An examination of the perception of future time among university students from the perspective of demographic variables

This study aimed to examine the future time perspective of students in the faculty of sports sciences and the factors influencing this perception in relation to various variables. The population of the study consists of university students, while the sample includes a total of 266 students (128 males, 48.1%, and 138 females, 51.9%) studying at the Faculty of Sports Sciences at Kütahya Dumlupınar University. The data collection instruments include a personal information form developed by the researcher, as well as the Future Time Perspective Scale (FTPS), developed by Husman and Shell (1996) and adapted to Turkish culture with validity and reliability studies conducted by Avcı and Erden (2009). In this study, a non-experimental causal-comparative model, one of the quantitative research methods, was employed to identify the current situation. The data were analyzed using the SPSS program. Descriptive statistics such as means, standard deviations, and percentages were included in the analysis. Skewness and kurtosis values were examined, revealing a normal distribution, and Independent Samples T-Test and MANOVA were used to compare the differences. According to the findings, no statistically significant differences were found regarding students' gender, participation in recreational sports, and academic success (p>0.05). However, significant differences were found in favor of students in upper classes based on the class variable (p<0.05). These findings indicate that students become more focused on career goals as they approach graduation, which creates differences in their future time perspectives

Suggestion on the elderly care model specific to Türkiye: Türkiye’ye özgü yaşlı bakım modeli üzerine öneriler

The world population is aging as a result of increasing life expectancy and decreasing birth rates. Since Turkey is among the fastest aging countries in the world, social aging is expected to emerge as a significant problem in the coming years. This research is a qualitative study conducted to determine suggestions for creating an elderly care model specific to Turkey. In this context, in-depth interviews were conducted face to face or online with eight participants providing elderly care services and seven participants receiving the service. Participants were determined by snowball sampling method. Semi-structured questionnaires were used as data collection tools and the obtained data were analyzed using the MAXQDA computer program. The expressions used by the participants in the interviews were coded 306 times under 86 headings and collected under four themes. "Health services provided to the elderly" was the theme with the most codes (33.01%). “Care services for the elderly” was coded 92 times (30.07%), “Social services and social assistance for the elderly” was coded 76 (24.84%) and “Financing, social security system and legal regulations” was coded 37 (12.09%) times. . As a result of the research, suggestions were made for the elderly care model specific to Turkey to improve the health system offered to the elderly, strengthen the social security system, improve care services for the elderly and strengthen social services and social assistance for the elderly. (Extended English summary is at the end of this document)   Özet Yaşam süresinin uzaması ve doğum oranlarının düşmesi sonucunda dünya nüfusu yaşlanmaktadır. Türkiye, dünyada en hızlı yaşlanan ülkeler arasında yer aldığı için gelecek yıllarda toplumsal yaşlanmanın önemli bir problem olarak ortaya çıkması beklenmektedir. Bu araştırma, Türkiye’ye özgü yaşlı bakım modeli oluşturulmasına yönelik öneriler belirlemek amacıyla yapılan niteliksel bir çalışmadır. Bu kapsamda yaşlı bakım hizmeti sunan sekiz ve hizmeti alan yedi katılımcı yüz yüze ya da online olarak derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar kartopu örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış soru formları kullanılmış ve elde edilen veriler, MAXQDA bilgisayar programı kullanılarak analiz edilmiştir. Görüşmelerde katılımcıların kullandıkları ifadeler 86 başlık altında 306 kez kodlanmış ve dört tema altında toplanmıştır. “Yaşlılara sunulan sağlık hizmetleri” en çok kod içeren tema olmuştur (%33,01). “Yaşlılara yönelik bakım hizmetleri” 92 (%30,07), “Yaşlılara yönelik sosyal hizmetler ve sosyal yardımlar” 76 (%24,84) ve “Finansman, sosyal güvenlik sistemi ve hukuki düzenlemeler” 37 (%12,09) kez kodlanmıştır. Araştırma sonucunda, Türkiye’ye özgü yaşlı bakım modeli için yaşlılara sunulan sağlık sistemini iyileştirilmesi, sosyal güvenlik sistemini güçlendirilmesi, yaşlılara yönelik bakım hizmetlerinin iyileştirmesi ve yaşlılara yönelik sosyal hizmetler ve sosyal yardımları güçlendirmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur

