17 research outputs found
Investigation of physical performance parameters of children aged 12-14 years
This study aims to investigate the physical performance parameters and to determine the profiles of children aged 12-14 years and attending the secondary stage of public schools in Izmir province. The study included a total of 650 voluntary students (323 girls, and 327 boys) attending the 6th, 7th and 8th classes. Physical parameters of students were evaluated with tests selected from Fitnessgram, American Alliance for Health, Physical Education, Recreation and Dance (AAHPERD) and Eurofit Test Battery (Muscle Strength: hand grip strength, standing long jump; Muscle Resistance: pull-up; Flexibility: sit and reach test; Cardiovascular Endurance:1 mile running test (1609 m endurance running); Speed: 30 m sprint).Statistical analysis of data was made by Two-Way Variance Analysis in SPSS 15.0 packet software, and Further Bonferroni analysis was used for age. As a result of the study, performance parameters of children aged 12-14 years were determined to be lower than those reported by similar studies made on the same age group. Among the reasons, there are lack of physical activity, sedentary lifestyle, inadequate physical education and sport class and the reflections of education system
The importance of the quality of coach–athlete relationship for athletes’ motivationAntrenör sporcu ilişkisinin sporcuların güdülenmesi için önemi
The aim of this research was to reveal whether the coach-athlete relationship is a determinant of athletes’ motivation. 312 (63.5%) males and 179 (36.5%) females as a total of 491 athletes from team and individual sports voluntarily participated to the research. Mean age of the participants’ was found to be 19.11±2.70. The Coach–Athlete Relationship Questionnaire (CART-Q) and Sports Motivation Scale (SMS) were used as the data collection tools. For the data analyses; descriptive statistics, Pearson’s correlation and multiple regression analyses (enter method) were used. Level of significance was determined to be .05. The results showed that intrinsic motivation was significantly correlated with closeness (r = .235), commitment (r = .240) and complementary (r = .153). Also, extrinsic motivation was significantly correlated with closeness (r = .346), commitment (r = .307) and complementary (r = .270). The results of the regression analysis revealed that closeness (β = .197, p = .009) and commitment (β = .197, p = .006) were the significant predictors of intrinsic motivation [F (3, 487) = 12.539, p = .000, R2=.07] and that extrinsic motivation was significantly predicted by closeness (β = .283, p = .000), [F (3, 487) = 23.296, p = .000, R2=.13]. As a conclusion, the results of this research indicate that there is a significant correlation between the coach-athlete relationship and athletes’ motivation and that some aspects of the quality of coach-athlete relationship could contribute to athletes’ motivation. ÖzetBu araştırmanın amacı antrenör sporcu ilişkisi ile sporcuların güdülenmeleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Bu amaçla takım sporları ve bireysel sporlardan, 312 (%63.5) erkek- 179 (%36.5) kadın sporcu olmak üzere toplam 491 sporcu gönüllü olarak araştırmaya katılmıştır. Sporcuların yaşları 19.11±2.70 olarak belirlenmiştir. Araştırmada, Antrenör-Sporcu İlişkisi Envanteri ve Sporda Güdülenme Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17 paket programı ile tanımlayıcı istatistikler, Pearson korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi ile analiz edilmiştir. Bulgulara göre, içsel güdülenme ile yakınlık (r = .235), bağlılık (r = .240) ve tamamlayıcılık (r = .153) arasında anlamlı bir ilişki belirlenmiştir. Ayrıca, dışsal güdülenme ile yakınlık (r = .346), bağlılık (r = .307) ve tamamlayıcılık (r = .270) arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Regresyon analizi sonuçlarına göre yakınlık (β = .197, p = .009) ve bağlılık (β = .197, p = .006) puanlarının içsel güdülenmeyi anlamlı olarak açıkladığı belirlenmiştir [F (3, 487) = 12.539, p = .000, R2=.07]. Ayrıca, dışsal güdülenme ise yakınlık (β = .283, p = .000) puanı tarafından anlamlı olarak açıklanmıştır [F (3, 487) = 23.296, p = .000, R2=.13]. Sonuç olarak, antrenör sporcu ilişkisi ile sporcuların güdülenmesi arasındaki ilişkinin pozitif yönde olduğu ve antrenör sporcu ilişkisinin kalitesi arttıkça sporcuların güdülenmelerinin olumlu yönde değişeceği belirtilebilir
