Türkçe Öğretmeni Adaylarının Dil Öğretiminde Yapay Zekâ Kullanımına İlişkin Görüşleri

1919B012313677 - Bilim İnsanları Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı (2023 - 2. DönemBu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının dil öğretiminde yapay zekâ kullanımına ilişkin görüşlerini ortaya koymaktır. Araştırmada Türkçe öğretmeni adaylarının yapay zekanın ne olduğu, öğretmen adaylarının haberdar oldukları yapay zekâ araçları, yapay zekâ araçlarının dil öğretiminde nasıl kullanılacağı, yapay zekâ araçları ile materyal tasarımı, dil bilgisi öğretiminde yapay zekâ araçlarının kullanımı, yapay zekâ araçlarının etik boyutu ve dil öğretiminde yapay zekâ kullanımının öğretmenlik mesleğinin geleceğine ilişkin görüşleri alınmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanarak tümdengelimci analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda yapay zekâ araçlarının eğitimde çeşitli avantajlar sunduğu kabul edilmekle birlikte, bu teknolojilerin kullanımıyla ilgili endişelerin de bulunduğu tespit edilmiştir.Bilim İnsanları Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı (2023 - 2. Dö

Tüketicilerin Coğrafi İşaretli Ürün Satın Alma Davranışları: Ezine Peyniri Örneği

FYL-2021-3838A geographical indication is a quality sign that indicates and guarantees consumers the source of the product, its characteristic features, and the connection between the product's characteristics and the geographical area. This research aims to determine the factors affecting the purchasing behavior of consumers in Türkiye for geographically indicated products. The primary dataset for this research comprises survey data collected from 394 consumers living in Istanbul, Ankara, and Izmir. Descriptive statistics, factor analysis, and logistic regression were employed for data analysis. The research findings revealed that 75.9% of consumers purchased Ezine cheese, with 61.5% preferring Ezine cow cheese. Factor analysis identified seven key factors influencing purchasing behavior: rural development, taste and satisfaction, quality, food safety, product recognition, price, and product positioning. The results of logistic regression analysis indicated that the independent variables of taste and satisfaction, product recognition, product positioning (separation), gender, marital status, and monthly personal income significantly influenced consumers' decisions to purchase Ezine cheese. In light of these findings, promoting and marketing strategies for geographically indicated products should prioritize highlighting the geographical origin and product quality. Manufacturers should continually improve product quality and taste to enhance customer satisfaction. Pricing strategies should align with the value and quality of geographically indicated products. Increased consumer awareness about the benefits of these products is crucial, emphasizing the importance of explaining their geographical origin, production methods, and quality standards. Supportive policies for agriculture and animal husbandry in rural areas are essential to boost the production of geographically indicated products and contribute to the economic development of these regions. Additionally, demographic factors such as gender, marital status, and monthly personal income should be considered in the development of product marketing strategiesCoğrafi işaret, tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işaretidir. Bu araştırmanın amacı Türkiye’deki tüketicilerin coğrafi işaretli ürün satın alma davranışı üzerinde etkili faktörleri belirlemektir. Araştırmanın ana materyalini İstanbul, Ankara ve İzmir’de yaşayan 394 tüketici ile yapılan anketlerden elde edilen veriler oluşturmaktadır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, faktör analizi ve lojistik regresyon analizinden yararlanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, tüketicilerin %75.9’unun Ezine peyniri satın aldığı ve %61.5’inin Ezine inek peyniri tercih ettiği tespit edilmiştir. Faktör analizi sonucunda kırsal kalkınma, tat ve memnuniyet, kalite, gıda güvenliği, ürünü tanıma, fiyat ve ürünü konumlandırma faktörü olmak üzere 7 faktör bulunmuştur. Lojistik regresyon analizi sonuçlarına göre tüketicilerin Ezine peyniri satın alma durumu üzerinde tat ve memnuniyet faktörü, ürünü tanıma faktörü, ürünü konumlandırma (ayrı tutma) faktörü, cinsiyet, medeni durum ve aylık kişisel gelir bağımsız değişkenlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlar değerlendirildiğinde coğrafi işaretli ürünlerin tanıtımı ve pazarlama stratejileri geliştirilirken, ürünlerin coğrafi kökeni ve kalitesi özellikle vurgulanmalıdır. Üreticiler, ürünlerinin lezzetini korumak ve müşteri memnuniyetini artırmak için sürekli olarak ürün kalitesini ve lezzetini iyileştirmeli ve bu noktayı vurgulamalıdır. Ürün fiyatlandırması yaparken, coğrafi işaretli ürünlerin değeri ve kalitesi ile uyumlu bir fiyat stratejisi belirlemek gerekmektedir. Tüketiciler arasında coğrafi işaretli ürünlerin faydaları hakkında daha fazla bilinç yaratılmalıdır. Ürünlerin coğrafi kökeninin, üretim yöntemlerinin ve kalite standartlarının tüketicilere daha iyi anlatılması gerekmektedir. Coğrafi işaretli ürünlerin üretimi için kırsal alanlarda tarım ve hayvancılığı destekleyen politikaların uygulanması ve bu bölgelerin ekonomik kalkınmasına katkı sağlanması önemlidir. Cinsiyet, medeni durum ve aylık kişisel gelir gibi demografik faktörler tüketicilerin coğrafi işaretli ürün satın alma davranışını etkilediğinden ürün pazarlama stratejileri bu faktörleri de dikkate alarak geliştirilmelidir.Çanakkale Onsekiz Mart University Scientific Research Projects Coordination Unit Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birim

