Adnan Menderes University

Adnan Menderes University
Not a member yet
    4744 research outputs found

    The aplicability of ethnoarchaeology in Anatolia

    Get PDF
    While ethnology examines living cultures, archeology, one of the disciplines of social sciences, aims to understand past cultures. The purpose of this study is to investigate the applicability of ethnoarcheology in Anatolia. The outline of this study is as follows: After introduction chapter, chapters one, two and three examine the definition, historical development, and national development of ethnology, archeology and ethno archeology respectively. Chapter four explores the etnoarcheological studies conducted in Anatolia. The geographical regions in Anatolia, topography, climate, rain there are differences between each other. In the same geographical region there are different cultures. Especially in the country site, communities save political, social, economical structures for along time. These situation possibilities to the ethnoarchaeological works in Anatolia. Especially in Anatolia, East and Southeast Anatolia, Central Anatolia, low population areas, Mediterranean and Black Sea region habitats and far away from the coastal region and Western Anatolian coasts rural settlements and the communities living in the high lands of intern sites. Show that ethnoarcheology can be practiced in Anatolia.Bu çalısmanın amacı, insanoğlunun “günümüz kültürleri” ile “geçmis kültürleri”ni inceleyen etnoloji ve arkeoloji bilimlerinin sentezi sonucu ortaya çıkan etnoarkeolojinin Anadolu’da uygulanabilirliğini incelemektir. Çalısmanın giris bölümünden sonraki birinci bölümünde etnolojinin tanımı, konusu, tarihsel gelisimi ve ülkemizdeki gelisimi, ikinci bölümünde arkeolojinin tanımı, konusu, tarihsel gelisimi ve ülkemizdeki gelisimi ve üçüncü bölümünde etnoarkeoloji, tanımı, tarihsel gelisimi ve ülkemizdeki gelisimi ele alınmıstır. Çalısmanın dördüncü bölümünde ise Anadolu’da gerçeklestirilen etnoarkeoloji arastırmaları ayrıntılı bir sekilde ele alınmıstır. Anadolu’da coğrafi bölgeler, yüzey sekilleri, iklim, yağıs, bitki örtüsü gibi birçok faktör bakımından birbirinden ayrılırken, aynı coğrafi bölge içinde de birçok farklı kültürel doku dikkati çekmektedir. Özellikle kırsal olarak adlandırılan yörelerde yasayan tecrit edilmis topluluklar, politik, sosyal ve ekonomik yapılarını uzun yıllar boyunca korumaktadırlar. Bu durum Anadolu’da gerçeklestirilen etnoarkeolojik çalısmalara uygun imkanlar sunmaktadır. Anadolu’nun özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tamamına yakın bir bölümü, İç Anadolu Bölgesi’nin seyrek nüfuslu birçok yöresi, Akdeniz ve Karadeniz Bölgesi’nin deniz seviyesine yakın sınırlı alanları dısındaki habitatlar ile Batı Anadolu’nun kıyı seridindeki kırsal yerlesimler ve iç bölümlerin yüksek kesimlerinde yasayan topluluklar, etnoarkeolojinin Anadolu’da uygulanabilirliğine önemli ölçüde veri sağladıkları gözlemlenmistir

    Peripheral lymphadenopathy in childhood

    Get PDF
    Lenfadenopatilerin tanımlanması ve lenfadenopatiye yaklaşım pediatri pratiğinde sık tartışılan konulardan birisidir. Hasta veya sağlıklı çocuklarda lenf bezlerinin değerlendirilmesi, genel fizik incelemenin önemli bir parçasıdır. Lenfadenopati, lenf bezlerinin boyut, sayı veya kıvam özelliklerinde anormallik göstermesidir ve diğer bulgu ve semptomların bir parçası olabileceği gibi, tek bulgu veya ana yakınma olabilir. Ayırıcı tanıda birçok hastalık yer alır ve doğru yaklaşımda zorluk çekilebilir. Genellikle kendini sınırlayıcı, beniyn bir durum olabilmesine karşın altta yatan ciddi sistemik bir hastalığın veyamaliynitenin ipucu olabilir. Bumakalenin amacı lenfadenopati tanımı, bölgesel ve yaygın lenfadenopatinin ayırıcı tanısı, lenfadenopatili hastanın değerlendirilmesinde sistematik yaklaşım, acil biyopsi yapılması gereken durumlar gibi önemli noktaların gözden geçirilmesidir.The assessment of lymphadenopathy in children is a common diagnostic problemin pediatrics. Examining the lymph nodes is an important aspect of the general physical examination of both well and ill children and adolescents. The term “lymphadenopathy” refers to lymph nodes that are abnormal in size, number, or consistency. The majority of children with lymphadenopathy will have a benign, self-limited process. Conversely, the presence of lymphadenopathy can be a clue to a serious underlying systemic disease or malignancy, and the differential diagnosis of lymphadenopathy can be broad. The aim of this article is define lymphadenopathy, discuss the differential diagnosis of localized and generalized lymphadenopathy develop a systematic approach to the evaluation and management of lymphadenopathy, recognize worrisome features of lymphadenopathythat shouldprompt a referral fora biopsy