The role of shared leadership practices in schools on organizational synergy: Okullarda paylaşılan liderlik uygulamalarının örgütsel sinerji üzerindeki rolü

The aim of this research is to reveal the level of importance of the role of shared leadership practices in schools on organizational synergy. The research was designed correlational model. The population of the research consists of teachers working in Eyüp Sultan, Fatih, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa and Beyoğlu districts of Istanbul province in the 2023 - 2024 academic year, and the sample consists of 330 teachers determined by the convenience sampling method.  Istanbul in the 2023 - 2024 academic year. The sample of the study was determined by convenience sampling. The data were collected with the "Shared Leadership Perception Scale" and "Organizational Synergy Scale for Teachers". According to the findings, teachers' perceptions of shared leadership practices and organizational synergy in schools were found to be high. Teachers' views on shared leadership practices in schools showed significant differences according to gender and working time in the same school. It was determined that teachers' perception levels of organizational synergy differed significantly according to the seniority variable. The perceptions of teachers regarding shared leadership practices and organizational synergy levels in schools do not significant differences according to other demographic variables. A significant, positive and strong relationship was found between shared leadership practices in schools and teachers' perceptions of organizational synergy. It was concluded that shared leadership practices in schools are a significant predictor of organizational synergy. Among the dimensions of shared leadership perception, joint completion of tasks, decentralized interaction among employees and emotional support were found to have predictive of organizational synergy. (Extended English summary is at the end of this document) Özet Araştırmada, okullarda paylaşılan liderlik uygulamalarının örgütsel sinerji üzerindeki rolünün belirlenmesi amaçlanana araştırma ilişkisel tarama modelindedir.Araştırma evreni, 2023- 2024 eğitim öğretim yılında İstanbul ilindeki Eyüp Sultan, Fatih, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa ve Beyoğlu ilçelerindeki ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerden, örneklemi ise kolay ulaşılabilen 330 ortaöğretim öğretmenden oluşturmaktadır. Araştırma verileri “Paylaşılan Liderlik Algısı Ölçeği” ve “Öğretmenlere Yönelik Örgütsel Sinerji Ölçeği” ile toplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, okullarda paylaşılan liderlik uygulamalarına ve örgütsel sinerji düzeyine ilişkin öğretmen algıları yüksek bulunmuştur. Okullarda paylaşılan liderlik uygulamalarına ilişkin öğretmen algılarının, cinsiyet ve aynı okulda çalışma süresine göre anlamlı olarak farklılaştığı belirlenmiştir. Öğretmenlerin örgütsel sinerjiye ilişkin algı düzeylerinin ise, kıdem değişkenine göre anlamlı olarak farklılaştığı görülmüştür. Okullarda paylaşılan liderlik uygulamaları ve örgütsel sinerji düzeylerine yönelik öğretmen algıları diğer demografik değişkenlere göre, anlamlı farklılıklar göstermemektedir. Okullardaki paylaşılan liderlik uygulamaları ile öğretmenlerin örgütsel sinerji algıları arasında anlamlı, pozitif yönde ve yüksek düzeyde bir ilişki tespit edilmiştir. Araştırmada okullarda paylaşılan liderlik uygulamalarının örgütsel sinerjinin anlamlı bir yordayıcısı olduğu sonucuna da ulaşılmıştır. Öğretmenlerin paylaşılan liderlik uygulamalarına yönelik görevlerin ortak tamamlanması, çalışanlar arasında merkezi olmayan etkileşim ve duygusal destek algıları, örgütsel sinerjiyi algılarını yordamaktadır

A case study on the problems experienced by foreign high school students: Yabancı uyruklu lise öğrencilerinin yaşadıkları sorunlar üzerine bir durum çalışması

Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC) has become a country that receives continuous immigration. Children of immigrant families who come to work have adaptation problems and this significantly impacts their education. This paper aims to identify the problems these high school students experience and propose possible solutions in addition to the precautions already in place. In this research qualitative method was used. 20 teachers, 4 vice principals and a school principal participated in the research. Eight semi-structured questions were asked of the participants to get their opinions on data collection. Obtained data were interpreted and analysed through themes. From the findings, it was determined that the fundamental issues were language skills  and economic problems. It is identified that these fundamental problems trigger other problems which make processes more complicated for students. No official practice was observed at schools; however, some subject teachers volunteered, besides the counselors, to help solving students’ problems on a voluntary basis. It has become clear that formal and effective policies need to be developed in order to solve the problems of foreign students. (Extended English summary is at the end of this document) Özet   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), sürekli olarak göç alan bir ülke durumuna gelmiştir. Ülkeye gelen göçmen ailelerin çocuklarının okulda adaptasyonla ilgili sorunlar yaşadıkları ve bunun eğitimlerine ciddi şekilde yansıdığı görülmektedir. Bu kapsamda yapılan bu araştırmada, KKTC’de devlet okullarında (14-16 yaş) eğitim gören 3. ülke vatandaşı göçmen ailelerin çocuklarının okullarda yaşadığı sorunların belirlenmesi ve bu sorunların giderilmesine yönelik atılacak adımların neler olabileceğı konusunda görüş ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında 20 öğretmen, 4 müdür yardımcısı ve bir okul müdürü katılımcı olarak yer almıştır.    Katılımcılara sekiz adet yarı yapılandırılmış soru sorulmuş ve ulaşılan veriler incelenerek tematik değerlendirilmiştir. Ortaya çıkan bulgularda, öğrencilerin öncelikli sorunlarının dil yetersizliği, kültür farklılığı ve ekonomik durumlarından kaynaklanan sorunlar olduğu ortaya çıkmıştır. Okullarda bu sorunların giderilmesine yönelik resmi bir program bulunmadığı, rehber öğretmenler ile bazı branş öğretmenlerin gönüllü olarak çaba gösterdiği görülmüştür. Araştırma sonucunda, göçmen öğrencilerin sorunlarının giderilmesinde resmi olarak etkili bir politika   geliştirilerek uygulamaya konmasının gerekliliği ortaya konmuştur

Change in breath: The effect of rhythm education based practices : Nefesteki değişim: Ritim eğitimi temelli uygulamaların etkisi

The aim of this study is to examine the effect of rhythm training practices on the change of breathing values in athletes. In this direction, breathing exercises were conducted with 6 people within the framework of rhythm training practices lasting 14 weeks. In the study in which the pretest-posttest experimental study method was adopted, the data were analyzed with Wilcoxon Signed Ranks Test and Kruskall Wallis test as well as descriptive statistics. The findings obtained were that rhythm training practices in athletes revealed a significant difference in pre-test data on breathing values. Based on the findings obtained as a result of the research, it is evaluated that rhythm training practices, which form the basis of all sports branches, should be considered in a broader framework and integrated into basic training studies in sports branches. (Extended English summary is at the end of this document) Özet Bu çalışmada ritim eğitimi uygulamalarının sporcularda nefes değerlerinin değişimine olan etkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda 6 katılımcı ile 14 hafta süren ritim eğitimi uygulamaları çerçevesinde nefes çalışmaları yapılmıştır. Ön test son test deneysel çalışma yönteminin benimsendiği araştırmada veriler betimsel istatistiklerin yanı sıra Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi ve Kruskall Wallis testi  ile incelenmiştir. Elde edilen bulgular sporcularda ritim eğitimi uygulamalarının nefes değerlerine yönelik son test verilerinde anlamlı farklılık ortaya çıkarttığı yönündedir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan hareketle tüm sportif branşların temelini oluşturan ritim eğitimi uygulamalarının daha geniş çerçevede ele alınarak, spor branşlarındaki temel antrenman çalışmalarına entegre edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir

Giuseppe Verdi and Politics: A socio-political study of Verdi’s Operas: Giuseppe Verdi ve Politika: Verdi’nin Operalarının sosyo-politik bir incelemesi

