154 research outputs found

    KOHEZYONSUZ ZEMINLERIN ÇIFT YÖNLÜ DÖNGÜSEL BURULMA TESTI

    No full text
    Ülkemizde gerçeklesen son depremlerde görüldügü üzere, çogunlukla zemin karakterinin iyi belirlenememesinin sonucunda hatali temel tasarimindan kaynakli , yapilarin yikilmakta ya da oturulamayacak durumda hasar gördügü gözlemlenmistir. Afyon-Dinar depremi sonrasinda birçok yapida karsilasildigi gibi, dinamik yük altinda yapilarin kenar ve köse kisimlarinin zemine asiri yüklendigi anda eksenel ve kesme yüklerinin zemine birlikte etkidigi görülmüstür. Bu anlarda, zemin dayanimi asilarak yapilarda çökme meydana gelmistir.Orta Dogu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Insaat Mühendisligi bölümü, Geomekanik ana bilim dali kapsaminda “KOHEZYONSUZ ZEMINLERIN ÇIFT YÖNLÜ DÖNGÜSEL BURULMA TESTI” baslikli doktora tezi yürütülmektedir. Tez kapsaminda, Geomekanik laboratuvarinda yeni bir deney düzenegi hazirlanmaktadir.Deney düzenegi ile içi bos silindirik numuneler eksenel yük ile birlikte ayni anda tekrarli burulmaya tabi tutulacaktir. Bu sistem ile yukarida bahsedilen eksenel ve kesme yükleri farkli miktar ve yönlerde numuneye etkinerek, deprem altindaki olusacak durum simüle edilmeye çalisilacaktir.Bilimsel Arastirma Projesine basvurulmadaki amacimiz, hali hazirda %80-%90 mertebesinde hazirlanmis olan deney düzeneginin mekanik ve elektronik bazi ekipmanlarinin saglanarak, düzenegin çalisir hale getirilmesidir

    Geo yapıların Duraylılık Değerlendirmelerine Esas Sismik k Katsayısının Seçimi

    No full text
    Within the scope of this paper, seismic assessment stages followed during the design and performance assessments of geo-structures will be presented. Some of these stages involve i) seismic hazard assessments, ii) pseudo-static stability evaluations and the determination of seismic coefficient k, iii) allowable permanent deformations, which will be discussed herein, with the emphasis in similarities and differences in available national and international codes, regulations and guidelines. For earthfill and rockfill dams, there exists a consensus regarding the selection of a 50 % probability of exceedance in 100 years hazard level for operation basis earthquake levels. The dam subjected to this shaking level is expected to behave elastically or almost elastically. However, for risk class "high" and "very high" dams, international codes suggest a seismic assessment which adopts a 10,000 year return period hazard level for safety evaluation earthquake, whereas national guideline only recommends a 2475 year return period level. This relatively unconservative selection is somewhat compensated later by the selection of a seismic coefficient k value in the range of 0.4-0.6 of PGA, surprisingly independent of the failure block geometry, level of shaking, expected permanent damage, dam height and stiffness, etc. For retaining structures, until recently, 475 year return periods establish the design practice. However after AASHTO (2006), 1000 year return periods are adopted as the basis for design. Recommendations are listed by the author to achieve unbiased combinations of these assessment parameter choices. As the concluding remark, consistent with international literature, 1.0-1.5 meters are judged to be acceptable permanent displacement levels, which are expected to not jeopardize the stability of the dam, as a general and crude guideline. Permanent displacements exceeding 3.0 meters can be concluded as large displacements which may trigger serious slope stability problems. It should be noted that at these large displacement levels, numerical assessment results in the form of permanent displacements may be unconservatively biased due to limitations in boundary conditions and constitutive models. The 1.5 to 3 meter range is defined as the gray zone, for which additional more sensitive analyses are required. Similarly, for conventional gravity and semi-gravity type retaining systems, 5-10 cm permanent displacement are judged to be acceptable. These recommendations are consistent with current state of knowledge, however use of them as a unique decision making criterion without considering the characteristics of the geostructures, the site and safety evaluation earthquake scenario, is not recommended

    Zemin özellikleri ile sismik yük süresi arasındaki etkileşimin sismik sıvılaşma potansiyeline etkisi

    No full text
    Bu projenin amacı mevcut sıvılaşma süre düzeltme bağıntılarında % 300 mertebelerine varan jelirsizliğin ortadan kaldırılması ve deprem süresinin (tekrarlı yük sayısının) aslında zemin özellikleri ile cuvvetli yer hareketi arasındaki etkileşimce belirlendiği gerçeğinin mevcut bağıntılara yansıtılması olarak tanımlanmıştır. Sadece deprem büyüklüğünün bir değişken olduğu mevcut süre düzeltme katsayıları geliştirilerek, zemin ve sismik sarsıntının özelliklerinin ve birbirleri ile etkileşimlerinin de (rijitlik, periyot, cuvvetli yer hareketi şiddeti, frekans, rezonans, vb.) göz önüne alındığı yeni bağıntıların elde edilmesi ledeflenmektedir. Bu kapsamda fay mekanizması, deprem büyüklüğü, yakın fay, uzak fay, yönelim vb. şartların farklı olarak etkilediği geniş yelpazede bir şiddet, süre ve frekans içeriğine sahip 47 adet kuvvetli yer hareketi, yine daha önce sıvılaşma/sıvılaşmama vaka örnekleri olarak rapor edilmiş 53 adet gerçek zemin profiline uygulanmış ve zemin yüzeyindeki süre ile normalize edilmiş deprem süresinin (tekrarlı yük sayısının) i) yer ivmesi, ü) deprem büyüklüğü, iii) sarsıntının ana periyotu, iv) zemin periyotu, v) zemin rijitliği, vi) amplifikasyon oranı, vii)derinlik, vb. etkenlerle nasıl değiştiği analiz edilmiştir. Önerilen yeni olasılıksal bağıntı kapsamında bu etkenlerden önem sırasına göre i) deprem büyüklüğü, ü) maksimum yer ivmesi, ve iii) oranlanmış derinlik parametrelerinin deprem süresine etkileri modellenmiş ve bu yeni bağıntıların zemin sıvılaşması analizlerinde nasıl kullanılabileceği örneklenmiştir
    corecore