Journal of Alevism – Bektashism Studies
Not a member yet
354 research outputs found
Sort by
Avut Köyü’nde Görgü Ve Ayin-İ Cem
Yüzlerce yıl dışarıya karşı kapalı bir yaşam sergileyen Alevî–Bektaşîler, kendilerinden olmayan topluluklar için her zaman bir ilgi ve merak konusu olmuştur. Özellikle diğer toplumların, Alevî topluluklar hakkında herhangi bir bilgi alamadıklarından ve açıklık göremediklerinden, bu topluluklar hakkında, her zaman kesinlik addetmeyecek sözler ve ifşaatlarda bulunmakla birlikte öteki topluluklar diye bir kavram ve aidiyet de geliştirmişlerdir. Dolayısıyla, öteki; “benim gibi, bizim gibi olmayan” anlamına geleceğinden dışlanır ve böylelikle her türlü kimlikle de tanımlanabilinir. Çünkü kimlik; ötekine yüklenen zıt anlamla oluşur ve kendine de kimlik yükler. Bu sebepledir ki Alevî semahlarına, tarih boyunca hep çeşitli adlar ve kulplar takılmıştır.
 
Manisa İli Akhisar İlçesi Yatağan Köyünde Evliya Kültü
Manisa ilinin Akhisar ilçesine bağlı Yatağan, bir Ale- vî köyüdür. Köy, Saruhanoğulları zamanında yaşadığı düşünülen Yatağan Mahmud Sultan’ın türbesi etra- fında kurulup gelişmiştir. Burada 1826 yılında kapatılan bir Bektaşî zaviyesi olduğu bilinmektedir. Köy, 20. yüzyıl başlarında ikiye ayrılmış ve Sünnetçiler adında yeni bir köy kurulmuştur. Çalışmamız burada yaptığımız alan araştırmasına dayanmaktadır. Köy çevresindeki yatırlar incelenmiş, ayrıca köyde yapılan ritüellerde evliya kültünün izleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu ritüellerde, çok belirgin bir Hz. Ali kültü ile karışık bir hâlde, evliya kültünün izleri görülmektedir. Bu çalışmamızla, incelediğimiz köy ile yöredeki Sünnî köyler arasında, velîye inanç hususunda temelde fark olmadığı tespit edilmiştir. Her iki grubun uygulamalarında görülen farklılıklar ise, tarihsel devirler içinde oluşmuş kimi törensel değişimlerin bugünkü şekilleridir
“Evrensel Düşünce” Ve “Yerel Kimlik” Kıskacında Bir “Var Olma” Çabası: Kentlileşen Alevîliğin Kültürel Kimlik Arayışı
Küreselleşme diye adlandırılan süreç, toplumsal ve hatta doğal hayatın hemen bütün alanlarına nüfuz ederken, bir “yerel” kimlik olarak Alevîlik de bu süreçten payına düşeni almaktadır. Alevîlik, bu süreçte özü itibariyle “evrensel” denebilecek kimi değerler, düşünceler, inanç ve kültür kodları ile, yine aynı derecede önemli “yerel” kimlik sorunlarına ilişkin olmak üzere, hem kendi içinden hem dışarıdan gelen iki yönlü bir etkinin kıskacına girmektedir. Bu kısa çalışma, genel hatlarıyla, küreselleşme sürecinde Alevîliğin karşı kar- şıya bulunduğu değişim olgusuna, ‘evrensel’ gelişmeler karşısında ‘yerel’ var olma çabası biçiminde kendini gösteren “kıskaca” ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın odağında, Alevîliğin içinde bulunduğu değişim “kıskacı” yer almaktadır. Tartışma, küreselleşme-ulus/ulus devlet-kentleşme ve Alevî kimliği ekseninde biçimlenecektir. Çok kaba hatlarıyla küreselleşme kavramına, küreselleşme etrafında dönen tartışmalara ve küreselleşmenin genel etkilerine değinildikten sonra, kavramın öncelikle ve çok kısaca “ulus” ve “ulus devlet” yapıları üzerindeki etkilerine bakılacak, oradan bu çerçeve içerisinde Alevî kimliğinin yaşanan değişimlerden etkilenip etkilenmediğine, bir etkilenme varsa bunların hangi noktalarda kendini gösterdiğine ışık tutulacaktır. Şüphesiz, küreselleşme, ulus, kimlik, Alevîlik gibi kapsamı geniş, içeriği yoğun kavramları böyle kısa bir çalışma içerisinde bütün boyutlarıyla ve yönleriyle ele almak oldukça güçtür. Bu nedenle çalışma, kavramların pek çok bilimsel-akademik çalışmayla etraflıca ortaya konmuş tanımlarından, içeriklerinden, boyutlarından çok, bunları yalnızca kısaca hatırlatmakla yetinerek, esas itibariyle bu kavramların birbirleriyle ilişkileri, karşılıklı etkileşimleri ve özellikle Alevîliğin küreselleşme sürecindeki “yerel” konumu ve kentleşme olgusu karşısında geçirdiği dönüşüm üzerinde yoğunlaşacaktır
Alevî-Bektaşî Geleneği Ve Pir Sultan Abdal
Türk düşüncesinin önemli alanlarından biri olan Alevî-Bektaşî edebiyatının özgün sanat sistemimize katkısı tartışılamaz. Gerek sosyal tarih perspektifinden, gerekse kültürel ve ideolojik çerçevede bu düşüncenin zihniyet alt yapısında, nasıl bir terminoloji vardır, sorusuna cevap aradığımız bu yazıda, Pir Sultan Abdal’dan yola çıka- rak bir değerlendirme yapılmıştır