    Transference and countertransference

    Get PDF
    Aktarım ve karsıt aktarım terimleri ilk olarak psikanalitik kuram içinde tanımlanmıs ve psikanalitik tedavinin temel araçları olarak kullanılmaya baslanmıstır. Daha sonraları bu iki kavramdan degisik psikoterapi yöntemleri içinde de söz edilmege baslanmıs ve günümüzde neredeyse, hasta-hekim iliskisinin her türünde önemli bir yeri oldugu fark edilmege baslamıstır. Bu nedenle günümüzde bu kavramlar sadece psikanalitik psikoterapide degil belki de günlük tıp pratiginin her alanında degerlendirilmeli ve hekimlerin bu konudaki bilgileri ve farkındalıkları arttırılmalıdır. Bu yazıda aktarımve karsı aktarımönce psikanalitik psikoterapi içinde ele alınacak ve gözden geçirilecek daha sonra ise bu kavramların nasıl gelistigi ve hekim ile hasta iliskisi içindeki rolü incelenecektir.Transference and countertransference terms were first described in psychoanalytic theory and were used as the basic tools of psychoanalytic psychotherapy. Later on these terms were started to be used in different kinds of psychotherapies and recently transference and countertransference started to play an impotant role in every kind of patient physician relationship. For this reason this terms should not only be taken into account in psychoanalysis but in all fields of every day medical practice. In this paper first tansference and countertransference were reviewed in psychoanalytic perpective and then its development and role in the patient physician relationship was examined

    Glass in Anatolia in the Roman Period

    Get PDF
    Cam İ.Ö. 3. binden itibaren keşfedilmiş ve günümüze kadar kullanımını sürdürmüş önemli bir malzemedir. Doğada katı halde bulunurken, çeşitli biçimlerde kullanılmak üzere insanoğlu tarafından, çeşitli yöntemlerle işlenmiştir. Arkeolojik kazılardan ele geçen buluntular, camdan yapılmış çok sayıda değerli süs eşyalarının ve kapların günlük hayatta ya da mezarlarda yaygın şekilde kullanıldığını göstermektedir. Anadolu'da yapılan kazılardan gelen buluntulardan, cam işçiliğinin İ.Ö. 2. binden itibaren önemli olduğu belirlenmiştir. Çalışmamızda amacımız, Anadolu'da Roma İmparatorluk Dönemi'nde cam işçiliğinin önemini ortaya koymak ve cam ile ilgili teknik ve formları incelemektir. Bu nedenle, öncelikle Anadolu'da kazısı yapılmış olan kentler bölgelere göre ayrılarak, kazılardan gelen eserler, yayınlanmış çalışmalara göre incelenmeye çalışılmıştır. Anadolu'da yapılan kazılarda, bazı kentlerde cam üretiminin varlığını kanıtlayan cam atölyeleri tespit edilmiştir. Müzelerimizde çok sayıda cam eser bulunmakla birlikte, bunların çok az bir bölümünün yayınladığı dikkati çekmektedir. Roma İmparatorluğu Dönemi'nde bir Asya eyaleti olan Anadolu'daki birçok kentte, Anadolu'da cam üretiminin önemli bir yer edindiği görülmektedir. Kuzey, batı ve güney kıyılarında yer alan birçok önemli antik kentte, cam üretimi ve ihracatının olduğu belirlenmiştir. Anadolu üretimi eserlerin yakın benzerlerine Mısır, Suriye, Filistin, Kıbrıs ve Rhodos'ta rastlanmaktadır. İlerideki yıllarda yapılacak daha fazla araştırmanın bu konuyu daha iyi gün ışına çıkaracağını düşünmekteyiz.Glass has been discovered and used since 3. million B.C.E. It's solid and hard in the nature, but it is threated by the human being to use miscallenous purposes. It's pointed out that the glasswares are used for precious materials in daily life and the life after death by the archaeological excavations. Glassworking has been important in Anatolia since 2. million B.C.E. Our aim is to study the importance the glassworking and glasswares in ancient Anatolian art and to examine the techniques and forms. Consequently, we studied the materials according to the ancient regions of the ancient Anatolia. It's proved that the glass production in Anatolia by the excavations of the glass workshops. Though the lots of glass materials are in museums of Türkiye, it's noteworthy the publications are few. Ancient Anatolia became the province of the Roman Imperial period and was influenced by the Roman glassworking. It's established that the great glassware production and exportation was in the ancient cities of the western, northern and southern Anatolia. Close parallels are found in ancient Egypt, Syria, Cyprus and Rhodos. Further researches will bring to light the glassworking of the ancient Anatolia