The Use of Low-Quality Cotton-Derived Cellulose Films as Templates for In Situ Conductive Polymer Synthesis as Promising Biomaterials in Biomedical Applications

Here, the use of cellulose films (CFs) produced from low-quality cotton is reported as a template for in situ synthesis of well-known conductive polymers, e.g., polyaniline (PANI) and polypyrrole (PPY) via oxidative polymerization. Three successive monomer loading/polymerization cycles of aniline (ANI) and pyrrole (PY) within CFs as PANI@CF or PPY@CF are carried out to increase the amount of conductive polymer content. The contact angle (CA) for three times ANI and PPY loaded and polymerized CFs as 3PANI@CF and 3PPY@CF are determined as 26.3 +/- 2.8 and 42.3 +/- 0.6 degrees, respectively. As the electrical conductivity is increased with increased number of conductive polymer synthesis within CF, the higher conductivity values, 3x10-4 +/- 8.1x10-5 S.cm-1 and 2.1x10-3 +/- 5.8x10-4 S.cm-1, respectively are measured for 3PANI@CF and 3PPY@CF composites. It is found that PANI@CF composites are hemolytic, whereas PPY@CF composites are not at 1 mg mL-1 concentrations. All PPY@CF composites exhibit better biocompatibility than PANI@CF composites on L929 fibroblast cells with more than 70 +/- 8% viability at 1 mg of CF-based conductive polymer composites. Moreover, MIC and MBC values of 3PPY@CF composites for Escherichia coli (ATCC8739) and Staphylococcus aureus (ATCC6538) are determined as 2.5 and 5.0 mg.mL-1, whereas these values are estimated as 5 and 10 mg.mL-1 for Candida albicans (ATCC10231). Cotton fibers are dissolved in N, N-dimethylacetamide/lithium chloride (DMAc/LiCl) solvent system and converted cellulose solutions to strong, transparent, and flexible films through casting, gelation, regeneration, plasticization, and hot-pressing. The prepared cellulose films (CFs) are used as a template for in situ synthesis of polyaniline (PANI) and polypyrrole (PPY) polymers to attain electroactive cellulose based composites with intriguing biomedical properties. imageUniversity of South Florida; University of South Florida, Ophthalmology departmentThe startup fund through the University of South Florida, Ophthalmology department was greatly appreciated

The Effects of Curcuminoids Supplementation on Serum Adipokines: An Umbrella Review of Meta-Analyses of Randomized Controlled Trials

