Amaç: Hepatosellüler karsinom (HSK), erişkinlerde en sık görülen primer hepatik malignitedir. Hipervasküler bir tümör olan HSK?un karsinogenez, büyüme ve progresyonunda anjiogenezin belirleyici rolü olduğuna dair veriler bulunmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı transplantasyon ile tadevi edilen HSK olgularında, anjiogenezin sayısal olarak saptanması yanı sıra, vasküler taklitçilik (VT) ve lenfanjiogenez gibi damarlanmanın değişik komponentlerini immünhistokimyasal ve morfometrik yöntemler ile araştırmak ve hastaların operasyon sonrası prognozunu belirlemedeki etkilerini sorgulamaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda transplantasyonla tedavi edilen 60 HSK olgusu dahil edildi. İntratümöral anjiogenez, doku dizinlerine (TMA) immunhistokimyasal olarak uygulanan CD34 ve CD105 antikorları ile değerlendirilmiş olup lenfanjiogenezin saptanmasında D2-40 antikoru kullanıldı. Damarlanma miktarı birim alanda (mm2) saptanan damarların toplam sayısı ve alanı olarak görüntü analiz programı ile belirlendi. Tübüler tipte VT varlığı hematoksilen eozin (HE) kesitlerde değerlendirildi. Matriks paterni tipindeki VT immunhistokimyasal olarak uygulanan laminin antikoru ile tespit edildi. Elde edilen morfolojik ve immunhistokimyasal bulguların prognostik faktörlerle ilişkileri ve sağ kalıma etkileri istatistiksel olarak araştırıldı. Bulgular: 60 olgunun 16?sında tübüler tip VT ve 11?inde matriks paterni tip VT saptanmıştır. HSK?da hem tübüler tipte hem de matriks paterni tipinde VT olduğu gösterilmiştir. Ancak VT varlığı ile prognostik parametreler ve sağ kalım arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuç bulunmamıştr. Anti-CD34 eksprese eden damarların birim alanda saptanan damar sayısı (NO/FA) ile sağ kalım arasında istatistiksel anlamlı ilişki bulunmuştur. Bu ilişki birim alanda saptanan damar sayısı fazla olan hastalarda sağ kalımın daha uzun olduğu yönündedir. (p=0,006) Ancak birim alanda saptanan Anti-CD34 pozitif damar sayısı ile tümör boyutu, tümöral nodül sayısı, patolojik T evresi, tümör derecesi, vasküler invazyon ve hasta yaşı, olguların CHILD ve MELD skorları, hastalık nüksü arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Bununla birlikte CD105 ekspresyonunun, CD34 ekspresyonuna göre daha az yoğunlukta olduğu gözlenmiştir ancak her iki antikorun ölçüm değerlerinde anlamlı bir korrelasyon saptanmamıştır. Anti-D2-40 antikoru hem tümör parankiminde hem de tümör nodüllerini çevreleyen fibröz septalarda lenfatikler izlenmiştir. Bu çalışmada lenfanjiogenez prognostik bir belirleyici olarak değerlendirilmemiştir. Sonuç: Elde ettiğimiz sonuçlar HSK?larda farklı damarlanma paternlerinin birbirinden farklı mekanizmalarla, bağımsız olarak işlev gördüğünü desteklemiştir. Ancak bu mekanizmaların prognostik faktörlere, sağ kalıma ve tedaviye olan etkisi tek tek değerlendirildiğinde, vaskülarizasyonun artışının, bu hasta populasyonunda kötü prognostik bir belirteç olduğu kanıtlanamamaktadır. Sadece CD-34 ile gösterilen vaskülarizasyonu yüksek olarak saptanan tümörlerde daha iyi prognozun olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada kullanılan görüntü analiz yönteminin vasküler yapıları efektif olarak seçebildiği görüşünde olmamıza rağmen bu yöntem ideal olmayabilir. Görüntü analiz programı ile literatürde kabul görmüş stereolojik yöntemlerin, TMA kesitleri ve rutin kesitler kullanılarak korrelasyonu önerilebilir. Ancak verilerimiz çalışma için seçilen olguların genellikle erken evrelerde oluşu ve karşılaştırılacak yüksek evrelerde az sayıda olgunun bulunuşundan da etkilenmiş olabilir. Bunun için daha ileri evre ve daha az diferansiye tümörleri de içeren geniş serili çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Aim: Hepatocellular carcinoma (HCC) is the most common primary hepatic malignancy in adults. There is some data about the decisive role of angiogenesis in carcinogenesis and progression of HCC which is an hypervascular tumor. The aim of this study is; to determine the amount of angiogenesis numerically and to study different vascularization patterns like lymphangionesis and vasculogenic mimicry (VM) by morphometric and immunhistochemical methods in tumors and to examine the prognostic role of vascularization in the postoperative outcome of HCC, after transplantation. Material and Methods: In our study; 60 cases with the HCC which was treated with the transplantation were investigated. Intratumoral angiogenesis was highlighted by anti- CD34 and anti-CD105 antibodies, and lymphangiogenesis was evaluated by anti-D2-40 antibody by using immunuhistochemistry in tissue microarray slides. The amount of vessels were identified as area of vessels and number and area of objects per unit (mm2) with image analyze programme. Tubuler type VM was evaluated with hematoxylin and eosin slides. Patterned VM in HCC was identified by the laminin antibody. The morphologic and immunhistochemical study results were analysed statistically to evaluate the relation with prognostic factors and survival. Results: We found tubular type VM in 16 cases and patterned VM in 11 cases (n=60). We showed both type of VM in HCC. But no significant result could be found statistically between VM presence and the survival and prognostic factors. We found the statistically significant relationship with number of objects per unit in CD34 positive vessel analysis and overall survival. The number of objects per unit in CD34 positive vessel analysis was significantly lower in patiens with worse outcome (p=0,006). But there is no relation between the number of objects per unit in CD34 positive vessel analysis and tumor size, number of tumor nodules, pathologic T stage, tumor grade, vascular invasion and patients? age, CHILD score, MELD score and recurrence. Besides that, we found the expression of CD105 lower than the CD34 expression but no significant correlation between them. We showed the lymphatics in tumor parenchyma and in fibrous capsule surround the tumor nodules. Conclusion: Our data supports that there is different and independent vascularization patterns in HCC. But the negative prognostic and therapeutic effects of these mechanisms and increase in vascularity could not be proved. We could only show the increase in vascularization detected by CD34 was related with better prognosis. We think image analysis method used in this study is affective but may not ideal. İmage analyze programme and stereological methods need to be correlated within TMA sections and rutine slides. But our results were affected by the selection of cases which were mostly in early stage and low recurrent tumor incidence in our series. For this purpose; there is need for the widespread studies having an advance stage and less differentiated tumors