    Organization of the new hospital of adnan menderes university: the decisions and advices of the academics

    Get PDF
    AMAÇ: Bu çalışmanın amacı 2009 yılı içinde kullanıma açılacak olan Uygulama ve Araştırma Hastanesinin yeni binasının yapılandırılması konusunda Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi ögretim üyelerinin tercih ve önerilerinin belirlenmesidir. GEREÇ ve YÖNTEM: Bu çalışma kesitsel ve tanımlayıcı bir araştırmadır. Bir anket formu aracılığıyla ilk bölümde öğretim üyelerinin temel demografik özellikleri ile eğitim ve çalışma yaşamları incelenmiş ikinci kısımda da yeni hastane binasının yapılanması hakkındaki görüşleri alınmıştır. Elde edilen veriler Windows için SPSS 10.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. BULGULAR: Öğretim üyelerinin (n=78; 49 erkek, 29 kadın) ortalama yası 43.0 ±6.2 yıldır. Hekimlerin (n=77) ortalama çalışma süresi 19.44±5.25 yıl olup 16'sının (%20.3) yöneticilik deneyimi bulunmaktadır. Katılımcılar hemşire ve eczacılar gibi yardımcı meslek gruplarının görüşünün alınmasını büyük oranda (~%70-87 arası) gerekli görmüş, çalışmaların çoğunlukla (%75.6) için çoklu altkurullar tarafından yürütülmesini savunmuştur. Yine katılımcıların %65.8'i bu çalışmalara kişisel destek vermeye olumlu bakarken, %67'i kliniğinin temsil edilmesi gerektiğini belirtmistir. Hastane organizasyonunda uzmanlık dalları arasındaki paylaşımlar konusunda özellikle Hasta-Is Potansiyeli, Hastaneye Getiri/Karlılık ve Eğitimdeki Rol ile Bilimsel Aktivite önemli kriterler olarak belirtilmiştir. Katılımcıların %76.9'u yabancı/dıs merkezlerin yapılanmasının da dikkate alınması gerektiğini savunmuştur. SONUÇ: Yeni binasına tasınmayı hedefleyen hastanemiz, kapasitesini en az iki kat artırmaya hazırlanmaktadır. Katılımcılar yeni binamızın hem bir üniversite hastanesi gibi eğitim, öğretim ve araştırma hem de bir hastane olarak kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde yapılanması gerektiğine işaret etmişlerdir.Öğretim üyelerimizin birikim ve tecrübeleri ışığında sağladıkları görüşlerinin hastanemizin yapılanma sürecinin daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacağı inancındayız.OBJECTIVE: The aim of this study was to report the decisions and advices of the academicians of Adnan Menderes University Medical Faculty on the organization of new Practice and Research Hospital building. MATERIALS and METHODS: The study was a cross-sectional, descriptive research. In the first part, the demographic properties and education and practice carriers of the academics was noted while in the second part their decisions on organization of the new hospital building was questioned. The data was analyzed by SPSS 10.0 forWindows program. RESULTS: The mean ages of the 78 (49 male, 29 female) academics was 43.0 ±6.2 years. The mean carrier periods of medical doctors (n=77) was 19.44±5.25 years and 16 of them (20.3%) had experience on hospital management. Majority of the participants (about ~70-87%) approved the idea of taking into consideration the decisions of the other team mates such as nurses and pharmacists and also (75.6%) suggested the formation of multiple organization subgroups. While 65.8% of the participants were positive about contributing to the organization studies individually, 67.1% stated that their clinical department should be represented. On the distribution of hospital resources among the clinical departments; the criteria such as, Patient-work potential, Hospital incomes/profits, and Predominance in education as well as Scientific activities were emphasized as important. Other hospitals' organization models were advised to be looked into by 76.9% of the participants. CONCLUSION: Our hospital's aim is at least, to duplicate its capacity in its new building. The participants of this study indicated that the new building should serve not only as a university hospital for education and research but also as hospital for public healthcare with high quality and performance.We believe, the suggestions of the academics in the light of their training and experience will contribute to a better organizational process for our hospital

