The Language and Identity of Mangit Dynasty within the Framework of Bukhara, Afghanistan and Turkey

Abstract

Mangıt Hanedanlığı, Timur Devleti'nin yıkılışının ardından Türkistan'da ortaya çıkan hanlıklardan biri olan Buhara Hanlığı'nı 1785-1920 yılları arasında idare eden üç hanedandan birisidir. Bolşeviklerin 1920 yılında Buhara'yı işgali sırasında tahtta bulunan Âlim Han, önce Doğu Buhara'ya çekilmiş, oradan da askerî yardım sağlama amacıyla Afganistan'a gitmiştir. Âlim Han, 1944 yılında vefat edince hanedan mensupları Afganistan'ın değişik yerlerine dağılmışlardır. Afganistan'da mülteci durumundaki hanedan mensupları 1979 yılında yaşanan Rus işgali ve sonrasında çıkan iç savaş nedeniyle Pakistan'a sığınmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun kararıyla, 1983 yılında Pakistan'dan Türkiye'ye getirilerek Gaziantep iline yerleştirilmişlerdir.Yaşanan süreçte hanedan mensuplarının dil ve aidiyet duygularında meydana gelen muhtemel değişimlerin tespiti bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Yapılan saha çalışmasında ikili görüşme, derinlemesine mülakat ve anket tekniğine başvurulmuştur. Hanedan mensuplarının siyasi kimlikleri dolayısıyla tarihî süreçten de bahsedilmiştirMangit Dynasty is one of the three dynasties governing the Buhara Dynasty that appeared in Turkestan after the fall of the Timurids between 1785-1920. During the occupation of Bukhara by the Bolsheviks, Alim Han initially retreated to East Bukhara and headed from there to Afghanistan to maintain martial support. After Alim Han's death in 1944, the members of his dynasty spread to different parts of Afghanistan. Living as refugees in Afghanistan, they then took refuge in Pakistan because of the Russian invasion in 1979 and the civil war that followed. Through the decision of the Council of Ministers of the Turkish Republic they were placed in the Gaziantep province of Turkey in 1983. Exploring the dynasty members' potential change of language and sense of belonging during this period forms the aim of this study. The field work that was conducted for this purpose involved one-to-one conversations, detailed interviews and questionnaires. Because of the political identity of the dynasty members, the historical context was also dwelt on in this study

    Similar works