Dergilerden Özetler

Abstract

FOTOĞRAFIN GÜNÜNÜN VE ZAMANININ BELİRLENMESİ. Determining The Time And Day of Photography. Levi JA, Novoselsky Y, Levin N, Volkov N. Journal of Forensic Sciences, 2000; 45(1): 153-7. Suç mağdurlarına ya ela kurbanlarına ait çekilmiş fotoğraflar, çoğu zaman önemli kanıtlar arasındadır. Günümüzde, bir fotoğrafın, ne zaman çekildiğini tespit etmek için, 3 ana yöntem bulunmaktadır. Bu metodların üçü de, güneşin yönünü belirleyerek kullanılmaktadır. Bunlar, 1- Fotoğrafta yer alan gölgelerin ölçülmesi, 2- Fotoğrafta yer alan, yabani bitkilerin çiçeklenmesinin değerlendirilmesi, 3- Meteorolojik gözlemler ile bulutluluğun korelasyonudur. Fotoğrafın çekilme zamanının tespitinde, güneş yönünün tespit edilmesi en etkili yöntemlerden birisi olup, bu makalede yoğun biçimde İncelenmektedir. Makalenin konusu olguda da, her üç yöntemin kullanılışı, ayrıntıları ile İncelenmektedir. EL YAZISI KARŞILAŞTIRMASI İÇİN YENİ BİR CİHAZ. Write-On™: a New Tool for Handwriting Comparison Union A. Mohammed Journal of the American Society of Questioned Document Kxaminers. 2000; 2(2) Write-On, belge incelemecilere yardımcı o.ması amacı ile ve aşırı el yazısı varlığının da dahil olduğu vakalar için geliştirilmiş, yeni bir bilgisayar yazılımıdır. Bu program, karşılaştırılabilecek kelimelerin, harf kombinasyonlarının ve karakterlerin aranmasında kullanılmaktadır. Bu araştırmaların sonuçları yazdırabilirken, analiz yapılmasında ve sonuca ulaşılmasında da kullanılabilmektedir. Programın grafik oluşturabilme yeteneği, klasik kes-yapıştır tekniklerine alternatif olarak geliştirilmiş, karmaşık bir fonksiyonudur. Write-on. oldukça çok yönlü bir program olup, iki belge içeren olgularda kullanılabileceği gibi, yüzlerce belge içeren olgularda da kullanılabilmektedir. İLK BOMBALI MEKTUP The First Mail Bomb Burnell B. Golubevs P. Journal of Forensic Sciences2000; 45(4): 935-6. 18 Ekim 1833 tarihli, Akşam Yıldızı gazetesindeki bir haber, belki de, Amerika Birleşik Devletleri' nde- ki. ilk bombalı mektubun haberidir. Söz konusu bombalı mektup sıradışı bir şekilde karmaşık olup, mektubun alıcısı için de, oldukça şüpheli bir görüntü oluşturmuştur. KLİNİKTE YATAN HASTALARA YAZILAN ORDER’LARIN (HEMŞİRE VE ECZACIYA YÖNELİK YAZILAN EMİRLER) VE POLİKLİNİK REÇETELERİNİN YAZI KALİTESİNİN DÜZELMESİ Improving the Quality of the Order-Writing Process for inpatient Orders and Outpatient Prescriptions. Meyer TA. American Journal of Health-System Pharmacy. 2000; 5" (Suppl 4): 18-22 Bu makale, klinikte yatan hastalar için yazılan order’kırın ve poliklinikte yazılan reçetelerin, yanlış okunmasına bağlı, ortaya çıkabilen, önlenebilir çok sayıdaki okuma hatasının engellenmesine yönelik geliştirilmiş bir program ve sonuçları ile ilgili bilgiler sunmaktadır. Bu amaçla, 1997 yılı içinde, 7 gün boyunca, bir klinikte, tedavi görmekte olan hastalara yönelik olarak yazılmış, tüm order'lar (3740 adet) incelendi. Bu order’ların, %10' dan fazlası, okunamaz halde idi ya da keçe uçlu kalemle yağmıştı -ki bu şekildeki kalemler ile yazılmış belgelerde, üstteki yazının alt kopyalara geçmesi az olmakta ve söz konusu yazı bu kopyalarda oldukça zor olarak okunmaktadır. Yine bu incelemede bu problemlere ilaveten, başka problemler de belirlenmiştir. Yapılan bu değerlendirmeleri izleyerek, belirlenen hatalar konusunda, ilgili hekimlere, eğitim verildi ve bu eğitimi izleyerek, 24 saat boyunca, yeni yazılan order’lardaki (654 adet) yazılar değerlendirildi. Eğitim sonrası yapılan incelemelerde, order’lardaki, keçe uçlu kalem kullanma oranı %1 37’ ye düştü, okunamaz