Çalışmamızda hipotiroidizmin karaciğer üzerinde oluşturduğu etkiler temel alınarak, bu
etkilere cevap olarak karaciğer kök hücrelerinin rejenerasyonu ve hipotiroidinin meydana
getirebileceği olumsuz etkilere karşı arı sütünün olası koruyucu özelliklerinin araştırılması
amaçlandı. 30 adet Wistar albino cinsi dişi sıçan, 5 gruba ayrılarak 30 günlük deney
süresince; kontrol grubuna hiçbir uygulama yapılmazken, sham kontrol grubuna 30 gün
boyunca 10 mg/kg serum fizyolojik uygulaması, hipotiroidi grubuna 30 gün boyunca
serum fizyolojik içerisinde çözünmüş 10 mg/kg propylthiouracil in intraperiotenal
uygulaması, arı sütü + hipotiroidi grubuna ise 30 gün boyunca, distile suda çözünmüş 100
mg/kg arı sütü gavj uygulaması ve eş zamanlı olarak serum fizyolojik içerisinde çözünmüş
10 mg/kg propylthiouracil in intraperitoneal uygulaması yapıldı. Deney bitiminde yüksek
doz anestezi altında feda edilen deneklerin karaciğer dokuları alındı, ışık mikroskobik
inceleme için takip yöntemleri uygulandı. Histokimyasal boymada Hematoksilen-eozin,
immünohistokimya boyamalarında ise SOD1 ve TROP2 uygulandı. Histokimyasal
boyamalar sonucunda hipotiroidi oluşturulan grupta vena centralis ve vena porta nın dalı
olan ven yapılarında dilatasyonlar, hepatositlerde piknotik çekirdeklerde, vakuolizasyonda,
nekrozda görece artış ve hepatosit kordonlarında bozulmalar saptandı. Hipotiroidinin
karaciğerde oksidatif stresi tetikleyerek dejenerasyona neden olduğu SOD1
immünohistokimya boyması ile tespit edildi ve meydana gelen dejeneratif etkilere cevaben
karaciğer kök hücrelerinin aktive oldukları TROP2 immünohistokimya boyaması ile
belirlendi. Hipotiroidinin karaciğer dokusu üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu,
koruma amaçlı kullanılan arı sütünün ise etkinliğinin yeterli olduğu kanısına varıldı.Based on the effects of hypothyroidism on the liver, we aimed to investigate regeneration
of liver stem cells in response to these effects and the possible protective properties of
royal jelly against hypothyroidism. 30 female Wistar albino rats were divided into 5 equal
groups. Throughout in 30-day experiment, there was no application performed to control
group. The sham control group received 10 mg / kg saline for 30 days. Hypothyroid group
received 10 mg/kg propylthiouracil dissolved in physiological saline by intraperitoneal
administration. Royal jelly group received 100 mg/kg royal jelly dissolved in distilled
water by gavage. Royal jelly + hypothyroid group received 10 mg/kg propylthiouracil by
intraperitoneal administration and simultaneously 100 mg /kg royal jelly by gavage. At the
end of the experiment, liver tissues were taken from subjects which was sacrificed under
high-dose anesthesia. Light microscobic monitoring methods were applied. Hematoxylin-
Eosin, SOD1 and TROP2 stainings were performed. Histochemical staining revealed
dilatations in vena centralis and venous structures of vena porta, increased picnotic nuclei,
vacuolization, necrosis in hepatocytes and deterioration in hepatocyte cords were detected.
SOD1 immunohistochemistry was used to determine the hypothyroidism induced oxidative
stress and degeneration in the liver, and in response to the degenerative effects, TROP2
immunohistochemical staining of liver stem cells were determined. It was concluded that
hypothyroidism caused adverse effects on liver tissue and royal jelly is sufficient to
demonstrate protective effects