This umbrella review of randomized clinical trials aims to provide a unique and detailed understanding of curcumin's effects on adipokines, adding a novel perspective to the existing body of research. We carried out a thorough search of international databases up to April 2024, including MEDLINE, SciVerse Scopus, and Clarivate Analytics Web of Science. A random-effects model was utilized to evaluate the impact of curcuminoid on adipokines. The umbrella review incorporated meta-analyses that examined the effects of curcuminoid supplementation on adipokines, presenting associated effect sizes (ES) and confidence intervals (CI). We applied the GRADE and AMSTAR (A Tool for Assessing the Risk of Bias in Systematic Reviews system) to assess the certainty of the evidence and the quality of the systematic reviews. Our analysis of one meta-analysis, including 14 RCTs plus 1 RCT not included in meta-analyses, revealed significant and impactful findings. We found a substantial increase in serum adiponectin levels with curcuminoid supplementation, indicating a positive effect (SMD: 0.9; 95% CI, 0.4 to 1.3, p < 0.001; I-2 = 92.2%). However, we did not observe a significant impact on serum leptin. The GRADE assessment supports the effect of curcuminoids on adiponectin with moderate evidence, while the impact on leptin was supported by low evidence. Curcuminoid supplementation significantly increases serum adiponectin levels with moderate-quality evidence and has no significant impact on serum leptin. This provides evidence as to the safety and effectiveness of curcuminoids in enhancing adiponectin without adverse effects, reassuring the audience about their potential in adipokine research.Neyshabur University of Medical SciencesThis research received support from the Neyshabur University of Medical Sciences. While preparing this work, the author(s) utilized the QuillBot premium, and Monica AI to proofread and enhance our manuscript's English proficiency. This helped improve our work's readability and made it more accessible to a broader audience. After using these tools, the author(s) carefully reviewed and edited the content as required and took complete responsibility for the publication's content

Testing the Wind Energy Data Based on Environmental Factors Predicted by Machine Learning with Analysis of Variance

This study proposes a two-stage methodology for predicting wind energy production using time, environmental, technical, and locational variables. In the first stage, machine learning algorithms, including random forest (RF), gradient boosting (GB), k-nearest neighbors (kNNs), linear regression (LR), and decision trees (Tree), were employed to estimate energy output. Among these, RF exhibited the best performance with the lowest error metrics (MSE: 0.003, RMSE: 0.053) and the highest R-2 value (0.988). In the second stage, analysis of variance (ANOVA) was conducted to evaluate the statistical relationships between independent variables and the predicted dependent variable, identifying wind speed (p < 0.001) and rotor speed (p < 0.001) as the most influential factors. Furthermore, RF and GB models produced predictions most closely aligned with actual data, achieving R-2 values of 88.83% and 89.30% in the ANOVA validation phase. Integrating RF and GB models with statistical validation highlighted the robustness of the methodology. These findings demonstrate the robustness of integrating machine learning models with statistical verification methods

Analysis of factors affecting the production satisfaction of ornamental plant produci̇ng agricultural development cooperative partners: s.s bayindir flower producers agricultural development cooperative example