    Numerical soluations of parabolic volterra integro-differential equations

    No full text
    İntegro-diferansiyel denklemlerin nümerik çözümleri konusundaki çalışmaların birleşimi olan bu çalışmada, I. Bölümde, integro-diferansiyel denklemlerin genel tanımı verilmiş ve bu denklemlerin uygulama alanlarına değinilmiştir. Farklı alanlardaki örnekler incelenmiştir. II. Bölümde, integro-diferansiyel denklemlerin varlık ve tekliği üzerinde incelenmiştir. Bu tipteki denklemlerin analitik çözümleri için metotlara değinilmiştir. III. Bölümde, Parabolik volterra integro diferansiyel denklemlerin nümerik çözümlerine yer verilmiştir. Ayrıca bu bölümde, Volterra integro-diferansiyel denklem ikinci mertebeden yakınsatılmıştır.In this study, which is a collection of works with regard to the numerical solutions of integro-differantial equations. Section one refers to the general definition of integro-differantial equations and the application areas of these equations, and the patterns in the various fields are examined. Section two focuses on the existence and unique of integro-differantial equations and the methods, essential to the analytical solutions of this kind of equations, are mentioned. Eventually, section three stresses on the numerical solutions of integro-differantial equations

    Determine the effect of foiar application on population dynamics of cotton pests, natural enemies, yields and lint qualities in cotton (Gossypium hirsutum L.)

    No full text
    Çalışma, 2007'2008 yıllarında pamukta yapraktan uygulanan bazı gübrelerin zararlılar, doğal düşmanlar, verim ve lif kalitesi üzerine olan etkilerini incelemek amacıyla Aydın'da yapılmıştır. Çalışmada, yaygın olarak kullanılan 5 yaprak gübresi, tavsiye edilen dozlarda ve dönemlerde uygulanmıştır. Çalışma sonunda, Empoasca spp. ve Bemisia tabaci Genn.'nin yoğunluğu Nutrigold Plus ve Tariş ZF, Frankliniella spp.`nın Nutrigold Zinc, Vitacal, Codex Zinc ve Nutrigold Plus, Liriomyza trifolii Burgess ise Nutrigold Zinc, Tariş ZF ve Nutrigold Plus'nın uygulandığı alanlarda daha yoğun ve önemli bulunmuştur. Tetranychus spp. ise uygulamalardan etkilenmemiştir. Doğal düşmanlardan Araneae yoğunluğu Nutrigold Zinc ve Tariş ZF'de, Coleopter bireyleri Vitacal, Hemipter bireyleri Nutrigold Plus, Neuropter bireyleri ise Nutrigold Plus'nın uygulandığı alanlarda daha yoğun ve önemli bulunmuştur. Verim ve verim komponentleri, uygulama alanlarında kontrole göre yüksek olmasına rağmen istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır. Ayrıca, lif kalitesi uygulamalardan etkilenmemiştir. Sonuçta kullanılan yaprak gübreleri, önemli verim artışı sağlamamakta, zararlı ve doğal düşman yoğunluğunu olumlu ve olumsuz yönde etkilemediği görülmüştür. Uygulamalar arasındaki farklılığın zararlı-doğal düşman arasındaki ilişkiden kaynaklandığı düşünülmektedir.The study was conducted to evaluate the effect of some foliar fertilizers on pests, natural enemies, and yield and lint quality during the 2007 and 2008 cotton-growing seasons in Aydin. Five foliar fertilizers were applied at recommended doses and periods. Result revealed that population of Empoasca spp. and Bemisia tabaci Genn. in Nutrigold Plus and Tariş ZF, Frankliniella spp. in Nutrigold Zinc, Vitacal, Codex Zinc and Nutrigold Plus, Liriomyza trifolii Burgess were higher in Nutrigold Zinc, Tariş ZF and Nutrigold Plus and statistically important. The population of Tetranychus spp. was not affected by the treatments. Populations of natural enemies were also affected by the treatments. Population of Aranea in Nutrigold Zinc and Tariş ZF, Coleoptera in Vitacal, Hemiptera in Nutrigold Plus and Neuroptera in Nutrigold Plus were higher and statistically important. Yield, yield components and lint quality were not affected by the treatments. The foliar fertilizer applied did not statistically increase the yield, and affect the population dynamics of some cotton pests and naturel enemies. It was thought that the differenes on the populations in the experiments were related to relationships of between pests and naturel enemies