This article explores the close relationship between the operas of Giuseppe Verdi and the political context of 19th-century Italy. It examines how Verdi, through his musical and dramatic choices, reflected and influenced the Risorgimento movement, the struggle for Italian unification. While acknowledging the complexities of interpreting artistic works through solely political lenses, the article argues that Verdi's operas cannot be fully understood without considering their embeddedness within the turbulent political landscape of his time. Verdi, revered as the national composer of Italy, lived at the heart of a period of immense political upheaval. The Risorgimento, a movement seeking to unify Italy into a single nation, deeply shaped his life and artistic expression. This article delves into how Verdi's operas served as both mirrors and megaphones, reflecting the anxieties and aspirations of the Italian nation in flux while simultaneously influencing the public opinion and galvanizing support for the national unification cause. (Extended English summary is at the end of this document)   Özet Bu makale, Giuseppe Verdi'nin operaları ile 19. yüzyıl İtalya'sının siyasi bağlamı arasındaki yakın ilişkiyi araştırmaktadır. Bu bağlamda, Verdi'nin dramatik müzikal eserleriyle, İtalyan ulusal birleşme mücadelesi olan Risorgimento hareketini nasıl yansıttığı ve yansıtmaktan da öteye geçerek nasıl motive ettiği incelenmektedir. Makalede, sanatsal eserlerin yalnızca siyasi bakış açısıyla yorumlamanın karmaşıklığı kabul edilirken, Verdi'nin operalarının, kendi zamanının çalkantılı siyasi ortamı ile iç içe geçmiş olduğu dikkate alınmadan tam olarak anlaşılamayacağını vurgulanmaktadır. İtalya'nın ulusal bestecisi olarak büyük saygı duyulan Giuseppe Verdi, yabancı yönetimi altındaki parçalı bir ülke içinde ve ciddi bir siyasi çalkantı döneminin kalbinde yaşadı. İtalya'yı tek bir ulus halinde birleştirmeyi amaçlayan bir hareket olan Risorgimento, onun hayatını ve sanat eserlerinin ortaya koyduğu ifadeyi derinden şekillendirdi. Bu makale, Verdi'nin operalarının toplumsal anlamda nasıl hem bir ayna hem de bir seslendirici görevi gördüğünü, bu bağlamda değişim halindeki bir ulusun endişelerini ve isteklerini yansıtırken aynı zamanda kamuoyunu da nasıl etkilediğini ve İtalya’daki ulusal birleşme davasına yönelik halkın desteğini nasıl harekete geçirdiğini ele almaktadır

Determination of nursing students’ levels of cultural awareness, intercultural sensitivity, and their perspectives on culturally sensitive nursing care: Hemşirelik öğrencilerinin kültürel farkındalık, kültürlerarası duyarlılık düzeyleri ve kültüre duyarlı hemşirelik bakımına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi

Research problem/aim: This study aims to determine the levels of cultural awareness and cultural sensitivity among nursing students and explore their perspectives on culturally sensitive nursing care. Methods: The descriptive research was conducted with 332 students studying at a state university. Data collection instruments included a socio-demographic information form, intercultural sensitivity scale, cultural awareness scale, and a survey of perspesctives on culturally sensitive nursing care. Findings: Among the nursing students surveyed, 55.7% reported regular interactions with individuals from different cultural backgrounds, while 30.4% engaged with diverse cultures through social media. Furthermore, 56.0% expressed their interest in pursuing educational opportunities in foreign countries through student exchange programs, and 55.1% indicated a desire to work abroad after graduation. Only 3.3% of students reported receiving formal education on culturally sensitive patient care approaches, and 27.4% claimed to have prior experience in providing care to patients from diverse cultural backgrounds. During care provision to patients from diverse cultures, students acknowledged placing the highest emphasis on effective communication (24.4%), while paying the least attention to entertainment and social activities (0.3%). Students scored an average of 168.0±22.8 points on the Cultural Awareness Scale and 91.0±14.2 points on the Intercultural Sensitivity Scale. Analysis of students’ attitudes towards culturally sensitive nursing care revealed their strongest agreement with statements related to social justice, healthcare systems, and cultural practice standards. Conclusion: In the study, it has been determined that nursing students generally possess a moderate level of intercultural sensitivity and cultural awareness, and they mostly agreed to the standards for culturally compenent care. To enhance nursing students’ ability to provide culturally competent care, recommendations include the incorporation of simulation exercises, active teaching methods like standardized patient interactions in intercultural nursing education, the establishment of clinical practice environments that facilitate the application of theoretical knowledge, and support for students' interactions with individuals from various cultural backgrounds. (Extended English summary is at the end of this document) Özet Amaç: Bu çalışmada hemşirelik öğrencilerinin kültürel farkındalık ve kültürel duyarlılık düzeylerinin belirlenmesi ve öğrencilerin kültüre duyarlı hemşirelik bakımına yönelik görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türde planlanan araştırma bir devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan 332 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri yaş, cinsiyet, sınıf gibi bazı sosyo-demografik özellikleri ile farklı kültürler ile etkileşimi ele alan tanıtıcı bilgi formu, kültürlerarası duyarlılık ölçeği, kültürel farkındalık ölçeği ve kültüre duyarlı hemşirelik bakımına ilişkin görüş formu ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelik öğrencilerinin %55.7’si başka kültürlerden bireylerle bir arada bulunduğunu, %30.4’ü sosyal medyada farklı kültürlerden bireylerle iletişim kurduğunu, %56.0’ı öğrenci değişim programları ile eğitim amaçlı farklı bir ülkeye gitmek istediklerini, %55.1’i ise mezun olduktan sonra yabancı bir ülkede çalışmayı düşündüklerini bildirmiştir. Öğrencilerin %3.3’ü farklı kültürden hastaya yaklaşım ile ilgili eğitim aldığını ve %27.4’ü farklı kültürden hastaya bakım verme deneyimi olduğunu belirtmiştir. Farklı kültürden hastaya bakım verirken en fazla iletişim %24.4, en az eğlence/sosyal aktivitelere %0.3 ilişkin özelliklere dikkat edildiği ve en fazla iletişim %22.3 alanında zorluk yaşandığı bildirilmiştir. Öğrenciler Kültürel Farkındalık Ölçeğinden 168.0±22.8 puan, Kültürlerarası Duyarlılık Ölçeğinden 91.0±14.2 puan almıştır. Hemşirelik öğrencilerinin kültüre duyarlı hemşirelik bakımına yaklaşımları incelendiğinde öğrencilerin kültürel yeterli bakım için uygulama standartlarından sosyal adalet, sağlık bakım sistemleri ve kültürel uygulama standartlarına yönelik ifadelere en fazla katılım gösterdiği saptanmıştır. Sonuç: Araştırmada hemşirelik öğrencilerinin orta düzeyde kültürlerarası duyarlılık ve kültürel farkındalığa sahip olduğu ve kültüre yeterli bakıma yönelik standartlara çoğunlukla katıldıkları belirlenmiştir. Hemşirelik öğrencilerinin kültürel olarak yeterli bakım sunabilmeleri için kültürlerarası hemşirelik eğitimlerinde simülasyon uygulamaları, standardize hasta gibi aktif öğretim yöntemlerinin kullanılması, hemşirelik öğrencilerinin teorik bilgilerini uygulamaya aktardıkları klinik uygulama ortamlarının düzenlenmesi ve öğrencilerin farklı kültürlerden bireylerle etkileşimlerinin sağlanması önerilmektedir

The effects of music on brain development

The influence of music on brain development is a complex and widely studied area in science. Studies show that being exposed to music, especially in early stages of life, can improve different cognitive abilities like language, reasoning, and spatial-temporal skills. Engaging with music also helps in regulating emotions and developing social skills. Furthermore, music education supports creativity and self-expression, which are crucial for overall brain development. With a deeper understanding of how music affects the brain at a neurological level, educators, therapists, and parents can leverage its advantages to enhance well-being and cognitive functions for people of all ages

