90 research outputs found

    Sağlık Çalışanlarının Sağlık Teknolojisi Algılarının Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Sağlık teknolojisi, sağlık hizmetlerinin üretim, sunum ve sonuç safhalarında sağlıkla ilgili olan sistemlerin, yöntemlerin ve tekniklerin sağlık teçhizatları ve ilaçlar yardımıyla uygulanmasına olanak veren teknolojik süreçlerin tamamı olarak ifade edilebilmektedir. Araştırma, sağlık çalışanlarının sağlık teknolojisi algılarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma İç Anadolu’da bulunan bir devlet hastanesinde araştırmanın yapıldığı tarihler arasında görevli 438 sağlık çalışanı ile yürütülmüştür. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafında hazırlanan sosyo-demografik bilgi formu ve Sağlık Personeli Sağlık Teknolojileri Değerlendirme Tutum Ölçeği (SPSTDTÖ) ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS/15.0 programı kullanılmıştır. Araştırmada sağlık çalışanlarının %62,6’sı kadın, %20,3’ü doktor ve %48,9’u hemşirelerden oluşmaktadır. Sağlık çalışanlarının medeni durumları ile SPSTDTÖ farkındalık alt boyutu arasında, eğitim durumları ve meslekleri ile SPSTDTÖ alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05). Buna göre lisansüstü eğitim düzeyine sahip, bekar sağlık çalışanlarının ve hekimlerin sağlık teknolojileri değerlendirme algılarının anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda sağlık çalışanlarının sağlık teknolojisi değerlendirmesindeki algılarının yükseltilmesine yönelik kurum içi eğitimlerin düzenlenmesi önerilmektedir

    Hyperbilirubinemia due to minor blood group (anti-E) incompatibility in a newborn: A case report

    Get PDF
    In addition to Rh and ABO incompatibilities subgroup incompatibilities may rarely play a role among the causes of hemolytic anemia and indirect hyperbilirubinemia in newborns. The most common minor blood group antigens that cause blood incompatibility between the mother and baby are C, c, E, e, Kell, Duffy, Diego, Kidd and MNSs antigens. In this article, a newborn in whom hyperbilirubinemia due to anti-E minor blood group incompatibility developed and was treated with phototherapy succesfully is presented and minor blood group incompatibilities due to anti-E are reviewed

    Nadir Görülen Bir Osteopetrozis Tarda Olgusu: Radyolojik Bulgular

    Get PDF
    Osteopetrozis klinikte tekrarlayan kırıklarla seyreden ve jeneralize kemik dansite artımı, kemik içinde kemik görünümü ile tipik radyografik bulguları olan herediter bir kemik anomalisidir. Çalışmamızda nadir görülen bir osteopetrozis tarda olgusu ele alınmıştır. Öksürük şikayetiyle gelen 35 yaşında bayan hastanın özgeçmişinde şiddetli anemi ve trombositopeniye bağlı kan transfüzyonları bulunmaktadır. Hastanın akciğer grafisinde kosta ve vertebralarda diffüz osteoskleroz dikkati çekmiştir. Paranazal sinüs grafisinde yüz kemiklerinde ve kalvaryumda artmış dansite izlenmektedir. Osteopetrozis nadir görülmekle beraber diffüz osteoskleroz ayırıcı tanısında dikkate alınmalıdır

    Stereotactic body radioablation therapy as an immediate and early term antiarrhythmic palliative therapeutic choice in patients with refractory ventricular tachycardia

    Get PDF
    Background: Stereotactic body radioablation therapy (SBRT) has recently been introduced with the ability to provide ablative energy noninvasively to arrhythmogenic substrate while reducing damage to normal cardiac tissue nearby and minimizing patients’ procedural risk. There is still debate regarding whether SBRT has a predominant effect in the early or late period after the procedure. We sought to assess the time course of SBRT’s efficacy as well as the value of using a blanking period following a SBRT session. Methods: Eight patients (mean age 58 ± 14 years) underwent eight SBRT sessions for refractory ventricular tachycardia (VT). SBRT was given using a linear accelerator device with a total dose of 25 Gy to the targeted area. Results: During a median follow-up of 8 months, all patients demonstrated VT recurrences; however, implantable cardioverter-defibrillator (ICD) and anti-tachycardia pacing therapies were significantly reduced with SBRT (8.46 to 0.83/per month, p = 0.047; 18.50 to 3.29/per month, p = 0.036, respectively). While analyzing the temporal SBRT outcomes, the 2 weeks to 3 months period demonstrated the most favorable outcomes. After 6 months, one patient was ICD therapy-free and the remaining patients demonstrated VT episodes. Conclusions: Our findings showed that the SBRT was associated with a marked reduction in the burden of VT and ICD interventions especially during first 3 months. Although SBRT does not seem to succeed complete termination of VT in long-term period, our findings support the strategy that SBRT can be utilized for immediate antiarrhythmic palliation in critically ill patients with otherwise untreatable refractory VT and electrical storm

    Investigation of the relationship between cord clamping time and risk of hyperbilirubinemia

    Get PDF
    Background: Although the relationship between umbilical cord clamping time and various parameters such as hemoglobin (Hb) levels, iron deficiency, and risk of neonatal jaundice has previously been studied, to the best of our knowleadge there have been no studies investigating the relationship between cord clamping time and the risk of significant hyperbilirubinemia. We aimed to investigate the relationship between the time of umbilical cord clamping and transcutaneous bilirubin (TcB) measurements made on various postnatal hours, Hb and serum total bilirubin (STB) levels measured on postnatal 4th day, and the risk of development of significant hyperbilirubinemia requiring phototherapy treatment. Methods: Eligible newborns were divided into two groups on the basis of the time of cord clamping: those clamped late (60 seconds or more; Group I) and those clamped early (less than 60 seconds; Group II). Groups were compared with respect to the parameters of cord Hb, postnatal TcB measurements at 6th, 48th, 96th and 168th hours, and 96th hour Hb, STB and direct bilirubin levels. Results: TcB levels at the 96th and 168th hour were significantly higher in Group I when compared to Group II (p < 0.001 and p < 0.001, respectively). The 96th hour STB level was significantly higher in Group I when compared to Group II (p < 0.001). The need of phototherapy requirement was higher in Group I when compared to Group II (p=0.001). Increase in cord blood Hb for each 1 gr/dl caused a 3.94-fold increased risk in the requirement of phototherapy treatment. Cord clamping time showed statistically significant positive correlations with both cord blood and 96th hour venous Hb levels, with both 96th hour and 168th hour TcB levels, and with 96th hour STB levels. Conclusions: Newborns whose cords are clamped late should be followed up closely with respect to high postnatal bilirubin levels and other risks associated with significant hyperbilirubinemia requiring phototherapy treatment
    corecore