    Inheritance of quantitative characters in three wheat crosses I. yield and yield components

    No full text
    This study was designed to examine inheritance of yield, yield components and to determine appropriate selection methods based on gene effects at three populations (Golia x Cumhuriyet 75, Panda x Gönen, Seri 82 x Basribey 95) obtanied from crossing of six bread wheat varieties. On the established populations, when genetic parameters were evaluated; data suggested that selection in advanced generations might be effective for number of spikelets per spike, number of kernels per spike, single spike yield, thousand kernel weight, fertile tiller number, and grain yield because of dominance and epistatic effects. On the other hand, appropriate selection time differed from one cross population to another for spike length, and number of kernels per spikelet.Bu Çalışma, üÇ ekmeklik buğday melezinde (Golia x Cumhuriyet 75, Panda x Gönen, Seri 82 x Basribey 95) generasyon ortalamaları analizi ile verim ve verim öğelerinin kalıtımında rol oynayan gen etkilerini saptamak ve oluşturulan populasyonlarda uygulanabilecek seleksiyon yöntemlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Oluşturulan populasyonlarda, elde edilen genetik parametreler değerlendirildiğinde; başakta başakÇık sayısı, başakta tane sayısı, tek başak verimi, bin tane ağırlığı, fertil kardeş sayısı ve tane verimi bakımından dominantlık ve epistatik gen etkileri nedeniyle ileri generasyonlarda yapılacak seleksiyonun daha etkin olabileceği sonucuna varılmıştır. öte yandan, başak boyu ve başakÇıkta tane sayısı iÇin seleksiyona başlama zamanı melez populasyonlara göre farklılık göstermiştir

    The transcription of H. 1311-1314 (M. 1893-1896) dated ( 51 numarated) İzmir Kassam Records