Bu araştırma ile süs bitkileri üretiminde kooperatif ortağı olan üreticilerinin mevcut durumu, sorunları, kooperatif ve üretim memnuniyetlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu konuda örnek bir kooperatif olan "S.S. Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi" ortaklarından seçilen 95 kişiyle yapılan anketler araştırmanın ana materyalini oluşturmaktadır. Verilerin analizinde yöntem olarak tanımlayıcı istatistikler, ki-kare testleri, skor analizi ve regresyon analizi kullanılmıştır.Anketlerden elde edilen verilerin analizleri sonucunda üreticilerin genellikle küçük aile işletmeleri olduğu, yarıdan fazlasının 10 dekarın altında ve arazi kiralaması yoluyla üretim faaliyetini sürdürdükleri tespit edilmiştir. Diğer taraftan işletmelerin tamamına yakınıaile işgücü ile üretim yapmakta ve teknik personel çalıştırmamaktadır.Üreticiler pazarlama kolaylıkları, uygun fiyata girdi temini ve teknolojik destekalmak amacıyla kooperatife üye olduklarını belirtmişlerdir. Pazarlama, üretim desenin belirlenmesi ve teknik destek bakımından kooperatiften memnun olduklarını, fakat girdi desteği konusunda kooperatiften memnun olmadıkları üreticiler tarafından ifade edilmiştir. Üretici sorunları açısından bulgular incelendiğinde ekonomik sorunlar ilk sırada gelirken, maliyetlerin yüksekliği, fiyat istikrarsızlığı ve sektörde KDV'nin yüksek olması üreticiler tarafından ifade edilmiştir. Üreticilerin tamamının tarım sigortası yaptırmamış ivolması ve sözleşmeli tarım yapmamaları sektörde risk yönetimi açısından zayıf yönleriniaçıkça ortaya çıkarmaktadır. Kısaca özetlenecek olursa kooperatif ortaklarının kooperatiften fayda sağlıyor olmaları üretim memnuniyeti açısından önemli bulunmuştur. Sektörde Sözleşmeli Yetiştiricilik Modelinin yaygınlaştırılması, üreticinin tarım sigortası konusunda bilinç düzeyinin geliştirilmesi, %20 olan KDV oranın düşürülmesi, kooperatif ortakları ile yöneticiler arasında iş birliği ve iletişimin artırılması araştırma kapsamında sunulan önerilerdir.This study aims to reveal the demographic characteristics of 95 enterprises that are partners of the Bayındır Flower Producers Agricultural Development Cooperative and the factors affecting cooperative satisfaction and production.According to the research results, the average age of the producers was 50.28, 74.7 percent were male, 38.9 percent were high school graduates, and the average experience period was 18.18 years. It has been determined that 81.5% of businesses prefer family workforce and that there is a shortage of qualified personnel in businesses. The idea that KDV should be reduced was at the top of the producers' opinions about the sector. Among the producers' reasons for becoming members of the cooperative, the first reason was to be affiliated with somewhere, and the reasons were determined as easy marketing, affordable input supply and technical information support. According to producers, the most important functions of the cooperative are expressed as marketing support, providing cheap input and technical information support, respectively. Although the producers were satisfied with the marketing and technical support of the cooperative, they expressed negative opinions about the supply of cheap and quality inputs.In the study, the fact that most of the cooperative partners benefit from the cooperative in terms of marketing, technical information, machinery equipment support, and increasing the product pattern was found to be important in terms of production satisfaction. This shows vithe importance of organization in the sector, and increasing and developing studies on cooperative formation is important for ornamental plants producers to feel less the problems of the sector it is thought to be

Influence of tulsi Ocimum sanctum extract on fish health: Growth, hematology, serum immune parameters, and antioxidant status in Common Carp

Objective In aquaculture, the trend is shifting towards using plant-derived alternatives that are abundant in phytochemicals as effective replacements for traditional antibiotics and synthetic feed additives. In the present study, the effects of tulsi Ocimum sanctum extract on growth performance, hemato-biochemical indices, serum immune parameters, and antioxidant parameters in Common Carp Cyprinus carpio were investigated. Methods Common Carp (mean body weight ± SD = 10.6 ± 0.13 g) were fed experimental diets that contained tulsi leaf extract at 0.0 (control), 0.5, 1.0, and 1.5% for 60 d (25 fish/treatment). Results The findings revealed a considerable enhancement in growth performance and a decreased feed conversion ratio, especially for the 1.0% tulsi-based diet. Additionally, weight gain and feed conversion ratio exhibited significance at both the linear and quadratic levels, as indicated by polynomial contrasts. The hematological and biochemical profiles exhibited improvements in groups receiving tulsi-enriched diets. The antioxidant status of fish serum exhibited a notable increase, as evidenced by elevated activities of total antioxidant capacity, superoxide dismutase, and catalase in fish that received the 1.0% and 1.5% tulsi-based diets. Tulsi-supplemented diets led to remarkable enhancements in serum lysozyme activity, alternative complement activity, and total immunoglobulin content. Moreover, tulsi supplementation at 1.0% and 1.5% showcased a significant reduction in serum glucose and cortisol levels compared to the other groups. Conclusions In conclusion, tulsi extract emerged as a valuable asset, positively influencing growth, blood parameters, antioxidant balance, and serum immune response in Common Carp, particularly at supplementation levels ranging from 1.0% to 1.5% in the diet.King Saud University, Riyadh, Saudi Arabia [RSPD2025R758]We extend our appreciation to the Researchers Supporting Project (RSPD2025R758), King Saud University, Riyadh, Saudi Arabia. Author contributions are as follows: S. S. Habib, S. Naz, and M. Zahid conceptualized and designed the study; S. S. Habib, M. Ullah, and S. Naz contributed writing and preparation of the original draft; S. Naz and K. Khan performed the sampling; S. Majeed and UE. Acar analyzed the data; and K. H. Rind, M. Mohany, F. Fazio, UE. Acar, and C. Cravana reviewed and edited the manuscript. All authors read and agreed to the published version of the manuscript