İlköğretim okullarında beden eğitimi dersinin amaç ve içeriğine ilişkin sorunlar
Çocuğun büyüme ve beden gelişiminin en hızlı dönemlerine rastlayan ilköğretim, eğitim bakımından çok fazla önem taşıdığı gibi, fizyolojik gelişim devrelerini etkilemekte ve çocuğun hem bedensel gelişiminde hem de sosyal yaşantısında çok önemli süreçler olarak karşımıza çıkmaktadır. Beden Eğitimi; insanın fiziksel, ruhsal ve zihinsel niteliklerini bulunulan yaşın ve genetik kapasitesinin gerektirdiği verim gücüne ulaştırmak amacı ile rekabet olmaksızın yapılan faaliyetler bütünüdür. Bugün okullardaki Beden Eğitimi ve Spor dersi, bireyin okul öncesi eğitiminden başlayarak yaşam boyu sürecek spor yapma alışkanlığının kazandırılması, sağlık için sporun önemini kavrama, hareket becerilerini öğrenme, fiziksel uygunluğun geliştirilmesi, sporun ve toplum ahlakının özüne bağlı kalan ve sahip çıkan bireylerin topluma kazandırılmasını amaçlamaktadır. Bu çalışma, İzmir ilinde ilköğretim kurumlarında Beden Eğitimi ve Spor dersinin amaç ve içeriğine ilişkin sorunların incelenmesini amaçlamıştır.Araştırma tesadüf yöntemle belirlenen 36 devlet ve 14 özel ilköğretim okullarında görev yapan 100 Beden Eğitimi öğretmeni üzerinde uygulanmıştır. Beden Eğitimi öğretmenlerinden 36 anket sorusuyla elde edilen verilerin istatistiksel olarak frekans ve yüzdeleri alınmış ve bazı soruların anlamlılık sınaması için x2 (khi kare) uygulanmıştır.Araştırmada elde edilen bulgular; Araştırmaya katılan Beden Eğitimi öğretmenlerinin %40'ının bayan, %60'ının erkek olduğu,Özel okullarda Beden Eğitimi dersinin amacına ulaşması devlet okullarına göre yüksek bir oranda (%50) ulaştığı, Devlet okularının Beden Eğitimi dersi %45.8 oranında amacına kısmen ulaştığı, %37.5 oranında amacına ulaşmadığı, amacına ulaşmama nedenlerinden en önemlileri %46 ile ders saatinin yetersizliği, %23'ü de yeterli araç gerecin olmadığı, Beden Eğitimi öğretmenlerinin (%45) derslerde verimli olabilmeleri için haftada en fazla 20 saat derse girmesi gerektiği,Özel okullar (%96.2, 20-30 öğrenci), Devlet okullarına (%29.2, 31-40 öğrenci) göre daha düşük sayıda öğrenci ile ders yaptıkları, Beden Eğitimi öğretmenlerinin %24'ünün teorik ders yaptığı, %55'inin de ayda bir defa teorik ders yaptığı, Beden Eğitimi derslerinin genellikle devlet okullarında %77.1 oranında okul bahçesinde yapıldığı, özel okullarda ise %57.7 oranında spor salonu ve okul bahçelerinde yapıldığı, Beden Eğitimi öğretmenlerinin %71'i Beden Eğitimi dersine ayrılan sürenin yetersizliği konusunda birleştikleri, Beden Eğitimi öğretmenlerinin %57'si Beden Eğitimi derslerinin haftada en az 2 gün 4 saat olması gerekliliği üzerinde durduğu, Beden Eğitimi derslerinde ölçme ve değerlendirme %100'lük bir oranla uygulamalı olarak yapıldığı,İlköğretim kurumları arasında genel amaçların gerçekleşme durumunda devlet okullarından özel okullara göre daha yüksek düzeyde olduğu, istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu, Beden Eğitimi öğretmenlerinin karşılaştıkları sorunlar önem sırasına göre %61'i derslerin zaman yetersizliğinden işlenemediğini ve amacına ulaşmadığını, %23'ü soyunma odaları ve spor salonlarının olmadığı, %9'u idarecilerin ilgisizliği, %7'si diğer öğretmenlerin olumsuz bakışlarının olduğunu ortaya koymaktadırlar. Beden Eğitimi öğretmenlerinin, beden eğitimi derslerinde daha verimli olabilmesi ve beden eğitimi derslerinin tam anlamıyla amacına ulaşabilmesi için birinci özellik olarak ders saatinin arttırılması, okullardaki spor tesislerinin çoğalması gerektiğini ortaya koymaktadırlar
12-14 yaş çocukların motorsal performans ve benlik saygısı düzeylerinin incelenmesi