şekilde order’ların ise bulunmadığı tespit edildi. Yine, benzer olarak yapılan, bir başka kalite düzeltme çalışmasında da, poliklinikte yazılan reçeteler üzerinde duruldu. Bu çalışmada da, bölgesel bir hastanenin eczanesine, 7 gün boyunca gönderilen, 1425 adet reçete değerlendirildi. Bu reçetelerin yaklaşık, %15’ inde, reçetelerin okunaklı olmadığı, %10’ unda da reçetelerde eksiklikler bulunduğu tespit edildi. Hu çalışmaya ilave olarak, 71 adet eczaneye, hekim reçeteleri ile ilgili problemleri sorgulayan, bir anket gönderildi. Bu eczanelerin %66’ sı, anketi yanıtlayarak, geri dönelerdi. Söz konusu anketlerin değerlendirilmesinden, hekim reçeteleri ile ilgili olarak, ortaya çıkan ana problemler, %96, reçete yazılan kişinin adında eksiklik, %94, okunaksız imza, %89, ilaç ruhsat numarasında eksiklik, %69, reçetede, imza dışında kalan yazılarda okunaksızlık şeklinde belirlendi. Bu çalışma sonrasında, ilgili tüm hekimlere, yazdıkları reçetelerde kullanmaları maksadı ile, kendinden mürekkepli kaşeler verildi. Ayrıca, uygulanan eğitim programında, eğitim materyali içerisinde, kötü yazılmış reçete örnekleri de gösterildi. Bu eğitim programında, ayrıca, katılımcı hekimlere, reçetenin hukuki önemi konusunda ela bilgiler aktarıldı. Bu eğitimi takip eden günlerde yapılan anket çalışmasında, daha önceleri kaşe kullanılmayan %72 reçetede, kaşelerin kullanılmaya başlanmış olduğu. reçetede, imza dışında kalan yazı okunaklılığında, bir düzelme oluştuğu, reçetelerde gözlemlenen eksikliklerde azalmalar olduğu, ancak okunaksız imza probleminin devam etmekte olduğu belirlendi. Yine anketlerde belirtilen ortak bir düşünce de, bu tür eğitim çalışmalarının sürdürülmesinin yararlı olduğu şeklinde idi. Halen, gerek kliniklerde yazılar order’larda, gerekse de polikliniklerde yazılan reçetelerde, yazı kalitesinin gözlemlenmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Yine bu çerçevede, hekimlere, bu konuyla ilgili olarak, mektupla bilgilendirme çalışmaları da devam etmektedir. Atılan bu mektuplar sayesinde, order’larda ve reçetelerde kullanılan yazı kalitesinde belirgin bir düzelme oluştuğu da gözlemlenmektedir. BÜYÜK HANSHİN-AWAJİ DEPREMİNDEN SONRA OKUL ÇOCUKLARININ AKIL SAĞLIĞI: II. LONGİTUDİNAL ANALİZ The mental health of school children after the Great Hanshin-Awaji Earthquake: II. Longitudinal analysis Shioyama A, Uemoto M, Sbinfuku N, ide H, Seki W, Mori S. Inoue S, Natsuno R. Asakawa K. Osabe H. Seishin Shinkeigaku Zasshi 2000; 102(5)-.481-97 Büyük Hanshin-Awaji depreminden sonra çocuklar ve ergenlerin iyileşme sürecinin özellikleri ile psikolojik durumlarını araştırmak üzere bir anket çalışması yaptık. Araştırmalar afetten 4 ve 6 ay, 1 ve 2 yıl sonra olmak üzere 4 kez tekrarlandı. OLGULAR: Afet bölgesinde yaşayan yaklaşık 9000 .5.. 5. ve 8. sınıf okul çocukları YÖNTEM: Anket formu deprem sırasındaki konum ve davranışı sorgulayan 9-12 madde ile, akıl sağlık durumunu irdeleyen 22 maddeden oluşuyordu ve sorular sınıfta öğretmenlerin gözetiminde yanıtlandı. Yanıtlar semptomların sıklığına göre 1’den 4’e kadar derecelendi ve istatistiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: Faktör analizine göre 3 faktör belirlendi. Faktör 1 korku ve anksiyete ile, faktör 2 depresyon ve fizik bulgularla, faktör 3 ise sosyal yatkınlık ile ilişkili olarak yorumlandı. Bu 3 faktör 4 anket boyunca da belirgin ve sabit kaldı, ve tümü ortak bir iyileşme süreci gösterdi. Faktör Tin ortalama skoru depremden 4 ay sonraki çalışmada en yüksek bulundu ve zaman geçtikçe azaldı. Bu korku ve anksiyetenin doğrudan yaşanan deprem deneyimi ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Yaşanan afetin ciddiyetine göre, daha ciddi bir hasarda faktör Tin ortalama skoru da daha yüksekti. Ayrıca daha küçük çocuklar ile kızlar daha fazla etkilenmişti. Afetin ciddiyeti, yaş ve cinsiyetteki farklılıklar zamanla azaldı. Faktör 2 nin ortalama skoru 6.ayda en yüksek değerdeydi ve bir yıldan sonra hafif bir düzelme görüldü. Bununla birlikte birinci yıl sonundaki skor hala 4. ay skorundan yüksekti. İkinci yılın sonunda skor yaklaşık olarak 4. ay skoruna düştü. Depresif durum ve psikofiziksel semptomlar ile ilgili olan faktör 2 nin korku ve anksiyeteye sekonder bir olay olarak düşünüldü. Diğer olasılıklar ise bunların afet sonrası çevre değişikliği, günlük yaşamdaki olumsuzluklar, ebeveynin işsizliği veya depremden hemen sonra bölgedeki hipomanik durumla maskelenme olabiliri kahramanlık fazı). Daha büyük çocukların depresif durum ve psikopatolojik semptomlara toleransı daha fazla olmakla birlikte, daha büyük yaşlardakilerde ortaya çıkan bulguların daha uzun sürdüğü gözlendi. Kızlar travmadan erkeklerden fazla etkilenmişti ve iyileşmeleri daha uzun sürdü. Faktör 3’ün ortalama skoru zamanla azalma gösterdi. Azalmada afetin ciddiyeti, yaş ve cinsiyet herhangi bir farklılık oluşturmuyordu. Bu doğal kabul edilebilir, çünkü depreme olan ilgi zamanla azaldığından, kurbanlara olan ilgi de azalmıştı. SONUÇLAR: Afet sonrası çocuk ve ergenlerin akıl sağlığı sorunları en az 2 farklı bileşenden oluşmaktadır. "Korku ve anksiyete" afetten hemen sonra ortaya çıkmakta ve daha erken azalmakta, "depresif ve psikopatolojik semptomlar" daha geç görülüp daha uzun sürmektedir. PSİKİYATRİDE YATAN ERGENLERDE POST-TRAVMATİK STRES SEMPTOMLARI İLE PROBLEMLİ MADDE KULLANIMI ARASINDAKİ İLİŞKİDE CİNSİYET FARKLILIKLARI Gender differences in the associations between posttraumatic stress symptoms and problematic substance use in psychiatric inpatient adolescents. Lipschitz DS. G'rilo CM. bebau D. McGlasban TM. Soutbirick SM. I Nerv Men! Dis 2000 Jun: 188(6):349-56 Bu çalışma psikiyatride yatan ergenlerde post-travmatik stres semptomları ile problemli madde kullanımı arasındaki ilişkide cinsiyet farklılıklarını araştırmak için yapıldı. Yatan 93 ergen hasta (3b erkek. 37 kız) Psikometrik olarak iyi yapılandırılmış anlatım ölçekleri ile travmaya maruz kalma, posttravmatik stres semptomları, problemli alkol ve madde kullanımı ile yatarken ve taburcu edilirken saptanan psikopatolojileri açısından sistemli olarak değerlendirildi. Hastaların %23’ü (N = 22) DSM-IV-ün semptom kriterlerine göre PTSD, ve %37'si (N = 33) ile %34’ü (N = 32) problem olacak düzeyde ilaç ve alkol kullanımı olarak kabul edildi. Posttravmatik stres semptomları ile problemli ilaç ve alkol kullanımı ilişkisi kızlarda anlamlı bulundu fakat erkeklerde anlamlı bulunmadı. PTSD ve madde kullanımı ilişkisinde cinsiyet farkının etkili olmasını açıklayabilecek anlamlı bir fark semptomlar ve/veya madde kullanımında gözlenmedi. JAN BECK Janis M. Winchester Journal of the American Society of Questioned Document Examiners. 1999; 2(1) Bu ilginç, derleme tipi makalede, adli belge incelemesi alanının, ilk kadın adli belge incelemecisi. Jan Beck, tarihi bir perspektif içerisinde incelenmiştir. Bu öncü katlın, adli belge incelemesi alanına, alan henüz bir topluluk iken katılmış ve sayesinde, söz konusu alanda katlının rolü, belirgin bir biçimde değişmiştir. Jan Beck i izleyerek, daha çok sayıda katlın, çırak olarak bu eğitim sürecine katılmış ve günümüzde iyi bilinen katlın adli belge incelemecileri oluşturmuşlardır

    Similar works