Üçüncü basamak yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan yenidoğanlarda akut böbrek hasarının sıklığı, risk faktörleri, klinik seyir ve mortaliteye etkisi
Üçüncü basamak yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan yenidoğanlarda akut böbrek hasarının sıklığı, risk faktörleri, klinik seyir ve mortaliteye etkisi Giriş ve Amaç: Akut böbrek hasarı (ABH), zararlı atıkların vücutta birikmesi ve sıvı retansiyonu ile sonuçlanan böbrek fonksiyonlarının azalması durumudur. Perinatal bakımın gelişmesi üçüncü basamak Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde (YYBÜ) izlenen yenidoğanlarda sağkalım oranları ile birlikte ABH insidansını da artırmıştır. Yenidoğanlarda ABH gelişiminde rol oynayan nedenler ve bunların klinik seyir ve mortalite üzerine etkisini inceleyen çalışmalar kısıtlıdır. Çalışmamızın amacı, üçüncü basamak YYBÜ'de ABH'nin insidansını, etiyolojik nedenlerini, klinik seyrini ve mortalite oranlarına etkisini saptamaktır. Hastalar ve Yöntem: Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi (DEÜTF) YYBÜ'de 2007-2011 yılları arasında yatan tüm hastaların medikal kayıtları incelenerek yaşamın ilk 30 gününde ABH tanısı alan hastalar belirlendi. Akut böbrek hasarı 0-30. günlerde serum kreatinin düzeyinin >1,5 mg/dL olarak ölçülmesi ya da iki ölçüm arasında iki kat artış olması olarak tanımlandı. Hastaların sevk durumu, doğum ağırlığı, doğum haftası, doğum şekli, cinsiyeti, maternal morbidite varlığı, yoğunbakımda kalış süresi, eşlik eden morbiditeler ve mortalite durumu kaydedildi. ABH tanısı alan hastalarda diğer verilere ek olarak ABH'ye neden olan primer hastalık belirlendi, en yüksek serum kreatinin düzeyi ve prognoz kaydedildi. İstatistiksel analiz, SPSS Software 15.0 programı kullanılarak yapıldı. ABH gelişen ve gelişmeyen hastalarda mortalite oranlarını karşılaştırmak için ki-kare testi, ABH'de mortaliteyi etkileyen faktörleri belirlemek için lojistik regresyon analizi kullanıldı. Bireysel faktörlerin risklerini belirlemek için ayarlanabilir Odds Ratio (OR) ve %95 güven aralığı kullanıldı. P değeri <0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Beş yıllık dönemde YYBÜ'de izlenen hasta sayısı 677 idi (E/K: 392/285). Bu hastaların 94 (%13,9) tanesinde yaşamın ilk 30 gününde ABH gelişti. Hastaların sevk durumu, doğum şekli, cinsiyeti ve maternal morbidite varlığı ile ABH insidansı ve mortalite arasında ilişki bulunmadı. ABH insidansı ve mortalite oranları doğum ağırlığı ?1000 gr olanlarda >1000 gr olanlara göre (sırası ile %36,5 vs %9,8 ve %27,9 vs %7,3; p<0,001) ve doğum haftası <28 hafta olanlarda ?28 hafta olanlara göre (sırası ile %38,6 vs %10,2 ve %33,0 vs %7,1; p<0,001) yüksek bulundu. Ancak ABH gelişen hastalarda mortalitenin doğum ağırlığı (?1000 gr vs >1000 g için sırası ile %42,1 vs %32,1; p=0,324) ve doğum haftasından (<28 hf vs ?28 hf için sırası ile %44,1 vs %31,7; p=0,227) bağımsız olarak yüksek olduğu belirlendi. ABH yaşamın en sık ilk 7 günü içerisinde gelişirken (%79,8), bu dönemde ABH'ye yol açan primer nedenler doğum asfiksisi, hipovolemi, kalp hastalığı, sepsis ve üriner anomaliler idi. Yaşamın ilk haftasından sonra en sık ABH nedenleri sepsis ve hipovolemi olarak belirlendi. ABH varlığı altta yatan nedenden bağımsız olarak mortaliteyi artırma eğiliminde olmakla birlikte, bu durum sadece sepsis (%33,3 vs %5,9, p<0,001; OR 7,9) ve kalp hastalıklarında (%50,0 vs %15,0, p=0,001; OR 5,6) anlamlı düzeyde bulundu. ABH gelişimi yoğunbakımda yatış süresini anlamlı ölçüde uzatırken (39,1 vs 20,5 gün, p<0,001), ABH'ye bağlı mortalite gelişen hastalarda sağkalanlara göre serum kreatinin düzeyinin daha yüksek olduğu belirlendi (sırası ile 2,0 vs 1,6 mg/dL, p<0,05). İzlemde kronik böbrek hastalığı gelişen 6 (%10) hastada altta yatan bozukluk üriner sistem anomalisi (n=3) ve doğum asfiksisi (n=3) idi. Sonuç: Üçüncü basamak YYBÜ'de ABH sıklığı yaklaşık %14 olup, vakaların %80 kadarı yaşamın ilk haftasında ortaya çıkmaktadır. ABH düşük doğum ağırlığı, prematürite, doğum