22 research outputs found
Combined Evaluation of IGF−1 and IGFBP−3 as an Index of Efficacy and Safety in Growth Hormone Treated Patients
Objective: Measurement of serum insulin−like growth factor−1 (IGF−1) and IGF binding protein−3 (IGFBP−3) levels has been recommended as a useful index for monitoring of growth hormone (GH) therapy in GH deficient children. In this study we aimed to evaluate IGF−1/IGFBP−3 molar ratio during GH treatment as an index of safety and efficacy
Evaluation of Thyroid Functions with Respect to Iodine Status and TRH Test in Chronic Autoimmune Thyroiditis
Objective: Chronic autoimmune thyroiditis (CAT) is the most common form of thyroiditis in childhood and a frequent cause of acquired hypothyroidism. The objective of this study was to evaluate the thyroid status of childrenand adolescents with CAT with respect to iodine status and diagnostic values of thyrotropin-releasing hormone (TRH) test
Permanent Central Diabetes Insipidus with Complete Regression of Pituitary Stalk Enlargement After 4 Years of Follow−up
A 14 year−old patient was admitted because of a history of polyuria and polydipsia. A diagnosis of central diabetes insipidus (CDI) accompanied by growth hormone (GH) and gonadotropin deficiency was made. Hypophyseal magnetic resonance imaging (MRI) of the patient demonstrated isolated pituitary stalk enlargement. Although GH deficiency and gonadotropin deficiency were transient, CDI was persistent despite the regression of the pituitary stalk enlargement over the 4 years of follow−up
Türkiyede Bölgesel Kalkınma, Büyüme Ve Yakınsama Dinamiklerinin Ekonometrik Yöntemlerle İncelenmesi.
Türkiye'de Bölgeler Arası Sektörel İstihdam Farklarının Mekânsal Analizi
Bu projenin amacı Türkiye’de sektörel istihdam oranlarının bölgesel yakınsamasını analiz etmektir. Bu çerçevede, sektörel bölgesel istihdamın mekânsal analizi yapılacak ve üç ana sektörün (imalat, tarım ve hizmet) istihdam oranları arasındaki beta yakınsaması incelenecektir. Sektörel istihdamın yakınsamaya konu edilmesinin temelinde emek ve sermaye hareketliliği iktisadi varsayımı yatmaktadır. Buna göre, faktör hareketliliğinin yüksek olması durumunda sermaye ve emeğin mekânsal bir denge kurulana kadar hareket etmesi beklenir; böylece ücret ve karların aynı düzeye yakınsayacağı öngörülür. Zira bir sektörde getiri yüksekse ücretler de görece yüksek olacak ve düşük ücretli sektörlerden yüksek ücretli sektörlere geçiş yaşanacaktır. Bunun sağlanmadığı, ücret dengesizliğinin olduğu durum ise bölgeler arasında emek üretkenliği farkı olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle, sektörel istihdamın yakınsama analizi Türkiye ekonomisi için önemli ve güncel bir konuya ışık tutacaktır.Literatürde bölgeler arası istihdam dinamiklerini analiz etmeye yönelik çalışmalar genelde istihdam büyüme modellerine dayandırılmış, ancak konunun mekânsal boyutu çoğunlukla ihmal edilmiştir. Diğer yandan, istihdamın bölgesel analizinde mekânsal etkilerin olacağı düşünülebilir. Bunun için birkaç sebep sıralamak mümkündür. İlk olarak, bölgelerin aynı pazara erişebilmelerinden dolayı iktisadi faaliyetlerinin birbirine bağımlı olması beklenmektedir. Bölgelerin benzer sanayi yapısına ve üretim teknolojilerine sahip olabilecekleri de unutulmamalıdır. Bu durum nihayetinde bir bölge ya da ildeki istihdam düzeyinin diğerinde süregiden istihdam düzeyine bağlı olmasına neden olabilecektir. Diğer bir sebep ise bir bölgeyi etkileyecek olası bir şokun benzer malı üreten diğer bölgeleri de ortak bir pazara üretim yapmaları nedeni ile etkilemesi ihtimalidir. Sonuç olarak bölgeler arası istihdam dinamiklerini analiz ederken mekânsal korelasyon olasılığını göz ardı etmek analiz sonuçlarının güvenilirliği açısından şüphe uyandırabilir.Bu projede, ekonometrik yöntem olarak mekânsal görünürde ilişkisiz regresyon (SUR) modelinin kullanılması planlanmaktadır. SUR modeli, tahmin edilen denklemlerin hata terimleri arasında korelasyon olmasından kaynaklanan bir heterojenliğin olduğu durumlarda kullanılmaktadır. Mekânsal SUR modelinde, farklı denklemlerin hata terimleri arasındaki eşzamanlı korelasyonun yanı sıra mekânsal ağırlık matrisi tarafından tanıtılan denklem-içi uzamsal bir korelasyon da bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu model ile zaman etkisi, mekân etkisi ve olası heterojenliği aynı anda inceleyebildiğimiz bir çerçeve sunmak mümkündür. Bu sebeplerden ve literatürde bu kapsamda ilk kez uygulanacak olmasından dolayı sektörel bir mekânsal SUR modeli bölgesel istihdam dinamiklerini açıklamada önemli bir katkı olacaktır. Projede, üç sektör için sektörler-arası istihdam etkileşimlerini dikkate alan üç denklemli bir mekânsal SUR sistemi oluşturulacaktır. İktisadi yazında oldukça yeni ve uygulaması çok sınırlı olan bu alanda teorik yapı halen gelişmektedir. Dolayısıyla proje sonuçları tamamlandıktan sonra uzun vadede de güncelliğini koruyacaktır
Avrupa Birliği'nde sektörel istihdamın bölgesel yakınsaması: Mekansal veri analizi
Bu projenin amacı, Avrupa Birliği ülkelerinde sektörel istihdamın yakınsama dinamiklerini mekânsal ilişkileri ve sektörel etkileşimleri de dikkate alarak analiz etmektir. Avrupa Birliği’nin kuruluş amacında ortaya konan “ülke düzeyinde yakınlaşma ve istihdamda birlik oluşturma” tezinin veriler ışığında test edilmesi sağlanacak; sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinde ülkeler arası istihdam oranlarındaki farklılıklarının gerçekte azalıp azalmadığı ortaya konabilecektir. Bu çalışma, refah göstergesi olarak ele alınabilecek olan istihdam oranlarının gerçek eğilimini ortaya koymak ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecindeki emek politikalarını tekrar ele almak açısından oldukça anlamlıdır
A viable childbirth after correction of spontaneous uterine dehiscence
We report a case of uterine dehiscence during pregnancy. Uterine dehiscence and rupture are serious complications of pregnancy. This situation takes place especially in women that prior uterine operation(s). We represent a 30-year-old woman diagnosed uterine dehiscence at 22nd gestation week. Uterine dehiscence treated surgically and then medical treatment was given to prevent preterm labour. At 34th gestation week, the patient was operated because of preterm labour and an alive foetus was born. The result of the pathologic examination of the placenta: Placental adhesion failure was detected. In conclusion women with prior caesarean delivery (one or more), ultrasound measurement should be recommended for measuring the lower uterine segment thickness in order to predict the possibility of uterine dehiscence and rupture