed of 30questions. The study data were evaluated with SPSS 16.0. The percentage and frequencydistributions were calculated and ali results were presented in tables. Permissions in vvriting wereobtained from the institutions where the study was conducted, The Board ofEthics at the School ofNursing, and Children 's Hospital.Results: İt was reported that 53% of the participants used wet wipes after urination while 58%used wet wipes follovving urination and defaecating during their stay in the hospital. The mostcommon uses o f wet wipes were found to be changing diapers (45,5%), daily çare (34,5%), andcleaning hands after meals (27%). The most common other body parts in using wet wipes werehands and feet (46%) and face (38%).Conclusion: The study results illustrated that mothers preferred wet wipes while chanqinqdiapers, daily çare of their children and cleaninq different parts of their bodies durinq their stay inthe hospital. İn this context, pediatric nurse who advocates and decision-makers between the rolesrelatinq to child çare qiven property or child çare accordinq to the selection of 'Instruments and inthe use of wet wipes which areas is often employed, should be performed in which the Chemicalsand they can create compücations incidence for further multicenter, long-term studies</p

    Tip 1 Diyabetli Çocuk ve Adölesanların İnsülin Pompa Yönetiminde Sorunlar ve Çözüm Önerileri

    No full text
    Tip 1 Diyabet, diyabetli çocuk ve ebeveynlerinin tanı anından itibaren yaşam boyunca sürdürmeleri gereken tekrarlı eğitim, özen ve yakın takip ile yönetebilecekleri bir süreçtir. Tip 1 diyabet yönetim bileşenlerini insülin tedavisi, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, kendi kendine izlem, multidisipliner yakın takip ve hemşirelik yaklaşımı oluşturur. Bu bileşenlerin merkezinde insülin tedavisi yer almaktadır. Diyabet teknolojilerinin gelişimi ile diyabetli çocuk ve ebeveynlerinin yaşamına sürekli insülin gönderimini otomatik olarak yapan elektromekanik bir pompa girmiştir. Bu derleme makalesinde küresel anlamda kullanımı oldukça yaygınlaşan insülin infüzyon pompasının avantaj ve dezavantajları literatür ışığında detaylı bir biçimde ele alınmıştı
    corecore