OBJECTIVE: In this study,we aimed to compare BIS monitorisation with conventional anaesthesia approach based on haemodynamic changes in terms of anaesthetic agent consumption,haemodynamic recordings,recovery time and coast. METHODS: This study was performed in 82 patients who were operated for supratentorial mass,between the ages of 20 to 60 and in the groups of ASA I or II. Cases were randomly divided in two groups in equal numbers. Group Standard Control was the group in which haemodynamic parameters were used to determine depth of anaesthesia and the Group BIS was group, in which BIS monitorisation was applied.In BIS group the BIS values was kept between 40 to 60, in control group haemodynamic changes within the range of+/-20% of initial values were interfered for appropriate anesthetic practice. Haemodynamic parameters,awakening conditions and drug usage were recorded. RESULTS: The difference between two groups in terms of eye opening moment and time of initial spontaneous breath was not statistically significant.The ‘Aldrete’ Score at postoperative 20th minute for Group BIS was significantly higher than the score calculated for the control group(p;lt;0.05). Rocuronium consumption(mg.kg-1.hr-1.) was significantly lower in Group BIS than the control group(p;lt;0.05).Although statistically significant difference(p;lt;0.05) was found between two groups in terms of initial heart rate and SpO2 values among the recorded haemodynamic changes,there was no clinically significant difference in this regard. CONCLUSION: Although using BIS monitorisation for evaluation of depth of anesthesia do not bring too much benefit versus haemodynamic parameters; it may be beneficial for selected surgeries like awake craniotomy, for patients who has the story of awareness and in the haemodynamically unstable patients.AMAÇ: Bu çalışmada standart hemodinamik esaslı anestezi yaklaşımı ile BIS monitörizasyonu eklenmiş anestezi uygulamasını, anestetik ajan tüketimi, hemodinamik parametreler, derlenme süreleri ve maliyet açısından karşılaştırmayı amaçladık. YÖNTEMLER: Çalışma, supratentoryal kitle nedeniyle ameliyat olacak, ASA I ve II grubu, 20-60 yaş arası 82 olguda yapıldı. Olgular rastlantısal olarak iki eşit gruba ayrıldı. Anestezi derinliği, Grup Standart Kontrol’de hemodinamik parametrelere göre değerlendirilirken, Grup BIS’te BIS monitörizasyonu kullanıldı. Anestezi uygulaması, BIS grubunda BIS değeri 40-60 arasında olacak şekilde, kontrol grubunda bazal değerlerin ±%20’sini aşan hemodinamik değişikliklere müdahale edilerek sağlandı. Hemodinamik parametreler, uyanma- derlenme durumu ve kullanılan ilaç miktarları kaydedildi. BULGULAR: İki grup arasında, uyanma döneminde göz açma, spontan solunum gelme süreleri açısından fark yoktu. İlaç kullanım miktarları arasında da fark saptanmadı. Derlenme döneminde izlenen 20. dk “Modifiye Alderete” skoru BIS grubunda Kontrol grubundan yüksek saptandı (p0,05). Başlangıç kalp atım hızı ve SPO2 değerleri açısından gruplar arasında anlamlı bir fark (p0,05) saptansa da, klinik olarak önemli hiçbir farklılık yoktu. SONUÇ: Anestezi derinliğini değerlendirmede hemodinamik parametrelere göre BIS kullanımı çok büyük bir avantaj getirmemekle birlikte, uyanık kraniyotomi gibi seçilmiş cerrahi girişimlerde ve öyküsünde ameliyat sırasında farkında olma yaşayan, hemodinamik riski yüksek olan hasta gruplarında BIS kullanımı daha yararlı olabilir