    No full text
    Günümüzde siyasi tarih çalışmaları kadar sosyal, kültürel, yerel ve ekonomik tarih araştırmaları da hızla önem kazanmaktadır. Bu araştırmalar için kassam defterleri önemli arşiv kaynaklarını teşkil etmektedir. Kassam defterleri Osmanlı idarî-adlî birimlerinden biri olan kazalarda kadıların yardımcıları olan kassam adı verilen memur tarafından tutulan tereke kayıtlarıdır. Terekeler kişilerin sosyal ve ekonomik yapıları hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır. Tereke kayıtlarından dönemin aile yapısı, ailelerin sahip olduğu çocuk sayısı, servet yapıları ve miktarları, meslekler, unvanlar, fiyatlar vb. konularda fikir sahibi olabilmekteyiz. Tereke defterleri incelendiğinde Müslüman ve gayrimüslim halk arasındaki farklılıklar ve benzerlikleri de öğrenebiliyoruz. Bu çalışmada Ankara Milli Kütüphane'de 51 numaraya kayıtlı H.1311'1314 (M.1893'1896) tarihlerini kapsayan kassam defterinin transkribi yapılmıştır. İzmir Kassamına ait on adet defter vardır. Bu defterlerden M.1903-1908 tarihli defter Sabri Yetkin, M.1899-1902 numaralı defter Mehmet Başaran tarafından yüksek lisans tezi olarak çalışılmıştır. 51 numaralı (M.1893'1896) İzmir kassam sicilini tez olarak çalışmamızın nedeni önceden yapılan çalışmaların devamı olması ve tarihsel olarak tamamlanmasına katkı sağlamaktır. Defter içersinde 251 hüküm yer almaktadır. Bu hükümlerin incelenmesi sonucunda halk arasında kullanılan lakaplar, meslekler, aile yapısı, mahalle ve köy adları hakkında bilgilere yer verilmiştir.Today, not only political history ,but also social, cultural, local and economic history research are gaining importance rapidly. Kassam records are very important archives resources for this reseach. Kassam records are tereke(herritage) documents writen by goverment employees who is assistant of kadı by called kassam in town which is one of the Ottoman administrative-judical units. Herritage documents provide detailed information about people's social and economic structures. We can have ideas from tereke documents about family structure, number of children of families owned, structures and amounts of wealth, occupation, names, prices etc.. in that period. We can also learn Differences and similarities between Muslim and non-Muslim people when herritage documents review. In this study, number 51 in the National Library in Ankara H.1311'1314 and registered covering M.1893'1896 date of the transcripts were made kassam document. There are ten documents belong to İzmir Kassam. Document which is numerated M.1903'1908 were researched by Sabri Yetkin and which is numerated M.1899'1902 were researched by Mehmet Başaran as master theses. I research İzmir Kassam Document with number 51 (M.1893'1896) as master thesis because it is continuation of research already being done and contribute to completion historically. There are 251 judgement in this document. As a result of review these judgements nicknames are used in society, occupation, family structure, district and village names have been mentioned

    The role of the inflamation in the pathogenesis of urinary tract infection in children