3D Bioprinting Strategies for Melatonin-Loaded Polymers in Bone Tissue Engineering

Bone pathologies are still among the most challenging issues for orthopedics. Over the past decade, different methods are developed for bone repair. In addition to advanced surgical and graft techniques, polymer-based biomaterials, bioactive glass, chitosan, hydrogels, nanoparticles, and cell-derived exosomes are used for bone healing strategies. Owing to their variation and promising advantages, most of these methods are not translated into clinical practice. Three dimensonal (3D) bioprinting is an additive manufacturing technique that has become a next-generation biomaterial technique adapted for anatomic modeling, artificial tissue or organs, grafting, and bridging tissues. Polymer-based biomaterials are mostly used for the controlled release of various drugs, therapeutic agents, mesenchymal stem cells, ions, and growth factors. Polymers are now among the most preferable materials for 3D bioprinting. Melatonin is a well-known antioxidant with many osteoinductive properties and is one of the key hormones in the brain-bone axis. 3D bioprinted melatonin-loaded polymers with unique lipophilic, anti-inflammatory, antioxidant, and osteoinductive properties for filling large bone gaps following fractures or congenital bone deformities may be developed in the future. This study summarized the benefits of 3D bioprinted and polymeric materials integrated with melatonin for sustained release in bone regeneration approaches.Open access funding provided by Scientific and Technological Research Council of Trkiye (TBIdot;TAK).This work requires no ethical approval or patient consent. This work received no specific grant from any funding agency in the public, commercial, or not-for-profit sectors

Improving Tax Literacy from the Perspective of Tax Experts: A Qualitative Research

1919B012303926Bireylerin ekonomik ve toplumsal yaşamda daha aktif bir rol üstlenmelerine olanak tanıyan vergi okuryazarlığı, vergi sistemine ilişkin bilgi, beceri ve anlayış düzeylerini içeren çok boyutlu bir yetkinliktir. Bu kavram, bireylerin vergiyle ilgili metinleri okuma ve anlama becerilerinin yanı sıra, bu bilgiyi pratikte uygulayarak vergi sorumluluklarını etkin bir şekilde yerine getirme yetkinliğini de içermektedir. Çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin vergi okuryazarlığı düzeylerini artırmak için vergi uzmanlarının bakış açısı doğrultusunda öneriler geliştirmektir. Çalışmada nitel yöntem olarak mülakat tekniği kullanılmış ve vergi okuryazarlığı konusunda uzman olan Çanakkale’deki çeşitli kurumlarda görevli katılımcılardan veriler toplanmıştır. Elde edilen veriler, özetleyici içerik analiziyle değerlendirilmiştir. Çalışma, üniversite öğrencilerinin vergi okuryazarlığı konusundaki bilgi eksikliklerini, öğrencilerin vergi okuryazarlığı konusuna ilgisizliğini ve vergi sisteminin karmaşıklığının bilgi eksikliklerini derinleştirdiğini ortaya koymuştur. Vergi okuryazarlığı derslerinin müfredatta yer alması gereği ile vergi haftasının etkisinin artırılmasının önemi tartışılmış, sosyal medya ile internetin vergi okuryazarlığını geliştirmede kritik olduğu ancak bilgi kirliliği riskine dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştırTax literacy, which allows individuals to take a more active role in economic and social life, is a multidimensional competence that includes knowledge, skills, and understanding of the tax system. This concept consists of the skills of individuals to read and understand tax-related texts and fulfill their obligations, as well as the competence to effectively meet their tax responsibilities by applying this knowledge in practice. The aim of the study is to develop suggestions from the perspective of tax experts to increase the tax literacy levels of university students. In the study, the interview technique was used as a qualitative method, and data were collected from participants working in various institutions in Çanakkale who are experts in tax literacy. The obtained data were evaluated with summative content analysis. The study revealed that university students' lack of knowledge of tax literacy, their disinterest in tax literacy, and the tax system's complexity deepen these deficiencies. The need to include tax literacy courses in the curriculum and the importance of increasing the impact of tax week were discussed, and it was emphasized that social media and the internet are critical in improving tax literacy, but attention should be paid to the risk of information pollution.Bu çalışma, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 2209-A Programı kapsamında desteklenmiştir. This study was supported by Scientific and Technological Research Council of Turkey (TUBITAK) under the 2209-A Program