Bu araştırma 12-14 yaş çocukların motorsal performans ve benlik saygısı düzeylerini belirleyerek yaş, cinsiyet ve spor yapma durumu farklılıklarını ortaya koymak; motorsal performans ve benlik saygısı düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya İzmir il merkezinde okuyan 407’si kız, 458’i erkek (aktif spor yapan 270 kişi, aktif spor yapmayan 595 kişi) olmak üzere toplam 865 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Öğrencilerin motorsal performanslarını belirlemek için bazı antropometrik ve motorik testler uygulanmıştır. Antropometrik testler boy uzunluğu, vücut ağırlığı, ve vücut kompozisyonu ölçümlerini kapsamaktadır.Motorsal performans testler olarak; kassal kuvvet:sağ-sol el kavrama kuvveti testi, durarak uzun atlama testi, kassal dayanıklılık: 30 sn mekik testi, esneklik:otur-eriş testi, sürat: 30 m koşu testi, kardiyovasküler dayanıklılık: 1 mil (1609 m) koşu testi kullanılmıştır. Benlik saygısı düzeyini belirlemek için Özoğul (1988) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri (1967) okul kısa formu kullanılmıştır. Gruplar arasında ( yaş, cinsiyet ve spor yapma durumu) motorsal performans ve benlik saygısı özellikleri bakımından 3x2x2 düzeninde varyanz analizi ve bonferroni testi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, öğrencilerin benlik saygısı puanları bakımından 12,13 ve 14 yaş grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuştur. Spor yapan kız ve erkek öğrencilerin antropometrik ölçümleri, motorsal performans testleri ve benlik saygısı puanlarının spor yapmayan kız ve erkek öğrencilerden daha yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir. Spor yapan 12-14 yaş çocukların kuvvet, sürat ve kardiyovasküler dayanıklılıkla benlik saygısı arasında anlamlı ilişki bulunmuştur
Beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin iş doyum düzeylerinin farklı değişkenler açısından incelenmesi
Bu araştırmanın amacı; Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenlerinin iş doyum düzeylerinin farklı değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma verilerinin toplanmasında Weiss, David, England ve Lofguist (1967) tarafından geliştirilen ve Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Baycan (1985) tarafından yapılan “Minnesota Satisfaction inventory” ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmaya devlet ve özel ilköğretim okullarında görev yapan 96 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni gönüllü olarak katılmışlardır. Verilerin analizinde araştırmanın amaçları doğrultusunda yapılan karşılaştırmalarda “Independent-Samples T Test” ile “Kruskal-Wallis” testlerine başvurulmuştur. Araştırmanın sonucunda Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenlerinin iş doyum düzeylerinin cinsiyet, yaş, medeni durum ve hizmet içi eğitim alma değişkenlerine göre farklılaşmadığı görülmüştür. Bunun yanında görev yaptıkları okul türüne göre özel okullarda çalışanların ve mesleki yayınları takip edenlerin iş doyum düzeylerinin, devlet okullarında çalışanlardan ve mesleki yayınları takip etmeyenlerden anlamlı biçimde daha yüksek olduğu görülmüştür.The aim of the present research was to investigate job satisfaction levels of Physical Education and Sports Teachers in terms of various variables. For the data collection; “Minnesota Satisfaction Inventory” -developed by Weiss, David, England and Lofguist (1967) and Turkish validity and reliability tests performed by Baycan (1985)- and personal information form were used. 96 Physical Education and Sports Teachers who worked at state schools and private schools participated voluntarily in the research. For the statistical comparisons; “IndependentSamples T Test” and “Kruskal-Wallis” test were used during the analysis. As a conclusion of the research, it was seen that job satisfaction levels of the Physical Education and Sports Teachers did not differ in terms of sex, age, marital status and having on-job training variables. Yet, it was found out that those who worked at private schools and those who followed professional publications experienced significantly higher job satisfaction levels compared to those who worked at state schools and those who did not follow professional publications
Beden eğitimi ve spor yüksek okullarında görev yapan akademisyenlerin örgütsel iletişimlerinin incelenmesi