    Get PDF
    Çocuklarda en sık görülen enfeksiyonlardan olan idrar yolu enfeksiyonunun, akut komplikasyonları ve uzun dönemde kronik böbrek yetmezliğine yol açması nedenleriyle erken tanı ve tedavisi önemlidir. İdrar yolu enfeksiyonunda klinik bulgular ve idrar incelemeleri ile doğru tanı konulmasında güçlükler yaşanmaktadır. Ayrıca, akut piyelonefrit ve sistit ayırımı da her zaman mümkün olmayabilmektedir. Bu çalışmada, çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu tanısında ve sistit ile piyelonefrit ayırıcı tanısında idrarda lökositlerin dağılımı ve idrar IL-8 düzeyinin yerinin araştırılması amaçlandı. Çalışmaya idrar yolu enfeksiyonu düşünülen ve piyürisi olan 82 olgu ( yaş: 6.52 ± 3.65 yıl, 68 kız) ile benzer yaş ve cinsiyette 49 sağlıklı çocuk kontrol grubu olarak alındı. Olguların giemsa boyası ile idrar yaymaları, otomatik hücre sayma cihazındaki lökosit sayıları ve hücre dağılımları incelendi. Olguların ve kontrol grubunun idrar örneklerinde IL-8 düzeyi ELISA yöntemi ile ölçüldü. Olgular, idrar kültüründe üreme olanlar (s=35) ve üreme olmayanlar (s=41) şeklinde iki gruba ayrıldı. İdrar yaymasında hücre dağılımları incelendiğinde %64.6 olguda polimorf nüveli lökosit, %34.1 olguda lenfosit hakimiyeti vardı. Hücre dağılımı ile yakınmalar, idrar daldırma çubuğu bulguları, yangısal belirteçler, idrar kültüründe üreme, idrar yolu enfeksiyonu tanısı ve enfeksiyonun yerleşim yeri arasında anlamlı ilişki saptanmadı. Otomatik hücre sayma cihazı ile hücre dağılımları incelendiğinde %70.7'sinde polimorf nüveli lökosit, %8.5'inde lenfosit, %13.4'ünde eozinofil hakimiyeti vardı. Otomatik hücre sayma cihazı polimorf nüveli lökositleri daha iyi tanıyabiliyordu. İdrar IL-8 düzeyi piyüri olanlarda (382.17±306.53 pg/ml) kontrol grubuna (20.30±11.93 pg/ml) göre anlamlı yüksek saptandı (p<0.005). İdrar IL-8 düzeyinin idrarda lökosit sayısı ile iyi ilişkili olduğu (r= 0.50, p<0.005), kültürde üreme olanlarda (537.45±327.42 pg/ml) üreme olmayanlara (286.27±246.32 pg/ml) göre daha yüksek olduğu (p=0.002), Escherichia coli üreyenlerde diğer mikroorganizma üreyenlere göre daha yüksek olduğu saptandı (p=0.03). Piyelonefrit olanlarda sistit olanlara göre idrar IL-8 düzeyi daha yüksek olmasına rağmen anlamlı istatistiksel fark bulunmadı. Sonuç olarak; idrar yolu enfeksiyonu tanısı ve piyelonefrit ile sistit ayırıcı tanısının önemli olmasından yola çıkarak yaptığımız bu çalışmada, idrar yaymasında lökositlerin dağılımının idrar yolu enfeksiyonu tanı ve ayırıcı tanısında yeri olmadığı, idrar IL-8 düzeyinin belirlenmesinin idrar yolu enfeksiyonu erken tanısında yararlı olduğu, ancak sistit ile piyelonefrit ayırımında yardımcı olmadığı görülmüştür.Early diagnosis and treatment of urinary tract infections are important for preventing acute complications and chronic renal failure. Clinical signs and urine analyses are not always satisfactory for early and accurate diagnosis of urinary tract infection. The differentiation between acute pyelonephritis and cystitis may not also be possible in all cases. The aim of this study was to investigate urine leukocyte distrubition and interleukin-8 levels and to evaluate the effects of these tests on diagnosis and localization of urinary tract infection. A total of 82 patients with suspected urinary tract infection and pyuria (mean age: 6.52±3.65 year, 68 girls) and 49 healthy children, which are similar in age and gender, were included to the study. Numbers and distribution of leukocytes in the urine were evaluated by counter and giemsa stain urinary sediment smear. Urine interleukin-8 levels were measured by ELISA method. The patients were divided into two groups as having positive (n=35) and negative (n=41) urine culture. In the urine sediment smear, polymorphonuclear leukocytes were dominant in 64.6% patients, lymphocytes were dominant in 34.1% patients. No significant correlation was observed among leukocyte distributions and urine dipstick findings, inflammatory markers, urine culture and the localization of urinary tract infection. Evaluation of leukocyte distribution by counter, polymorphonuclear leukocytes were dominant in 70.7% patients, lymphocytes were dominant in 8.5% patients and eosinophilias were dominant in 13.4%. The counter was found to recognize polymorphonuclear leukocytes better than other cells. The urine interleukin-8 levels were significantly higher in patients with pyuria (382.17 ± 306.53 pg/ml) than in control group (20.30 ± 11.93 pg/ml) (p<0.005). Good correlation between urine interleukin-8 levels and leukocyte numbers were observed (r=0.50, p<0.005). Urine interleukin-8 levels were found significantly higher in patients with positive urine culture (537.45 ± 327.42 pg/ml) than patients with negative urine culture (286.27 ± 246.32 pg/ml). Escherichia coli growth also was found to cause significant higher interleukin-8 levels. The urine interleukin-8 levels in pyelonephritis were higher than in cystitis, however, it was not significant. In conclusion; in this study evaluation of urine sediment smear for leukocytes distrubition was not found to have any role in diagnosis and localization of urinary tract infection. Investigation of urine interleukin-8 levels was found useful for early diagnosis of urinary tract infection. However, it was not found efficacious in determination of localization of urinary tract infection

    2,395

    full texts

    4,744

    metadata records
    Updated in last 30 days.
    Adnan Menderes University is based in Türkiye
    Access Repository Dashboard
    Do you manage Open Research Online? Become a CORE Member to access insider analytics, issue reports and manage access to outputs from your repository in the CORE Repository Dashboard! 👇