asfiksisi, sepsis, hipovolemi, kalp hastalıkları ve üriner sistem anomalileri ile ilişkili olup, ABH gelişen hastalarda mortalite altta yatan nedenlerden bağımsız olarak yüksektir. Frequency, risk factors, clinical course and effect on mortality of acute kidney injury in newborns in a third level neonatal intensive care units Background and Aim: Acute kidney injury (AKI) is defined as decreased renal functions resulting in retention of fluid and metabolic waste products in the body. Improved perinatal care increased not only the survival rate but also the frequency of AKI in newborns admitted to third level neonatal intensive care units (NICU). Studies evaluating the factors causing AKI and the effect of these factors on clinical course and mortality are limited. We aimed to determine the frequency, underlying etiology, clinical course and mortality related to AKI in a third level NICU. Patients and Methods: Medical records of all patients admitted to NICU in Dokuz Eylul University Medical Faculty during the years 2007-2011 were evaluated retrospectively and those who were diagnosed to have AKI within the first 30 days of life were determined. AKI was defined by a serum creatinine level >1.5 mg/dL or a maximum serum creatinine level twice any previous level measured during the first 30 days of life. Referral state, birth weight, gestational age, mode of delivery, gender, presence of maternal morbidity, hospitalization period, accompanying morbidities and mortality of all patients were recorded. In patients diagnosed to have AKI, additionally the primary disease causing AKI, highest serum creatinine level and prognosis were recorded. Statistical analyses were performed by SPPP Software 15.0. Chi-square test was used to compare the mortality rate between the patients with or without AKI, while logistic regression was used to determine the factors affecting mortality in patients with AKI. Risk of individual factors was defined by Odds Ratio (OR) and 95 percent confidence interval. A p value less than 0.05 was accepted as significant. Results: There were 677 patients (M/F: 392/285) admitted to NICU within 5-year period and 94 (13.9%) of them had AKI during the first 30 days of life. AKI incidence and mortality were not related to the patients? referral state, mode of delivery, gender and maternal morbidity status. AKI incidence and mortality rate were higher in patients with birth weight ?1000 g compared to those with >1000 g (36.5% vs 9.8% and 27.9% vs 7.3% respectively; p<0.001) and in patients with gestational age <28 week compared to those with ?28 week (38.6% vs 10.2% and 33.0% vs 7.1% respectively; p<0.001). However, mortality in patients with AKI was increased independent on birth weight (42.1% in ?1000 g vs 32.1% in >1000 g; p=0.324) and gestational age (44.1% in <28 hf vs 31.7% in ?28 hf; p=0.227). AKI mostly (79.8%) developed within the first week of life andprimary causes of AKI during this period were birth asphyxia, hypovolemia, cardiac disease, sepsis and urinary system anomalies. After the first week of life, the most frequent causes of AKI were sepsis and hypovolemia. AKI tended to increase mortality independent on the underlying cause, but this was significant only for sepsis (33.3% vs 5.9%, p<0.001; OR 7.9) and cardiac diseases (50.0%vs 15.0%, p=0.001; OR 5.6). AKI caused extended hospitalization in NICU (39.1 vs 20.5 days, p<0.001). Serum creatinine in decreased patients with AKI was higher than those with AKI who survived (2.0 vs 1.6 mg/dL, p<0.05). Underlying causes were urinary tract anomalies (n=3) and birth asphyxia (n=3) in 6 (10%) patients who developed chronic kidney disease at follow up. Conclusion: AKI incidence in third level NICU is 14% and 80% of AKI develops during the first week of life. AKI is associated with low birth weight, prematurity, birth asphyxia, sepsis, hypovolemia, cardiac diseases and urinary tract anomalies. Mortality in patients with AKI is increased independent on the underlying etiolog