In this study, Physical Education Sports Schools who served in the Aegean Region of organizational communication scholars to investigate. The sample is 96 Physical Education Sports Schools academician (male 60, female 36). In this study, data collection tool, ;quot;Organizational Communication Inventory;quot; was used (Tuna 2008). To assess the data and the arithmetic average of the percentage distribution was applied. According to the survey; Physical Education Sports Schools scholars' perceptions of organizational communication is the middle level, ;amp;#8220;face-to-face communication between employees greater opportunities,;quot; stated a favorable opinion on, but ;quot;when any problem is noticed and will be helped, the idea of people on issues that concern them are taken among the employees is a good exchange of information;quot; and ;quot;managers have sufficient information related to employee performance ;quot;in the cases had a negative opinion stated.Bu çalışmada, Ege Bölgesinde Beden Eğitimi Spor Yüksekokullarında görev yapan akademisyenlerin örgütsel iletişimlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Örneklemi 96 Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu akademisyeni oluşturmaktadır (erkek 60, kadın 36). Çalışmada veri toplama aracı olarak “Örgütsel İletişim Envanteri” kullanılmıştır (Tuna 2008). Verilerin değerlendirilmesinde, yüzde dağılımı ve aritmetik ortalama uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; BESYO akademisyenlerinin örgütsel iletişime ilişkin algılarının orta düzeyde olduğu, çalışanlar arasında yüz yüze iletişim imkanları fazladır konusunda olumlu görüş belirttiği ancak herhangi bir probleminiz olduğunda fark edilir ve yardım edilir, kişilerin kendilerini ilgilendiren konularda fikri alınır, çalışanlar arasında iyi bir bilgi alışverişi bulunmaktadır ve yöneticiler çalışanların performansları ile ilgili yeterli bilgiye sahiptir konularında ise olumsuz görüş belirttikleri saptanmıştır
Beden eğitimi öğretmen adaylarının epistemolojik inançları ve benlik saygıları arasındaki ilişki
The purpose of this study was to determine epistemological beliefs and self-esteem physical education teacher candidate, and also to examine effect of epistemological beliefs on self-esteem. A total of 344 respondents (149 (%43.3) females and 195 (%56.7) males) participated to the study. Self-Esteem Scale and Epistemological Beliefs Scale were used to determine physical education candidate;amp;#8217; self-esteem and epistemological beliefs levels, respectively. Descriptive statistics, independent sample t test, correlation analysis and multiple regression analysis were used to analyze data. According to analysis, there was a moderate-level, negative and meaningful difference between self-esteem and epistemological beliefs scale of two subscales (The belief that learning depends on effort and the belief that learning depends on ability). But, there was no relationship between self-esteem and the belief that there is only one right answer subscale. In addition, the belief that learning depends on effort and the belief that learning depends on ability was negative and significant predictor of self esteem.Bu çalışmanın amacı, beden eğitimi ve spor yüksekokulunda okuyan, beden eğitimi öğretmen adaylarının epistemolojik inançları ve benlik saygısı düzeylerini belirlemek ve epistemolojik inançların benlik saygısı üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmada, 149 (% 43.3) bayan ve 195’i (% 56.7) erkek olmak üzere toplam 344 kişi yer almıştır. Beden eğitimi öğretmen adaylarının epistemolojik inanç ve benlik saygısı düzeylerini belirlemek için Benlik Saygısı Ölçeği ve Epistemolojik İnançları Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde betimleyici istatistik, t testi, korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Sonuçlar, Adayların benlik saygısı ile epistemolojik inanç ölçeğinin öğrenmenin çabaya bağlı olduğu inanç ve öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğu inanç alt boyutları arasında düşük negatif yönde bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Fakat, tek bir doğrunun var olduğu inanç alt boyutu ile benlik saygısı arasında bir ilişkinin olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, öğrenmenin çabaya bağlı olduğu inanç ve öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğu inançlarının benlik saygısı ile negatif ve anlamlı belirleyicisi olduğu belirlenmiştir