İleri evre pelvik organ proplapsusu olan kadınlarda yaşam kalitesi ve cinsel yaşam

Abstract

Purpose: This study aims to evaluate women with pelvic organ prolapse in terms of the risk factors and identify the effects of pelvic organ prolapse on quality of life and sexual function. Materials and Methods: Target population of the study was women who applied to the gynecology polyclinics in a university hospital and maternity and children hospital. The study was completed with 110 control and 81 case group participants. The data were collected through Personal Identification Form, Pelvic Floor Distress Inventroy-20 (PFDI-20), Prolapse Quality of Life Scale (P-QOL), Pelvic Organ Prolapse / Urinary Incontinence Sexual Function Questionnaire (PISQ-12) and Female Sexual Function Inventory (FSFI). Results: Study results show that as pelvic floor dysfunction increases, quality of life decreases and sexual function is affected negatively. The difference in the general mean scores of questionnaires life quality and sexual dysfunction between the case and control groups was found to be statistically significant. POP prevalence decreases 1.6 times with the decrease in the number of pregnancies; it decreases 3.5 times with the decrease in the number of deliveries; and assisted delivery increases 2.8 times and increases 5.8 times if there is family history. Conclusion: Given the relationship between pelvic floor dysfunction and quality of life and sexuality it is possible to say that this is not only a medical problem but also a social problem. In this regard, it is important that both health professionals and women have prior knowledge of the risks about in terms of reducing the risk of encountering POP.Amaç: Bu çalışmanın amacı, pelvik organ prolapsusu olan kadınları risk faktörleri bakımından değerlendirmek ve prolapsusunun yaşam kalitesi ile cinsel fonksiyon üzerindeki etkilerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini, bir üniversite hastanesi ile kadın doğum ve çocuk hastanesindeki jinekoloji polikliniğine başvuran kadınlar oluşturmuştur. Çalışma 81 vaka ve 110 kontrol grubu katılımcı ile tamamlanmıştır. Veriler, kadınları tanıtıcı bilgi formu, Pelvik Taban Distres Envanteri- 20 (PFDI-20), Prolapsus Yaşam Kalitesi Ölçeği (P-QoL), Pelvik Organ Prolapsusu / Üriner İnkontinans Cinsel İşlev Ölçeği (PISQ-12) ve Kadın Cinsel Fonksiyonu İndeksi (FSFI) aracılığıyla toplanmıştır. Bulgular: Çalışma sonuçları pelvik taban disfonksiyonu arttıkça yaşam kalitesinin azaldığını ve cinsel fonksiyonun olumsuz yönde etkilendiğini göstermektedir. Vaka ve kontrol grubu arasındaki yaşam kalitesi ve cinsel disfonksiyon ölçek genel puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır. POP prevalansı, gebelik sayısında azalma ile 1.6 kat, doğum sayısındaki azalma ile 3.5 kat azalırken ve müdahaleli doğumda 2.8 kat, aile öyküsü varsa 5.8 kat artmaktadır. Sonuç: Pelvik taban disfonksiyonu ile yaşam kalitesi ve cinsellik arasındaki ilişki göz önüne alındığında, bunun sadece bir tıbbi sorun değil aynı zamanda sosyal bir sorun olduğunu söylemek mümkündür. Bu bakımdan, hem sağlık çalışanlarının hem de kadınların POP ile karşılaşma riskini azaltma açısından riskler hakkında önceden bilgi sahibi olmaları önemlidir

    Similar works