19. yüzyılın sonlarında geleneksel felsefeye bir tepki mahiyetinde ortaya çıkan
özellikle de II. Dünya Savaşı sonrası dünya üzerinde yaşanan politik, ekonomik ve
kültürel değişmelerin birey üzerindeki tesirini yansıtan varoluşçuluk, modern dönemin
en etkili felsefe akımıdır. Kökleri İlk Çağ’a kadar dayandırılabilecek olan bu akım, 20.
yüzyıl insanının problemlerini esas alır; bireyin varoluş amacını araştırır. Edebiyat ise
çoğu zaman toplumsal gelişimlere ve değişimlere paralel bir düzlemde ilerler. Bu
açıdan bilhassa 1950’lerden sonra meydana getirilmiş edebî eserlerde varoluşçuluk,
kurmaca metinlerdeki kahramanların varoluş sancısı çerçevesinde kendisine yer bulur.
Varoluşçuluğun bu etkisi herhangi bir akımın savunucusu olmayan, ancak 1970’lerden
sonra okuyucusu ile buluşan Selçuk Baran’ın eserlerinde de kendisini gösterir.
Selçuk Baran içinde bulunduğu dönemin koşulları ve şahsî yaşamının getirmiş
olduğu birtakım olumsuzlukların etkisiyle varoluşçu felsefenin başat özelliklerini
kahramanlarına yansıtmış bir yazardır. Baran’ın çalışmamıza konu edilen
öykülerindeki karakterler, “bunalım”, “ölüm”, “yalnızlık”, “özgürlük” ve “cinsellik”
başlıkları altında incelemeye tabi tutulmuştur. Çalışmamızda varoluşçuluğun en
mühim filozofları arasında anılabilecek Kierkegaard, Sartre, Heidegger, Jaspers gibi
birçok ismin görüşleri ışığında öykülerdeki karakterlerin varoluşsal çıkmazları ortaya
konulmaya çalışılmıştır.Reflecting the effects of the political, economic, and cultural changes
experienced in the world after World War II on the individual, existentialism is the
most influential philosophy movement of the modern period experienced at the end of
the 19th century, especially as a reaction to traditional philosophy. This movement
going back to the First Age is based on the challenges faced in the twenty-first century
and analyzes the meaning of one's existence. On the other hand, literature often
progresses in parallel with social developments and changes. In this respect,
existentialism, especially in literary works after 1950s, finds its place within the
framework of heroes’ existential pain in fictional texts. Although Selçuk Baran is not
a supporter of any movement. He came into contact with his readers after the 1970s
and this effect of existentialism can also be seen in his works.
Selçuk Baran is an author reflecting the dominant characteristics of existential
philosophy to his heroes with the impact of the period he lived in and some negative
aspects of his personal life. The characters in Baran's stories, which are the subject of
our study, were examined under the headings of "depression," "death," "loneliness,"
"freedom", and "sexuality". The existential crises of the characters in the stories were
addressed in light of the opinions of a number of prominent existentialist philosophers,
including Kierkegaard, Sartre, Heidegger and Jaspers