'Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi'
Abstract
Yenidoğanda hemostatik sistem, koagulan ve antikoagulan faktörlerin erişkinlere göre daha düşük düzeyleri ile bir denge halinin sağlandığı, gestasyonel yaşa bağlı ve yaşla birlikte sürekli değişen dinamik bir özellik gösterir. Bu prospektif çalışmada amaç, sağlıklı ve riskli yenidoğanların koagulan ve antikoagulan sistemlerinin, doğum anındaki düzeylerinin ve ilk 6 ay içerisindeki değişimlerinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya 10 sağlıklı matür, 11 prematür, 10 diyabetik anne bebeği, 10 respiratuar distres sendromlu prematür, 10 septik, 10 asfiktik toplam 61 bebek alındı. Tüm olgulardan doğum sonrası ilk 48 saat içinde, 30. günde ve 180. günde olmak üzere kan örnekleri alındı. Septik bebeklerden ise tanıda ve tedavi sonrası ortalama 30. günde kan örnekleri alındı. PZ, APTZ, protein C, serbest protein S, antitrombin, fibrinojen, D-dimer, TAT, PF 1+2, TFPI, LA ve APC rezistansı çalışıldı. Prematür RDS' li grup dışındaki diğer gruplarda doğum anında yüksek olan PZ, APTZ değerleri 1. ayda normal değerlere indi. RDS'li grupta ise PZ, APTZ değerleri 6. ayda normal değerlerde saptandı. Sağlıklı prematürelerde matür bebeklere göre 0. gün protein C, serbest proten S, antitrombin aktiviteleri daha düşüktü. Sağlıklı matür ve prematür bebeklerde doğum anından itibaren 6. aya kadar protein C, antitrombin, serbest protein S aktivitelerinde artış izlendi. Altıncı ay sonunda matür bebeklerde protein C aktivitesi hastaların yarısında, antitrombin aktivitesi bir hastada halâ düşüktü, serbest protein S aktivitesi ise hastaların tamamında normal değerlere ulaşmıştı. Prematür grupta ise protein C aktivitesi hastaların tamamında, serbest protein S aktivitesi 1 hastada, antitrombin aktivitesi ise 3 hastada halâ düşüktü. RDS' li bebeklerde protein C, serbest protein S, antitrombin aktivitelerinin 6. ayda da normal değerlerde olmaması bu hastalarda düşük düzeyde bir tüketim koagulopatisinin sürdüğünü düşündürdü. Septik bebeklerde tedavi öncesi protein C, serbest protein S, antitrombin 71aktiviteleri düşük bulundu. Asfiktik ve diyabetik anne bebeklerinde, antikoagulan faktörlerin artış hızında, sağlıklı bebeklerden farklılık bulunmadı. Tüm gruplarda APC rezistans sıklığının normal populasyona göre yüksek olduğu saptandı. 6. ayın sonunda matür bebeklerde APC rezistansı gösteren bebeklerin oranı normale dönerken prematür bebeklerde bu oran hala anlamlı olarak yükseklik göstermekteydi. Bu durum, bebeklerde tromboz riskinin 6. ay sonundada devam ettiğini düşündürdü. Sağlıklı matür bebeklerde bakılan TAT, PF 1+2 ve D-dimer değerleri vajinal yolla doğan bebeklerde yüksek bulunurken, elektif sezaryen ile doğanlarda normal sınırlardaydı. Birinci ayın sonunda bu fark kayboldu. Bu durum vajinal yolla doğumun koagulasyon sistemini aktive edici özelliği olabileceğini düşündürdü. LA(+)' ligi 3 olguda saptanmakla birlikte 6. ayda tümünde kayboldu. Yenidoğan dönemindeki bebeklerin risk gruplarının tanımlanması ve riskli olgularda koagulan-antikoagulan sistemde ortaya çıkabilecek sorunların belirlenmesi tedavinin yönlendirilmesinde, bebeklerin yaşamda tutulmasında çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle bu konudaki çalışmaların sürdürülmesi ve hatta çok merkezli çalışmalarla elde edilecek sonuçların değerlendirilmesinin yararlı olacağı düşünüld