Kaygının Tenis ve Masa Tenisi Oyuncularının Performansına Etkileri

Athletes' performance is influenced by numerous factors, among which anxiety is a significant one. This study investigates the effects of anxiety on the performance of tennis and table tennis players, considering various influencing factors. The scale method, a quantitative research approach, was employed in the study. A total of 186 tennis and table tennis players aged between 8 and 20 years participated, consisting of 113 Boys and 73 Girls players. The Sport Anxiety Scale 2 (SAS-2) was used to collect data. This scale is a 15-item, 3-subdimension, 4-point Likert-type tool. Higher scores on the scale indicate higher levels of anxiety among the participants. Data were analyzed using SPSS 25 software, with parametric tests applied due to the normal distribution of the data. Significant differences in sports anxiety levels were found among tennis players based on weekly training frequency and sports age (p&lt;0.05). For table tennis players, a significant difference was observed based on sports age (p&lt;0.05). However, no significant differences were found in sports anxiety levels based on gender, weekly training frequency for table tennis players, or across the two disciplines (p&gt;0.05). The study concludes that sports anxiety does not vary by gender, that the anxiety levels of table tennis and tennis players are similar, and that individuals with greater sports experience tend to exhibit higher levels of sports anxiety [TR] Sporcuların performansı çok sayıda faktörden etkilenir ve bunların arasında kaygı önemli bir faktördür. Bu çalışmada çeşitli etki faktörleri göz önünde bulundurularak tenis ve masa tenisi oyuncularının performansı üzerinde kaygının etkileri araştırılmıştır. Çalışmada nicel araştırma yaklaşımı olan ölçek yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya 8-20 yaş aralığında 113 erkek ve 73 kadın olmak üzere toplam 186 tenis ve masa tenisi oyuncusu katılmıştır. Veri toplamak için Spor Kaygısı Ölçeği 2 (SAS-2) kullanılmıştır. Ölçek 15 maddelik, 3 alt boyutlu, 4 puanlı Likert tipi bir araçtır. Ölçekteki yüksek puanlar, katılımcılar arasında daha yüksek kaygı düzeylerini göstermektedir. Veriler SPSS 25 yazılımı kullanılarak analiz edilmiş olup, verilerin normal dağılımı nedeniyle parametrik testler uygulanmıştır. Tenis oyuncuları arasında haftalık antrenman sıklığı ve spor yaşına göre spor kaygısı düzeylerinde anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p&lt;0,05). Masa tenisi oyuncularında ise spor yaşına göre anlamlı bir farklılık gözlenmiştir (p&lt;0,05). Ancak, cinsiyete, masa tenisi oyuncuları için haftalık antrenman sıklığına veya iki disiplin arasında spor kaygısı düzeylerinde anlamlı bir fark bulunmamıştır (p&gt;0,05). Çalışma, spor kaygısının cinsiyete göre değişmediği, masa tenisi ve tenis oyuncularının kaygı düzeylerinin benzer olduğu ve daha fazla spor deneyimi olan bireylerin daha yüksek spor kaygısı düzeyleri sergileme eğiliminde olduğu sonucuna varmıştır