The effect of authentic leadership on psychological capital: The case of sports businesses: Otantik liderliğin psikolojik sermaye üzerine etkisi: Spor işletmeleri örneği

It is known that workplaces with an authentic leadership approach create conditions where employees have a high level of trust and contribute to their employees being positive and feeling stronger. In this regard, the authentic leadership approach is thought to be an important explainer of psychological capital, which is one of the personality traits that contribute to the productivity of employees. In this context, the aim of the study is to examine the effect of authentic leadership on psychological capital. In this research, the relational screening model, one of the quantitative research approaches, was used. 270 people, 138 men (51.1%) and 132 women (48.9%), selected by convenience sampling method from among the people working in businesses providing sports services in Istanbul, participated in the research voluntarily. In the analysis of the data, through the SPSS package program; Pearson Correlation analysis was used to determine the relationships between variables, and regression analysis was used to determine the effect of authentic leadership on psychological capital. It has been observed that there is a positive relationship between authentic leadership and psychological capital. In addition, regarding the main purpose of the research, it has been determined that authentic leadership has a positive effect on psychological capital. As a result, it was concluded that employees' authentic leadership characteristics have a significant impact on their psychological capital levels (Extended English summary is at the end of this document) Özet Otantik liderlik yaklaşımına sahip iş yerlerinin çalışanlara yüksek düzeyde güvenin yer aldığı koşullar oluşturduğu, çalışanlarının pozitif olmalarına ve kendilerini daha güçlü hissetmelerine katkıda bulunduğu bilinmektedir. Bu doğrultuda otantik liderlik yaklaşımının, çalışanların verimliliğine katkı sağlayan kişilik özelliklerinden biri olan psikolojik sermayenin önemli bir açıklayıcısı olduğu düşünülmektedir.  Bu bağlamda çalışmanın amacı, otantik liderliğin psikolojik sermaye üzere etkisinin incelenmesidir. Bu araştırmada nicel araştırma yaklaşımlarından ilişkisel tarama modelinden faydalanılmıştır. Araştırmaya İstanbul’da spor hizmeti veren işletmelerde çalışan kişiler içinden kolayda örnekleme yöntemiyle seçilen 138 Erkek (%51.1) 132 Kadın (%48.9) 270 kişi gönüllü olarak katılım göstermiştir. Verilerin analizinde SPSS paket programı aracılığıyla; değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için Pearson Korelasyon analizi, otantik liderliğin psikolojik sermaye üzerine etkisini belirlemek için regresyon analizi kullanılmıştır.  Otantik liderlik ile psikolojik sermaye arasında pozitif ilişki olduğu görülmüştür. Ayrıca araştırmanın temel amacına ilişkin olarak, otantik liderliğin psikolojik sermaye üzerine pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, çalışanların otantik liderlik özelliklerinin psikolojik sermaye düzeyleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır

An investigation of sport sciences faculty students’ emotional distance towards individuals with disabilities

Our knowledge of what we see as the "other" is often very superficial and one-sided. The marginalized individuals who cannot benefit from the rights enjoyed by their peers experience problems. Individuals with disabilities (IWD) are one of the most affected groups by the problem of marginalization in societies. In this context; this study was conducted to examine the emotional distance of the students of the Faculty of Sports Sciences towards the IWD according to various demographic variables. The research was designed in the general scanning model, which is one of the descriptive research methods. 747 students from six universities in the Eastern Anatolia Region voluntarily participated in research. A personal information form created by the researchers and the Emotional Distance Scale developed by Yılmaz (2018) were used as data collection tools. As a result of the data analysis, it was seen that there were significant differences in the sub-dimensions according to the variables of age, gender, university, department, having an IWD in the family, and being a sports trainer for an IWD. According to the sports branch variable, no significant difference was found in the sub-dimensions. The study results suggest that both PK-12 and college education curriculum should not only include components that will increase positive attitude and awareness towards IWD but also contain activities providing students with first-hand communication and interaction experiences with IWDs